Kapılar...
Evin kapısı...Ötelere açılan Kabir kapısı...Bahçeye açılan, bahçe kapısı...
Market kapısı...Okul kapısı...
En önemlisi de gönül kapısı...
Buyur edince bilip, bilmeden gönül kapısını çalanları içeriye, kendi evleri gibi kırıp, dökenleri, sonrada toplamadan o kırıkları çekip gitmeleri kimin dengesizliği...
Anlamadan dinlemeden, kapıyı açanların mı...
Gönlün değerini bilmeyen kendini bilmezlerin mi...
Her yaşanmışta mutlaka alınacak dersler vardır...Bir musibet, bin nasihattan iyidir demişler...Buda teselli olsun diye sanırım...Ya birde aynı hatayı tekrar etmek, kapıya kadar gelmiş canım, gerimi çevirsek demek...Burda kapı ardından konuşabilmek hüner..
Ne gülü incit, nede diken seni kanatsın misali...
Hayat bir varmış, bir yokmuş...
Nice gönül kapılarıda varki, bir tıklamayla eliniz kapıya değer, değmez GÜL kokuları gelir..
Bazı kapılar vardırki, dıştan kırık dökük, içerisi cennet misali...
Bazı kapılarda vardır, görkemli, göz alıcı, ama içerisine girince geri kaçılası...
Birde gönül kapıları sıkı sıkıya kapalı, anahtarıda ehlinin kalbine saklanmış kapılar var..
Ya birde göremediğimiz kapılar var ki...İç içe...Padişahın sarayındaki gibi...
İlk kapıda bekler halk, çok azı alınır içeri, iç-içe kapılardan geçirilerek, Padişahın huzuruna getirilir ve tekrar kapanır kapılar...
Kapıların ardında konuşulanlar dışarı sızıyorsa, o kapı kapı değildir..
Serap görmek gibi çölde, var ama aslında YOK...
Güven vermeli kapılar...Dayanıklı olmalı, sarsıntılara...Hayat bu, ne çok sallar insanı...
Kırılıveren, dağılıveren kapılar ortada bırakmaz mı insanı...
Gönül kapınız çalındığında, ses tanıdık değilse, açmayın kapınızı..
Gelene değil, en çok kapıyı açana kızıyor bazen insan...yani kendine...
Gözlerimiz, böyle...
İnsanız ya işte! Hata kusur olur hepimizde...
Kırık kapıları onarmak yine düşer bize...
Hayat kapısından geçeriz inşALLAH selametle....