ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  ŞEYTANI AĞLATAN VE KIZDIRAN AYET Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 ŞEYTANI AĞLATAN VE KIZDIRAN AYET

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Cennet Çiçeği
Özel Üye
Özel Üye
Cennet Çiçeği


Mesaj Sayısı : 5244
Kayıt tarihi : 02/08/10
Yaş : 53

ŞEYTANI AĞLATAN VE KIZDIRAN AYET Empty
MesajKonu: ŞEYTANI AĞLATAN VE KIZDIRAN AYET   ŞEYTANI AĞLATAN VE KIZDIRAN AYET EmptyPtsi Ocak 17 2011, 20:33

ŞEYTANI AĞLATAN VE KIZDIRAN AYET

O kimselerki: Bir kötülük işledikleri, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, ALLAH'ı anarlar; günahlarının bağışlanmasını isterler. Günahları ALLAH'tan başka kim bağışlayabilir? Bir de onlar, günaâh üzerinde bile bile ısrar etmezler. Bunlara rablerinden mağfiret vardır; altından ırmaklar akan cennetler vardır. Orada ebedî kalırlar. Böyle yapanların mükâfatı, ne kadar güzeldir. " (Âl-i İmrân sûresi, âyet: 135-136). Tevbe Fakih anlatıyor: -Rahmetlik babam (senedi saydıktan sonra) Hz. Ali b. Ebî Talib (r.a.) şöyle dediğini anlattı: -Resûlüllah (s.a.v), müslümanlar arasında kardeşlik bağı kurdu. Bu çeşitten olmak üzere , Said b. Abdullah ile Sa'lebe Ensarî arasında bir kardeşlik bağı kurdu. Bu sırada , Resûlüllah(s.a.v.) , Tebük gazasına çıkmıştı. Said b. Abdullah gaza niyeti ile yola çıktı. Yerine kardeşi Sa'lebe'yi çoluk çocuğunun işi için vekîl bıraktı. Sa'lebe odun taşıyor; su getiriyor. Bütün bunları yaparken , sevabını Allahu Tealadan diliyordu. Bir gün dönüşünde eve girdi. İçeri girince ona iblis geldi: - Şu perdenin arkasına bak, deyince , Sa'lebe, perdeyi kaldırdı ve kardeşinin güzel hanımını gördü. Dayanamadı; yanına girdi onu okşadı. Kadın şöyle dedi: - Ey Sa'lebe! ALLAH yolundaki kardeşinin bizim için sana bıraktığı hakkı koruyamadın. Bunun üzerine Sa'lebe : - Eyvah, mahvoldum! Diye bağırıp yola düştü. Bir dağa çıktı. Yüksek sesle şöyle yalvarıyordu: - İlahi Sen Sen'sin: ben de benim. Sen mağfiretle karşılayansın. Ben ise, günahlarla, hatalarla huzuruna geldim... Resûlüllah (s.a.v.) gazadan döndükleri zaman, herkes kardeşini karşılamaya geldi. Ama, Said'in kardeşliği gelmedi. Said evine gitti; hanımına sordu: - ALLAH yolunda kardeş olduğumuz Sa'lebe nerede? Kadın şöyle anlattı: -O kendini hatalar denizine attı; dağa doğru çıkıp gitti. Said kardeşini aramak üzere yola çıktı; gidip buldu. Sa'lebe yüzüstü düşmüştü. Başını iki eli arasına almıştı. Yüksek sesle şöyle diyordu: - Zillet makamım ne kadar düşük! Rabbine âsi olan kimsenin makamı nasılsa öyle... Said ona şöyle dedi: - Kalk ey kardeşim, bu gördüğüm hâl nedir? Sa'lebe şöyle dedi: - Seninle gelemem. Ancak, şu şekilde gelebilirim: Elimi boynuma bağlamalısın. Zelil bir kul, efendisinin kapısına nasıl götürülürse öyle götürmelisin. Said onun dediğini yaptı. Sa'lebe'nin Hamsane adında bir kızı vardı. Gelip babasını aldı; Hz. Ömer (r.a)'in kapısına götürdü. Evden içeri girdiler. Sa'lebe , Hz. Ömer(r.a.)'e şöyle dedi: - ALLAH yolunda gazaya çıkan kardeşimin hanımına dokundum. Benim için tevbe yolu varmı? Hz. Ömer (r.a.) şöyle dedi: - Git yanımdan, saçlarından tutup seni ezmek istiyorum. Buradan çık, git; benim yanımda sana yer yok. Buradan çıkınca , Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in yanına gitti; şöyle dedi: - ALLAH yolunda gazaya çıkan kardeşimin hanımına dokundum. Benim için tevbe yolu varmı? Hz. Ebû Bekir (r.a.) şöyle dedi: -Git buradan ; benide kendi ateşini yakma; Bana göre , senin için hiçbir tevbe yoktur. Oradan çıktı; Hz. Ali (r.a.)'nin kapısına gitti. Şöyle dedi: - ALLAH yolunda gazaya çıkan kardeşimin hanımına dokundum. Benim için tevbe yolu varmı? Hz. Ali (r.a.) şöyle dedi: - Çık git buradan. Bence, senin için bir tevbe yoktur. Buradan çıkınca, şöyle dedi: - Ey kardeşim! Ey kızım! bu üç kişi beni ümitsiz bıraktı. Ümidim o ki, Resûlüllah (s.a.v.) beni ümitsiz bırakmaz. Bunun üzerine kızı, onu Resûlüllah (s.a.v.)'ın yanına götürdü. Resûlüllah (s.a.v.) onu görür görmez şöyle dedi: - " Cehennemin zicirlerini ve bukağılarını, bana hatırlattın." Resûlüllah (s.a.v.)'a şöyle dedi: - Yâ Nebiyyallah! ALLAH yolunda gazi kardeşimin karısına dokundum. Benim için tevbe yolu varmı? Resûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: - "Çık buradan ; bana göre hiçbir şekilde senin tevben yoktur." Oradan böyle çıktıktan sonra kızı ona şöyle dedi: - Ey baba, Muhammed (s.a.v.) ve ashabı senden razı oluncaya kadar; sen benim babam değilsin; ben de senin kızın değilim. Bunun üzerine Sa'lebe yüksek sesle: - Yâ Rabbi! Ömer'in kapısına gittim; beni dövmek istedi. Hz. Ebû Bekir'e gittim; beni azarladı, tahkir etti. Hz. Ali'nin yanına gittim; beni kovdu. Peygambere gittim; beni ümitsiz bıraktı. Ey Mevlam! Benim için sen ne yapmayı istiyorsun. Bu duâma "evet" diyecekmisin? yoksa cevabın "hayır" şeklinde mi olacaktır? Bunun üzerine semadan bir melek geldi; Resûlüllah (s.a.v.)'a şöyle dedi: -Allahu Teala soruyor: Halkı sen mi yarattın, yoksa ben mi? Resûlüllah (s.a.v.), Allahu Teala'yı murad edip, şu cevabı verdi: -"Sen, ey efendim!" Bunun üzerine melek şöyle dedi: -Allahu Tealâ şöyle buyuruyor: -Kuluma müjdele; onu bağışladım. Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) ashabına sordu: - "Sa'lebe'yi kim bana getirecek?" Hz. Ebû Bekir (r.a.) ve Ömer (r.a.) kalktılar: - Biz getiririz, Yâ Resûlallah! Dediler. Hz. Ali (r.a.) ve Selman (r.a.) da kalktılar: - Ya Resûlallah! Biz getiririz, dediler. Resûlullah (s.a.v.) Hz. Ali (r.a.) ve Selman (r.a.)'a izin verdi. Sa'lebe'nin yolunu tutup gittiler. Yolda Medine çobanlarından birine rastladılar. Hz. Ali (r.a.) ona sordu: - Resûlullah'ın ashabından birini gördünmü? Çoban şöyle dedi: - Galiba siz cehennemden kaçan birini arıyorsunuz? - Evet,i onu arıyoruz. Bizi onun yanına götür, deyince çoban şöyle dedi: - Gece basınca, şu dereye gelir gider, şu ağacın altına oturur. Sonra Yüksek sesle şöyle der: - Rabbine âsi olanın makamı ne kadar düşüktür! Orada beklediler. Gece olunca Sa'lebe geldi; o ağacın altına gidip oturdu. Sonra ağlayarak secdeye kapandı. Selman onun ağlamasını duyunca, ona doğru yürüdü ve şöyle dedi: - Yâ Sa'lebe kalk. Âlemlerin Rabbi seni bağışladı. Bu sesi duyunca sordu: -Habîbim Muhammed nasıldır? ALLAH'ı ve seni seviyor, dediler. Bilâl namaza kalktığı zaman, Sa'lebe'yi mescide getirdiler. Safın son kısmında durdular. Resûlüllah (s.a.v.) namazda : - "Çoklukla övünmek sizi oyaladı" (Tekâsür sûresi, âyet:1) âyetini okuduğu zaman, bir bağırırş bağırdı. - "O kadar ki; kabirleri ziyaret ettiniz" (Tekâsür sûresi, âyet:2) âyetini okuyunca bir daha bağırdı;dünyadan ayrıldı. Resûlüllah (s.a.v.) namazı bitirince Sa'lebe'nin yanına geldi. -" Ey Selman, onun üzerine su serp." Selman: - Yâ Resûllallah, o dünyadan ayrıldı. Sonra kızı geldi; Resûlüllah'a şöyle dedi: - Yâ Resûlallah, babam nerede? Ona hasret kaldım. Resûlüllah (s.a.v.) ona: - " Mescide gir " dedi. Mescide girince, babasını ölmüş buldu. Elini başına götürdü. - Ah perişan halim, ah babacığım, senden sonra bana kim bakacak? Demeye başladı. Onun bu haini gören Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: -" Ey Hamsane! İstermisin: Ben, senin baban olayım; Fatımada kardeşin?" Buna karşılık şöyle dedi: - Olur Yâ Resûlallah! Resûlullah (s.a.v.) Sa'lebe'nin cenazesine gitti. Kabrin kenarına geldiği zaman, parmak uçlarına basarak yürüdüğü görüldü. Döndükleri zaman, Hz. Ömer (r.a.) şöyle sordu: - Yâ Resûlallah! Kabrin başında parmak uçlarına basarak yürüyordun; nedendir? Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: - "Yâ Ömer! Meleklerin çokluğundan, ayağımın tabanını basacak yer bulamadım ." FAKİH der ki: - Yukarıdaki hikâye çeşitli lafızlarla anlatılmıştır. Söylendiğine göre şu âyet-i kerime o sahabe hakkında nâzil olmuştur. - " O kimselerki: Bir kötülük işledikleri, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, ALLAH'ı anarlar; günahlarının bağışlanmasını isterler. Günahları ALLAH'tan başka kim bağışlayabilir? Bir de onlar, günaâh üzerinde bile bile ısrar etmezler. Bunlara rablerinden mağfiret vardır; altından ırmaklar akan cennetler vardır. Orada ebedî kalırlar. Böyle yapanların mükâfatı, ne kadar güzeldir. " (Âl-i İmrân sûresi, âyet: 135-136)
alıntı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

ŞEYTANI AĞLATAN VE KIZDIRAN AYET Empty
MesajKonu: Geri: ŞEYTANI AĞLATAN VE KIZDIRAN AYET   ŞEYTANI AĞLATAN VE KIZDIRAN AYET EmptySalı Ocak 18 2011, 01:57

çiçek9 Allah razı olsun 2 çiçek9
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nur_Sultan
Moderator
Nur_Sultan


Mesaj Sayısı : 3652
Kayıt tarihi : 21/09/08
Yaş : 55

ŞEYTANI AĞLATAN VE KIZDIRAN AYET Empty
MesajKonu: Geri: ŞEYTANI AĞLATAN VE KIZDIRAN AYET   ŞEYTANI AĞLATAN VE KIZDIRAN AYET EmptySalı Ocak 18 2011, 19:12

ALLAHü ekber ne büyüksün Rabbim merhemetin çok.bütün kötülüklerden sana sığınıyoruz.
effet bizi. aminnn.. Rabbim merhametiyle muamele eylesin. yolundan ayırmasın cümlemizi. inşALLAH.
emeğine sağlık. canın kardeşim..


çiçek7 Allah razı olsun çiçek7
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ŞEYTANI AĞLATAN VE KIZDIRAN AYET
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Şeytanî İsraf Ekonomisi
» Ağlatan Anılar
» Türkiye'yi Ağlatan Ezan...
» Medineyi Ağlatan Ezan
» Bir Çiçeğin Ağlatan Duası...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: İslami Konular :: ALLAH(c.c)-
Buraya geçin: