Canıma Düşen Yar...
Can’ıma düşen YAR…
Ey mahzun ve yaralı yürek. Kendi yüreğindeki aydınlığının aksi karşısında.
Sükunet, umut, duygularıyla buluşan masumiyet portresi
kainatın gözbebeklerine inanılmaz bir yüreğin sızlayan bir yüreğin kanı damlarken senin soyluca ama yaralıca senin muhteşem bir yürüyüşün var.
Kanıyor yüreğin kanayışını kendine asalet add ederek
çevredeki karanlık yüzlü varlıklar fırlıyorlar karanlık dehlizlerinden.
Erdem maskeli vampirler iliklerine göz dikmiş
Köpekbalıkları yenilgiye mahkum..
Müsterih ol..
Dinle;
Yıldızları yüklendik seninle,
Efsanevi saman yolunda
Muhteşem akışın esrikliğiyle
Yalnızlığın mazlumluğu evrende kaybolurken dilimizde sukuta eş dualar yanar.
Gönlümüzde sınırsız ihtimamlar şimdi kirli hüzünlerin intihar zamanıdır.
Can’ıma düşen YAR…
Gözlerinde yaşlanmışlığımın hayali,
Alma elimden onu, hakkım olsun bari,
Dökülürken ruhuna inci yaşlarım,
Yüreğinde CAN olayım bir lahza.
Ben sana bakarken nehir gözlerimle,
Sen karanlık dehlizlerde yüreği yana yana kendini arayan masum kız çocuğu, mahzun ve yitik yansımalarında gözyaşlarını silerek ağlaman içime dokunur.
Karşılaştığımız an evrenin susuşunu
Sana baktıkça bir hal oluşumu
Yürek çıkınımızda saklı esrarengiz emaneti
Sırtımızdaki kutsal yükün yangınlarını
Nedensiz mi sanırsın
Sen kendine ağıt yakarken zamanın ötesinde, soylu duruşunun bedeli olarak yüreğinden akan kandır sürüngenlerin iştahını çeken . Oysa bulunduğun yer Everest’in tepesi. Ve sen öldürmediğin yüreğinle sloganlardasın “öldürmedim bu sevdayı, Öldürmedim yüreğimi Kahpe pazarlarda Satmadım işte satmadım şerefsizce”
Ayrılıkçı rüzgarlar alamadı sevdanı yürekten
Kainatın mucizesinde parıldayan adımız
Binlercesinin içinde en anlamlı Sitare
Ülker yıldızının yanına yazıldı
Şiron yıldızının şahitliğinde
CAN’a CAN olurcasına anılıyor yadımız..
Usulca dinle!
..............Kampüs Günlüğümdendi!
Sevim Yakıcı