Mevsimine İnat Sisliydi Gelişin
Gelişine, bende kalışına ve gidişine bir ölüm serzenişi
İşte o demdir bu
Hani göz kapakların ağırlaşır
Ellerin karışır ya saçlarına
Adressiz ırmakların
Sende dolduğunu
Talihsiz akşamların
Sende olduğunu anlarsın
Birkaç damla yol alır yanağında
Bir sigara bulursun dudağında
İşte o demdir bu
Mevsimine inat sisliydi gelişin, her adımda ezip geçen yüreğimi. Ve gözlerin önce gören, sonra gülen ve ansızın kaybolup da şaha kaldıran şairce bakışları… Sahte aşklara sahici sevgilerin mimarıydı gelişin. Aşkları en fazla pareleyen ve Mecnunca gönüllerde zan eyleyen Leyla’ya.
Şehla duyguların kanayan yarasıydı, gitmek için gelişin.
Ve ben her beklemelerin anısına verdiğim özlem busesini –ne bilirdim- kuruyan dallara sunduğumu. Bekle beni geleceğim dedirten her mısraya, ardına koyduğum duaya, ne bilirdim böylesine uzak ve öylesine yabancı olduğumu. Oysa gelmesi bekleneni beklemek işimdi benim.
İtirafımdır şimdi, yanan her muma kahrediyorum. Ve söylüyorum; yandığım her geceye, böylesine sevmeye, bir de sana, bende kalışına ve kayboluşuna yazdığım için, ölüm istediğimi adıma.
Ölümlerden ölüm beğeniyorum şimdi; kaldırıp da hayatın bütün yükünü omuzlarımdan yerine yıldırımlar bıraktığın, beni asi kıldığın ve ağladığım için her nefeste sigaramla yaktığım parmak uçlarımda.
Hadi gideyim diyorum, çekip gittiğin gibi buralardan. Yanıp tutuşayım her göz kapayışında, hadi öleyim istediğin gibi. Dinecek mi ağrılar, bitecek mi sancılar. Kim verir hesabını yılların, yalan aşkların ve yanan ormanların.
Her beyazlığa bütün siyahımla matem ekleyişim neden ve neden ölümümle dirilen akrep yuvalarına bir muştu olur karanlığım. Neden söylemez hiç kimse sevdaya düşenin yalana sarıldığını.
Hadi şimdi vurun beni ey insanlar, öldürün. Sessiz bir ölüm olsun. Sade ve kimsesiz, bana da bu yakışır zaten. Keder ve hüznün birlikteliğine şahit bu demde lüks ve pahalıdır yaşamak. Ve zaten gereksiz görülmüşse ömrümün varlığı, çekip gitmek buralardan sanırım en hayırlıdır.
Selam Sevgi ve Dua ile...
Anasayfa 
] 
