ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Müminlerin Ve Cahiliyenin Dostluk Anlayışı Arasındaki Fark Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Müminlerin Ve Cahiliyenin Dostluk Anlayışı Arasındaki Fark

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Cennet Çiçeği
Özel Üye
Özel Üye
Cennet Çiçeği


Mesaj Sayısı : 5244
Kayıt tarihi : 02/08/10
Yaş : 53

Müminlerin Ve Cahiliyenin Dostluk Anlayışı Arasındaki Fark Empty
MesajKonu: Müminlerin Ve Cahiliyenin Dostluk Anlayışı Arasındaki Fark   Müminlerin Ve Cahiliyenin Dostluk Anlayışı Arasındaki Fark EmptyPerş. Şub. 23 2012, 19:51



[i]Müminlerin Ve Cahiliyenin Dostluk Anlayışı Arasındaki Fark

Her insan “yakın bir dost” arayışı içindedir. Mutluluklarını paylaşacak zor anlarında kendisine destek olacak çözümsüz kaldığı konularda çözüm yolları gösterecek kendisini kayıtsız şartsız sevecek sadakat gösterecek koruyup kollayacak hatalarına şefkatle yaklaşacak sağlığında olduğu kadar hastalığında veya yaşlılığında da kendisini yalnız bırakmayacak insanlar arar…

Sevgi ALLAH'ın insanlara verdiği en büyük nimetlerden biridir. ALLAH insan fıtratını sevmekten ve sevilmekten zevk alacak dostluktan ve yakınlıktan hoşlanacak şekilde yaratmıştır. Kuran ahlakını yaşayan insanlarla birarada olmak onlarla dostluğu ve sevgiyi yaşamak ise iman eden bir insana birçok nimetten çok daha fazla zevk verir. Bu nedenle ALLAH'ın sevdiği ve hoşnut olduğu kullarına vadettiği cennet gerçek sevginin dostluğun ve yakınlığın sonsuza kadar büyük bir coşku ile yaşanacağı olağanüstü güzellikte bir yerdir. ALLAH'ın Kuran'da cennet hayatına dair verdiği haberlerde hep neşe arkadaşlık sevgi muhabbet güzel söz ve huzurdan bahsedilmektedir. Sevgi ve dostluğu engelleyecek her şey cennetteki insanlardan uzak tutulmuştur. Örneğin ALLAH bir ayette cennete girecek olan müminlerin kalplerinden kinden ne varsa alındığını bildirmiştir. (Araf Suresi 43) Kıskançlık düşmanlık rekabet öfke darılma alınma gibi sevgiyi ve dostluğu engelleyen bütün kötü özellikler cennetin dışında kalacaktır.

ALLAH Kuran'ın birçok ayetinde müminlerin birbirlerinin velileri olduklarını bildirmektedir. Bu ayetlerden biri şöyledir:

"Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder kötülükten sakındırırlar namazı dosdoğru kılarlar zekatı verirler ve ALLAH'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte ALLAH'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz ALLAH üstün ve güçlüdür hüküm ve hikmet sahibidir." (Tevbe Suresi 71)

"Veli" kelimesinin anlamı dost koruyucu yardımcı ve destekçidir. Bu nedenle Kuran'da bildirilen bu ayetin gereği olarak vicdan sahibi güzel ahlaklı dürüst ve samimi müminler birbirlerini desteklemeli birbirlerine dost yardımcı ve koruyucu olmalıdırlar.

Nasıl Bir Dostluk?

Ahlaka Önem Verilen Dostluk: "Gerçek dost" olabilmek için bir insanı "sadece güzel ahlakı için sevebilmek" gereklidir. Bunlar bir kişinin "ALLAH korkusu ve sevgisi imanı samimiyeti ve takvası"dır. Ancak bu değerler üzerine kurulan dostluklar kalıcıdır. Böyle yüksek bir ahlaka sahip kişilerin dostluğu sarsılmaz bir özellik kazanır.

Bitmeyen Bir Dostluk: Kuşkusuz her insan için "gerçek dostluk" çok değerli ve büyük bir nimettir. Gerçek bir dost insanın iyi gününde de kötü gününde de yanında olan kendisi için istediği tüm güzellikleri arkadaşı için de hiç tereddütsüz isteyen onun mutlu olmasını iyi olmasını en az kendisi kadar arzu eden insandır. Kıskançlık çekememezlik rekabet gibi düşüncelere kapılmadan karşısındaki insanı samimiyetle seven ve onun her zaman iyiliğini isteyen insandır. Kuran ahlakından kaynaklanan böyle sağlam bir dostluğu başka hiçbir şekilde elde etmek mümkün değildir.

Ahireti Hedefleyen Dostluk: Gerçek dost olmanın şartı o kişinin dünyada ve ahirette mutlu olmasını hedeflemektir. Gerektiğinde dürüst ve açık konuşup sonsuz ahiret hayatında kayba uğramaması için varsa ona imani yönden eksik olan yönlerini anlatmak şefkatle bunları telafi etmesinin yollarını göstermek de önemli bir dostluk vasfıdır. Bu tür bir davranışı ancak gerçekten seven ve gerçekten dost olan bir insan yapar.

Saygı ve Sevgiye Dayanan Dostluk: Kuran ahlakının yaşandığı bir ortamda ALLAH korkusu ve iman insanların birbirlerine gerçek anlamda sevgi ve saygı duymalarını sağlayacak değerlerdir. İman edenlerin birbirlerine karşı duydukları sevgi güven ve sadakat tamamen onların ALLAH yolunda gösterdikleri çabaya göre şekillenmektedir. ALLAH'ın rızasını kazanabilmek için sahip olduğu herşeyini hayır için kullanan bu yolda 'dosdoğru' bir istikamet tutturan bir mümin diğer Müslüman kardeşlerinin sevgisini kazanacak ve onlara en güzel şekilde örnek olacaktır. Aralarındaki güçlü sadakatleri birbirlerine karşı olan sevgi bağlılık ve güvenlerinin de artmasına neden olacaktır. Dolayısıyla dostluk ve yakınlık kişilerin ALLAH korkuları imanları ve güzel ahlakları üzerine kurulmuş ise hastalık ya da yaşlılık nedeniyle oluşan fiziki değişiklikler bu dostluğa kesinlikle etki edemez. Aksine bu durumdaki bir mümine daha da fazla şefkat ve merhamet duyulur.

Dürüstlüğe Dayanan Dostluk: Samimiyet insanın içiyle dışının bir olması kalbinde ne hissediyor ne yaşıyorsa dışarıya da bunu yansıtmasıdır. Son derece dürüst açık ve net olması gerçek düşüncelerini duygularını hiç saklamadan hiç hesap yapmadan kendisini olduğundan farklı göstermeye çalışmadan gerçek karakterini açıkça ortaya koymasıdır. Kuran ahlakına göre bir insan samimiyeti ölçüsünde değer kazanır; yakınları ve sevdikleri ona samimi olduğunu bildikleri için güven ve sevgi duyarlar. ALLAH Kuran’da şöyle buyurmaktadır:

"Sizin dostunuz (veliniz) ancak ALLAH O'nun elçisi rüku' ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü'minlerdir." (Maide Suresi 55)

Cahiliyenin Dostluk Anlayışı
Gazetelerde dergilerde televizyon kanallarında veya çevremizde sık sık birbirlerini ne kadar çok sevdiklerini söyleyen insanların tatillerde eğlence yerlerinde çekilmiş resimlerini iş arkadaşlarının iş ortaklarının ise şirketleri önünde yine aynı şekilde verdikleri pozları görürüz. Bir süre sonra yine aynı kişilerin arkadaşlıklarının dostluklarının iş ortaklıklarının veya evliliklerinin bittiği ile ilgili haberler karşımıza çıkar. Daha çok kısa bir süre önce birbirlerini sevdikleri birbirlerine değer verdikleri "bizim sevgimiz çok farklı" iddiası ile ortaya çıkan kişiler büyük kavgalar ederek birbirlerine karşı hem de toplumun önünde çok ağır sözler söyleyerek iftiralar atarak birbirlerini maddi kayıplar içinde bırakarak ayrılırlar.

İnsanlar arasındaki bağlar ne olursa olsun; bu ister evlilik ister iş ortaklığı ister arkadaşlık olabilir aralarındaki bağların kopuşu genel olarak bu veya buna benzer şekillerde olur. Kısa veya uzun sonuçta bir süre öncesine kadar birbirlerini seviyor değer veriyor görüntüsü veren bu insanlar birbirlerini aşağılayarak nefret ederek ayrılırlar.

Aslında yaşadıkları bu sistem içerisinde 'sevgi ve dostluk' olarak adlandırdıkları şey 'gerçek sevgi ve gerçek dostluk' değildir. Bu sadece geçici heveslere dayanan sağlam bir dayanağı olmayan karşılıklı menfaatler doğrultusunda gelişen ve korunan manevi anlamda hiçbir derinliği olmayan çoğunlukla maddi değerlere dayanan ve taraflardan birisinin çıkarının bitmesiyle son bulmaya mahkum olan bağlardır.


Yalnızlığa Mahkum Bir Dostluk: Kuran ahlakını kendilerine rehber edinmeyen insanlar tüm isteklerine rağmen gerçek bir yakın dostu asla bulamazlar. Bu nedenle birçok insanın bu konudaki "Çok yalnızım" "Tek bir dostum bile yok" "Hepsi zor günümde yalnız bıraktılar meğer hepsi de iyi gün dostuymuş" gibi yorumlarına sıkça rastlanır.

Makam ve İtibara Dayalı Dostluk: Bazı insanların zenginlik güzellik itibar makam ya da sosyal statü gibi değerlere göre kurdukları dostluklar hiçbir zaman için uzun süreli olmaz. Çünkü dostluğun dayandığı bu değerlerde bir değişiklik olduğu anda dostluk da biter. Örneğin bu ahlaka sahip bir insan çok güzel ve gösterişli olduğu için arkadaş olduğu bir kişinin bir kaza sonucu tanınmayacak kadar kusurlu ve aynı zamanda da bakıma muhtaç aciz bir duruma gelmesiyle birlikte bu kişiye olan tüm ilgisini yakınlığını kaybedebilir.

Rekabete Dayalı Dostluk: Rekabet gözüyle bakan haset eden insanlar çoğu zaman sadece mecbur kaldıklarında başkalarına hatalarını söylerler. Çünkü genellikle başkalarının kendilerinden iyi olmasını istemez veya dostluklarının bozulacağını düşünerek yanlış yönlerini görseler bile "Çok iyisin" "Biz seni böyle olduğun gibi seviyoruz" gibi sözler söyleyerek çoğu zaman samimiyetsiz yaklaşımlarda bulunurlar. Hatalarını insanların yüzlerine vurma ihtiyacı hissettikleri bir diğer anları da onları kırmayı ve utandırmayı amaçladıkları zamanlardır.

Çıkarlara Dayanan Bir Dostluk: Çıkarlarına göre yaşayan insanlar kendileri de yaşamları süresince birtakım maddi manevi iniş ve çıkışlar yaşarlar. Güzelliklerini gençliklerini sağlıklarını sahip oldukları malları zenginliklerini yitirebilirler. Öncesinde gerçek dost zannettikleri insanların yaşlılıklarında düşkün hale geldiklerinde kendilerine değer vermediklerini görürler. İyi günlerinde çok candan çok yakın davranan birbirlerine ölümüne sadakat sözleri veren bu insanlar birbirleriyle konuşmayacak ve hatta birbirlerini tanımazlıktan gelecek kadar uzak bir tavra bürünürler. Bir sorunları olduğunda bunu paylaşacakları danışacakları yardım isteyecekleri güvenebilecekleri kimselerinin olmadığını görürler. "En yakınım" dedikleri insanların bile menfaatlerini dostluktan öncelikli tuttuklarını anlarlar.

Güvensizliğin Hakim Olduğu Dostluk: Kuran ahlakına göre yaşamayan insanların birbirlerinin kötü ahlak özelliklerini bilerek birbirlerine gerçek anlamda sevgi saygı duyabilmeleri güvenebilmeleri imkansızdır. Bir kişinin yalan söylediğini ikiyüzlü ve yapmacık bir tavır içerisinde olduğunu bilip çıkarları için başkalarını kullandığını görüp de ona içten bir sevgi ve saygı duymak mümkün değildir. İnsan -her ne kadar dostum yakınım dese de- bu kişinin başkalarına olduğu gibi kendisine karşı da aynı yaklaşım içerisinde olacağını bilir.

O gün zulmeden ellerini (hınçla) ısırarak (şöyle) der: "Ah keşke elçiyle birlikte bir yol edinmiş olsaydım"
"Vah yazıklar bana ne olurdu da filanı dost edinmeseydim."
"Çünkü o gerçekten bana geldikten sonra beni zikirden (Kur'an'dan) saptırmış oldu. Şeytan da insanı 'yapayalnız ve yardımsız" bırakandır." (Furkan Suresi 27-29)

Gerçek Dostluk ALLAH Rızası İçin Olandır

Hayatlarını Kuran'a göre yaşamayan insanların gerçek sevgi ve dostluğu yaşamaları da asla mümkün değildir. Çünkü gerçek sevgi ve dostluk; temeli ALLAH sevgisi ve rızası üzerine kurulan imanla takvayla ALLAH'a olan yakınlıkla artan bir olgudur.

İman eden bir insan ALLAH'ı büyük bir coşkuyla heyecanla sever. ALLAH'a olan sevgisinden dolayı ALLAH'ın yarattıklarına karşı da büyük bir sevgi ve muhabbet duyar. ALLAH'ı çok sevdiği için yine ALLAH'a sevgi duyan imanlı insanlara karşı coşkun bir sevgi duyar. Takvaya dayanan sevgide cahiliye ahlakında sık sık duyduğumuz "... sevgim bitti sevgim azaldı dostluğumuz bitti... vs" gibi ifadelere yer yoktur. Mümin karşısındaki kişi imanlı ve takva olduğu sürece bu kişiyi daima her şart ve durumda çok sever. Yaşlılık sakatlanma fiziksel eksiklik makamı mevkiyi kaybetme iflas etme hastalık hata yapma gibi durumlar asla sevgiyi olumsuz yönde etkilemez. Bu sevgide vefa sadakat merhamet bağışlama vardır. Eksiklik kusur olsa bile yine de güzel gözle bakma vardır. ALLAH için sevmede sevginin bir süresi ya da sonu yoktur. Bu sevgi dünyada ve sonsuz ahiret hayatında yaşanmak üzere kilitlenmiş bir sevgidir. ALLAH gerçek sevgi ve dostluğun yaşanmasının ancak imanla mümkün olduğunu Kuran'da şöyle bildirmektedir:

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise Rahman (olan ALLAH) onlar için bir sevgi kılacaktır. (Meryem Suresi 96)

"Şeyh-i Ekber" (en büyük şeyh) olarak da anılan büyük İslam alimi Muhyiddin Arabi müminlerin birbirlerine göstermeleri gereken güzel ahlak dostluk ve yakınlığı eserlerinde şöyle açıklamıştır:

"ALLAH'ın mümin kullarına selam vermek yemek yedirmek işlerini görmek suretiyle muhabbet göstermelisin. Şunu da iyi bil ki müminlerin tümü tek bir insan tek bir vücut gibidir. O vücuttan herhangi bir organ hastalanırsa diğerleri aynı acıyı ve ağrıyı çeker. Mümin de tıpkı böyledir din kardeşine bir musibet geldiği zaman onu kendine gelmiş gibi kabul eder. Elemi ile elemlenir.

Eğer bir mümin diğer müminlerin dertlerini paylaşmazsa üzüntülerine ortak olmazsa aralarında iman kardeşliği sağlanmamış olur. Çünkü ALLAH insan vücudundaki azalar gibi müminler arasında bir yeknesaklık (hiç değişmeyen sürekli) kardeşlik tesis etmiştir. İşte bundan dolayıdır ki ALLAH Resulü (s.a.v) o ünlü benzetmesini yapmış ve şöyle buyurmuştur: "Birbirlerini sevmelerinde birbirlerine acımalarında birbirlerini esirgemelerinde müminlerin hali tıpkı bir vücud gibidir o vücudun herhangi bir azası rahatsız olursa diğer azaları o rahatsızlığı paylaşır ve uykusuz kalır." Şunu da iyi bil ki bir mümin kardeşi ile çok olur. Mümin bilindiği gibi ALLAH'ın güzel isimlerinden birisidir. Bu vasfı müminler taşıdığında aralarında bir kardeşlik bağı meydana gelir. Şu halde mümin müminin kardeşidir. Onu ne düşmana teslim eder ne aldatır ne de başarısızlığına çalışır. Kim ALLAH'a tam inanmış ise -ALLAH'ın mümin olması dolayısıyla- onu her işi sözü ve halinde doğrular. İşte bu bir ismettir. (Muhyiddin İbn-i Arabi Fütühat-ı Mekki'den-İbni Arabi Altın Sahifeler sf. 78-79 Pamuk yayıncılık)

Birlik beraberlik dayanışma dostluk fedakarlık yardımlaşma gözetip kollama ve benzeri özellikler Kuran ahlakının temelini oluşturan güzelliklerdendir. İslam ahlakını yaşayan insanlar birbirlerine karşı anlayış gösterdikleri hoşgörü sevgi ve barış dolu huzurlu bir ortamda yaşarlar. Bu özelliklere sahip toplumlar ise her zaman için daha hızlı gelişebilir ve güç kazanabilirler. Çünkü birlik ve beraberlik sağlandığında toplumun bireyleri güç ve enerjilerini tartışmalara kavgalara sürtüşmelere çatışmalara savaşlara değil hep faydalı ve güzellik dolu işlere yönlendireceklerdir. Ayrıca herkesin emeğini gücünü şevkini kattığı birbirine maddi ve manevi yönden destek sağladığı işlerde ALLAH'ın izniyle büyük bir bereket ve güzellik oluşacaktır.
(makale harun yahya)
[/i]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Müminlerin Ve Cahiliyenin Dostluk Anlayışı Arasındaki Fark Empty
MesajKonu: Geri: Müminlerin Ve Cahiliyenin Dostluk Anlayışı Arasındaki Fark   Müminlerin Ve Cahiliyenin Dostluk Anlayışı Arasındaki Fark EmptyCuma Şub. 24 2012, 00:56

çiçek6 Allah razı olsun çiçek6
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Müminlerin Ve Cahiliyenin Dostluk Anlayışı Arasındaki Fark
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İnsan ile hayvan arasındaki fark
» Aşk ve Sevgi Arasındaki İnce Fark...
» Sebzenin çiği ile insanın çiği arasındaki büyük fark!..
» Dostluk Günü Dostluk Gülü...
» Aile içinde "Akla kapı aç, iradeyi elden alma" anlayışı!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: