Menekşe Özel Üye
Mesaj Sayısı : 2555 Kayıt tarihi : 30/08/10
| Konu: Dilencinin Züleyha'ya Gülümsemesi Ptsi Tem. 09 2012, 18:00 | |
| Dilencinin Züleyha'ya Gülümsemesi
Birgün Züleyha, ki o artık Yusuf’un özlemiyle bütün serveti ve bütün gücü de, gençliği ve güzelliği gibi kendisini terk etmiş bir kadındı, bir zamanlar görkemli alaylar eşliğinde ve bir ışık topu halinde geçtiği kentinin sokaklarından sessizce geçiyordu. Adımları hastalıklı ve ağırdı. Acımasız bir yaşlılık ve bir ahtapota benzeyen hastalık tarafından kuşatılmışsa da kalbinden daha fazla acıyan bir yeri yoktu. Züleyha hala AŞKTI.
Sessiz derin gecelerdeki gözlerin gibi parıldayan yıldızlar Ve bu geceyi aydınlatan ay gibi yüzün Ve geceye sıcaklığını veren kalbin Her şey SEN, SEN, SEN….
Ateşe düşen yaş kütüğün önce boğula boğula, sonra alev alev, sonra köz yanması gibi Züleyha da yanıyordu. Ne bir çığlık, ne bir şikayet. Çıt yok!
Rüzgar eser ilden ile Sağlıkta bitmez bu çile “Var“dan öte “yok“ta bile Ben hep seni düşünürüm…
Züleyha, dayanıyordu. Züleyha’nın içinde büyüyen HU yangını, bunu kendisi de bilmiyordu. Bir ah’tı Züleyha sadece. Kelam yoktu, eylem yoktu. Yürüyordu; ama yürüdüğü yolun mahiyetini henüz fark etmiyordu.
Yürek umutlara gebe olalıdan beri Sevenler ayrılıklara yenik düşmedi hiç Gönlümüz dar ağacındayken bile Ölüme küsüp Sadece aşkımızı sevmeyi sevdik biz…
Bütün istediği Züleyha’nın, kendisine Yusuf’tan haber getirecek birisiyle karsılaşmak, onun soluk alıp verdiği havayı içine çekmek, onun adımlarını ya da gözlerini iz düşürdükleri yerden toplamaktı. Züleyha, böyle var oluyordu. Yittiğini zannediyordu da zâhirini görenler; Züleyha, böyle büyüyordu.
Aşktan yana söz duyunca Ben hep seni düşünürüm Uçsuz hayaller boyunca Ben hep seni düşünürüm….
O gün Züleyha, ki o artık ne zengin, ne de genç ve güzel bir kadındı; çok kez ölmüştü de gövdesinde bir kez bile ölümü duymamıştı kalbinde. Bacaklarındaki derman kesilince yavaş yavaş, olduğu yere çömeliverdi. Sırtını dayadı da bir duvara yumdu gözlerini. Gözlerinin önünden geçerken Yusuf’un dahil olduğu eski zaman düşleri, efendiyi köleye, köleyi efendiye dönüştüren hikayenin özeti.
Hani kardelen göğe aşık olur da Başını karın altından çıkarır ya, Zemheri yüreğim der ki; Kardelen kadar cesaretin yoksa sakın aşık olma…
Züleyha bir sesle irkildi. Bir dilenciydi bu. Elinde asa, sırtında yırtık bir hırka vardı. Gözlerinde; düşenin dostu olan o yeganeden başkasına güvenmemenin emniyeti. Dedi: Züleyha, bir zamanlar ne kadar, hem ne kadar yardım ettiğin bu yoksulu sen elbet hatırlamazsın. Ölümün ürpertili uçurumunun kıyılarından tutup da geri çekiverdiğin onca muhtaç arasından bu silik soluk simayı elbette bulup çıkaramazsın. Ama sen şimdi ben olmuşsun. Belin bükülmüş, Mısır’ın aysız gecelerine benzeyen saçların beyazlamış, Nil’in pürüzsüz sathına benzeyen tenin buruşmuş. Yoksul düşmüşsün, aç ve yalnızsın. Keşke ben de senin yerinde olmuş olsam da ellerinden tutabilsem. Ama gel gör ki sana verebilecek hiçbir şeyim yok, kalbimin dışında…. Böyle diyerek dilenci Züleyha’ya gülümsedi. Gülümsemesinde dilencinin şefkat vardı.
Nasıl kapanır bu kanayan yara Nasıl anlatılır ki sana bu hal Terimde tuz gözyaşımda bal Bağdaş kurar mısın soframa Gözlerimde umut yüreğimde aşk Ölümleri boşlayıp düşer misin sevdama….
Züleyha’nın kalbi Yusuf’u yitirdiğinden bu yana hiç olmadığı kadar genişledi. İlk kez Züleyha derin bir nefes alabildi. Ve bildi ki, durur gibi görünen hayat, devamlı değişmektedir ve padişahın gedaya (dilenciye) dönüşmesi zannedildiği kadar da zor değildir. Yeni bir deyim daha girdi Mısır’ın lisanına bu anlamda… DİLENCİNİN ZÜLEYHA’YA GÜLÜMSEMESİ…. | |
|
miftah Admin
Mesaj Sayısı : 3360 Kayıt tarihi : 26/07/08
| Konu: Geri: Dilencinin Züleyha'ya Gülümsemesi Ptsi Tem. 09 2012, 18:06 | |
| Sessiz_gül Günümüzdeki aşk denen ama aşkla alakası olmayanların yanında nasıl bir parlaklık Züleyhanın Yusufa duyduğu.... | |
|
MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Dilencinin Züleyha'ya Gülümsemesi Salı Tem. 10 2012, 00:54 | |
| | |
|