Karabağ,Karabağ yüreğimde dağlar
Yolumu bağladılar HAR-I BÜLBÜL ağlar
Bülbül yavrusunu anımsatan biçimiyle Har-ı Bülbül adını alan bu çiçek esasında üç taç yapraklı bir güldür.Dört taç yaprak değilde niçin üç taç yapraklı olduğunu izah eden şöyle bir cümle vardır."Har-ı Bülbül çiçeğinin dördüncü taç yaprağını göğsüne saplanan ateş böceği yemiştir." Bir efsanede şu şekilde anlatılır:"Geçmiş zaman ki bitkiler ademoğlu gibi halleşir,konuşur,sevişip,aşık olurlarmış.Bülbülde bu dört taç yapraklı güle vurulmuş.Ona olan vurgunluğundan, ona olan aşkından türlü ezgilerle maşuğunun bağını şenlendirir zarif kelamlarla ihya edermiş.Bu gül ile bülbülün oynaşmalarını,sevişmelerini kıskanan birde ateş böceği varmış.Onları ayırmak için türlü hilelere başvurmuş.Bunu farkeden gül gün geçtikçe ateş böceğinden nefret duymaya başlamış.Birgün ateş böceği gülün nefretini bildiği için gülün sapından doğru tırmanarak bir taç yaprağını yemiş.Bu acıya dayanamayan gül için bülbül feryat,figan etmiş.Merhamet sahibi olmayan ateş böceği yaptıklarıyla yetinmek istememiş.Bülbülede zarar vermek için başını bülbülün bağrına saplamış.Yüreği parçalanan bülbülün figanına dayanamayan bağdaki diğer güller Rahman’a niyaza başlamış."Ey yüceler yücesi ALLAH’ım sen bunların canını al ki bülbül ile gül daha fazla acı çekmesinler.Yalnız onları birbirinden ayırma Yarabbi..." Bu niyaz kabul olmuş o gün bugündür Karabağ turabında gülle bülbül yüreklerinde bir har nişanesi ile gül suretinde açılıp saçılıp boy vermeye başlamışlar...
Bu anlatılanlar rivayetten öteye gitmeyecek efsaneler lakin acılara gark edilen, ana yurdumuzun nadide çiçeği Karabağ’ın azadlığı yakındır.Buna olan inancımız ebedidir...
alıntı