ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Bir Kaçışın Öyküsü...  Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Bir Kaçışın Öyküsü...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Bir Kaçışın Öyküsü...  Empty
MesajKonu: Bir Kaçışın Öyküsü...    Bir Kaçışın Öyküsü...  EmptyÇarş. Ekim 23 2013, 21:13

Bir Kaçışın Öyküsü...

Yüreğin, kendinden kaçışına şahit oldunuz mu hiç. Ardı arkası kesilmeyen, ön arka yüzü olmayan, aralıklı mesafelerle koşulan bir yolculuk özeti gibi. Uzunluğun gölgesinde büyüyen bir kısalıkta, kendinizden de içeri olan bir benlikte, savrulan güz yapraklarının kuruluğunda hışırdayan bir tınıyla başlayan bu senfoni, ivme kazandırır oracıkta tulu eden yüksek akıma. Nasıl bir akımdır bilinmez ama, ateşiyle kasıp kavuran, yaşlarıyla bir damlayı yağmurlara boğan, rüzgarıyla küçük bir ateş kıvılcımını alevlendiren, toprağıyla bağrının ortasına düşmüş savunmasız tohumu devşiren verimlilikte ve derinlikte olan bir şey sanki. Taşkınlıklarıyla yüreğe husumet verse de sevgi ırmağı, meczup oluşuna kani olur kalbin üst geçit noktası. Kilit değmiş sürgün kapılar, anahtarın izini sürer olur bu inanılmaz kaçışta. Yüreğin başka bir aşktan kaçışı normal görünebilir, ama ya kendi içinden kaçışı nasıl izah edilebilir ki. İç taraf dışarıya hükümlü; dışarıysa içeri hükmeden durumda. Gerisin geriye gitse de yüreğin kaçış planları, önünü alamaz gitmenin bozgun oyununa. Halbuki her şey güllük gülistandır o meskende. Her parça kendi bütününde saklıdır ve her özne kendi yükleminden sorumludur burada...

Peki ya bir yok oluş, bir başka varışa duyulan amansız özlem, bu kavramların yerini ters yüz etmez mi acaba. Fırtınanın haysiyetine dokunulmuşçasına gazaplanan bir kavruluşa esir metruk evler misali, o munis hanede de yıkılmaz mı eşyalar yerinden bir bir. Her uzvun orantılı ve tutarlı olduğu bu çehreye, hangi tutsak el değdi ki yoğruluverdi sancı hamuru...

Bu kaçış nereye ve ne zamana dek sürecek, hangi hesaba göre çetelesi tutulacak ve kaçıncı boyuta göre ordinatları kurulacak. Kaçınılmaz bir kaçışın sonunun ne olacağı bir meçhulden ibaret. Ve açılımların ve içe vurumların yazgılandırıldığı bu hengamede, uzlaşının nasıl sağlanacağı da tam bir muamma. Ötede kendi sonunu hazırlayan bir hayat; beride ise sonun başlangıcını getiren üç nokta yani sonsuz harflerin suskunsuzluğa tekabül ettiği bir dünya. İki taraf da keskin bir bıçak sırtında durmakta, çok ince ve hassas…

Öyle bir ikilemin eşiğinde beslenen bir aşk neye işaret edbilir ki, kimin varlığından dem vurabilir ki. Hangi sert taşa başını çarpmış durumuna düşebilir ki. Giriftleşmiş bu sebep sonuç ilişkisinin sonunda aşkın, yanan mı yoksa yakan mı olduğu ayan olacaksa da, bu bir diri küllenişe engel olamayacak. Aşkın kendisi yanmakta, tutuşmakta iken; aşığın maşukuna olan aşkının yakıcılığı o kadar müteessir olmasa gerek. Çünkü her ikisi de yanmaya amade, her ikisi de yakmaya müsait. Ve ikisinin de sırrı, kor bir ateşin külünde yanıklı. Ağıtların ardından gelen bu sükunette, feryatlar yükselse de yüceliğe doğru; asıl kazanımların kaybedişlere gebe olduğu asla unutulmamalıdır. Yürek, kendi iç sesini dinledi ve kayıpların tam orta yerinde yitirdiği sevdasını buldu. Eğer kaybetmeseydi, aramayı bilemeyecekti yürek ve eğer yok olmasaydı bu sevgide, varlığın tahakkümünü anlayamayacaktı. Bilinmezlikler diyarında yitirilip, kaybedecekti kendi bilinirliğini...

Mevcut bir yürek acısını dindirmeye hangi bir reçete derman olabilir ki. Teskin edebilir mi acaba yüreğin canhıraş bağırışlarını; dokunabilir mi közlenmiş, kavrulmuş dokusuna; giderebilir mi ezeli ebedi hakikatlerden aldığı sonsuz doyumdaki açlığını; silebilir mi duvarlarına çizilen o sevgiliye ram olmuş resimleri, örtülü desenleri; koparabilir mi içinden, birbirine kördüğüm olmuş sevgi bağlarını; üzerini örtebilir mi hal lisaniyle döktürdüğü aşk tadında sözcükleri; okuyabilir mi boşluğa yazılan kelimelerin anlamını boğan ateşten bir gömlek giyen nesnel karşıtı manaları ve durdurabilir mi her vurgun sonrası açılmış yaradan akan kanın hızını. Çare olabilecek mi tüm bu dertlere, bir hekimce sunulan kimyevi dozlu reçete. Bu, sadece sathi bir çözüm getirir aykırı düşünceler niteliğinde olan karmaşık manzumeye. Bir imla kılavuzundan yararlanılıp, düzeltilebilen bir cümle öğesinden bahsetmiyorum ya da bozuk anlatımsal bir konuşmayı doğru ifadelendirme biçiminden. Benim aradığım nokta, özden yoksun olmayan bir tutum içinde bulunmaktan geçiyor galiba. Kalıcı ve bir o kadar da geçişlerle dolu bir helezon, kıvrımlı ama bir o kadar elif olmaya açık bir vav olma hali. Suni sancılardan soyutlanmış, gerçek dönüşümlere doğru açılan bir kıvranıştan bahsediyorum. Dokunulmamış bir bekarette akıtılan kara lekelerin değdiği yerlerdeki kirlenişi vurguluyorum. Açık yüreklilikte olmayan kapalı, ketum hislerin izini sürüyorum. Aydınlığın odağına gark olan siyahlığın sır perdesini aralıyorum...

Kavuşmaların önündeki görünmez engelleri dışlanmaya hazır değerler haline getirmek istiyorum ve tehlikeli, saldırgan dalgaları sakin, durgun denizlere şikayet etmeyi diliyorum. Kaf dağının ardındaki gizleri ifşa ediyorum yeryüzüne, örülü yüksek duvarların bütün ses geçirmezliğine ve yıkılmazlığına inat. Tüm hayal ürünü gerçekleri hakikatin tevhidine teslim ediyorum, yalancı şahitlerin nezdinde. Kısa boylu düşünceleri, uzun metrajlı filmlere konuk olarak sunuyorum bir boy uzatma egzersizi mahiyetinde. Soğuk hisleri, koyu bir kızıllıkta olan ateşe sürüklüyorum, yüreğin derin kasesine boşaltıyorum onları ki, dem tutsunlar aşkın alacalı merkezinde. Ve yüreğin kaçış öyküsü bitmeden, heyecanların amuda kalktığı en can alıcı yerde son yazısını dillendirmek istiyorum, okuyucuların meraklı bekleyişleri çok beklesin diye…

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Bir Kaçışın Öyküsü...  Empty
MesajKonu: Geri: Bir Kaçışın Öyküsü...    Bir Kaçışın Öyküsü...  EmptyPerş. Ekim 24 2013, 01:20

çiçek16Allah razı olsun  çiçek16 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bir Kaçışın Öyküsü...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bir Kaçışın Öyküsü...
» Sevgiden Kaçışın Kısa Tarihi
» Ney'in Öyküsü
» Uzakların Öyküsü
» Hafızın Öyküsü

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: