ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Sakla Eskiyen Yaralarını Kalbim... Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Sakla Eskiyen Yaralarını Kalbim...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Sakla Eskiyen Yaralarını Kalbim... Empty
MesajKonu: Sakla Eskiyen Yaralarını Kalbim...   Sakla Eskiyen Yaralarını Kalbim... EmptyPerş. Ara. 12 2013, 21:15

Sakla Eskiyen Yaralarını Kalbim...

Sakla yaralarını kalbim, şimdi eskiyen bir hayalden geldim, yine bir teselli istiyorum, nedir dünyada insan olmanın tesellisi. Çocukken oyunlar, büyürken hayaller, şimdi ne olabilir, şimdi çöl yerine bir kıyıda olmak vardı. Güneşin aydınlığı güne düşmemiş, buğulu bir grilikte kendimin bile fark edemediği göz yaşlarım. Sonra bir el, omzumda sıcacık, gözlerimi kapadım, içimde cennet kokusu bir daha hiç açmasam...

Karların en yükseğindeki dağ evinde, altı basamaklı merdivensiz kapının önünde olmak. Arkamda bir hayali yakamoz, dolunay gibi yüz dönmek kente, güneşi batırmak en doğan haliyle. Etraftaki manzara tüm cazibesiyle her yanımda, bense denize hasret altı zamanda yine ağlasam. Bu kez en farkında olan halimle yine bir el, bu kez soğuk, omzumda içimi titreten...

Bir sabah üşüyerek uyanmak ama o sabah uyanan ben olmak, benceler anlamsızlaşınca beklemekten başka çare kalmıyor. Tam da kiraz mevsimi geçip, elma mevsimi gelmişken son bir baharın sarı yaprağı düşmeden yerde kaldı. Geç kaldım, altıncı basamaktan mazgala düşeni tutmak için sonbaharın ezgisi kaldı çıplak bir dudakta. Açarım pencereleri altıncı derste, konu intihar, cevaplar biriktiririm içi boş ceplerime. Dönüşüm olur, ne yazılacak bilinmez bir vakitte, yüreğimin yanık yaralarında kalan izlerde, uçsuz hayallerdeyim...

Sakla eskiyen yaralarını kalbim, sıfırlamaktayım hayatın tüm sayaçlarını kendimi; altı duvarlı odalarında nefes savaşı veren herhangi bir boynu bükük sefil ilan ediyorum. Ellerime iletkenlik komutunu veremedim henüz, zihnim kilitlendi, ah şu bedenim atış alanlığından çıksın
gayri. Elimde iken kokladığım gülleri altıncı basamakta düşürdüm parlak yıldızdan denize, sahiller de kirlendi şimdi, dolunay dönüş seferinde. Hayallerim çarpıp geri gelen bir damla denizin suyundadır, gökyüzündeki parlak yıldızlar her yere altı karış uzaklıktadır...

Erkekler ağlar mı bilmem ama, hayal ipinin bir ucu da elde olur çoğu zaman, aşkı gülen resimlerle yaşardım eskiden. Hayatın koyu şatı hayallerinden gelip geçiyorum, halbuki benim hiç gülen resmim olmamıştı. Altıncı karesinde bıraktım işte elimdeki kamerayı, hayata hep
erken atıldım, o bana geç kaldı, hayallerim ise aşka kestirmeden kaçtı. Bütün resimlerim altı delik bir sepette şimdi, çocukluk masallarımı dinliyorum, gece uyumak için penceresiz odamda. Satın alıyorum hayalimi köşedeki esnaftan, ilerisinden altı gümüş kurşun, altı paraya, Rus ruleti oynuyorum tek başıma, altı patlar bir tabancayla...

Eskiyen yaralarını kalbim sakla, bir akasya okşuyor gözlerimi, geciken sabahlara koşarken kuşlar. Koşuyor ve ıslanmadan geçiyorum sulardan, ayali aşklardan arta kalan, bir hece aslında. Islandı gözlerim yine gecenin al yalazında, hani hepsi hayaldi, ıslak gözlerimle geçiyorum bu sefer altı basamaklı bir kulenin kenarından. İçi boş ceplerimde kül var artık, hayali bir aşktan arta kalan. Ey hayalim bilirim, dirilmek içindir ölümüm, kağıttan intihar kuleleri yapıyorum sonra, yine altı basamaklı. İhanet ediyorum tekrardan en canlı hayalime, kendimi ele veriyorum en kestirme yola giderken pus ve dumandan önce bu şehirde...

Geceleri göz kırpan ve isimler takılan hayali aşkları vardı duvarlarında, hani hepsi hayaldi, hani hepsini ben uydurmuştum. Hadi saklanalım o zaman yara almadan ey kalbim, korkakça yaklaşımlara konu oldu hayallerim ama neden şimdi, neden bu kadar çok. Tek bildiğim sen varken hayalimde korkaklığa fırsat yok, halbuki korkulacak bir şey yoktu ortada, her şey naylondandı, aksi seda yankısı gibi. Ben ne kadar düzgün davrandımsa, hayallerim o kadar yamuldu, odam odalar içinde yoğruldu, pencereler kayboldu...

Altı duvarımı istiyorum sadece, altılıdan bir gümüş kurşun, bedenime saplandı saplanalı garip bir seyyah oldum işte. Giydiğim bir kaç beden büyük ceketimle ve o ceketle şu caddede yürümenin verdiği zorluktan kaynaklandığı elimde bir valiz, hangi hamala yüklesem altı delik heybemi taşır mı tüm yükümü, altıdan bir eksilmiş gümüş kurşuna. Yeter mi bu kadarı içimdeki sıkıntıyı hiç bir hayal dağıtmıyor bugün, bıkmışım, acıkmışım, doymuşum, yeni bir hayale...

Sakla eskiyen yaralarını kalbim, şimdi yeni bir hayalden geldim kendi bataklığından kaçan bir hayale tutunuyorum yine, en aydınlık yanlarından. Çıkınca dolunay karanlık seferine, güneşten çıkan ışık da solduğunda sonra belki yollara acı bir yağmurla birlikte yağarken kaldırımda kalırım ben yine buralarda. Dönmem, dönemem sakla beni, sayıkla beni, benim hayalimde güzeldi...

Selam Sevgi ve Dua ile...  
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Sakla Eskiyen Yaralarını Kalbim... Empty
MesajKonu: Geri: Sakla Eskiyen Yaralarını Kalbim...   Sakla Eskiyen Yaralarını Kalbim... EmptyCuma Ara. 13 2013, 01:31

çiçek16Allah razı olsun  çiçek16 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sakla Eskiyen Yaralarını Kalbim...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sakla Eskiyen Yaralarını Kalbimin
» Sakla Yamalarını Kalbim
» Sakla Yamalarını Kalbim
» Yaralarını Yâr Edindim Ey Yâr
» Kalbim ve Ben...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: