ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Ruhumdan Yüreğime Pulsuz Mektuplar... Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Ruhumdan Yüreğime Pulsuz Mektuplar...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Ruhumdan Yüreğime Pulsuz Mektuplar... Empty
MesajKonu: Ruhumdan Yüreğime Pulsuz Mektuplar...   Ruhumdan Yüreğime Pulsuz Mektuplar... EmptyPaz Mayıs 12 2013, 11:50

Ruhumdan Yüreğime Pulsuz Mektuplar...

Gözyaşlarım aydınlatıyor şehrimin karanlık sokaklarını, ağır aksak yürüyorum hayatımın karelerinde. Kimi zaman düz yollarda sebepsizce yıkıldım , kimi zaman yıkılanları topladım yalnızlığı yavan dudaklarımla emerken. Hep gölgelerde yalnız başıma güneşin doğuşunu seyrettim, bir yudum sevgiye tutunup kirlenmemiş umutlarımı düşledim. Sevdanın kollarında bir dirhem umut aradım durdum. Kuş tüyü yastıklarda delice yaşamak değildi benimkisi.; sadece yüreğimden akan kanlı gözyaşlarımı yüreğiyle silecek bir sevda, çok muydu bu istediklerim onu da bilemiyorum...

Yorgun savaşcı gibi acıyı emdim dudaklarımla, herkesin gönül evinde bir acı yanıyordu biliyorum benim de yanıyordu. Diğerlerinden tek farkı; bedenimde acımasızca kendi yüreğimi yakıyordum. Herkes kendisine umut yollarında sevda çicekleri ekerken, ben yüreğimi törpülüyordum yanık ağıtlarda. Yalnızlıklarda kendimi öldürüp umutlara gebe kalıyordum her sabah. Şafak ağarmadan bir bilinmezliğe yürüyordum ayaklarımı su birikintilerine çarpa çarpa. Tükettim umutlarımı yalnızlığın dar sokaklarında, düştüm, yaralandım, yalnızlığa itildim. Ama her şeye inat umutsuzluğa pes etmedim, diz çökmedim karanlığın arsız bedenine. Hayallerimde büyüttüm içimdeki çocuğu, karanlıklar üşüşse başıma, gözlerimdeki aydınlığı serdim duvarlara. Büyük mutlulukların peşinde değil; bir hayalin verdiği bir tutam sevgiyle yaşadım. Süslü cümlelerin zengin satırlarında değil; fakir yüreğimin umut dolu hecelerinde sevdim hayatı. Kavuşmayı değil, hep hasretin yolları gözetledim durdum, bencil değildim hiçbir zaman. Yüreğimi ve bedenimi, sevgilinin bir günahı için yakmaya hazırdım, avuç içlerimde paylaşılmayı bekleyen sevda kırıntılarıyla besledim umutlarımı. Sevgilinin gelme arzularında kaç kez yetim ceylanları emzirdim, kaç kez umuda gebe kaldım, oysa ben, umuda doğmamışken nasıl sevda memleketinde büyürdüm. Yaşayan ölüyken nasıl sevdaya gebe kalırdım ki, kurak topraklara sevdayı ekecek gücüm yokken nasıl sevginin umut kokan başaklarını biçebilirdim. Sorduğum sorulara yüreğimle verebileceğim cevabim bile yoktu, sitemler, cevapsız sorular...

Heybemde zaman çeşmelerinden akan acılar ve gözlerime solan umutlar hep yan yanaydı. Ne zaman vuslata yemin etsem hançer ışıldar göğsümün derinliklerinde bu acının ve bu kederin suçlusu kimse değildi. Tek suçlu bendim, yüreğimdi, hiçbir zaman kaderime isyan etmedim. Ama hep içimde dövdüm kendimi, ruhumu, yangın rengi gecelerde kendim hançerledim. Sevdaya uzanan ellerimin ayrılıklarda kör bıçaklarla kesilmeden ben kestim, ben yama vurdum kanayan yaralarıma. İçimdeki çocuğu kendim ağlattım, kendim sildim kanlı yaşlarımı. Karanlık duvarlara çarpılmadan yüreğim, ben kanattım yeni büyümüş hücrelerimi. Kaç kez sakladım gözyaşlarımı kirpiklerimden, kaç kez eledim yüreğimi acıların içinden ama hep umudun içinde sevdaya sürgün kaldım. Hep taşları yastık bilip gözyaşında esir kaldım, sitemim kendimedir, sitemim; ne bir insana ne de ( haşa ) Yaradan'ıma. Bu sitem kendimedir...

Yıldızlarım hep kavuşmaları andı yanık türkülerle, yüreğimde beslediğim umut bülbülleri ise hep vuslatlara yandı. Kelimelerim mevsimlerin koynunda her gece gidenlere ağladı, bu kadar sevmenin bedeli ayrılık olmamalıydı düşündüm hep. Belki de bunu hak ettim ben, şöyle bir söz vardır iyiliği Yaradan'dan, kötülüğü nefsinden bileceksin. Demek ki ayrılıkları, hak etmediğim sevdaların suçu kendimde sabittir. Suçlu aramaya gerek yok. Suçlu yüreğim ve aldığım nefestir...

Her sabah ayrılıklarla uyandı gözlerim, yarım kaldı sevmelerim, hep sürgün hep ölgündü cümlelerim. Yaşamak için savaşmak gerekirdi ve kazanmak için mücadele, oysa ben, hep yenik başladım sevdalara. Ya erken doğmuştum umuda ya da çok geç kalmıştım Cennet kokulu sevdalara, hep yitik kalan bendim. Sevdalar, yalnızlığa kanatlanıp bir ben kaldım şehrin karanlık gölgelerinde, gözlerim hiç kapanmadı sevgilinin gözlerine. Sevgiyi bu kadar isterken gönlüm hep hançerleri bal diye yüreğime almamalıydım diye düşündüm durdum. Hiçbir zaman sevgilinin elinden gelmedi hançerler; kendimin yaralı yüreğime sapladığım hançerdi bu sitemler, benimkisi ruhumla hasbi hal işte, benimkisi kendime sitemdir. Kanatan benim, kanayan ise yüreğim, yaşarken yalnızlığın elinden darağaçlarından ölmektense , sevdanın avuçlarında sessizce solayım. Vuslatlarım açmayacaksa gönül bahçelerimde, ektiğim filizler yeşermeyecekse düşlerimde. Neye gerek ki geceyi karanlıkta yakmak, neye yarar ki...

Acılarıma yama vurulmayacaksa elvedası toprağa, yüreğimi bedenimden söker giderim. Küskün bir kınalı çiçek gibi boynumu bükerim baharın koynuna. Boynumu büker, isyan kelimelerini yutkunurum içten içe, büyüttüğüm sevda çiçeklerini gözyaşlarımla yakar sonsuzluğa kanatlanırım. Yıllar düşerken avuç içlerime, ruhumun dehlizlerinden acılarımı çekerim, dedim ya ruhumun derinliklerinde yüreğimin altında isli kazanları kurup kaynatırım acılarımı. Güneşle bulutların arasına ıslak umutları asar, kuruması için delicesine beklerim Azrail'in gelişini, methiyeler düzerim Azrail Meleğine. Kendi mezarımı kendim kazar, kefensiz toprağa sarılırım, hakketmediysem umudu ve mutluluğu, sessizce gitmesini bilirim bu şehirden. Ardımda mezar taşlarına kazılı bir ismim ve ayrılıklarda sürgün yemiş yürek miras kalır zamana. Kendine sitemle dolu bir hayata kırmızı kalemle çizik atar, sonsuzlukta yanar tüm cümlelerim. Şimdi kibritsiz tüm kelimeleri yakıp yüreğimdekileri susturmak...

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Ruhumdan Yüreğime Pulsuz Mektuplar... Empty
MesajKonu: Geri: Ruhumdan Yüreğime Pulsuz Mektuplar...   Ruhumdan Yüreğime Pulsuz Mektuplar... EmptyPtsi Mayıs 13 2013, 01:30

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ruhumdan Yüreğime Pulsuz Mektuplar...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Pulsuz Dilekçe
» Ah! Nerede O Eski Mektuplar
» Gönderilmemiş Mektuplar 1
» Adressiz Mektuplar
» Meçhuleye Mektuplar

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: