ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Gül verebilir misiniz? Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Gül verebilir misiniz?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Gül verebilir misiniz? Empty
MesajKonu: Gül verebilir misiniz?   Gül verebilir misiniz? EmptyC.tesi Nis. 10 2010, 18:53

Gül verebilir misiniz? Enclosedloversgiftthebe


Gül verebilir misiniz?

Leheb sûresini farklı bir atmosferde okumayı denemek…

Leheb sûresini hemen her okuyuşumda içim bir hoş olur. Yüreğimde hüznü çağıldatan fırtınalar kopar. Rasûlullah (s.a.v.) aşkına çölleri aşıp gelen Süheyb Rûmî’lerin, Üveys el-Karnî’lerin gönül sıcaklığı ile, Ebû Leheb’in ibretlik duruşunda sembolize edilen karakterin buz kesen soğukluğu arasında gidip geldiğimi düşünürüm. Sabırla beslenen umudun zaferle buluştuğu zirvelere yürümeye yeniden niyet ederim…

Leheb sûresinde şöyle buyruluyor:

“Ebû Leheb’in elleri kurusun! Kuru du da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak ve boynunda (hurma lifinden bükülmüş) bir ip olduğu halde karısı da (ateşe girecek.)” (111/1-5)

Bu mübarek sûre baştan başa mucizedir. Olacakları olmadan önce katiyetle haber vermiştir. Çünkü onda Peygamberimiz’e ezâ vermeyi kendilerine meşgale edinen Ebû Leheb ile karısının pek yakında helak olup ebedî ateşe atılacakları bildirilmiş, din-i mübini engelleme çabalarının sonuçsuz kalacağına işaret edilmiştir.

Tefsirde belirtildiğine göre “En yakın akrabalarını uyar” (Şuarâ, 26/214) mealindeki âyet-i kerime nazil olunca Efendimiz Safâ tepesine çıkıp akrabası olan Kureyş aşiretlerini isim isim çağırdı. Orada bulunanlara dedi ki;

“Şu vadide üzerinize saldırmaya hazırlanan atlı düşman bölüğü var desem, bana inanır mısınız?”

Oradakilerin “Biz senden bu güne kadar doğrudan başka bir şey işitmedik” demeleri üzerine “Öyleyse sizi önünüzde bulunan bir azapla uyarıyorum” buyurdular.

Bu sırada Ebû Leheb hemen öne atılarak;

“Kahrolasın! Bizi bunun için mi çağırdın?” deyip, Rasulullah aleyhi’s-salâtu vesselâmın söyleyeceklerini dinlemeye hazır kalabalıkta fitne zuhuruna sebep oldu. Sözlerini sürdürmesine fırsat vermedi.

Ve bundan sonra dozunu arttırarak muhalefetini devam ettirdi. Karısı Ümmü Cemil ile birlikte hicretin 8. yılına kadar İslam düşmanlığının başını çektiler.

Ebû Leheb İslam’ı tebliğ için panayırlara giden Rasûlullah’ı bir gölge gibi takip eder ve “buna inanmayın, atalarınızın dinine ta’n ediyor” diyerek ardından taş atardı. İnsanlar Hz. Muhammed aleyhisselamın nübüvvetini ilan etmesiyle, öz amcasının ona şiddetle karşı çıktığına aynı anda şahit oluyorlardı…

O dönemde Efendimize karşı çıkıp eziyet eden muannid müşriklerin hiç birisi Kur’ân-ı Kerim’de ismen zemmedilmediği halde, Ebû Leheb ile karısının ebedî hüsranının önceden ilan edilmiş olması bu aileyi rûhen çökertmiştir. Bundan sonra Ebû Leheb’in dengesi bozulmuş ve sağda solda anlamsız sözler söyleyerek dolaşır hale gelmiştir. İnsanlar onun sözlerine itibar etmez olmuşlardır.

Karısı Ümmü Cemil ise muğılyan dikeni ve sair çalıları getirip geceleri Rasûlullah’ın geçeceği yollara sererdi.

