ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  İki Acı Bir Suskunluk... Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 İki Acı Bir Suskunluk...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

İki Acı Bir Suskunluk... Empty
MesajKonu: İki Acı Bir Suskunluk...   İki Acı Bir Suskunluk... EmptyPtsi Ağus. 26 2013, 19:19

İki Acı Bir Suskunluk...

Kırığım, bölünmüşlüğe ramak kalmış gibi yürek sızısı oturmuş içime, bir yanım gardaş der, diğer yanım yar. Suskularım mızrak gibi saplı boğazımda, kıpırdamak ölüm acısına eş, dudaklarım da çöl yangınları, dilim serap görme derdinde. Ellerim, kâh semaya uzanır gölge gibi, kâh toprağa döner semazenler gibi geldim ve gideceğim yer der gibi. Ben, kayboluş ertesi yokluğu yaşıyorum adım adım ilerlediğim hayatın ensesinden yuvarlanmamak elde değil. Rakımı yüksek duygular yüzünden nefessiz kalıyorum hüzün doruğundan dalgalanan bayraktan farkım kalmadı sanki...

Elem keşfe durdu, ömrümün el değmemiş kıyı köşelerini, kader, kimlik bunalımındaymışım gibi, neyimi yoklayıp duruyorsun söyle. Soyup-soğana çevirdin ruhumu nem kaldı elimde, kulpu dilimde kırılan hıçkırıklarımdan başka. Ardıma saldığın atlılar yüzünden girdiğim sokaktan çıkamıyorum, her türlü kuşatman altındayım.  Dayan diyorlar, sabır diyorlar sende can taşıyorsun demiyorlar, göz göre göre itiliyor gibiyim. Nereye düşeceğim ise belli değil hatta, düştüğüm yerden nasıl kalkacağım bile belli değil, bilmiyorum işte bilmiyorum...

Hiç bir zaman ana kuzusu olmadım ama insaf edin de bir kerecik olayım ya bir kerecik de zayıf bilineyim ne olur. Sizin olsun gücün tacı tahtı. Marabası olayım sevilmelerin, ne dert ne de dört olacak bir omuzda avazım çıktığı kadar, hıçkıra hıçkıra ağlayayım ne olur. Minik minik küsmelerim ve şımarmalarım olsun. İmbikten süzülen değil, bardaktan boşanırca yağan sıcaklıklarım olsun, doygunluğum sıksın canıma, kana kana içmelerin geğirtisini yaşasın yüreğim. İnceden inceden nazlarım, nazlanmalarım sarsın çocuk yanımı. Varlığın göklerinde uçurduğum renk renk hislerim, çeşit çeşit kanatlanmış umutlarım ve toprağına sadık sevinç yağmurlarım olsun ama kimseye de kızamıyorum. Sanırım ben alıştırdım sizleri buna...

Nefret ettiğim sığlıkların ve yetersizliklerin de gerekli olduğunu, çok acı bir şekilde anladım artık. Nasıl ki, iki gün birbirine denk değil se, duygular ve yaşananlarda öyleymiş meğer. Şimdi ben, kimi suçlu göreyim, kime suç isnat edeyim? ''İnsanın kendine yaptığını, başkası yapamaz.'' derler ya hani, aynen öyleymiş billahi. Hep veren olmakla bulduğum huzur meğer, bu günlere ağıp giden direncimmiş heyhat!.. Dizim de omzum da sırılsıklam... Başım göğe ermiş meğer... Şimdi ihtiyaç duyulan insana dairler ne kadar uzağımda kalmış. Başımı eğiyorum diz yok, omzumu geriye atıyorum yaslanacak sine yok... (İstisnai dostluklarım hariç) Uğruna paramparça olduğum bir ALLAH kulu yok ortada. Yâr dediğim se kendi derdine düşmüş. Ne yapmalıyım, ne düşünmeliyim bilmiyorum. Bilmiyorum demek bana göre değildi ama diyorum işte...

Nasibimize iki acı bir suskunluk düşmüş bir kere olmaz denilenler olmuş, bitmez sanılanlar bitmiş. Gitmez umularıyla derin sevmeler ziyan olmuş, haydı sıkıysa dayan şimdi yüreğim. Kaldır kaldırabildiklerini. Issız ıssız ağlamalar yetmiyor anladın değil mi, yetmiyor suskunlukların vurduğu hançerler. Gücüne güç katmak yerine eriyorsun farkında mısın, iç çektirecek ve alakası olmayanlarla şad edilecek kadar hikaye bile yazamamışsın. Oh olsun sana gözlerin ve ellerin kilitlendiği, dile gelse de anlatsa denecek, dinlenme tesisleri anıların dahi yok. Bulduğun kıyı köşelere büzüşmek nasılmış, iki acıyı bir suskunlukla eşleyip yüklerken omzuma, hiç mi vicdanın sızlamadı...

Sakın yanmak senin kaderin deme bana, doğdum doğalı yandıklarıma sayamaz mıydın. Yar acısı ile gardaş acısını yoğrumak sana yakışmadı üzerime bu denli gelmemeliydin. Oysa ne çok acıtıldım, ne çok incitildim ve ne çok es geçildim, anlamayı denemek yerine ne çok  anlaşılmaz olmakla nitelendirildim. Çok şey değildi istediğim. Sadece sıcacık sevmelerdi beklediğim. Bir merhabaydı. Bir kandaşlık ve bir aşktı. Şimdi, sayenizde ben ne çok ıssız ve yalnızım. İki acı ve bir suskunluğun boynuma astığı ağır yaftayla başbaşayım. Ne bir haber ne de bir yoklayanım var, dönüşler kör yol, arayışlar kör atışı. Ruhumda çığ düşürüyor buz dağlarım, ellerim boşboş yüreğim sersefil ve ben kendimi arıyorum sabrettiğimce çoğalıyor, şükrettiğimce gevriyor hislerim. Bir fiskelik dokunuşa emanet eti-kemiği ayakta tutan ruhum canım acıyor ya canım acıyor...

Lâ Tahzen İnnallahe Meana. Amin Ecmain...

Selam Sevgi ve Dua ile...


En son mustafa43 tarafından Salı Ağus. 27 2013, 00:43 tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

İki Acı Bir Suskunluk... Empty
MesajKonu: Geri: İki Acı Bir Suskunluk...   İki Acı Bir Suskunluk... EmptySalı Ağus. 27 2013, 00:15

çiçek16Allah razı olsun  çiçek16 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İki Acı Bir Suskunluk...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Dudaklarımdaki Suskunluk
» Suskunluk...
» Suskunluk...
» Suskunluk...
» Korku ve suskunluk ..

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: