ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Aşk Sensiz Sağır Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Aşk Sensiz Sağır

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Aşk Sensiz Sağır   Aşk Sensiz Sağır EmptyPtsi Nis. 01 2013, 21:48

Aşk Sensiz Sağır-1

Sessiz bir sabaha uyandı adam. Nedense yatağından çıkmamış ve biraz tembellik yapmaya karar vermişti. Gecesi huzursuz geçmişti ve uykuya dalmakta da çok zorlanmıştı. Bu nedenle biraz daha yatakta oyalanmayı tercih etmişti. Saatine baktı. 07.30 olduğunu görünce endişelendi ve hemen yatağından fırlayıp duş almaya gitti. Sular başından aşağıya dökülmeye başladığında içindeki huzursuzluğun hala devam ettiğini fark etti. Aceleyle kurulanıp üstünü değiştirdi ve evden çıkıp arabasına doğru yöneldi.

Arabaya bindiğine ilk işi radyoyu açmak olurdu ama bu defa eli radyoya gitmemişti. Duyacağı her şarkının 'O'nu hatırlatacağını biliyordu. 10 dakika sonra sahil yoluna ulaşmıştı. Trafik pek sıkışık değildi ve denizi seyrede seyrede gidiyordu. Yolun kenarında salaş bir çay bahçesi olduğun fark ettiğinde hemen sağa yanaşıp durdu. Arabasından indi ve denizi en iyi gören masaya oturdu. Garsona eliyle işaret edip çay istedi. Garson çayı masasına bırakıp ayrılınca çay bardağını eline aldı ve parmaklarının yandığını hissetti. Bir şey olmaz diye düşündü. İçim daha çok yanıyor nasılsa diye belli belirsiz kendi kendine söylendi.
Gözü hep denizde ve uzaklardaydı.

Kaldırımdan yavaş adımlarla yürüyen bir kıza takıldı gözleri. Aman ALLAH'ım dedi ne kadar da ona benziyor. Gözlerinin derinliklerine işledi mavi. Havada kavisler çizen martılara dalıp gitti. Bir süre sonra o kız tekrar geçti önünden. Bu defa daha dikkatli baktı kıza. Ama bu olamaz diye kendine kendine söylendi. Yerinden kalktı ve kıza doğru yaklaştı. Bakar mısınız? Dedi titrek bir sesle. Kız durdu ve yavaş hareketlerle geri döndü. Göz göze geldiklerinde adamın yüreği yerinden fırlayacak gibi olmuştu. Adınız Berrak mı diye sordu. Kızın hayır demesini çok istiyordu ama kız usulca başını sallayarak 'evet Berrak' dedi ve devam etti 'Ama siz bunu nerden biliyorsunuz?'

Adam susmakla konuşmak arasında kararsızdı. Yüzü sapsarı olmuş ve ellerinin titrediğini kız fark etmesin diye azami dikkat gösteriyordu.'Şey' dedi belli belirsiz 'Sanırım bu bir tesadüf, sizi de yolunuzdan ettim özür dilerim'.Kız adama biraz daha yaklaşmıştı. ' Siz iyi değilsiniz' dedi. Adamın koluna girip oturmasına yardımcı oldu. Kızın parmaklarını ellerinde hissettiğinde bayılacak gibi oldu. Son bir gayretle 'Teşekkür ederim kızım' dedi. Seni de yordum...

Birer çay içelim mi diye sordu genç kız ve cevabını beklemeden garsona seslendi.
- Bize iki çay lütfen...
Çaylar gelinceye kadar sessizce oturdular. Adam heyecanını üstünden atmış ve kendine gelmişti. Ürkek bakışlarla kızın yüzüne baktı.
- Gözleriniz ne kadar güzel
- Teşekkür ederim efendim, annemin gözleri bana miras kaldı.
- Anneniz! Hayatta değil mi? Diye sorarken cevabının 'evet' olması için dua ediyordu.
- Hayır efendim ben çok çok küçükken ölmüş.
- Başın sağ olsun güzel kızım.
Kısa bir konuşma geçmişti ve ortalık yine sessizliğe bürünmüştü. Adam genç kıza annesini çok iyi tanıdığını söylemek istiyordu ama buna cesaret edemiyordu. Anlatmamalıyım dedi kendi kendine ve gözlerini genç kızdan uzak tutmaya gayret göstermeye başladı.
- Siz hala iyi değilsiniz?
- Yooo yoooo iyiyim şimdi.
- Bana anlatmak istediğiniz bir şey var gibime geliyor. Lütfen paylaşın benimle. Sizi dinlemek istiyorum.
- Belki daha sonra güzel kızım.
Genç kız bu cevaba şaşırmıştı. Kimdi bu adam? Neden onu görünce bu kadar heyecanlanmıştı ve neden hala elleri titriyordu...
Çaylarını bitirene kadar bir daha hiç konuşmadılar.
Sonra adam genç kıza döndü ve konuşmaya başladı.
- Seni de yolundan aldım
- Hiç önemli değil, acele bir işim yok. Bu sabah nedensiz bir sıkıntıyla uyandım ve bu sıkıntıyı dağıtabilmek için yürüyüşe çıkmıştım. Bu sıkıntının nedenini düşündüğümden de öyle dalgın dalgın geziniyordum. Siz seslenince bir an korktum. Yüzünüzü görünce içime bir güven duygusu yerleşti. O nedenle de konuşmakta bir mahzur görmedim. Şimdi düşünüyorum da iyi de etmişim.
Adam kızın anlattıklarını dinliyor ve kaçamak bakışlarla gözlerine odaklanıyordu.
- Dur yaşını tahmin edeyim senin! 29 unu bitirmiş olmalısın.
- Evet evet bir ay önce 30 uma bastım. Bu sadece bir tahmin mi?
- Hayır kızım değil...
Ardından başını yana çevirdi. Kızın, gözlerinde beliren göz yaşlarını görmesini istemiyordu. Bir süre öylece kaldı. Genç kız durumu fark etmiş ve elindeki peçeteyi adama uzatmıştı.
- Buyrun lütfen... Biliyorum bu peçete gözünüzdeki yaşı kurulayabilir ama kalbinizdekileri asla!
- Sana bir kerecik sarılabilir miyim?
- Tabii, hatta ben size sarılayım...
Adam yavaşça ayağa kalktığında genç kız adamı sımsıkı sarmalamıştı. Bir süre öyle kaldılar.
- Biliyor musun Berrak? Annen gibi kokuyorsun...
Kız birden geri çekildi.
- Bunu nerden biliyorsunuz ?
Adam kızın gözlerine baktı. Aynıydı gözleri...
İçinde kaybolduğu gözler onu eski günlerine döndürmüştü.
- Güzel kızım. Annen benim...
Dedi ama gerisini getiremedi. Birden olduğu yere yığılıp kaldı. Genç kız 'Aman ALLAH'ım' dedi ve korkuyla avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı.
- Yetişin, yardım edinnnnnnn...
Kızın çığlığına yetişenler adamı bulunduğu yerden kaldırıp hemen öndeki banka yatırdılar.
- Korkma güzel kızım diye kısık bir sesle konuştu. Lütfen elimi tut ve gözlerini benden ayırma.
- Çok korkuttunuz beni.
- Bunu hiç istemezdim ama yorgun kalbim bu heyecana daha fazla dayanamadı sanırım.
- Siz iyi olacaksınız, şimdi hemen ambülans çağıracağım ve hastaneye gideceğiz.
- Peki ...
Adam gözlerini açtığında yoğun bakımda yattığını anladı. Başında bir hemşire sürekli bir şeyler yapıyordu. Konuşmak istedi ama bunu başaramadı. Gözlerinin ağırlaştığını hissetti. Uykuya daldı.
- Beni duyuyor musunuz?
Birisinin ona seslendiğini fark edip gözlerini açmaya gayret etmişti. Genç bir doktor vardı karşısında. Başıyla 'evet' dedi.
- Konuşabilirsiniz, boğazınızdaki aleti çıkardık. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
- İyiyim galiba. Size bir şey sorabilir miyim?
- Tabii buyurun.
- Beni buraya getiren genç kıza nasıl haber verebiliriz acaba?
- O buradan hiç gitmedi. Şimdi de dışarıda ve sizin yoğun bakımdan çıkmanızı bekliyor.
- Ona onu çok sevdiğimi söyler misiniz?
- Bunu siz de söyleyebilirsiniz dedi doktor...
Birkaç saat sonra klinikteki odasına yatırılmıştı. Odada bir yatak, bir koltuk, bir masa ve iki sandalye vardı. Masanın üzerinde bir vazo ve vazoya itina ile yerleştirilmiş gardenyalar vardı. Onu yatağına getiren hemşire ve personel işlerini bitirip odadan çıktıktan sonra ne kadar yalnız ve çaresiz olduğunu düşündü.
O düşüncelerle uyuya kalmıştı.
Ellerini kavrayan bir sıcaklığı hissederek uyandı. Usulca gözlerini açtığında Berrak yatağın yanına oturmuş ve ona bakıyordu.
- Ohhh çok şükür buradasınız. Çok korkuttunuz beni.
- Merhaba güzel kız. Seni çok sevdiğimi söylesem kızar mısın bana?
- Tam tersine , söylemezseniz çok kızarım .
Gözleri öyle güzel gülüyordu ki. Genç kız eğildi ve yanaklarına bir öpücük kondurdu.
- Annen gibi kokuyorsun dedi adam bir kez daha.
- Evet öyle kokuyorum. Artık sizle ilgili her şeyi de biliyorum.
'Her şeyi biliyorum' demekle neyi kastetmişti? Susmayı ve cevap vermemeyi tercih etti.
- Çok yorgunum Berrak.
- Hadi siz uyuyun. Ben buradayım, uyandığınızda konuşacak çok şeyimiz olacak.
- Biliyorum güzel kızım. Sanırım konuşmalıyız da...


Uzun bir hikaye inşALLAH takip edersiniz.
Devam Edecek...


Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Geri: Aşk Sensiz Sağır   Aşk Sensiz Sağır EmptySalı Nis. 02 2013, 02:44

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Aşk Sensiz Sağır-2   Aşk Sensiz Sağır EmptySalı Nis. 02 2013, 19:05

Aşk Sensiz Sağır-2

Kısa bir süre sonra uyuya kalmıştı uyandığında Berrak odada yoktu. Yokluğundan dolayı endişelendiğini hissetti. Korkuyla karışık bir kaybetme hissi yüreğine yerleşti. Biraz sonra doktorlar vizite geldiler.
-Bugün nasılsınız diye sordu en yaşlı olanları.
-İyiyim dedi ve devam etti.
-Beni ne zaman taburcu etmeyi düşünüyorsunuz_
-Bu size bağlı dedi doktor. İlaçlarınızı düzenli kullanacağınıza ve kendinize çok dikkat edeceğinize söz verirseniz bu hafta sonu sizi taburcu edebiliriz.
-Hiç merak etmeyin diye cevapladı doktorun sözünü.
-Her şey için teşekkür ederim.

Doktorlar çıktığında odadaki masaya ve gardenyalara baktı neden gardenya diye düşünmeden edemedi. Çiçeklerin bir dili vardı ama o anki haliyle bunu hatırlaması olanaksızdı. Bir süre boş gözlerle çiçeklerine baktı. Berrak'ı düşündü ne zaman gelir acaba diye sordu kendine. Onun gelmesini ve yanında olmasını bir yandan çok istiyor diğer yandan da içinde oluşan endişelerle mücadele ediyordu. Bir yanı ona her şeyi anlat diyor diğer yanı ise hayır anlatmamalısın diyordu ancak Berrak'ın ona söylediği sözü hatırladı. Ben bilmem gerekenleri biliyorum demişti hele bir ziyaretime gelsin de bakarız diye kendini yatıştırdı bu düşünceler içerisinde tekrar yatağına uzandı. Berrak'a her şeyi anlatacaktı bu yüzden yaşadıklarını bir kez daha gözden geçirmenin iyi olacağını düşündü. Ona her şeyin doğrusunu ve yaşanan her şeyi olduğu gibi anlatmayı planladı.

Gözleri odanın camından görünen bir ağaca takıldı bir çam ağacının en üst kısmı gözüküyordu ve yemyeşildi. İçini bir rahatlık kaplamıştı göz kapaklarının ağırlaştığını hissetmeye başlamıştı ki;
- Ama siz de hep uyuyorsunuz sesiyle irkildi.
Berrak'ın sesiydi ve heyecanla başını kapıya doğru çevirdi.
-Hoş geldin güzel kızım dedi.
-Hoş bulduk efendim bugün nasılsınız bakalım
-İyiyim doktorlar hafta sonu taburcu olabileceğimi söylediler.
-Bu harika o zaman pazar günü sabah kahvaltınızı ben hazırlayacağım ve kahvaltı boyunca da sizinle uzun uzun konuşacağız.
-Tamam olur...

Berrak ona küçük bir resim çerçevesi getirmişti sevgiyle ona uzattığında;
-Çok teşekkür ederim neden zahmet ettin dedi.
-İçine ne koymak isterdiniz diye sordu Berrak
-Sanırım sadece seni diye cevapladı.

Şimdi ikisi de susmuşlardı Berrak odanın camını açıp içeriyi biraz havalandırdı sonra yatağın yanına gelip adamın ellerini tuttu.
-Bana her şeyi anlatacaksınız değil mi diye sordu
Adam Berrak'ın gözlerine derin derin baktı ve cevapladı;
-Evet güzel kızım ne varsa hepsini sana anlatacağım ama bunun için bir ön şartım var.
Berrak meraklı gözlerle baktı adama:
-Nedir efendim?
-Şimdi o bana getirdiğin çerçeveye bir resmini koy ve onu hemen yanı başımdaki etejerin üstüne yerleştir.
Berrak gülümsedi ve çantasını açarak cüzdanından çıkardığı fotoğrafı özenle çerçeveye yerleştirdi. Sonra da adamın başucundaki etejerin üstüne koydu.
-Beğendiniz mi?
Adam elini uzatıp çerçeveyi aldı ve uzun uzun Berrak'ın fotoğrafına baktı. Ne kadar da benziyor diye içinden söylendi. Gözleri nemlenmişti ve söz dinlemeyen bir damla gözyaşı yanağından aşağıya doğru süzülmüştü.
-Olmadı ama şimdi dedi Berrak. Böyle yaparsanız sizi asla taburcu etmezler. Kahvaltı da yapamayız.
Berrak'ın bu çok içten davranışları içini rahatlatıyordu.
-Tamam bir daha olmayacak küçük hanım dedi gülümseyerek.
Berrak'ta gülümsedi...

Bir süre daha ordan buradan konuştular ama ikisi de konuya girmemeye özen gösterdiler. Berrak çok merak ettiği halde adamın tamamen iyileşmesini bekliyordu.
-O zaman bana müsaade efendim diyerek ayağa kalktı.
-Gidiyor musun? Diye biraz da üzgün bir sesle sordu.
-Gitmeliyim dedi Berrak. Cuma sabah gelirim ve doktorunuzla konuşurum. Eğer taburcu olacaksanız sizi evinize ben bırakmak istiyorum.
-Sana zahmet olacak ama kızım dedi . Demişti demesine de buna içten içe mutlu olduğunu gözlerinden okumak zor değildi.
-Hadi kendinize iyi bakın, görüşmek üzere diyerek çantasına elini uzattı ve kapıya doğru yöneldi.
-Bir şey unutmadın mı kızım? Diye seslendi adam...
Berrak bir an şaşırmıştı. Etrafına bakındı, masanın üzerine baktı ama bir şey göremedi.
Bir şey unutmadım ifadesi yüzünden okunuyordu. O halde adama döndüğünde birden gülmeye başladı.
-Haklısınız nasıl da unuttum dedi ve eğilip adamın yanaklarından öptü bu arada adamın elini de avuçlarının arasına aldı
-Sizi seviyorum dedi ve ardından odadan çıktı...

Berrak çıkar çıkmaz hemen o çerçeveyi eline aldı uzun uzun fotoğrafa baktı. Sonra parmakları fotoğrafa dokundu yanaklarını okşamaya başladı. Birden fotoğrafın normalden kalın olduğunu hissetti bir daha dokundu. Evet evet dedi bu normal değil diye söylendi sonra Berrak'ın fotoğrafını çıkardığında altta bir fotoğraf daha olduğunu gördü.

Bir bebek annesinin kucağında gülümsüyordu...


Devam Edecek...

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Geri: Aşk Sensiz Sağır   Aşk Sensiz Sağır EmptyÇarş. Nis. 03 2013, 01:38

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Aşk Sensiz Sağır-3   Aşk Sensiz Sağır EmptyÇarş. Nis. 03 2013, 18:52

Aşk Sensiz Sağır-3

İstanbul yavaş yavaş kıştan arınıyordu mart kapıdan baktırmış ve yavaşça havalar ısınmaya yüz tutmuştu. Nisanın ortalarına yaklaşırken son cemrede toprağa düşmüştü. Liseyi bitirir bitirmez çalışmaya başlamıştı ve işinde daha yeni sayılırdı o sabah erken kalkıp işin yolunu tutmuştu. Hem daha asaleti bile tasdik edilmemişti o neden daha da dikkatli çalışıyor ve işine asla geç kalmamaya özen gösteriyordu. Ağustosta 19 u bitecekti ve ardından üniversiteli olacaktı.

İşte yoğun bir gün geçirmişti. Tam çıkmaya hazırlanıyordu ki mesai arkadaşı Tuncay abisi ona seslendi.
-Barış telefon sana...
ALLAH ALLAH kim ki bu saatte diye meraklandı.
-Alo ben Barış buyurun
-Merhaba Barış . Benim adım Elçin. Sizinle bir konu hakkında görüşmek istiyorum acaba yarın buluşabilir miyiz?
-Konu nedir?
-Yüzyüze konuşsak daha iyi olacak.
-Nasıl isterseniz. Nerde buluşacağız?
-Kadıköy'e gelebilir misiniz? Okul çıkışında buluşuruz isterseniz okulun oraya gelin. Ben Kadıköy Kız Enstitüsünde okuyorum.
-Olur oraya gelirim. Saat kaçta orda olmalıyım Elçin?
-15.30 da olsanız iyi olur.
-Tamam anlaştık yarın görüşmek üzere hoşça kalın
-Hoşça kal Barış

Barış telefonu kapatınca kim ki bu kız diye düşünmeye başladı yoksa birisi onu işletiyor muydu. Bu tip şakaları arkadaşlarıyla çok yaparlardı. Kızın sesi çok hoştu ve Barış bu konuşmadan etkilenmişti. Yarın işten erken çıkmalıydı o nedenle Tuncay abisine seslendi.
-Tuncay abi ben yarın öğleden sonra 2 gibi çıksam olur mu?
-Hayırdır Barış, teldeki kimdi?
-Tanımıyorum abi, bir kız aradı ve yarın benimle görüşmek istediğini söyledi.
-Oooooo hadi bakalım. İnşALLAH güzel bir kızdır.
-Aman abi bana ne güzelliğinden. Sen erken çıkmama evet diyor musun onu söyle yeter.
-Tamam tamam ben yokluğunu hissettirmem. İçin rahat olsun.
-Sağol abi

Tuncay abisi görmüş geçirmiş biriydi ve genç Barış'a zaman zaman hayatla ilgili öğütler verirdi. Barış o gece Elçin'i düşündü hangi konuda görüşmek istiyor acaba diye sorguladı ama bir cevap bulamadı. Yarın olsun görürüz dedi ve uykuya daldı. Sabah her zamankinden daha erken kalktı ve hemen traş oldu. Yeni aldığı kıyafetlerini giydi, kahvaltı etmeden evden çıkacaktı ki annesi seslendi.
-Barış masa hazır oğlum hadi soğutma çayını
-Anne ben işte kahvaltı etmeyi düşünüyordum
-Olmaz oğlum hadi hazır her şey.
Barış odasından yemek salonuna geçti. Annesi ondaki değişikliği ve heyecanı hemen fark etmişti.
-Bir yere mi gideceksin Barış?
-İşe gidiyorum ya anne!
-Her gün işe gidiyorsun ama bugün sende bir farklılık var.
-İş çıkışı Saruhan'la sinemaya gideceğiz.
-Bak sen... Sinemaya ne zamandan beri bu kadar şık gidiliyor!

Yüzünün kızardığını hissetti.
-Aman anne öyle içimden geldi giyindim dedi.
Kahvaltısını yapıp kapıya yöneldi ve oradan annesine seslendi.
-Akşam geç kalırsam merak etme beni
-Yemeğe geç kalma da ne zaman istersen gel.
-Tamam geç kalmamaya gayret ederim.

Merdivenleri hızla inip sokağa çıktı iş yeri evine 15 dakikalık yürüme mesafesindeydi. Apartman kapısında Seden'le karşılaştı. Karşıki evde oturuyorlardı ve Barış'la çok iyi anlaşıyorlardı.
-Oooo beyzadem bu ne şıklık dedi Seden.
-Yok canım her günkü gibi işe gidiyorum işte.
-Hadi hadi saklama benden sende bugün bir farklılık var. Yoksa yakışıklı mı kapacak bir kız mı var?
-Seden yapma lütfen... Bir şey olsa senle paylaşmaz mıyım?
-Tamam öyle olsun ama gene de sende bir şeyler var.
-Hadi ben geç kalmayayım zaten erken çıkaca... dedi ve gerisini getiremedi.
Seden hemen fark etmişti.
-Demedim mi ben sana, sen de bir iş var diye bastı kahkahayı.
-Tamam akşama anlatırım dedi ve Seden'in soru sormasına zaman bırakmadan yürümeye başladı.

14.00 de işten çıkmış ve 14.30 Kadıköy vapuruna ucu ucuna yetişmişti. Kadıköy'de inecek ve oradan Moda'ya kadar yürüyecekti. Cam kenarına oturdu ve karşıya varıncaya kadar denizi seyretti. İçinde garip bir heyecan vardı. Elçin'e onu nasıl tanıyacağını bile sormamıştı. Nasıl birbirlerini tanıyacaklardı ki!
Hay ALLAH dedi kendi kendine. Bunu nasıl da düşünmedim. Galiba boşuna gidiyorum ben buluşmaya. Birbirini tanımayan iki kişi nasıl buluşabilir ki!
Bu düşünce içini karartmıştı. Vapurdan inince yavaş adımlarla Moda'ya doğru yürümeye başladı. Okulun önüne geldiğinde saat 15.20 olmuştu. 10 dakika sonra Elçin okuldan çıkacaktı.

Nasıl biri acaba ve benle ne konuşmak istiyor diye düşünmeye başladı. Sonra heyecanını bastırmaya çalışarak beklemeye başladı. Okulun çıkış zili çaldığında ellerinin titrediğini hissetti. Bir sürü kız okulun çıkış kapısından caddeye doğru akın akın geliyordu.Barış meraklı ve ürkek gözlerle kızlara bakıyordu. Neredeyse okulun tamamı boşalmıştı ama ondan yana gelen kimse olmamıştı.

Biliyordum böyle olacağını dedi kendi kendine arkadaşları onu birine işlettirmişlerdi. Barış kendine kızmaya başlamıştı. Birkaç dakika daha bekler dönerim diye düşündü ama o süre içerisinde de gelen olmamıştı. Boşu boşuna kalkıp geldim diye mırıldandı ve pişman bir ifadeyle dönüşe geçti birkaç adım atmıştı ki bir kızın kendisine seslendiğini duydu;
-Nereye gidiyorsun beni beklemeden.
Geri dönüp baktığında onu gördü. Barış adeta mıhlanıp kalmıştı. 1.75 boylarında, uzun saçlı, güleç yüzlü çok tatlı bir kız ona doğru geliyordu.
-Özür dilerim Barış beklettim seni ama böyle davranmam gerekiyordu. Bütün arkadaşlarımın gittiğinden emin olmak istedim. O nedenle okuldan en geç ben çıktım.
-Ben de arkadaşlarım beni işlettiler diye düşünmüştüm dedi Barış.
-Ben Elçin. Nasılsın Barış?
-İyiyim Elçin sen nasılsın?
-Ben de iyiyim. Kızların hepsi sahile inmişlerdir . Biz Caferin'e gidelim mi? Orda konuşuruz.
-Nasıl istersen Elçin .
Bahariye caddesinde yürümeye başladılar. Barış Elçin'i görünce şoke olmuştu. Çok güzel bir kızdı ve içinde bir şeyler oluştuğunu hissetti. Acaba o da beni beğenmiş midir? Diye düşündü ve ardından kızdı kendi kendine. Kız senle bir şey konuşmak istiyor sen neler düşünüyorsun çok ayıp diye söylendi...
-Barış konuşmayı sevmiyorsun sanırım
-Yok Elçin severim sevmesine de biraz şaşkınım
-Neden ki?
-Bilmem. Doğrusu ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
-Söyleme o zaman diye güldü Elçin.

Caferinê vardıklarında Elçin'nin girmesi için kapıyı açtı ve ardından kendisi girdi.
-Çok naziksin Barış dedi Elçin.
-Rica ederim. Bayanlar her zaman önde olmalılar.

İkinci kata çıktılar. Garson geldiğinde Barış sordu;
-Ne içersin Elçin?
-Meysu vişne alayım ben.
-Bana da bir cola lütfen ama buzlu olsun.

İçecekleri gelene kadar konuşmadılar. Barış Elçin'in konuya girmesini bekliyordu ama Elçin'de bir türlü başlamıyordu. Sonunda kendisi sormak ihtiyacını duydu.
-Elçin benimle hangi konuda görüşmek istiyorsun?
-Tamam Barış anlatayım. Geçenlerde Hey dergisinde bir ilanını gördüm. Ünlü bir sanatçının Fan Clubunu kurmuşsunuz.
-Evet Elçin hatta ikincisi de hazır. Onun için de haftaya ilanlar vereceğiz . İki büyük sanatçıyla çalışmak güzel olacak.
-Müthiş olacak hem de dedi Elçin ve sonra sustu.
-Neden sustunuz?
-Şeyyy Barış ben sana diyecektim ki...
-Söyle o zaman Elçin. Buraya bunu söylemek için çağırdın beni.
Barış Elçin'in yüzünün kızardığını görünce 'Bu benden de heyecanlı' diye düşündü .
-Hadi seni dinliyorum Elçin.
Elçin biraz daha bekledi ve konuşmaya başladı.
-Barış eğer kabul edersen senle beraber çalışmak istiyorum.
-Emin misin?
-Evet ama istersen kabul etmeyebilirsin? Seni zorlamaya hakkım yok.
-Düşüneyim biraz dedi Barış. Oysa çoktan 'evet' cevabını vermişti...
Düşünür gibi görünürken Elçin'i izliyordu. Elçin elleriyle oynuyor ve heyecanlı olduğu her halinden belli oluyordu. Onu daha fazla bekletmem hoş olmaz diye düşündü.
-Peki Elçin ama çok çalışman gerekecek.
-Bu harika... Barış çok teşekkür ederim sana. İnan çok güzel şeyler yapacağız.
-Buna inanıyorum Elçin...

Sonraki süreçte her iki sanatçı için neler düşündüklerini uzun uzun konuştular. İkisi de çok rahatlamıştı ve konuşurken de zaman su gibi akıp gitmişti.
-Eyvahhhh çok geç kaldım, teyzem kızacak bana şimdi dedi Elçin. Hadi Barış hemen kalkalım, hafta sonu buluşur neler yapacağımızı konuşuruz.
-Tamam Elçin. Seninle tanışmaktan çok mutlu oldum.
Ben de Barış dedi Elçin ve hemen kalktılar. Kafenin çıkış kapısına geldiklerinde;
-Barış beraber çıkmayalım. Teyzem karşıdaki bankada çalışıyor. Tam çıkış saatleri. Beni senle görüpte yanlış bir şey düşünmesini istemem. Cumartesi saat 12 gibi Moda çay bahçesinde buluşalım mı?
-Anlaştık Elçin dedi Barış ve el sıkışarak ayrıldılar.

Barış Elçin'in arkasından bir süre daha bakındı. Ne güzel ne tatlı bir kız diye mırıldandı...

Vapura gelene kadar hep Elçin'i düşündü. İçinde tatlı bir ürperti oluşmuştu. Eve vardığında sofra çoktan kurulmuştu ve annesi Barış'a söylenmeye başlamıştı bile.
-Ben sana yemeğe geç kalma demedim mi?
-Anne elimde değildi özür dilerim dedi ve usulca masaya oturdu. Abileri tam kadro yemeklerini yiyorlardı.
En büyük abisi sordu;
-Barış nereye gittin?
-Saruhan'la sinemaya gittik abi
-İyi de Saruhan 2 saat önce eve uğradı.

Şimdi yandım diye düşündü. Ailesine yalan söylemek istemezdi ama olan olmuştu.
-Nerdeydin Barış doğrusunu söyler misin?
-Abi biliyorsun ben Fan Clublerimi kurdum. Benimle beraber çalışmak isteyen biri var. Onunla buluştuk.
-Yani bir kızla buluştun öyle mi? Erkek olsa zaten yalan söylemezdin.
Abisi kızmış gibi konuşuyor ama gözleri muzipçe gülüyordu. Bu da Barış'ı rahatlatmıştı. Aceleyle yemeğini yemişti ki kapı çaldı. Barış kapıya yakındı ve hemen açtı. Gelen Seden'di.
-Gel gel meraklı taze gel içeri dedi Barış . Seden'i çok severdi ve her şeylerini paylaşırlardı.
Seden içeri girdi.
-Afiyet olsun herkese
-Gel kızım otur sen de dedi annesi.
-Yok ben oturmayayım şimdi kalktım masadan. Barış'ı merak ettim ondan geldim.

Her zaman yaptıkları gibi Barış'ın odasına geçtiler.
-Hadi çabuk anlat neler oldu?
Barış Seden'i biraz meraklandırmak biraz da kızdırmak istiyordu.
-Aman bir şey yok. Boşuna gitmişim. Kız da kara kuru çirkin bir şeydi zaten. Zor kaçtım.
-Yemezler dedi Seden. Ondan mı bu kadar geç kaldın. Seni beklerken çatladım merakımdan. Bırak palavrayı da hadi anlat bana neler oldu.
Barış her şeyi anlattı. Seden merakla onu dinledi...
-Heyyy sakın kıza aşık olma emi. Bak gözünü oyarım senin. Sonra beni yalnız bırakırsın. Bak buna katlanamam diye güldü.
-Sen başkasın Seden.
-Hımmmmm böyle dediğine göre ateş bacayı sarmış. Öyle mi?
-Nerden çıkardın sen şimdi bunu?

Aynı saatlerde Elçin'de Barış'ı düşünüyordu. Odasına ders çalışmak için çekilmişti, ama aklı sadece Barış'taydı...


Devam Edecek...

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Geri: Aşk Sensiz Sağır   Aşk Sensiz Sağır EmptyPerş. Nis. 04 2013, 01:18

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Aşk Sensiz Sağır-4   Aşk Sensiz Sağır EmptyPerş. Nis. 04 2013, 19:32

Aşk Sensiz Sağır-4

O gün hava da çok güzeldi güneş nihayet yüzünü göstermişti. Barış itina ile giyindi Elçin'i okul kıyafetleri dışında görecekti. Giyim zevki nasıldı bilemediği için daha da dikkatli olmaya çalıştı. Moda çay bahçesine vardığında Elçin gelmişti bile.

-Merhaba Elçin nasılsın?
-Merhaba Barış hoş geldin. İyiyim ben sen nasılsın?
-Ben de iyiyim.
Elçin pantolon ve üstüne beyaz bir bluz giymişti. Hafif bir mont vardı üzerinde.
-Hava çok güzel
-Evet harika ama ne de olsa deniz kenarı sayılır burası. Akşam üstü soğuyabilir diye montla geldim.

Demek ki en az akşam üstüne kadar beraber olacağız diye çok mutlu oldu Barış. Elçin'le olmayı sevdiğini hissediyordu. O gün neler yapacaklarını konuştular ve bir çok konuda anlaştılar.

-İşler tamam bu konuda anlaştık Elçin. Şimdi seni biraz tanımak istiyorum. Bana kendini anlatır mısın lütfen?
-Tabii ki Barış. İki kardeşiz. Ailem burada değil ben teyzemin yanına geldim ve burada okuyorum . Teyzem evli değil ve de niyeti de yok. Yalnız kalmamak için beni istedi ve ben de İstanbul'da okumaya karar verdim. 15 yaşındayım. Müzik dinlemeyi çok seviyorum ve müzik nerdeyse benim hayatım.
-Bak bunu sevmedim dedi Barış
Elçin şaşırmıştı!
-Neden sevmedin Barış? Bunda kötü olan ne var ki?
Barış hafifçe güldü ama Elçin'e cevap vermedi...

Sonraki zamanlarında bir çok konu üzerinde konuştular. Gitgide birbirlerine kaynaşmaya başlamışlardı. Elçin'le sohbet etmek Barış'ı çok mutlu ediyordu.

-Senle olmak güzel Elçin
-Senle olmakta güzel Barış. Sanırım iki iyi arkadaş olacağız.
-Bence de Elçin...

Oysa Barış sadece arkadaş olmak değil Elçin'in sevgilisi olabilmeyi çok istiyordu ama şimdi bunu söylemesi için çok erkendi. Sonraki hafta sonlarında hep buluştular. Akşam eve döndüğünde Seden'lere geçiyor ve olan biteni ona aktarıyordu.

-Barış sen elden gittin galiba dedi Seden ve bastı kahkahayı
-Seden haftaya sen de gelsene. Senden bahsettim ona. Hem seni çok merak ediyor.
-Bak bunu hiç söylemeyeceksin diye ciddi ciddi endişelenmiştim. Tabii ki gelirim. Hem can kardeşim kime sevdalanıyor bir göreyim bakalım...
-Tamam cumartesi adaya gideceğiz ona göre hazırlan.
-Süpersin sen Barış dedi ve sımsıkı kucakladı Barış'ı. Benim en iyi dostumsun Barış. Hep öyle kalalım.
-Kalırız deli kız. Ben sensiz ne yaparım ki dedi ve Seden'in yanağına kocaman bir öpücük kondurdu.

-Seden gel seni Elçin'le tanıştırayım. Elçin sana bahsettiğim Seden işte bu...
-Merhaba Seden seni daha görmeden tanıdım bile. Barış o kadar çok senden bahsediyor ki inan sanki yıllardır tanıyorum seni.
-Ben seni görmeden resmini bile çizebilirdim diye gülerek cevap verdi Seden.

Üçü bir arada harika bir sohbete daldılar. Gülüyorlar, eğleniyorlar ve sürekli şakalaşıyorlardı. Barış arada bir Elçin'le göz göze geliyor ve Elçinin'de ona bakışlarını yakalıyordu. Seden çaktırmadan Elçin'i süzüyor ve onla ilgili ne varsa öğrenmeye çalışıyordu.

-Seden seni tanımak harika oldu.
-Seni de Elçin. Hem ben Barış'tan sıkılmıştım artık dedi ve sesli bir kahkaha attı. Bundan sonra beraber oluruz.
Hem bunları söylüyor hem de Barış'a hınzır bakışlar atıyordu.
-İyi bakalım siz buluşun ben de işleri yaparım. Dün bir bugün iki hemen işleri serdin Elçin?
-Olur mu hiç öyle şey Barış. Biz şaka yapıyoruz sana. Ben de artık Seden gibi her anında yanında olmak istiyorum. Seden çok şanslıymış. Bakalım beni de yanında isteyecek misin?

Barış şaşkın şaşkın bakıyordu. Nerdeyse 3 ay olmuştu Elçin'le tanışalı. Hep arkadaşça sohbetler ediyorlardı. Ama şimdi sanki Elçin bir şeyler anlatmak istiyor gibiydi. Seden'e baktı. Seden kıs kıs gülüyordu...

-Hadi artık gitme zamanı dedi Elçin. Haftaya da Burgaz adaya gidelim mi? Kalpazankaya ‘ya kadar yürürüz. Orda piknik yaparız.
-Haftaya ben olamam dedi Seden...
Barış şaşırmıştı. Bildiği kadar bir işi yoktu Seden'in. Neden böyle söylediğini merak etti. Tam soracak gibi oldu ki Seden ayağına basıp susmasını istediğini belirtti. Barış'ta sustu.
-Olsun dedi Elçin o zaman bir sonrakine gideriz. Hem havalar daha da ısınır bakarsınız denize bile gireriz...
-Tamam dedi Seden bak bu güzel olur diye de devam etti.
Hep beraber Elçin'i evlerinin olduğu sokak başına kadar bıraktılar. Ordan da vapura kadar yürümeye başladılar.

-Senin ne işin varki haftaya ben yokum dedin?
-Bir çocukla çıkacağım da!
-Neeeeeeeeeeeeeee ! Sen biriyle çıkacaksın ve bunu şimdi söylüyorsun bana ha!
-Ne safsın sen be! Benim işim falan yok. Kızı görmedin mi? Artık senden bir teklif bekliyor. O nedenle haftaya beraber olun ve sen artık ona sevgilisi olmasını istediğini söyle.
-Ya kabul etmezse! O zaman onu kaybedebiliriz Seden.
-Şişşttt sen bana güven. Kabul edecektir...

Seden Barış'ın koluna girdi.
-Hadi bakalım yeni hayatın hayırlı olsun sana dedi.
-Beğendin mi Elçin'i?
-Harika bir kız o. Sana çok uygun Barış. Aklım sen de kalmayacak.


Devam Edecek...

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Geri: Aşk Sensiz Sağır   Aşk Sensiz Sağır EmptyCuma Nis. 05 2013, 01:40

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Aşk Sensiz Sağır-5   Aşk Sensiz Sağır EmptyCuma Nis. 05 2013, 21:01

Aşk Sensiz Sağır-5

O gün İstanbul'da çok güzel bir hava vardı. Barış Karaköy'den Adalar vapuruna binmişti ve vapur Kadıköy'e uğradığında da Elçin binecek ve güvertede buluşacaklardı. Barış yazlık güvertede tam deniz kenarına oturmuş ve vapur Kadıköy iskelesine yanaşırken Elçin'i' görebilmek için oturma yönünü de ona göre ayarlamıştı.Hafif bir rüzgar esiyor ve rüzgar gömleğinin içinden tenini okşuyordu. Sürekli Elçin'e 'benim sevgilim olur musun' u nasıl söyleyeceğini düşünüyordu. Ya kabul etmezse! Bu söz beynini adeta kemiriyordu.

Vapur Kadıköy iskelesine yanaşırken Barış ayağa kalkıp bekleyen yolcular arasında Elçin'i görmeye çalıştı. İlk bakışta görememişti. Vapur yanaştı ve halatlarla bağlandıktan sonra yolcu kapısı açılınca büyük bir kalabalık vapura doğru hareket etti. O kalabalığın içerisinde Elçin'i seçmesi imkansızdı. İyisi mi ben yazlık güverteye çıkış merdivenlerine bakınayım. Nasılsa oradan gelecek diye düşündü.

Öyle çok heyecanlıydı ki ve işte Elçin yazlık güverteye gelmişti. Üzerinde çok güzel bir pantolon ve açık pembe bir gömlek vardı. Saçları rüzgarla dalgalanıyor ve eliyle saçlarını düzelte düzelte geliyordu.

-Merhaba Barış
-Merhaba Elçin, hoş geldin... Nasılsın görmeyeli?
-Çok iyiyim. Ya sen nasılsın?
-Ben de çok iyiyim. Senle olmak harika...

Elçin Barış'ın yanına oturmuştu. İlk defa yan yana oturuyorlardı ve ilk kez vücutları birbirine değiyordu. Barış içindeki heyecanı bastırmaya çalışıyor ve sürekli çalışmalarıyla ilgili bilgiler veriyordu. Vapur Burgazada'ya varıncaya kadar devamlı Fan Clublerle ilgili olarak konuştular. Burgazada'da vapurdan indiler ve Kalpazankaya'ya kadar yürüyerek gitmeye karar verdiler.

Elçin son derece neşeliydi ve sık sık espriler yapıyordu. Kalpazankaya'ya geldiklerinde deniz kenarına inmek istediler. Dar bir patika vardı ve oldukça dik inişliydi. Barış öne geçip Elçin'e yardımcı olmak istediğinde Elçin elini uzattı ve ilk kez elleri birleşti . Deniz kenarına indiklerinde bir kayaya oturdular. Bir süre sessizce denizi izlediler.

Barış Elçin'in yüzüne bakarak;
-Elçin sana bir şey söylemek istiyorum
-Söyle Barış
-Aslında söylemekten de korkuyorum.
-Barış meraklandırıyorsun beni, hadi ne söyleyeceksen lütfen söyle.
-Elçin, seni çok beğeniyorum ve sevgilim olmanı istiyorum. Kabul eder misin?

Elçin sustu ve başını denize doğru çevirdi. Barış bu hareketinden çok etkilenmişti. Kabul etmeyecek diye düşündü.
-Elçin bir cevap verecek misin bana?
-Bak Barış, ben de senden hoşlanıyorum. Çok iyi birisin . Sana hayır demem mümkün değil. Ancak....
Barış bu 'ancak' ın ardından ne geleceğini tahmin etmeye çalıştı ama bulamadı.
-Ancak ne? Diye sordu
-Ancak senin çevren çok kalabalık ve bir çok kız arkadaşın var. Ben kısa süreli sevgilin olmak istemem.
-Sen ne diyorsun Elçin! Ben öyle birine benziyor muyum? Bunu sana söyleyebilmek için 3-4 aydır bekliyorum ben. Seni seviyorum Elçin. Hiç kimseye duymadığım bir duygu bu. Sen herkesten çok farklısın ve benim için teksin.
Elçin'in yüzünde tatlı bir tebessüm oluşmuştu.
-O zaman tamam Barış . Unutma ben de seni seviyorum...

Barış mutluluktan havalara uçmuştu.
Elçin'in elini alıp avuçlarının arasına soktu.
-Sana söz veriyorum güzel kız. Seni hep çok seveceğim...
-Ben de seni çok seveceğim Barış diye cevapladı Elçin...

O gün her ikisinin de hayatlarında yeni bir başlangıç olmuştu. Sonraki günlerde her gün görüşmeye başladılar. Çok iyi anlaşıyorlardı. Arada Seden'de onlara katılıyor ve mutluluklarını paylaşıyordu. Konserler, Fan Club çalışmaları derken gençliklerinin de tadını çıkartıyorlardı.

Bir akşam yemekte herkes varken Barış konuyu ailesine açtı.
-Benim çok sevdiğim bir kız arkadaşım var . Onu sizlerle tanıştırmak istiyorum.
-Olur dedi büyük abisi. Hafta sonu kahvaltıya bize gelsin...
-Tamam abi çok sağol...

O hafta sonu Barış Elçin'i Karaköy'den almış ve birlikte evlerine gelmişlerdi . İkisi de çok heyecanlıydı. Kapıyı annesi açtı.
-Hoş geldin kızım dedi annesi
-Hoş bulduk efendim diyebildi Elçin.
İçeri geçtiler ve Elçin'i abileriyle tanıştırdı sonra da birlikte kahvaltı masasına geçtiler.
Annesi kahvaltı süresince Elçin'e bakmıştı. Barış annesinin yüzüne bakıyor ama düşünceleri hakkında bir fikir edinemiyordu.
Kahvaltıdan sonra kahveleri Elçin yapmıştı. Barış'ta ona yardım etmek için mutfağa gitmişti.
-Barış heyecandan ölebilirim dedi Elçin
-Ben de çok heyecanlandım dedi Barış.
-Annen benim hakkımda ne düşünüyor çok merak ediyorum .
-Onun hiç kızı olmamış . Seni çok sevecektir hiç merak etme dedi Barış.

Kahve faslından sonra izin isteyip kalktılar.
O gün birlikte sinemaya gittiler ama akılları filmden çok Barış'ın ailesinin ne düşündüğündeydi...

Elçin'i evlerine bırakıp hızla eve dönmüştü. Annesi hariç evde kimse yoktu.
-Nasıl buldun Elçin'i anne?
-İyi bir kız dedi kısaca annesi
-Sadece bu kadar mı anne?
-Şimdilik bu kadar. Sen arkadaşlığına devam edebilirsin. Ben ve ağabeylerin kızı sevdik.
Bunları duyunca Barış annesine sarıldı ve onu 3-4 kere öptü.
-Beğendiğinize sevindim anne. O çok iyi bir kız. Senin de bir kızın olsun artık...
-İnşALLAH dedi annesi...


Devam Edecek...

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Geri: Aşk Sensiz Sağır   Aşk Sensiz Sağır EmptyC.tesi Nis. 06 2013, 02:26

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nur_Sultan
Moderator
Nur_Sultan


Mesaj Sayısı : 3652
Kayıt tarihi : 21/09/08
Yaş : 55

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Geri: Aşk Sensiz Sağır   Aşk Sensiz Sağır EmptyC.tesi Nis. 06 2013, 12:40

ehh devam etsim merak ettik iyice:)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Aşk Sensiz Sağır-6   Aşk Sensiz Sağır EmptyC.tesi Nis. 06 2013, 15:16

Aşk Sensiz Sağır-6

Sonrasında her anları beraber geçti. Barış her gün Elçin'in okulunun önüne gitti, Elçin her gün son dersi binbir zorlukla tüketti. Günler günleri kovaladı ve onlar artık tek yürek olmayı başardılar. Her şey yolunda gidiyor ve ikisi de çok mutluydular.Birlikteliklerinin 3.yılını da geride bıraktılar.

Elçin'in okulun bitmesine iki ay kadar kalmıştı. O yol Eurovision şarkı yarışmasına katılan ve Fan Clubunu yaptıkları şarkıcı için Hey dergisine ilanlar vermişlerdi. İlanlar 4 hafta yayınlanacaktı. İlk 3 haftalık ilanda Barış'la Elçin'in sadece resimleri vardı ama isimleri yer almamıştı. Son haftaki ilanda ise isimleri de yer aldı.mBarış işteydi ve hummalı bir çalışma içindeydi. Bir an Tuncay abisinin sesiyle irkildi.

-Barış koşşşş Elçin telefonda...

Barış saate baktı daha öğlen olmamıştı. Elçin'in bu saatte araması olanaksızdı. Heyecanla ahizeyi kulağına götürdü.

-Elçin nasılsın?
-İyi değilim Barış
-Neden tatlım ne oldu ki?
-Barış hemen konuşmalıyız sana geliyorum.
-Tamam hemen gel o zaman. Çok merak ediyorum.
-Gelince anlatırım Barış

Elçin telefonu kapatınca Barış şaşkın şakın etrafına bakınıyor ve neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Yüzü sapsarı olmuştu. Elçin'in sesi kötüydü ve belliki canı çok sıkkındı. 1 saat kadar sonra Elçin Barış'ın işyerine ulaşmıştı. Yüzü kıpkırmızıydı ve çok endişeliydi.

-Elçin neyin var senin?
-Barış çok kötü şeyler oldu. Babam teyzemi aramış Hey'de yayınlanan resimler için ağzına geleni söylemiş. Teyzem çılgına döndü.
-Dur dur hele bir sakinleş bakalım.
-Çok kötüyüm Barış. İlanları akrabalardan biri görmüş ve hemen alıp babama göstermişler. 'Bakın kızı İstanbul'lara gönderdiniz ama dergilere düşmüş'.
-Bu ne saçmalık Elçin? Ne varki o resimde.
-Ahh Barış bize göre gayet normal ama gel de bunu Adana'dakilere anlat.
Sonra uzun bir sessizlik oldu. Barış ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Sonunda konuyu annesine söylemeye karar verdi.
-Hadi Elçin hemen çıkalım ve anneme gidelim. Ona anlatalım durumu.
-Tamam sen bilirsin ...

Hızlı adımlarla eve vardıklarında ikisi de nefes nefeseydiler. Kapıyı annesi açtı.

-Barış sen neden erken çıktın işten?
-Anne senle konuşmalıyız dedi...
Barış içeri girmesi için Elçin'e yol verince annesi Elçinin'de geldiğini fark etti.
-Kızım ne oldu size?
-Ahhh çok canımız sıkkın. Barış anlatır şimdi size.

İçeri geçtiklerinde annesi merakla yüzlerine bakıyordu.
-Anne böyle böyle olmuş diye Barış aceleyle konuyu annesine aktardı. Annesi ;
-Durun bakalım öyle hemen üzülmeyin. Her şeyin bir çaresi vardır. Hadi teyzene gidiyoruz dedi...

Hep beraber Elçin'in teyzesine gittiler. Teyze kapıyı açıp içeri buyur ettikten sonra hiddetli ve kızgın bir ses tonuyla Elçin'in babasının ona söylediklerini aktardı. Aralıksız 15 dakika konuşmuştu ve Barışla Elçin biraz da korkulu gözlerle dinlemişti. Annesi ise son derece sakin görünüyordu.

-Bitti mi anlatacaklarınız? Diye teyzesine sorduğunda herkes bir anda şaşırmıştı.
-Eee şeyyy bitti diyebildi teyzesi.
-İyi o zaman.Şimdi de beni dinleyin dedi ve başladı konuşmaya.
-Bakın Elçin artık benim de kızım sayılır. Biliyorum daha yaşları çok küçük ama madem böyle bir durum var madem ki bir masum fotoğraf yüzünden aile gururlarının incindiğini söyleyerek bu kadar da olay çıkarmışlar o zaman haber verin gidip isteyelim kızı ve bu konu burada kapansın.

Annesinin ses tonu ve kararlı konuşması Elçin'in teyzesini susturmaya yetmişti.
-Nasıl isterseniz, ben iletirim diyebildi.

Sonraki gün teyzesi önce konuyu ablasıyla görüşmüş o da eşine iletmişti. Elçin'in babası buna kesinlikle izin vermeyeceğini, kızını Eczacı, Doktor ya da Mühendis dışında kimseyle evlendirmeyeceğini söyleyerek şiddetle karşı çıkmıştı.Barış liseyi bitirdiğinde bir fakülteyi kazanmış ve kaydolmuştu ama onun aklında sadece Gazetecilik vardı ve o yıl yeniden sınavlara girecekti.Elçin'in babasının istediği branşlar ise onun ilgi alanı değildi.

Bu arada 6 mayısta bir gençlik çayı düzenlemeye karar vermişlerdi. Bir çok sanatçının katılımıyla harika bir çay yaptılar ve salondan ayrıldıktan sonra sahilde bir yere inip yalnız kalmak istediler.İkisi de susuyorlardı. Uzunca bir süre öylece kaldılar. Gelen çaylar bile içilmeden soğumuştu.

-Elçin okulun bitmesine çok az kaldı ve sen Adana'ya döneceksin. Söyler misin biz ne olacağız?
-Hiçbir şey olmayacak Barış. Sen hiç endişelenme. Her şey hallolacak ve biz yine her an birlikte olacağız.
-İnşALLAH Elçin...

Barış kollarını Elçin'in omzuna attı ve onu sımsıkı sardı.

-Seni seviyorum tatlım ve hep çok seveceğim.
-Ben de Barış...

Ve veda günü gelip çattı.Haydarpaşa garında Toros ekspresinin kalkma saatine 1 saat kala buluştular. Elçin ve teyzesi birlikte gelmişlerdi. Teyzesi hem Elçin'i hem de Barış'ı çok seviyordu.

-Çocuklar ben sizi biraz baş başa bırakayım siz konuşun dedi ve biraz ilerdeki çay satılan büfeye doğru yürümeye başladı.

Barış Elçin'e sımsıkı sarıldı.

-Elçin biz hiç ayrılmayacağız.
-Ayrılmayacağız Barış. Her ne olursa olsun ben sana geleceğim.

Trenin kalkma saatine kadar hiç durmadan konuştular. Sonra teyzesi geldi ve her ikisi de Elçin'e veda ettiler.Tren yavaş yavaş hareket etmiş ve Barış'la Elçin hala pencereden konuşmaya devam ediyorlardı. Tren hızlanınca Barış'ta koşmaya başladı ve son sözü

-Seni seviyorum Elçin oldu...

Tren iyice hızlanmıştı ve Barış artık sadece el sallayabiliyordu. Gözünde oluşan yaşlara aldırmadan el sallamaya devam etti. Tren çoktan gözden kaybolmuştu ama Barış hala el sallıyordu.Sonra bulunduğu yere doğru çömeldi ve gözyaşlarına hakim olamadığını fark edip ağlamaya başladı. Bir süre sonra omzunda bir el vardı.

-Hadi Barış artık gidelim.
Teyzesi Barış'ın yanına ulaşmış ve ona sevgiyle sarılmıştı.
-Her şey düzelecek Barış. İkinizde çok iyisiniz ve birbirinize çok yakışıyorsunuz. Hiç korkma Elçin senin eşin olacak.
Barış teyzeye döndü ve;
-Çok teşekkür ederim teyze, siz hep bizden yana oldunuz zaten...

Sonra garın çıkışına kadar beraberce yürüdüler ve Barış teyzeyle vedalaşıp Karaköy vapuruna bindi ve eve geldi.
Odasına çekildiğinde önce fotoğraflarına baktı bir süre ve ardından pikaba İva ZANNİCHİ'NİN Ciao Cara Come Stai adlı şarkısını koydu.
Elçin Barış'a seni seviyorum diyemezdi. O nedenle de bu şekildeki duygusunu ifade etmek için Barış'a 'Ciao Cara Come Stai' derdi (Merhaba sevgilim nasılsın...

Barış birbiri ardına plak çalıyordu. Sonra kağıt kalem alıp Elçin'e mektup yazmaya başladı. Mektupları Elçin'in annesine gönderecekti ve o da Elçin'e verecekti. Uzun bir mektup yazdı ve hemen postaneye vermek için aceleyle evden çıktı. O günden sonra Barış her gün bir mektup yazdı ve her gün de Elçin'den bir mektup geldi. 3 hafta kadar her şey yolunda gitti.

O sabah postacı mektup getirmemişti. Barış hemen endişelendi. Belki postada gecikmiştir diye düşündü ama sonraki günde gelmedi takip eden günlerde de...
Barış çılgına dönmüştü. O mektup yazmaya devam ediyor ama cevap alamıyordu. Üniversite sınavlarına 15 gün kadar kalmıştı. Elinden gediğince ders çalışmaya gayret ediyor ama aklı hep Elçin'de olduğundan dikkatini veremiyordu. O arada can arkadaşı Ayhan bir iş için Adana'ya gidecekti. Barış ona Elçin'in annesinin iş yerine uğramasını ve neler olup bittiğini öğrenmesini söyledi. 4 gün sonra Ayhan dönmüş ve Barış'la buluşmuştu.

-Anlat çabuk annesiyle görüştün mü?

-Evet görüştüm. Elçin'i babası amcasına göndermiş. O nedenle sana yazamıyormuş . Annesi sabırlı olmanı söyledi. Barış merak etmesin her şey güzel olacak dedi ve sana da çok selam söyledi.

Derinden bir ohhh çekti Barış.

-Sağol Ayhan seni de yordum ama ancak içim rahat etti dedi.

Sonraki günlerde mektup gelmese de Barış her gün yazmaya devam etmişti. Üniversite sınavına girdi. Sınavı iyi geçmişti. İstediğim yeri kazanacağım buna eminim diyebiliyordu. Eve geldiğinde Ayhan onu evde bekliyordu.

-Hayırdır Ayhan , habersiz gelmişsin diye takıldı Ayhan'a.
-Konuşmalıyız Barış dedi Ayhan.
Sesi titriyordu. Belli ki iyi şeyler söylemeyecekti.
-Ne oldu Ayhan meraktan öldürmeden çabuk anlat.

-Bak Barış ben Adana'ya gittim, annesiyle görüştüm ama sana Elçin'le ilgili söylediklerim yalandı. Sınavların var diye sana gerçeği aktarmadım. Annesi de çok rica etti söylememem için.
-Sen neler söylüyorsun Ayhan?
-Babası kıyameti koparmış. Aile birbirine girmiş ve babası Elçin'i amcasına göndermiş ve asla evden dışarı çıkartmıyorlarmış. Annesinin de gidip görmesine izin vermiyormuş. Annesi dedi ki 'Barış'a söyle sabırlı olsun...'
-Ayhannnn nasıl sabırlı olabilirim ki ben artık!

Ayhan gittikten sonra Barış hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Biraz kendine geldiğinde köşedeki tekel bayiine gitti ve şarap alıp eve döndü. O güne kadar ağzına içki koymamıştı. Nerdeyse bir defada tamamını içti...

Annesi eve geldiğinde Barış'ı masada sızmış halde görünce korkmuştu. Uyandırmaya çalışmış ama uyandıramamıştı. Birazdan tıpta okuyan abisi eve gelmiş ve hemen Barış'a müdahale etmişti. Bir iki saat sonra kendine geldiğinde olanı biteni ailesine anlattı. Annesi susuyordu...

-Anne bir şeyler demeyecek misin?
-Şimdi değil dedi annesi. Büyük abin gelsin de konuşalım.

Akşam en büyük abisi de geldiğinde konuyu ona da anlattılar. Abisi;
-Dert etmeyin yarın gider kızı alır getiririm buraya demişti.

Bu fikre Barış karşı çıktı.
-Abi onun üzülmesini istemiyorum. Şimdi sen gidersen bir sürü olay olur. İş daha da büyür ve belki de istenmeyen olaylar gelişir. İyisi mi annem annesini arasın konuşsun.
-Evet evet ben arayıp konuşayım dedi annesi.

Annesi önce teyzeyi aradı. Ondan gelen haberlerde iyi değildi ve ardından annesini aradı. Uzun uzun konuştular. İkisi de karşılıklı ağlaya ağlaya konuşuyorlardı. Barış paralel telefondan dinliyordu... Annesi bekleyelim ben size haber veririm diyerek konuşmayı sonlandırdı.

O günden sonrasında Barış için hayat bitmişti. En yakın arkadaşları Saruhan ve Ayhan onu hiç yalnız bırakmıyordu. Seden'se 24 saat dizinin dibindeydi... Günler günleri kovalıyor ama Elçin'den bir haber gelmiyordu. Barış bu arada çok sevdiği Fan Club çalışmalarını falan tamamen bırakmıştı. Yaz sonunda üniversiteyi kazandığı haberine dahi sevinemedi...

Barış bu arada işyerini de değiştirmiş ve diğer abisinin çalıştığı hastaneye geçmişti. Aradan bir ay falan daha geçti. Bir gün iş yerinde çalışırken Elçin geldi. Hiç haber vermemişti. Barış öyle çok heyecanlanmıştı ki. Hemen odanın kapısına yöneldi.
-Elçinnnnnnnnnnnn nerelerdesin sen canım benim diye seslendi ve koşup sımsıkı ona sarıldı. Ancak Elçin Barış'a sarılmamıştı. Gene utandı galiba milletin içinde sarıldığım için diye düşündü Barış ve önemsemedi..
Birlikte bahçeye çıktılar. Elçin hiç konuşmuyordu.
-Elçin neden susuyorsun, hadi bana olanı biteni anlat... Hem bak olanlarında bir önemi yok artık. Buradasın ve benlesin.
-Keşke öyle olabilseydi Barış dedi Elçin...
Barış'ın yüzü sapsarı olmuştu.
-Ne oldu ki diyebildi.
-Bak Barış babam asla fikrini değiştirmiyor. Annem çok ısrar etti ama annemi boşamaya ve beni de evlatlıktan reddetmeye kalktı. Biliyorsun ben daha 18 yaşımı bitirmedim.
-Bekleriz Elçin. Ben seni hayatımın sonuna kadar beklemem gerekse de beklerim canım.
-Ahhh Barış babamı tanımıyorsun sen. Hala aynı fikirde. Beni doktor, eczacı dışında birine asla vermeyecekmiş. O yüzden bizim bir araya gelmemiz imkansız. Ben buraya seni bir kez daha görmeye ve plakları almaya geldim.

Barış başının döndüğünü hissetti ve eliyle duvara tutundu. Elçin korkmuştu.
-Korkma sadece başım dönüyor dedi Barış.

Birazdan daha iyi olduğunu hissedince hadi bize gidelim o zaman dedi.
Bir taksiye atlayıp annesinin evine gittiler. Kapıyı annesi açmış ve Elçin'i görünce çığlığı basmıştı.
-Koşun koşunnnn kızım geldiiiiii...
Evdekiler Elçin'i görünce çok sevindiler.
Elçin annesine döndü ve;
-Çok üzgünüm anne ama ben senin kızın olamayacağım dedi ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. Annesi de Elçin'e sarılmış ve o da ağlıyordu.
Barış odasına geçip plaklardan büyük kısmını bir torbaya koydu ve sonra geri döndü.
-Hadi Elçin çıkalım dedi....
Herkes şaşkındı.
-Anne ben size sonra anlatırım dedi Barış ve evden çıktılar.
Otobüs durağına doğru yürüyorlardı. Barış darmadağınık olmuştu. Elçin arada bir yan gözle ona bakıyor ama hemen bakışlarını kaçırıyordu.
Otobüs gelince Elçin Barışa döndü;
-Sakın üzülme Barış, ben hep seni seveceğim dedi.
-Ben de diyebildi Barış.
Elçin otobüse bindi ve gitti...

Hayat akıp gidiyordu. Barış Üniversiteye kaydını yaptırmıştı. Gündüz işe gece okuluna gidiyordu.
Arada bir ortak arkadaşlarından haberler alıyordu ama Elçin'le görüşemiyorlardı.

Aradan 2 yıl geçmişti. Artık Barış kendi hayatına dönmüştü. Fan club çalışmalarına bir daha geri dönmemişti. Okuluyla kendini avutmayı tercih ediyordu. Bu arada bir kızla tanıştı ve arkadaş oldular. İki yıl sonra Barış evlenmişti. Bu arada Elçin'den ayrılalı tam 4 yıl olmuştu.


Devam Edecek...

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Geri: Aşk Sensiz Sağır   Aşk Sensiz Sağır EmptyPaz Nis. 07 2013, 01:59

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nur_Sultan
Moderator
Nur_Sultan


Mesaj Sayısı : 3652
Kayıt tarihi : 21/09/08
Yaş : 55

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Geri: Aşk Sensiz Sağır   Aşk Sensiz Sağır EmptyPaz Nis. 07 2013, 11:32

off offf hadi devamını bekliyoruz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Aşk Sensiz Sağır-7   Aşk Sensiz Sağır EmptyPaz Nis. 07 2013, 14:29

Aşk Sensiz Sağır-7

-Günaydın Barış bey bugün nasılsınız?
-Çok iyiyim . Hepinize teşekkür ediyorum...
-Dur bakalım hemen teşekkür etme.
-Hayrola, bugün beni taburcu edecektiniz?
-Etmesine edeceğiz de Berrak hanım gelene kadar çıkmanıza izin vermeyeceğiz.

Şef bunları söylerken gülüyordu.
-Tamam tamam, tabi ki onu bekleyeceğim.
-İyi o zaman. İlaçlarınızı da yazdık. Hepsini düzenli kullanın ve 10 gün sonra da kontrole gelmeyi ihmal etmeyin.
-Merak etmeyin doktor bey. Çok dikkat edeceğim size söz veriyorum dedi..

Doktorlar çıkınca yavaşça yerinden doğruldu. Pijamalarını çıkartıp günlük kıyafetlerini giymeyi düşünmüştü ama direk hastaneye getirildiğinden evden temiz kıyafet aldırması mümkün olamamıştı. Gene de kalkıp saçlarını düzeltti, elini yüzü yıkadı ve hastanenin berberini çağırtıp traş oldu. Camın kenarındaki masaya doğru ilerledi ve yavaşça sandalyeye oturup dışarıyı seyretmeye başladı. Bir süre sonra oda kapısının açıldığını fark etti.

-Ooooooo bakıyorum çok çabuk ayaklanmışsınız .

Gelen Berrak'tı ve o yüzündeki sıcacık gülümsemesiyle yanına geliyordu.

-Hoş geldin güzel kızım, nasılsın bakalım?
-Siz beni bırakında söyleyin bakalım siz nasılsınız?
-Bomba gibiyim Berrak .
-Belli belliiiiii... Eeee hadi bakalım kaçalım buradan.
-Kaçalım kızım...
-Hadi koluma girin .

Barış Berrak'ın koluna girdi ve usul adımlarla koridoru geçtiler. Asansörle aşağıya indiler ve kapının önünde duran arabaya bindiler.

Arabayı Berrak kullanacaktı.

-Nerde oturmak istersiniz?
-Senin yanında güzel kızım.
-Hadi o zaman geçin bakalım.

Berrak arabayı yavaş kullanıyordu ve sarsmamaya özen gösteriyordu. 30 dakika sonra Barış'ın evine vardılar. Barış tek katlı müstakil bir evde oturuyordu.

-Sizi eve bırakayım. İhtiyaçlarınıza bakayım ve hemen alışveriş yapıp geleyim.
-Hayır hayır dedi Barış. Sen beni eve bırak ve işine git. Gerisini ben hallettirtirim. Evin temizliğine gelen kadına haber verdim. O gelip alışverişimi yapar.
-Peki o zaman dedi Berrak.

Birlikte eve girdiler. Berrak hemen pencereleri açıp odayı havalandırdı.

-Evi dolaşabilir miyim?
-Tabi kızım ne istersen yapabilirsin.

Berrak odalara şöyle bir göz gezdirdi ve geri döndü. Evin girişindeki bahçeye baktı.

-Ohhh bu harika dedi...
-Pazar günü hava da güzel olacak. Sıkı bir kahvaltı bizi bekliyor.
-Evet Berrak. O günü sabırsızlıkla bekleyeceğim.
-Ben de efendim dedi Berrak.
-O zaman hadi bana müsaade dedi ve sarılıp öptü Barış'ı.
-Her şeyi ama her şeyi öğrenmek istiyorum. Olur mu?
-Tamam kızım söz sana her şeyi anlatacağım.

Berrak kapıyı kapatıp çıkınca Barış'ta bahçeye bakan pencerenin yanına gelmişti.

-Güle güle git Berrak. Yollarda dikkatli ol emi!
-Olurum olurum siz beni merak etmeyin. İyi bakın kendinize.
-Tamam tamam bakarım haydi işin rast gitsin dedi ve el salladı Berrak'a.

Sanki yıllar öncesine de el sallamıştı...

Pazar sabahını iple çekmişti. Sabah erkenden kalkıp duşunu almıştı ve en güzel kıyafetlerini giymişti. Berrak'ın gelmesine en az 2 saat vardı ama Barış çoktan hazırdı. Yardımcı kadına talimatlar yağdırıyor ve her şeyin eksiksiz olması için azami gayret ve dikkati gösteriyordu.

-Beyaz örtüler ve bez peçeteler koy masaya. Çay sürekli sıcak kalsın. Sürekli masayı izle ve Berrak hanım bir şey isterse hemen yerine getir.
-Hayırdır Barış bey, neden bu kadar heyecanlısınız?
-Kızım geliyor da onun için.
-Kızınız mı? Benim bildiğim sizin iki oğlunuz var.
-İyi işte bir de kızım oldu. Hem sen işine baksana! Kek çok güzel olmalı, poğaçaları sıcak sıcak servis etmelisin. Aman Selma hanım göreyim seni kızıma mahcup etme beni.
-Tamam Barış bey siz merak etmeyin ben her şeyi en iyi şekilde hallederim.
-Yağmur yağmaz değil mi?
-Ne yağmuru Barış bey her taraf günlük güneşlik içiniz rahat olsun sizin.

Selma hanım mükellef bir sofra hazırlamıştı. İçerden mis gibi kek ve poğaça kokuları geliyordu. Barış bahçeye çıkmış çiçeklerine göz gezdiriyordu.
-Ben yokken iyi bakmışsın çiçeklere Selma hanım teşekkür ederim.
-Sizin gibi olmasa da elimden geleni yaptım Barış bey.

Ve bahçe kapısının önünde bir araba durdu. Barış heyecanla o yöne doğru baktı. Az sonra Berrak elinde bir buket çiçek bir de küçük bir paketle kapıda görünmüştü.

-Hoş geldin kızım nerde kaldın böyle?
- 11 de buluruz demiştik ve saat tam 11 şu anda dedi Berrak ve yüzündeki o harika gülümsemeyle gelip Barış'a sarıldı. Sonra da yanaklarından öptü.
-Çok şıksınız efendim
-Eeee böyle güzel bir hanımefendiye ev sahipliği yapacağım. Tabii ki şık olmalıyım.

Karşılıklı gülüştüler. Barış Berrak'a bahçedeki masayı işaret ederek ;
-Hadi bakalım masaya ... Ben iyice acıktım.
-Ben de efendim...

Berrak ellerini Barış'ın beline dolamıştı.
-Biliyor musunuz ben sizi özledim.
-Ben de seni özledim Berrak. İyi ki geldin güzel kızım.
-İyi ki geldim dedi gülerek Berrak...

Masaya otururken Barış Berrak'ın sandalyesini geri çekmiş ve onun oturmasını sağlamıştı.
-Çok naziksiniz efendim
-Siz de bugün çok güzelsinizi bayan.
-Ooooo bugün yağmur yağmıyor ama iltifatlar yağıyor...

Selma hanım porselen demlikle çayları servis etmeye başlamıştı bile. Barış sürekli Berrak'ı izliyordu.
-İyi ama siz sürekli bana bakarsanız ben sofradan aç kalkmak zorunda kalırım.
-Affedersin tatlım.

Barış çok acıktım demesine rağmen daha henüz bir şey yememişti bile. Bir iki yudum çay içmişti sadece.

-Bunların hepsini bana yedirmeyeceksiniz değil mi? Bakın sonra şişmanlar ve çirkin bir kız olurum.

Berrak Öyle içten ve öyle sıcak konuşuyordu ki. Daha sonra farklı konulara girdiler ve uzun süren, sıcacık sohbetlerle bezeli harika bir kahvaltı yaptılar.

-Selma hanım son çayımızı yan bahçede içelim.
-Olur Barış bey siz geçin ben hemen getiriyorum.

Barış Berrak'a elini uzattı ve ;
-Hanımefendileri bana eşlik ederler mi? Diye muzipçe sordu.
-Bilmem etsem mi acaba? Diye cevapladı Berrak ve gülüştüler.

Yan bahçeye geçtiklerinde iki kişilik bir masa onları bekliyordu. Bembeyaz bir örtü ve bahçeden toplanan çiçeklerin doluştuğu bir vazo vardı masada.
-Ahhh dedi Berrak bunlar harika.
-Beğendiğine sevindim Berrak. Her çiçeği ben diktim ve onlara gözüm gibi baktım.
-Çok güzeller
-Senin kadar değiller...
Berrak bu söz üzerine tekrar yanaklarından öptü Barış'ı.

-İyi ki o gün sizle tanıştık. Gerçi pekte hoş bir tanışma olmamıştı ama. Gene de sizinle dost olmamızı sağladı.
-Evet Berrak aynen öyle oldu. İyi ki de oldu ama. Baksana harika bir kızım var artık.
-Şımartmayın beni lütfen...

-Hadi oturalım Berrak.
-İyi ama dikkat ettim siz ilaç içmediniz. Ben hemen alıp geleyim.
-Sen otur kızım Selma hanım getirir.
-Yooo hayır ben alır gelirim.

Berrak bir solukta ilaçları alıp gelmişti.
-Hadi bakalım önce bunlar içilecek. Sonra da upuzun bir sohbete geçeceğiz.

Barış ilaçlarını içerken söze nerden başlayacağını bilemiyordu. Oysa iki gün boyunca neyi nasıl anlatacağını defalarca düşünmüş ve planlamıştı.

-Evet Berrak upuzun bir sohbet bizi bekliyor.

Selma hanım çay fincanlarını masaya bırakıp sessizce geri çekilmişti. Barış sohbet sırasında yanlarına gelmemesini tembih etmişti...


Devam Edecek...

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Geri: Aşk Sensiz Sağır   Aşk Sensiz Sağır EmptyPtsi Nis. 08 2013, 00:56

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Aşk Sensiz Sağır-8   Aşk Sensiz Sağır EmptyPtsi Nis. 08 2013, 18:36

Aşk Sensiz Sağır-8

Çaylardan son yudumlarda alındığında her ikisinin yüzünde de heyecanın izleri yer edinmişti. Berrak merakla Barış'ın yüzüne bakıyordu. Barış şöyle bir arkasına doğru yaslanıp derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı.

-Önce ben evlendim. Nikahıma katılan sanatçı dostlarımdan biri bizi kutlarken eşime 'Tebrik ederim Elçin' demişti. Ben eşime her şeyimi anlatmış olmama rağmen gene de çok şaşırmıştı. Elçin adını duyunca Berrak'ın yüzü kıpkırmızı olmuştu.

-Aradan bir yıl kadar bir süre geçmişti. Bu süre içerisinde ortak arkadaşlarımızdan onunla ilgili ara ara bilgiler alıyordum. Çok yakın ortak dostlarımızdan biri beni aradı ve 'Yarın Elçin'in nikahı var' dedi. O an çok karışık duygular içerisine girmiştim. Kimle evleniyor, adam ne iş yapıyor diye sordum ve Eczacı olduğunu öğrendim.

Demek ki babası istediği gibi birine vermişti Elçin'i, o akşam Saruhan'la buluştum durumu anlattım.

-Yarın nikah salonuna gidiyoruz dedi.
-Neden ? Ne yapacağız ki orda
-Bu nikah kıyılmayacak, arkadaşlarımı da haberdar edeceğim ve kalabalık bir grupla gideceğiz.
-Kesinlikle olmaz. Ben onu üzemem.

Kısa bir konuşmaydı bu ve ardından ikimizde susmuştuk. Gidip ne yapacaktık ki. Ben evlenmiştim. Onu masadan kaldırıp nikaha engel olabilirdik. Ama bu neyi çözerdi ki! Hem ben Elçin'i çok ama pek çok sevmiştim ve o anda da yüreğimdeki yerini koruyordu. Onun beni nikah salonunda görmesini istemedim. Çok etkileneceğinden emindim. İçimdeki ses 'asla gitme' diyordu ve de gitmedim.

Sonraki zamanlarda onu çok merak ettim. O da evlendikten sonra hakkında bilgi alamıyordum. Bir gün yine ortak arkadaşlardan birinden evinin telefonunu istedim ve onun da iyi tanıdığı bir kızın adıyla bir bayan arkadaşıma Elçin'i arattırdım. Ben de paralel telefondan konuşmasını dinledim.
Sesini duymak bile beni içimi paramparça etmeye yetmişti. Delicesine sevdiğim kadının sesini duyuyor ancak susuyordum.

Onunla konuşmayı çok istiyordum ama bunu yapmamalıydım. Eğer konuşsaydım ikimizde çok kötü olacaktık. O andan sonra da mutlak surette birbirimizi görmek isteyecektik. Onun da bir bebeği vardı. Kim bilir kader bizi nerelere sürükleyecekti. Telefonu kapattığımızda gözlerimden akan yaşlara engel olamamıştım. O çok sevdiğim kadının sesi kulaklarımdaydı ve ben hüngür hüngür ağlıyordum.

Barış bunları anlatırken o anı yaşar gibiydi ve gözlerinde oluşan yaşlara engel olamıyordu.
-Bunu yapmamalısınız? Dedi Berrak. Lütfen sakın ağlamayın. Sanırım bunu o da istemez...
-Affedersin Berrak bir an kendime hakim olamadım kızım.
-Hadi silin şimdi şu gözyaşlarınızı ve eğer kendinizi iyi hissediyorsanız devam edin.
-Tamam güzel kızım. İyiyim şimdi ...Devam etmek ve sana her şeyi anlatmak istiyorum.

Berrak ellerini uzatıp Barış'ın bir elini avuçlarının arasına aldı.
-Ne çok sevmişsiniz birbirinizi
-Hem de pek çok sevdik Berrak ama biz birbirimize nasip olmadık. Oysa bir defacık dahi incitmemiştik birbirimizi.
Ona dokunmaya bile kıyamazdım. Her buluşmamızda sanki onla ilk kez buluşuyormuşcasına heyecanlanırdım.

Bunları söyledikten sonra Barış ayağa kalktı.
-Hadi biraz bahçede dolaşalım. Hem dolaşalım hem konuşalım dedi.

Berrak elini yine Barış'ın beline dolamıştı. Barış'ta bir elini onun omzuna doğru atmıştı.
Hafif bir rüzgar esiyordu ve Berrak'ın saçları dalgalanıyor ve kokusunu Barış'a taşıyordu.

-Günler günleri kovalıyordu. Ben çalıştığım yerde hızla yükseliyordum. Bu arada çok istediğim Gazetecilik okulunu bitirdim ve bu dalda master yaptım.
1981 de ilk çocuğum doğdu ve 7 ay sonra kısa dönem askere gittim.

Askerlik dönüşünde o ortak arkadaşımız aradı. Havadan sudan konuştuk. Özenle Elçin'den bahsetmemeye çalışıyordu. Ben de sormayı istemiyordum ama gene de ona bir haber göndermek istedim.
-Biliyor musun bir oğlum oldu. Elçin'e söyle bir kız doğursun. Anasını alamadık ama kızını oğluma alacağım dedim.
Gülüştük ...

-Zaman hızla akıp gitmeye devam ediyordu. Bazı zamanlar da o aklıma düşer benle saatlerce konuşurdu. Hep mutlu olması için dua ettim ve öyle olmasını umdum.
-Sözünüzü kestim ama sanırım biraz soğudu hava ve de rüzgâr da esiyor. Bence içeri geçelim ve orda devam edelim.
-Olur Berrak hadi öyle yapalım.

Ağır adımlarla içeri geçtiler. Barış'ın odasına girdiklerinde Berrak hemen perdeyi çekti ve pencereyi açtı.
-Temiz hava girsin içeri. Size iyi gelecektir.
-İyi olur bebeğim...

Berrak gözlerini odada gezdirmeye başlamıştı. Sanki bir şeyler arıyordu.
-Hayırdır Berrak bir şey mi arıyorsun?
-Belkide...
-Az bekle o zaman. Sana anlatacaklarımı tamamlayayım.
-Olur beklerim, hadi siz devam edin.

Pencerenin yanına iki sandalye çektiler ve Barış anlatmaya devam etti.

-Ben Personel şefi oldum bu arada. Çok genç olmama rağmen çok çalışarak kendimi kabul ettirdim. Çalıştığım hastanede 1700 kişi çalışıyordu ve herkes beni çok seviyordu.
Bu arada benim ikinci oğlum da dünyaya gelmişti.

Bir gün işte çalışırken o ortak arkadaşımız telefonla aradı. Hal hatır sorduktan hemen sonra başka bir şey söylemesine mahal vermeden ona dedim ki; Elçin'e söyle bir kız daha doğursun. İkinci oğlum da oldu. O kızını da ona alacağım.

Ben sözümü bitirdiğimde cevap alamadım. Derin bir sessizlik oldu. Bircan ağlıyordu. Neler oluyor Bircan neden ağlıyorsun sen? Diye sordum...
-O artık doğuramaz Barış dedi hıçkırarak.
-Bu ne demek şimdi! Neden doğuramıyor? Hasta mı yoksa dedim.
Büyük bir endişe içinde gelecek cevabı bekliyordum. Bircan daha yüksek sesle ağlamaya başlamıştı. Lütfen söyle bana Elçin'e bir şey mi oldu diye yüksek sesle bağırdım. İşteki tüm arkadaşlarım ayağa kalkmışlardı. Onlar benim bağırmama alışkın değildiler. Şaşkın şaşkın bana bakıyorlardı.
Neden sonra Bircan iki kelime söyleyebildi bana.

-O öldü...

Barış o anı yeniden yaşıyor gibiydi. Gayri ihtiyari Berrak'ın boynuna sarıldı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Berrak Barış'ın sırtını sıvazlıyor ve o da Barış'a daha çok sokuluyordu. Bir süre öylece kaldılar...

Berrak elinde peçete Barış'ın gözyaşlarını silmeye çalışırken kendi gözünden akan yaşlara aldırmıyordu.
Barış'a bir bardak su getirdi.
-Bunu için
Barış suyu yavaşça içti . Biraz kendini toplamıştı ve anlatmaya devam etti.
-O an çalışma masama yığılmış ve tam 3 saat baygın kalmışım . Kendime geldiğimde bütün iş arkadaşlarım başımda beni izliyorlardı. Ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorlardı...

-Sonradan öğrendim ki; Trafik kazasında ölmüş. Eşi alkol aldığında Elçin'i çok üzen biriymiş. Yine böyle bir gecenin ertesi gününde olmuş bu kaza. Kızını evinin yakınındaki parka götürmüş. Eve dönerken biraz da kafasının dalgınlığından dolayı dikkati dağılmış ve yoldan hızla gelen bir arabayı fark edememiş. Kucağında kızıyla yola ayak bastığında arabayı fark etmiş ama iş işten geçmiş. O haldeyken kızını yolun kenarına fırlatmayı başarmış fakat kendisi arabanın altında kalmış. 2 hafta yoğun bakımda yatmış ve ardından vefat etmiş.

Barış bunları söyledikten sonra biraz susmuştu. Bir süre sonra ;
-Gel sana çatıdaki çalışma odamı göstereyim. Dedi ve beraberce tahta merdivenlerden çatı odasına çıktılar.
Berrak yine hemen pencereyi açtı ve temiz havanın içeri dolmasını sağladı.
Odaya dolan tertemiz hava Barış'ı daha da sakinleştirmişti...

Berrak'ın gözü çalışma masasının üstünde yer alan çerçeveye takıldı. Biraz daha yakından bakınca kendisinin verdiği fotoğraf olduğunu gördü. Annesinin kucağında çekilmiş fotoğrafını da hastanede yatarken Barış'a vermişti.

Berrak'ın çerçevedeki fotoğrafa bakmasını sessizce izledi.
-Berrak bir de bu fotoğrafa bakmanı istiyorum.
Berrak hemen Barış'ın yanına geldi. Odaya girildiğinde görülmeyen ama Barış'ın tam yatağının karşısına düşen bölümde bir kadın fotoğrafı vardı. Berrak;
-Ama bu olamaz dedi . Bu benim annem.
-Evet güzel kızım o senin annen. Ve bir de şuna bakmanı istiyorum.
Barış çalışma masasının çekmecesini çekip yıllar önce dergide yayınlanan ilanı Berrak'a uzattı.
-Buradakiler...Annem ve siz!
-Evet Berrak annenle ben. İşte bizim aşkımızın sonunu hazırlayan ilan buydu. İşte Dedene yetiştirdikleri fotoğraf bu...
-Bu fotoğrafta ne var ki! Neden bu kadar sorun olmuş ki ?
-Ahhh bir bilebilsem Berrak bir bilebilsem...

Berrak elindeki ilana ve ilandaki fotoğrafa uzun uzun baktı.
-İkinizde çok gençmişsiniz ve çok da yakışmışsınız birbirinize. Ne diyeceğimi bilemiyorum ama keşke bu aşk böyle bitmeseymiş.
-O aşk hiç bitmediki!

Elçin'in ölümünden sonraki 2 yıl sanki hiç yaşamadım. Tüm dünyadan kopmuştum. Her yerde, her şeyde onu görüyordum. Zaman geçtikçe içimdeki acı azaldı ama ona hasretim kat ve kat çoğaldı.
Ve ölümünden tam 27 yıl geçtikten sonra onunla bir kez daha buluştuk.
-Nasıl yani! Nasıl buluştunuz? Nerde ve ne zaman?
-Seni gördüğüm tarihten 2 gün önceydi. Kalkıp Adana'ya gittim . Bu defa randevumuz bol ağaçlı, sessiz bir yerdi. Yağmur yağıyordu ben diye onun üstüne. Üstünü örten toprağın altından bana bakıyordu. Uzun uzun konuştuk, dertleştik. Ona bir kez daha 'seni seviyorum' dedim ve o da sadece benim duyacağım şekilde cevapladı. Bana dedi ki ...

Barış sözünü bitirememişti. Berrak bu duraksamadan faydalanıp sordu;
-Pikabınız var değil mi?
-Olmaz mı! Tabii ki var kızım. Televizyonun yan tarafında. Epeydir kullanmadım inşALLAH sorun çıkarmaz. Ne dinlemek istiyorsun? Seçelim mi beraber?
-Seçmesine seçeriz de önce ben size bir plak çalmak istiyorum.
Berrak masasının üstüne bıraktığı küçük paketi aldı ve özenle açmaya başladı. Paketten bir plak çıkmıştı.
-Bunu dinlemenizi istiyorum. Bakalım size neler hatırlatacak!
Barış plağın ne olduğunu merak etmişti. Plağı çalmak için Berrak'ın yanına gitmek için hamle yapınca,
-Hayır hayır siz oturun lütfen dedi Berrak.

Barış yatağın kenarına oturdu ve beklemeye başladı. Berrak pikabı açtı ve plağı özenle pikaba yerleştirdi. İlk cızırtılar duyulmaya başladığında Barış'ın merakı daha da artmıştı. Ve o şarkı odaya dolmaya başladı. İva Zannichi'nin sesi Barış'ı allak bullak etmeye yetmişti. Hiçbir şey söyleyemeden öylece kalakaldı. Gözlerini Berrak'a dikmiş yanaklarına süzülen yaşlara aldırmadan ona bakıyordu. Berrak usulca yanına geldi ve ellerinden tuttu.
-Şimdi kalkıp benimle dans edeceksiniz. Beni kırmazsınız değil mi?
-Hiç öyle şey olur mu güzel kızım dedi zorlukla.
Berrak ayağa kalkmasına yardımcı olmuş ve ağır ağır dans etmeye başlamışlardı.

Berrak ellerini Barış'ın boynuna dolamış ve sürekli gözlerine bakıyordu.
-Biliyor musunuz? Bu gözler hala sevdalı.
-Öyle Berrak belki daha da fazla sevdalı...

Şarkı bitene kadar sessizce dansettiler. Barış hem çok mutlu hem de çok hüzünlüydü. Şarkı bittiğinde Berrak'a sımsıkı sarıldı. Kokusunu derin derin içine çekti.
-Ne çok annen kokuyorsun bilemezsin.
Barış yıllar öncesine dönmüştü.
O şarkı, o koku ve o bakışlar...
Sanki Berrak değil de Elçin vardı yanında.

-Bu arada cümlenizi bitiremediniz. Hadi şimdi tamamlayın.
-Bence son cümle söylendi Berrak.
-Öyleyse bu cevabı bir daha dinleyelim dedi Berrak.

Sessizce pikabın başına gitti ve pikabın kolunu plağa özenle yerleştirdi. Sonra Barış'ın yanına gitti ve başını omzuna yasladı. Şimdi ikisi de sessizce ağlıyor ve odaya dolan şarkıyı bir kez daha dinliyorlardı. Şarkının sözleri ve Berrak'ın Elçin kokusu yeniden kavuşmaya giden yolun el sallayıcısı olmuştu. Geride Berrak ve pikapta yeniden başa dönen o şarkı kalmıştı. Ciao Cara Come Stai...

Not: Şarkının Türkçe karşılığı; Merhaba Sevgilim Nasılsın'dır...


Nihayet Son...

Işın Ergüney

Sabırla takip edenlere okuyanlara beğenen,beğenmeyenlere ilgilerinden dolayı
teşekkür ederim.Bir başka uzun soluklu hikaye v hikayelerde buluşmak dileğiyle... Smile


Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk Sensiz Sağır Empty
MesajKonu: Geri: Aşk Sensiz Sağır   Aşk Sensiz Sağır EmptySalı Nis. 09 2013, 01:47

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Aşk Sensiz Sağır
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bir Kör Göz İki Sağır Aşk'la...!
» Sağır Duygularım...
» Sağır Sessizlik
» Sensiz...
» Ah Sensiz

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Hikayeler-
Buraya geçin: