ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  CAN CANA  Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 CAN CANA

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Cennet Çiçeği
Özel Üye
Özel Üye
Cennet Çiçeği


Mesaj Sayısı : 5244
Kayıt tarihi : 02/08/10
Yaş : 53

CAN CANA  Empty
MesajKonu: CAN CANA    CAN CANA  EmptyPtsi Haz. 27 2011, 03:22



CAN CANA

Saat gece 3:00 suları. Keder, kapkara bir yorgan misali kaplamıştı ruhunu. Ağır bir hastalık gibi ilerleyen gecede saatin tik takları, hüznün hacmini daha da arttırmıştı.



Anlamıştı. Kaldıramayacaktı bu geceyi bir başına. “Dostum” dediği can arkadaşını tuttu aradı o saatte. Düşünecek, hesap edecek ne vardı ki? O, dostuydu onun. Sormadan, yargılamadan, itiraz etmeden gelip dinleyecekti. Böylece gecenin sonunda kuş gibi hafiflemiş olacaktı.



- Dostum! İyi değilim bu gece, gel! konuşmamız lazım, derhal hem de! Telefonun diğer ucundan gelen sesin, hayatın son tınıları olduğunu bilemeden konuşmasını sürdürdü:



-Biliyorum, vakitsiz aradım. Lakin acil olmasaydı gel demezdim inan.” Karşıdan gelen cümlelerle bir kez daha yıkılmıştı Mehmet.



-Gündüz çuvala mı girdi gözüm ya! Yarın ilk iş ararım seni merak etme. Yat şimdi. Bir güzel uyku çek. Sabah salim kafayla uzun uzun dertleşiriz.” Güvendiği dal “çat” diye kırılıvermişti. O gece fırtınaya tutulmuş yüreği sığınacak kovuk bulamamıştı. Ayazda kalmıştı ruhu. Eşyaya yüklediği anlamı, bir hayat eskicisine yok pahasına satıvermişti. Şu koca dünyada yalnızlığının altını “gerçek dostum” dediği insan da çizmişti. Yalnızlık insanoğlunun en büyük yüküydü nihayetinde.



Gecenin sessizliğini delen, sadece bir el sıkılan silah sesi oldu. Bu tını sonsuzluğa karıştı Mehmet’le birlikte. Gecenin rengi zifiri siyahtan, kefen beyazına büründü. Mehmet devasa yalnızlığına, devasa kalabalıkları toplama telaşıyla son verdi.



Hikâyedeki kişi ve olaylar hayal ürünü değil, abartısız ve acı bir gerçektir. Hikâyenin ana karakterini yakînen tanımasam da, gıyaben bildiğim bir insandı. Eli yüzü düzgün, otuzlarında, kariyer sahibi aynı zamanda sanatla da uğraşan saygın bir kişilikti . Sayısız soru işaretleriyle bir can daha göçüp gitmişti bu dünyadan. Dışarıdan bakıldığında sorunsuz gibi görünen bir hayatın küt diye sonlandırılmasına mana verememek, sadece basit bir düz mantık döngüsü olmalı.



Muhabbetin zirveye vardığı yarenlik ortamlarında etrafımdakilere sorar oldum artık: “Gece saat üç suları.. Berbat hallerdesin. Bir canla sorgusuz sualsiz konuşmaya ihtiyacın var. O saatte kapısını çalabileceğin veya arayıp “Gel!”, çok uzaklardaysa “Dinle!” diyebileceğin kaç kişi var hayatında?” Bu sorum çoğu zaman havada kalmıştır. Kimileri de hayatında böyle birinin olmadığını açık yüreklilikle itiraf etmiştir.Yanında sesli düşünebildiğin insandır dost. Yargılanmayacağını bilerek, her şeyi konuşabileceğiniz kimseniz yoksa, sakın ola ki dostum var demeyin.



O, en tövbesiz günahlarınızın da, en yaldızlı sevaplarınızın da tek şahididir. Bir başka ılık eser onun rüzgârı yüreğinize. Ruhunuzun çeperlerinin iyice kalınlaştığını hissettiğiniz bir anda, eğer birileri eline keseri alıp, bir ışık sızdırma derdinde değilse, emin olun ki yalnızsınız.



Hayat uzun ve yorucu bir maraton. Bu yolda herkesin dizlerinin titrediği, mecalsiz kaldığı anlar olmuştur veya olacaktır. Fakat bu yolda gerçek dost sahiplerinin yıldızı bir başka parlar gökyüzünde. Dost; o zor yolun koltuk değneğidir. Yarı yolda yorgun düşüp mızmızlanan küçük bir çocuğun eline tutuşturulmuş tahta bir attır. Tahta ata atlayıp, yola neşeyle devam eden çocuğun yüzündeki tebessümdür.



Alkışlandığınızda değil, yuhalandığınızda halen yanınızda kalandır. Issız bir çöldeki göldür. Şahikalarda rastlanan sizi dallarıyla sarıp, yapraklarıyla kuşatan köklü bir ağaçtır kimi zaman. Bir gece yarısı yüreğinizin kabardığı bir anda yüzünüze kapanmayan telefondur. Siz daha hadiseyi yaşamadan “keşke”lerinizi veya “iyi ki”lerinizi görebilendir. Öyle iyi tanır ki sizi, o kadarını siz bile bilemezsiniz. “Bu budur sende” der, şaşar kalırsınız. Hayatınız ve kişiliğiniz onun eline verilen iyi çizilmiş bir haritadan farksızdır.



Şu fani dünyada halen gerçek bir dostunuz yoksa, emin olun öteki “var”larınızın da çok fazla ehemmiyeti yoktur. Dünyanın en güzel, en zengin, en güçlü, en tanınmış insanı da olsanız, bir cinnet anında yalnız olduğunuzun farkına vardığınız an, başından “1” rakamı alınmış bol sıfırlı bir çek defterinden farkı kalmaz hayatınızın. Bu durumda çekip gideni de kınamak ne derece adil olur bilemiyorum.

alıntı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nur_Sultan
Moderator
Nur_Sultan


Mesaj Sayısı : 3652
Kayıt tarihi : 21/09/08
Yaş : 55

CAN CANA  Empty
MesajKonu: Geri: CAN CANA    CAN CANA  EmptyPtsi Haz. 27 2011, 19:46

ALLAH c.c razı olsun. bilemiyoruzki hangi davranışımız kimin gönlünde ne açıyor.
Rabbim affeylesin.dokunaklı bir yazı, canım emeğine sağlık...


Sad Sad
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

CAN CANA  Empty
MesajKonu: Geri: CAN CANA    CAN CANA  EmptySalı Haz. 28 2011, 00:21

çiçek9 Allah razı olsun 2 çiçek9
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
CAN CANA
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» An Cana Vurunca
» Dost Cana Aynadır

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Hikayeler-
Buraya geçin: