ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  AHİR ZAMANDA İNSANLARA GELEN BÜYÜK BELA: SEVGİSİZLİK Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 AHİR ZAMANDA İNSANLARA GELEN BÜYÜK BELA: SEVGİSİZLİK

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Cennet Çiçeği
Özel Üye
Özel Üye
Cennet Çiçeği


Mesaj Sayısı : 5244
Kayıt tarihi : 02/08/10
Yaş : 53

AHİR ZAMANDA İNSANLARA GELEN BÜYÜK BELA: SEVGİSİZLİK Empty
MesajKonu: AHİR ZAMANDA İNSANLARA GELEN BÜYÜK BELA: SEVGİSİZLİK   AHİR ZAMANDA İNSANLARA GELEN BÜYÜK BELA: SEVGİSİZLİK EmptyPerş. Şub. 24 2011, 20:08

AHİR ZAMANDA İNSANLARA GELEN BÜYÜK BELA: SEVGİSİZLİK


Evrendeki tüm güzellikleri yaratan, güzelliğin ve mükemmelliğin esas sahibi olan ALLAH'tır. İnsana zevk veren her detay, ALLAH'ın üstün güzelliğinin, yarattığı varlıklardaki tecellisidir. Ruhun bu güzelliklerden heyecan duymasını ve sürekli güzel olanı aramasını sağlayan ise, Rabbimiz'in insanı yaratırken onun ruhuna ilham ettiği sevgi duyarlılığıdır. Diğer insanlardaki takdir edilecek mümin özelliklerini fark etmek ve bunlara daha güzeliyle karşılık vermek gibi, insanı diğer canlılardan ayıran pek çok üstün ahlaki özellik, sevmeye ve sevilmeye olan bu duyarlılıkla şekillenir.

İnsanın ruhundaki bu sevme ve sevilme eğilimi, bazı kişilerde diğerlerine göre çok daha güçlüdür. İnsanların bir kısmı, varlıklardaki sevilmeye layık özellikleri detaylı olarak teşhis edebilirler ve bu özellikler onların ruhuna derin bir zevk verir. Sevgi, şefkat ve coşku meydana getiren yönleri göremeyen ya da bunlara kayıtsız kalan kişiler ise daha donuk ve katı bir ruh hali içindedirler. Diğer bir deyişle, insandaki sevgi duyarlılığı, insanın ruh hali ve yaşadığı ahlak ile doğru orantılıdır. Dolayısıyla sevgiyi algılama ve yaşama şekli, insanın samimi olarak iman etmesine ve imanın getirdiği birer nimet olan gerçek anlamda iyi, şefkatli ve merhametli, akılcı ve güvenilir oluşuna bağlıdır.

Gerçek sevgiyi yaşayabilmek, dünya üzerinde insana verilmiş en büyük ve en güzel nimetlerden biridir. Ve bu nimet, ALLAH'ın samimi ve derin olarak iman eden kullarına bir lütfudur.

ALLAH'ın Rızası İçin Sevenler ve Kendi Nefisleri İçin Sevenler

Kuran ahlakının yaşanmadığı toplumlarda gerçek sevgiyi bulanlardan çok, bulduğunu zannedip yanıldığını anlayanların yakınmalarına ve pişmanlıklarına rastlanır. Bu yanılma ve pişmanlıkların sebebi, insanların birçoğunun farkında olmadıkları bir gerçektir. Sevilecek varlıkları yaratan ALLAH'tır ve insana bu varlıkları sevme yeteneğini veren de yine ancak Rabbimiz'dir. Dolayısıyla sevgi gibi büyük ve eşsiz bir nimete layık olmak için sevginin esas sahibi olan ALLAH'a samimi olarak iman etmek, O'nu herşeyden çok sevmek, O'na gönülden bağlanmak ve O'nu razı edecek şekilde davranmak gerekir.

Hayatları boyunca ALLAH'ın rızasını arayanları, iman etmeyenlerden ayıran özellik, onların ALLAH'ı herşeyden çok sevmeleri ve Rabbimiz'e duydukları derin sevgi ve içli korkularından dolayı güzel ahlakı yaşıyor, iyi davranışlarda bulunuyor olmalarıdır. Müminler severken de, sevdikleri tüm varlıkları ALLAH'ın yarattığını, onlara sevilecek özellikleri verenin ALLAH olduğunu, ALLAH dilediği için sevgiyi hissettiklerini bilerek ve yine sevgilerini asıl olarak Rabbimiz'e yönelttiklerini unutmadan severler. İman etmeyenler ise nefislerinin kötü telkinlerine aldanırlar ve sevginin esas sahibi olan ALLAH'ı bırakıp, O'nun yarattığı varlıkları kendilerince O'ndan bağımsızlaştırarak sevme yanılgısına düşerler.

Samimi olarak iman edenlerin sevgileri her zaman Kuran'daki sevgi kavramına uygundur. Müminler bu konuda son derece titiz davranırlar. Bu titizlik, onları kendi nefisleri için sevgi arayışında olanlardan ayırt eden temel farklardandır.

ALLAH'tan Başkasını O'nu Sever Gibi Sevenlerin İçine Düştükleri Yanılgı

ALLAH'a samimi olarak iman eden bir insan, vicdanına uygun olarak sever. Vicdanlarının gösterdiği sevgi şeklini reddeden inkarcıların yol göstericileri ise nefisleridir. Dolayısıyla iman edenlerle inkar edenlerin sevgi konusundaki ölçüleri de farklılık gösterir.

ALLAH bu insanların, O'nun rızasını gözeterek sevenlerden farkını Kuran'da şöyle bildirir:

"(İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, ALLAH'ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi-bağı olarak putları (ilahlar) edindiniz…" (Ankebut Suresi, 25)

Ayette haber verilen putlar, herşeyi yaratanın Yüce ALLAH olduğunu unutarak veya göz ardı ederek sevilen herşey olabilir. Güzel bir insan, lüks bir ev, iş yerinde edinilen başarı, zekadan ileri gelen yetenekler… Oysa iman eden kişilerde seven taraf, sevdiği güzelliğin aslında ALLAH'a ait olduğunu bilir ve bunu asla aklından çıkarmaz. İnsan güzelliğindeki fiziksel mükemmellik, ruhun hoşuna giden sözler, gözlerdeki anlam dolu ifade, dinlemekten zevk alınan müzik, lezzetli bir yemek ya da parıltılı bir mücevherin görüntüsündeki göz alıcılık, tüm bunlar ALLAH'ın insan ruhuna verdiği algılama yeteneğiyle değer bulmaktadır. ALLAH sevgisini kalplerine yerleştirememiş olanların ruhları ise tüm bu saydığımız nimetlerden iman edenlerin alabildiği zevki almaktan yoksun bırakılmıştır. Bu kişiler için çoğunlukla, nefislerindeki ilk heyecan geçtikten sonra, güzel bir insan artık sıradan bir insan, bir iltifat yalnızca bir söz, gözdeki derin ifade sadece bir bakış, bir müzik notası yalnızca bir ses, lezzetli bir yemek yalnızca pişmiş bir et ve sebze karışımı, göz alıcı bir mücevher ise yalnızca bir cam parçasından ibaret hale gelir.

Bahsettiğimiz bu "zevklerin tükenişi", ruhlarını ALLAH'ın istediği gibi eğitmeyenlerde sıkça görülen bir durumdur. İş yerlerinde, gazete haberlerinde ya da dost çevrelerinde her türlü güzellikten bıkmış ve artık hiçbir şeyden zevk almayan çeşitli insanlar bulunur. Bu kişiler, ALLAH'ın yarattığı sonsuz çeşitlilikteki güzelliklere karşı duyarsız hale gelmiş, hatta bunlara karşı nefret duymaya dahi başlamışlardır. Güzellikleri sevememelerinin sebebi, ALLAH'ı da gereği gibi tanımıyor ve sevmiyor oluşlarıdır. ALLAH sevgisini unutmuş bir insanın, ALLAH'ın yarattıklarını sevmesine de imkan yoktur. Bu kişilerin ortak özelliği, ALLAH'tan saygıyla korkmaya ve O'nu yücelterek sevmeye karşı direnmeleri ve kendilerini büyük görme hastalığına kapılmış olmalarıdır. ALLAH bu kişilerin durumunu bir ayette şöyle haber verir:

"İnkar edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) "Siz dünya hayatınızda bütün 'güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbarınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azab ile cezalandırılacaksınız."" (Ahkaf Suresi, 20)

ALLAH'a içli bir sevgiyle ve saygı dolu bir korkuyla bağlı olan insanlar ise gerçek sevgiyi bilen ve yaşayanlardır ALLAH'ın her yerde apaçık görülen büyüklüğünü ve tek Yaratıcımız olduğunu gereği gibi takdir edebilen Müslümanlar, hiçbir gücü, insanı ve varlığı O'na ortak etmezler. Yaratılıştaki mükemmelliğin sahibi yalnızca ALLAH'tır ve herşey O'na muhtaçtır. Bu olağanüstü ve harikalarla dolu yaratılışı gördükleri halde ALLAH'a kul olmaktan kaçınan insanlar ise, güzellik ve güç sahibi gibi görünen her varlığı ALLAH'a ortak koşabilirler. Güzelliğin, gücün, yeteneğin ya da zenginliğin gerçek sahibinin kendilerini de yaratan ALLAH olduğunu görmezden gelirler. Hiç şüphesiz bu çok büyük bir hatadır. Bu hataya düşen insanlar, tavırlarını değiştirmezlerse, yaptıkları yanlışın karşılığını hem dünyada hem de ahirette almaktan korkmalıdırlar. Kuran'da samimi olarak iman edenlerle etmeyenlerin sevgi anlayışındaki fark bir ayette şu şekilde bildirilir:

"İnsanlar içinde, ALLAH'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar (bunları), ALLAH'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise ALLAH'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle ALLAH'ın olduğunu ve ALLAH'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi." (Bakara Suresi, 165)

Her an her yerde karşılarına çıkan bu gerçeği unutmaya çalışanlar için -ayette bildirildiği gibi- dünyada da bir sıkıntı ve ceza vardır:

"Şüphesiz zulmedenlere bundan önce de bir azap vardır; ancak onların çoğu bilmiyorlar." (Tur Suresi, 47)

Bu insanların, ALLAH'ın verdiği en büyük nimetlerden biri olan samimiyetle sevmek ve sevilmekten yoksun oluşları da ayette bahsedilen azap şekillerinden biri olabilir. (En doğrusunu ALLAH bilir) Kendisinden başka hiç kimseyi ve hiçbir şeyi samimi olarak sevemeyen bir insan için artık dünyada herşey son derece anlamsızdır. Ruhları aslında sevgiye açık yaratılan, fakat bu yaratılışı, ALLAH'a isyan ve şirkle bozan bu kişiler de sevgiyi ararlar. Fakat karşılarındaki kişi de, iman ahlakını yaşamadığı ve kendileri gibi bencil ve egoist olduğundan aradıklarını bulamazlar. Gerçek sevgiyi bulabilmeleri için ALLAH'ın kendilerinden istediği gibi yaşamaları ve O'nun beğeneceği ahlaktan ödün vermemeleri gerekir. Oysa nefislerinin isteklerini tatmin etmeyi hedef edinenlerin, samimi sevginin oluşabileceği ortamın şartlarını yerine getirmelerine imkan yoktur.

HARUN YAHYA
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

AHİR ZAMANDA İNSANLARA GELEN BÜYÜK BELA: SEVGİSİZLİK Empty
MesajKonu: Geri: AHİR ZAMANDA İNSANLARA GELEN BÜYÜK BELA: SEVGİSİZLİK   AHİR ZAMANDA İNSANLARA GELEN BÜYÜK BELA: SEVGİSİZLİK EmptyCuma Şub. 25 2011, 01:34

çiçek10 Allah razı olsun 2 çiçek10
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
AHİR ZAMANDA İNSANLARA GELEN BÜYÜK BELA: SEVGİSİZLİK
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ahir Zamanda Hiç Kimse Nefsine Hâkim Olamaz!
» Ahir Zamanda Hiç Kimse Nefsine Hâkim Olamaz!
» Küçücük Dünyamıza Bol Gelen Büyük Sözler
» Bela Başa Gelmeden
» Safer Ayı Bela Ayı mıdır?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: