mustafa43 Admin
Mesaj Sayısı : 12855 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Kendimi Arıyorum Gören Var mı... Cuma Kas. 29 2013, 19:01 | |
| Kendimi Arıyorum Gören Var mı...
Kalplerimiz çok genişti, içini hep benlerle doldurduk, sanki benler kalplerimizi daha da genişletti. Kalplerimiz genişledi genişlemesine ama içinde o kadar çok vardı ki senlere yer kalmadı. Kalplerimizi benlerden senlere açmayı başaramadık, bunu başarmanın belkide tek yolu vardı, beni öldürmek...
Mevlana Mesnevi'sinde bir hikâye anlatır: Bir adam, dostunun kapısına gelip, kapısını çalar içeriden gelen ses: -Kapıyı çalan da kim, diye sorar. Adam: -Benim, diye cevap verince, dostu: -Git, şimdi zamanı değil, sonra gel der. -Adam, kapıdan ayrılır ve bir yıl dostunun hasretiyle yanıp tutuşur. Bir yılın sonunda dostunun kapısına tekrar gelir. Reddedilme korkusuyla kapıyı çalar içeriden gelen ses: -Kim o, diye sorar. Adam: -Senim, diye cevap verir. Dost, adamı içeri davet eder: -Mademki bensin, içeri gir ev dar iki kişi sığmıyor, der. Kaçımızın senim diyebileceği, ruhunu birleştirebileceği bir dostu var, kaçımız benini sen yapmayı başarabildi. İşimiz hep benlerle, çok sevdiğimizi söylediğimiz halde senim diyemiyoruz sevdiğimize. Ya sevgimizde bir problem var ya da benimizde. Eğer sevdiğimizle sen olabilseydik, arada mesafeler olsa bile senimiz hep yakın olurdu. Bu yüzden gözden ırak olan gönülden de ırak olur sözü, sen olamayan benler için doğru olsa gerek. Sen olmayı başarabilseydik maddi mesafelerin bir önemi olmaz, gözümüzden ıraklık, gönlümüzdeki ıraklığa engel olurdu... Biz benlikleri ne zaman aşarsak senlikler o kadar yanı başımızda olacak, gerçek aşkta bu olsa gerek. Sen ben değil, sevdiğimizle bir olmak. Benini Leylası ile sen yapan Mecnun'a adın ne diye sorduklarında, Leyla diye cevap vermişti. Mecnun'un karşısına bir gün Leyla çıktığında, önce onu tanıyamamış, Leyla olduğunu anladığında ise ona şunları söylemişti; bir bütün idim ben Leylâ ile, sense Leylâ'yım diyorsun sen Leylâ isen eğer; beni yakmaya hayalin yeter, takatim yok sana kavuşmaya. Varlığı olmayan bir zerreye aynadan ne fayda, canım gideli hayli zamandır, cismindeki bir başka candır; bir özge candır. Sensin beni benden ayıran, uzaklaştıran ben yokum, senin tecellin var, vuslatının ağır yükünü kaldıramam ki. Önceleri sen vardın, şimdi ben yok oldum, manevi dünyamda dostum daima sensin. Leyla öldüğünde ise Mecnun'a Leyla ölmedi mi diye sorduklarında hayır, ben Leyla'yım diye cevap vermişti...
Hallac-ı Mansur, ALLAH'tan başka her şeyin batıl ve yalnız ALLAH'ın hak olduğuna kesin kanaat getirince, sen kimsin sorusuna muhatap olduğunda Ene'l-Hakk (ben Hakk'ım) diye cevap vermiş ve bu cevap onun idamına sebep olmuştu. Benini sen yapmanın ne demek olduğunu bilmeyenler, kelime mânâsı; ben Hakk'ım demek olan Enel-Hak sözünün hakîki mânâsının; ben yokum, Hakk var demek olduğunu anlayamamışlar ve bu Hakk aşığını idam etmişlerdi...
Bir rivayete göre Hallac-ı Mansur'u darağacına astıkları vakit İblis yanına gelmiş ve bir sen ene (ben) dedin, bir de ben (Sen ene'l-Hakk dedin, ben ene hayrun minhu (Ben ondan hayırlıyım dedim). Nasıl oluyor da ALLAH, bu yüzden senin üzerine rahmet, benim üzerime lânet yağdırıyor diye sormuş. Hallâc-ı Mansûr şu cevâbı vermiş; sen ene dedin, kendini ortaya koydun, ben ene dedim, kendimi ortadan kovdum. Benliği ortaya getirmenin kötü, benliği ortadan kaldırmanın ise iyi olduğunu bilesin, diye bana rahmet, sana lânet etti...
Ene'l-Hakk'ı bir başka şekilde ifade eden Yunus Emre de beni bende deme ben bende değilem. Bir ben vardır bende benden içeru demiştir. Hakk'ı dost edinip benini unutanlar bu bir kaç örnekle sınırlı değil. Şimdi soralım benimize, senim diyebileceğimiz bir dostu bulmayı başardık mı, birinin senim diyebileceği kadar dost olabildik mi... Kalplerimiz çok genişti, içini hep benlerle doldurduk, sanki benler kalplerimizi daha da genişletti. Kalplerimiz genişledi genişlemesine ama içinde o kadar çok ben vardı ki senlere yer kalmadı. Kalplerimizi benlerden senlere açmayı başaramadık. Bunu başarmanın belki de tek yolu vardı beni öldürmek. Beni öldürmek kolay kolay olacak bir şey değildi, bene sen dedirtebilmek için benin iyi bir terbiyeye ihtiyacı vardı. Ben terbiye olmazsa seni bulmak mümkün olmazdı, bu terbiye de sevgi ve aşk ile olurdu...
Benimizi terbiye etmek için uğraştık mı, böyle bir amacımız oldu mu. Muhyiddin İhyâ Efendi, Rabbim, sen beni bana verdin, ben de kendimi sana veriyorum diyor, bizi, bize veren O'na benimizi verebildik mi. Kendimi arıyorum, gören var mı diyecek kadar benini O'na veren ve O'nunla sen olabilen Erzurumlu İbrahim Hakkı, O'ndan gelen her şeye razı olduğunu şu dizeleriyle bildiriyor;
Hoştur bana senden gelen, Ya gonca gül, yahut diken Ya hayattır yahut kefen, Nârın da hoş, nurun da hoş, Kahrın da hoş, lütfun da hoş. Gelse celalinden cefa Yahut cemalinden vefa İkisi de cana safa Nârın da hoş, nurun da hoş, Kahrın da hoş lütfun da hoş Ne mutlu Sen'ini bulabilene...
Selam Sevgi ve Dua ile... | |
|
Nur_Sultan Moderator
Mesaj Sayısı : 3652 Kayıt tarihi : 21/09/08 Yaş : 55
| Konu: Geri: Kendimi Arıyorum Gören Var mı... Cuma Kas. 29 2013, 21:16 | |
| | |
|
MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Kendimi Arıyorum Gören Var mı... C.tesi Kas. 30 2013, 02:01 | |
| | |
|
miftah Admin
Mesaj Sayısı : 3360 Kayıt tarihi : 26/07/08
| Konu: Geri: Kendimi Arıyorum Gören Var mı... Cuma Ara. 06 2013, 14:52 | |
| Hoştur bana senden gelen, Ya gonca gül, yahut diken Ya hayattır yahut kefen, Nârın da hoş, nurun da hoş, Kahrın da hoş, lütfun da hoş. Gelse celalinden cefa Yahut cemalinden vefa İkisi de cana safa Nârın da hoş, nurun da hoş, Kahrın da hoş lütfun da hoş Ne mutlu Sen'ini bulabilene...
E. İ. H. ne güzel söylemiş.
Çağ benlik asrı, sürekli ben ben adında egolar şişirilmiş, şeytana pek de iş kalmamış... ALLAH benliğimizden geçebilmeyi nasip etsin, evliliklerde 2 kişi değilde biz gibi davranabilmeyi nasip etsin... Bütün kavgalar bundan çıkmıyor mu...?! Abim | |
|