Bütün bunlara rağmen Efendimiz, onu İslam’a davet etmekten geri durmamıştır. Taberî’nin rivayetine göre Ebû Leheb bir gün “Müslüman olursam bana ne verilecek?” diye sorduğunda Efendimizin “Müslümanlara ne verilirse sana da o verilir” buyurması üzerine, “Benim onlardan bir üstünlüğüm yok mu, benimle şunları bir tutan dine yuh olsun!” demiştir.

Ebû Leheb amansız bir hastalığa yakalandığında çevresi ondan uzaklaştı. Ne evladı ne de övündüğü malı ona bir fayda sağlamadı. Evlatları, bulaşıcı ve kötü kokulu bir hastalığa yakalanan babalarına yaklaşmadılar. Cenâzesini bile şerefle kaldırmadılar…

Kur’an-ı Kerîm’de “elleri kurusun” diye zemmedilen adamla “odun hamalı” olarak tanıtılan kadın, arkalarında kötü bir nam bırakıp gittiler; şer yoluna öncülük ettiler. Fakat İslâm’ın intişarına mani olamadılar.

İslam’ın huzur iklimi, onun ve benzerlerinin çabalarına rağmen dünya durdukça insanlığa kucak açacak. Çaresizlerin çaresi, umutsuzların umudu olma özelliğini sürdürecek. Gönüllere ekilen sevgi tohumları dünyanın en ücra köşelerinde filizlenmeye devam edecek.

Bugün hâlâ onun (s.a.v.) davetinin sıcaklığı gönüllerde hissediliyor. Gürül gürül okunan âyetlerle, her dakika dünyayı deveran eden ezanlarla insanlığı huzura çağırıyor…

Bu sûre-i celîleden aceleci olmamak gerektiğini öğreniyoruz ki Ebû Leheb, yukarıda sözü edilen çıkıştan sonra aceleciliğin sembolü haline gelmiştir.

Kuru bir inat üzerine direnmenin gözü kör, kulağı sağır ettiğini ve insanın iki dünyasını kararttığını öğreniyoruz.

Hayatı daimi bir reaksiyon üzerine kurmanın insanın bütün enerjisini heder edeceğini ve zamanla hiçbir olumlu fikir üretemeyecek derecede karamsarlığa sürükleyeceğini öğreniyoruz.

Husûmet uğruna sarf edilen her şeyin sahibine ancak zorluk ve sıkıntı getireceğini, gönüller kazanma adına yapılanların ise safâ bahşedeceğini öğreniyoruz…

Gözlerinizi kapayıp mutena bir mahalde otursanız. Bu mübarek sûreyi ihlasla okumaya niyet etseniz. İçinde çokça geçen “be” harflerindeki kalkale, odunları birbirine vurmayı andırır tapırtısıyla, zihninizde bir resm-i geçit yapabilir. Saadet asrından bir tablo gözlerinizin önünde canlanabilir. O günden bu güne Rasûlullah’ın aziz rûhunu rencide edenlerin hüznünü yüreğinizde hissedebilirsiniz…

Sûreyi bitirdiğiniz anda ümidiniz hasrete galip gelmişse eğer, Allah’ın mü’minlere va’dettikleriyle yüreğiniz yeniden ısınabilir. İçinizin bir kez daha tahkim edildiğini hissedebilirsiniz…

Ne dersiniz?

Leheb sûresini böyle bir atmosferde okumaya hazır mısınız?

Gönlünüzü ol Nebî’nin ahlakında test edebilir misiniz?

ALLAH için girişilen işlerde nefis engelini aşabilir misiniz?

Yolunuza diken serenlere gül verebilir misiniz?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Gül verebilir misiniz? Empty
MesajKonu: Geri: Gül verebilir misiniz?   Gül verebilir misiniz? EmptyPaz Nis. 11 2010, 01:18

çiçek6 Allah razı olsun çiçek6
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gül verebilir misiniz?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kadın mısınız Yoksa Bayan mısınız?
» Erkek misiniz Adam mısınız?
» Bana Sensiz Yalnızlığı Verebilir misin...
»  Var mısınız Mutluluğun Zirvesine?
» Dünden Hızlı mısınız...?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: