Göz Yaşı mı? Sevap mı?
Geleneksel olarak halkımız arasında ağlama derecesi, yakılan ağıt, kendini kaybederek bağırıp çağırma, ölüye duyulan sevginin ve özlemin bir ölçüsü gibi algılanıyor. Oysa rüya aleminden uyanıp gerçek hayata gözlerini açan ölünün bizden beklediği çınlayan ağlama ve haykırışlar değil. Onlar bizden orada geçer akçe sayılan şeyi bekliyor: Sevap.
Bir insanı ateşin içinde eli kolu bağlı yanarken görsek oturup ona yaka-paça yırtarak avazımız çıktığı kadar ağlar mıyız, yoksa elimize alelacele bir kova su geçirip ateşini mi söndürürüz? Başlarında oturup ya da arkalarından abartılı bir biçimde ağlamak, ateşin karşısına oturup ağlamaktan farklı değil. Sevgimizi ağlayarak değil, onlara gönderdiğimiz hayır yardımlarıyla göstermek daha akıllıca. Hem onların işine yarar; hayır göndereni minnetle öteden anar, hem de biz onlara yardım etmenin ferahlatan serinliğiyle bir nebze olsun acımızdan kurtuluruz.
Konu hakkında Efendimiz’in (s.a.v.) pek çok hadisi var. Ancak ölüleimizin göndereceğimiz hayırlara olan muhtaçlıklarını anlatmak açısından şu hadisi şerifleri can alıcı özellikte: “Ölünün mezardaki hali, imdat diye bağıran, denize düşmüş kimseye benzer. Boğulmak üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, ölü de babasından, anasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir duayı gözler. Kendisine bir dua gelince, dünyanın hepsinin kendine verilmesinden daha çok sevinir. ALLAH Teala, yaşayanların duaları sebebi ile ölülere dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin de ölülere hediyesi, onlar için dua ve istiğfar etmektir.” (Deylemi)
Ölenin ardından Kur’an okumak, sadaka vermek, yemek dağıtmak, zikir yapmak gibi sevabını bağışlayacağınız ibadetlerde bulunmak ölene yapılacak en büyük sevgi gösterisidir. Ölene olan sevginizi, ona ulaşamayacak gözyaşlarınızla değil, onun için kurtarıcı olacak hayırlarla gösterin. Vefanızı, sadece geçmişi anarak değil, daima hayır göndermeyi unutmayarak gösterin. Eğer tekrar yeryüzünde konuşabilmeleri müün olsaydı istekleri bunlardan farklı olmazdı herhalde.
Ölülerimiz Hayırlarımıza Muhtaç
Özetle; ölülerimiz gözyaşlarımıza değil, hayırlara muhtaç. Onları gerçekten seviyorsak, onlara gerçekten değer veriyorsak, onlara muhtaç oldukları şeyi gönderelim; Onların dünyasında değerli olan şeyleri: Haydi, kalkıp onlar için birer Yasin okuyun. Onların hayrına, bir hayır kurumunun kirasına, faturasına katkıda bulunun. Bir öğrenciye burs verin. İnsanları iyiliğe sevk edecek; bir kitap alıp hediye edin. Fakirlere kol kanat gerin. Muhtaçlara sadaka verin. Aç midelere sofra kurun, erzak gönderin. Kıyafeti dökülmüş fakirlere yeni elbiseler alın. Yetimlerin saçlarını okşayıp yanaklarına bir öpücük kondurun. Onlar için sadaka-i cariye yapın ki amel defterleri hiç kapanmasın.
Alıntı