Uykumu Kaçıran Olay..

Moderator Mesaj Sayısı : 3652 Kayıt tarihi : 21/09/08 Yaş : 55

--

Bir kardeşim anlatmıştı onun ağzından aynen naklediyorum;
Bir hadis okudum ve sırrını bir türlü anlayamamıştım.
Okuduğum hadisi düşünüyordum. Uykularımı kaçırıyordu. Çok düşündüm....
Günler geçti hala o hadisin tesirinden kurtulamamıştım... Hadisi şerif şuydu;

' ALLAH (c.c.) bir kimseye mal verir de, zekatını vermez ise, kıyamet gününde onun için atılgan, saldırgan, tüysüz, gözleri üzüm gibi olan yılan şekline sokulur da kıyamet günü boynuna dolanır.
Sonra iki çenesinden yakalar ve şöyle der;
- Ben senin malınım. Ben senin biriktirdiğinin hazinenim....

Bir gün sela vermemi söylediler. Komşulardan Hacı... Efendi ölmüş dediler. Sela verdim.
Dua ettim o hacı efendi için. İyi bir mü'min, salih bir kişiydi bildiğimiz kadarıyla.
Nihayet cenazeyi yıkayıp kefenledikten sonra camimizin yanı başındaki musalla taşına koyduk.

Öğle namazını müteakip hatırı sayılır bir kalabalık cemaatle cenaze namazını kıldık.
- Ölüyü, Hacı Efendiyi nasıl bilirsiniz sorusuna cemaat ağız birliği etmişçesine;
- İyi biliriz. Hakkımız helal olsun. ALLAH razı olsun dediler.
Hep birlikte tabutu omuzlayıp İslamı vakar ve edeple şehir mezarlığına doğru yol aldık.
Önceden mezar kazılmış ve ölünün yakınları mezarın dört bir başında hazır bekliyorlardı.

Nihayet ölüyü tabuttan çıkardık. Kefenin baş ve ayak ucundan tutup,
daha önce mezara girmiş olan yakınlarına teslim ettik.
O sıra da ölüyü yerleştiren yakınları bağırarak mezarın dışına fırladılar. Ne oldu acaba düşüncesiyle oradakilerle birlikte mezara ve ölüye baktık. Ne görelim.... bir yılan... Adeta ayağa kalkmış başını hızlıca ölünün başının bulunduğu yere vuruyor. Sonra kefenin öbür yönünü yırttı. Yılan ağzını ölünün ağzına soktu. Onu emmeye başladı. Bembeyaz olmuştuk. Ürperdik. Hikmetinden sual olunmaz dedik. Ve o şekilde mezarı kapatıp taziye için ölü evine geldik. Başsağlığı dileklerimizi söyledikten sonra, ölenin hanımı Hacı Teyzeye şu soruyu sormadan edemedim:

-'' Hacı Teyze, bugün mezarlıkta şöyle bir olay oldu üzüldük. Ne olduğunu anlayamadık.
Söyler misin Hacı efendinin borcu, derdi veya bir sıkıntısı filan mı vardı. ''
Hacı Teyze ürkek ve titrek bir sesle;
- Evet, Hacı Efendi mütedeyyin bir insandı. Namazlarını hiç aksatmazdı. Orucunu tam tutar, fitresini de verirdi. Hacca ü? defa gidip geldi. Kimseye borcu da yoktu. Komşularıyla iyi geçinirdi. Herkes ondan memnundu.
Biz de ailecek memnunuz. Fakat zekat vermezdi. Zekat mevsimi gelince;
Onu bunu ben mi doyuracağım gibi sözler söylerdi. ''

Konu anlaşılmıştı. Günlerce uykumu kaçıran Hadisi şerifin sırrını çözmüştüm.
Demek ki ALLAH zekat vermeyenlerin cezasını daha kabir de başlatıyormuş, bunu canlı olarak gördüm.
Alıntı..

Özel Üye Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53

[b]Demek ki ALLAH zekat vermeyenlerin cezasını daha kabir de başlatıyormuş, bunu canlı olarak gördüm.
cok etkilendim

Zekât, zekâtını verenin ahlâkını temizler. Zekât, sahibini cimriler zümresinden alır ve onu cömertler zümresine girdirir.Çünkü zekâtını veren müslüman kendisini buna alıştırırsa, bu ister ilim yaymak olsun, ister malı harcamak olsun, isterse makam ve mevki vermek olsun, bu şey onun ahlâkı ve tabiatı olur.
Zekât, gönlü ferahlatır.İnsan bir şeyi -özellikle de malını- harcadığı zaman, kendisinde bir gönül rahatlığı bulur.Bu, denenmiş bir şeydir.Fakat insanın harcadığı şeyin cömertce ve içinden gelerek olması gerekir.Yoksa harcaması ile kalbinin o mala bağlı kalması değildir.
eline emeğine sağlık ablacım insallah zekat verenlerden ve sevabına nail olanlardan oluruz amin...[/b]

Admin Mesaj Sayısı : 12855 Kayıt tarihi : 03/07/08

ALLAH (c.c.) bir kimseye mal verir de, zekatını vermez ise, kıyamet gününde onun için atılgan, saldırgan, tüysüz, gözleri üzüm gibi olan yılan şekline sokulur da kıyamet günü boynuna dolanır.
Sonra iki çenesinden yakalar ve şöyle der;
- Ben senin malınım. Ben senin biriktirdiğinin hazinenim....

Bizler şunu kavrayamıyoruz,malıda veren Rabbim
yokluğuda veren Rabbim.O en iyi bilen değil midir
istese herekese mal verip mutlu bahtiyar yapmaz mı
bir tarafa mal verip güldürürken diğer tarafı neden hüzne
boğsun,fakir olan kuluna ne garezi varki.Rabbimin imtihanı
bu kimine mal verecek kimine yokluk ve insanlar birbirine
muhtaç olacak ki daynışma çıksın,inasanlar arasında dostluklar
pekişsin,sosyal hayat pekişsin.zengindeki malda fakirinde hakkı
bundan vardır ve ona usulünce hakkını vermek zorundadır.hem bu
sayede zengin sınava tabi tutulur. Rabbinin verdiğini Rabbini hoşnut
edecek şekilde mi heba etmekte yoksa hırs yapıp servetine servet mi
katmakta.Fakir ise muhtaçlığına isyan mı etmekte yoksa haline şükür mü
etmekte.Herkes yerini konumunu sınavda olduğunu bilmeli halini mevlasına
arzedip ona göre yaşamalıdır...

çiçek7

Admin Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08

» Sırlı Bir Olay...
» İbretlik Olay
» Gerçek ve İbretlik Olay...
» Efendimizi (s.a.v) ve Sahabelerini Ağlatan Olay
» Diyelim Başınıza İstemediğiniz Bir Olay Geldi...