ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Diyalog Ve Türkiye... Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Diyalog Ve Türkiye...

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Diyalog Ve Türkiye... Empty
MesajKonu: Diyalog Ve Türkiye...   Diyalog Ve Türkiye... EmptyPaz Mart 30 2014, 00:40

Diyalog Ve Türkiye...

Son yazımızda diyalog sürecinin başlangıcını, gelişimini ve amacını kısaca açıklamıştım. Zaten aşikâr olan gerçekleri sizlere hatırlatmıştım. Bu yazımızda da bu süreç içerisinde Türkiye’de yapılan toplantılarda neler konuşuluyor ve ne gibi icraatlara imza atılıyor bunlardan bahsedeceğim. Ama önce bir soru ve bu soruya bir yanıtla yazımızı açalım…

Neden Dinler Arası Diyalog

Bu soruya dört şık sunalım Ali Nar’ın ‘Dinler Arası Diyalog ya da Ehl-i Kitab'ın Encamı adlı yazısından:

a)Bu tebliğ için müzakere, muhavere ise; hadi olsun

b)Karşılıklı dokunulmazlığı, saldırmazlığı sağlamaksa o, dinler arası değil de toplumlar arası siyasi iliş ki gibi olur ki; bunda da beis yok

c)Yok dinleri kıyaslayarak, hangisinin daha doğru, faydalı, geçerli olduğunu tespit ise, iki taraf içinde abes: Çünkü kendi dininden geçerliliğinden şüpheyi ifşa eder ki küfürdür, hıyanettir de

d)Dördüncü ihtimal ise, kişinin ahmaklığı ve haddini tanımazlığı olabilir

Saydığımız dört maddeden birisi bu sürecin Türkiye ayağına içeriden destek verenlerin temel aldıkları maddedir. Kendi beyanatlarına göre amaçları tam da (b) maddesinde yazandır. O halde şunu soralım: Neden kültürler arası siyasi ilişkiler değil de dinler arası ilişkiler esas alınmakta ve ön tarafa konmaktadır. Bu durum şüphe etmemizi gerektiren çok açık bir noktayı ortaya çıkarmaktadır. O halde başta sorduğumuz soruya cevabımızı verip sürecin Türkiye ayağına bakalım.

Cevap: Bu sürecin amacı öncelikle tarihten bu yana Hıristiyanların temasa geçip de Hıristiyanlaştıramadıkları tek topluluk olan Türklerin, manevi direği olan İslam’ın temel değerlerini zaafa uğratmak ve sonraki adımlarda onu ortadan kaldırmaktır. Yani süreç bir misyonerlik sürecidir ama bu oyuna yüce milletimiz gelmeyecektir.

Diyaloğun Türkiye Ayağı

Sayın Gülen’in Papa’ya yazdığı mektupla başlamıştık bu yolculuğa. Orada da dediğim gibi süreç içinde İslam dininin temel direklerini yıkacak şeyler yapılıyor diye. Az çok o yazımda anlatmağa çalışmıştım. Şimdi yapılan yanlışların neler olduğunu maddeler halinde yazalım.

1) Hıristiyanlarla aynı inanç esaslarına sahip olduğumuz yanlışı savunuldu.
2) Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizden taviz verildi.
3) ALLAH’ın emir ve yasakları çiğnendi
4) Geniş bir kitlede Hıristiyanlığında hak din olabileceği intibahı uyandırıldı.
5) Türk milletinin onuru ve maneviyatının bekası ayaklar altına alındı.
6) Hz Muhammed (s.a.v) efendimiz bu süreç içerisinde hakaretlere uğratıldı.
7)İslamiyet’teki şehitlik kavramının içi boşaltılmağa çalışıldı.
8)’Dinler Bahçesi’ adı altında üç dinin mabedi aynı mekâna kurularak İslam’la diğer dinlerin eşitliği gibi hayali bir gerçek ortaya çıkarılmak istendi.

Sıralama yaptığımızda, liste uzayıp gider. Ancak burada sadece bunları almakta fayda olduğunu düşünüyorum. Bu toplantılarda yapılan hatalar şimdi zaman ve mekânını vererek söyleyecek ve aynı hususlarda yüce İslam’ın neler dediğini Kuran-i Kerim’le anlatmağa çalışacağım. Bu noktada ilahiyatçı olmadığımdan dolayı ayet yorumlarını siz okuyucuya bırakmakta fayda görüyorum. İlk maddeden başlayalım.

Hıristiyanlarla inanç esası olarak bir olduğumuz palavrası ortaya atıldı. Palavra dedim çünkü Hıristiyanların üçleme bir ALLAH inancı taşıdığını, Müslümanların ise bir ALLAH’a inandığını çocuklar bile bilir. Ancak Gülen’in sağ kolu olan Ahmet Şahin sanırım bilmiyor:

‘Ehli kitapla amentüde ittifakımız var.’ (Zaman, 17 Nisan 2000)

Aslında bu tarz sözleri yeni duymuyoruz bu kesimlerden. Aynı şeyleri bir zamanlar komünizme karşı Hıristiyanlarla birleşmemiz ve dinsizliğe karşı savaşmamız gerektiğini söyleyen bir isim daha vardı ki, o da işte bu felsefenin temellerini atan Said Nursi idi.’Emirdağ Lahikası’nda bu konu üzerinde çok geniş bir şekilde durmuştu. Hatta ordumuzun Kore’ye asker göndermesi bile bu minval üzere olmuştu. Ama bu noktada konuyu fazla dağıtmamak için o noktaları sadece üstün körü geçiyoruz.

Şimdi bu konu hakkında Kuran’ın ne dediğine bakalım.

-Şüphesiz ki; ALLAH Meryem oğlu Mesih’tir diyenler, ant olsun ki kâfir olmuşlardır’ (Maide 5)

-Hâlbuki Mesih, Ey İsrail oğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan ALLAH’a kulluk ediniz. Biliniz ki; kim ALLAH’a ortak koşarsa muhakkak ALLAH ona cenneti haram kılar; artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur.’’ Demişti.’ (Maide 72,73)

-(Yahudiler) ALLAH’ı bırakıp hahamlarını, Hıristiyanlarda rahiplerini ve Meryem oğlu İsa’yı rabler edindiler. Hâlbuki onlara ancak tek ALLAH’a kulluk etmeleri emrolundu. O’ndan başka İlah yoktur. O,bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır.’ (Tevbe 31)

-‘Yahudiler, Uzeyr ALLAH’ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, İsa ALLAH’ın oğludur, dediler.
Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdirler. Sözlerini daha önce kâfir olmuşların sözlerine benzetiyorlar. ALLAH onları kahretsin. Nasıl da (hak’tan batıla) dönüyorlar.’ (Tevbe 30)

Son olarak iki ayetle bu maddeyi noktalamak isterim.

-Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilen bir gruba uyarsanız, imanınızdan sizi yeniden inkârcılığa sevk ederler. ALLAH düşmanlarınızı sizden daha iyi bilir. Gerçek bir dost olarak ALLAH yeter, bir yardımcı olarak da ALLAH kâfidir.’ (Al-i İmran 100 ve Nisa 45)

Alev Alaplı'dan bir alıntı:

Hz İsa’nın canlı tanrı olduğuna inanan papazla, tevhide inanan bir imam ne konuşabilir. Bence ikisinden biri yalan konuşuyor.

Yalan konuşanın kim olduğu aşikârken, mumunda yatsıya kadar ışık vermediği ortadadır. Şu halde küresel bir tezgâhın kucağında emzik emenler, Hıristiyan ninnileriyle daldıkları rüyadan uyanmalıdırlar. Devam edelim…

Konuyu İhlâs suresiyle noktalayalım:’De ki, ALLAH birdir. ALLAH öncesiz ve sonrasızdır. O, doğmamış ve doğrulmamıştır. Ve hiçbir şey onunla mukayese edilemez. İkinci maddede ise Peygamberimizden taviz verildiğini söylemiştim. Aslında bu taviz hem O’ndan hem de O’nun elçiliğini ettiği dinden taviz demektir. Yine Ahmet Şahin'in aynı yazısından bir alıntıyla devam edelim:

Mühim olan Kelime-i Tevhid inancıdır. Hz Muhammed’i kabul ve tasdik etmek ise şart olmayıp bir kemal mertebesidir. Bu sözleri söyleyen birisinin Hz. Muhammed uğrunda kürsülerde yaşım yaşım ağlayan birisinin sağ kolu olduğuna ve aynı sözlere iştirak ettiğine inanmak mümkün mü ama inanmalıyız zira gerçekler ortadadır.

Şimdi şunu soralım: Bir dinin elçisine inanmayan birisi, o dinin kendisine iman etmiş olabilir mi. Bu soruya akıllı bir insanın vereceği cevap hayırdır. Ama Sayın Şahin bu soruya bu açıklamasıyla evet diyor ve de az sonra yazacağımız bir alıntıyla da Sayın Gülen de evet şıkkını tasdik ediyordu. Hatta Kelime-i Tevhidin ikinci bölümüne, yani Muhammed ALLAH’ın Resulüdür kısmını söylemeksizin ikrar eden kimselere de merhamet nazarıyla bakılmalıdır. (Küresel Barışa Doğru 131). Evet, merhamet nazarıyla bakılacak kesimlerin kimler olduğu ortada, bu iki açıklamanın da bir birleriyle örtüştüğü ayan.

Kuran-i Kerim’in cevabı:

-Deki ALLAH’ı seviyorsanız, bana uyun ki ALLAH’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. (Al-i İmran 31)

-Deki ALLAH’a ve peygamberine itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse muhakkak ki ALLAH kâfirleri sevmez. (Al-i İmran 32)

-Kim Resul’e itaat ederse ALLAH’a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik. (Nisa 80)

-Müminler, ancak ALLAH’a ve Resul’üne inanmış kimselerdir. (Nur 62)

Yazdığımız ve daha da yazabileceğimiz bu ayetler apaçık bir gerçeği ortaya koyuyor ki o, da: Hz Muhammed (s.a.v) efendimizi ret eden bir kimse ALLAH’ın yolunda olamaz. Bunu ALLAH ayetleriyle yalanlamaktadır. Şimdi de Hz. Muhammed’in (s.a.v) ne söylediğine bakalım:

-Ümmetimden veya Yahudilerden ya da Hıristiyanlardan her kim benim peygamber olduğumu işitirde bana iman etmezse o kişi cennete giremeyecektir. (Müsned ve İbn-i Kesir)

Bu sözlerin üzerine daha ne söyleyebiliriz bilemiyorum. Ama şundan eminim ki O’nun olmadığı bir din ve felsefe kör ve topaldır. Aslında bu söylemlerin kaynağı Gülen veya yakın arkadaşları değil, bizzat Vatikan’ın Diyalog Sekretarya’dır. Sekretaryanın başında olan Kardinal Rosanna: Her din mensubu, başka dinlerinde doğru olabileceği ihtimalini kabul edecek; her din mensubu sadece tanrıya ve ahir ete iman ettiği takdirde ebedi kurtuluşa ereceğine ve cennete gideceğine inanmağı kabul edecektir.

Bu açıklama da diyalog görevinin bir parçası olmağı kabul eden Gülen’in hangi çizgide olduğunu ve kimlerle yoldaş olduğunu ortaya koymaktadır. Görüldüğü gibi Gülen ve ekibi ne tesadüftür ki(!) tam da Vatikan’ın arzuladığı bir esasla diyalog masasına oturmaktadır. Peki; Gülen ve yakın çevresi uğrunda yaşım yaşım ağladığı Peygamberimizden vazgeçerken, Hıristiyanlar İsa’dan vazgeçmekte midirler? Bu sorunun cevabını bizzat Papa’dan alalım:

Kilise ile diğer dinler arasındaki diyaloğa evet diyoruz ancak; tek kurtuluşun İsa olduğunu da ilan etmek zorundayız.(San Pietro Meydanı 25 Haziran 2000)

Papa diyalog için İsa’dan vazgeçmezken, Gülen bu konuda Hz. Muhammed’den (s.a.v) vazgeçebilmektedir. O halde ilkyazımızda sorduğumuz bir soruyu hatırlatalım: Uğrunda yaşım yaşım ağladığı Hz. Muhammed’i (s.a.v) gerçekte sevmiyor muydunuz, seviyorsanız O’ndan nasıl taviz verdiniz, şayet sevmiyorsanız, gözyaşlarınızı neden boşa akıttınız.
Sonraki maddeyle devam edelim evet, ALLAH’ın emir ve yasakları çok açık ve net bir biçimde çiğnendi, hem de ALLAH’ın kanunlarına devrimler ilan edilerek. Nasıl mı bakalım.

2000 yılında Harran’da düzenlenen en etkili diyalog toplantısında çifte dinli insanların olduğu ve olabileceği tezi ortaya atılarak, yasak olmasına rağmen bir Müslüman kızla bir metodis Hıristiyanın nikâhı Haham, Papaz ve Müftünün önünde kıyılmıştır. Yanlış okumadınız. Bu toplantıda bu yapılmıştır. Bu düğünü de 15 Nisan 200 tarihli Zaman gazetesi ‘Diyalogdan Düğüne’ adlı başlıkla yayımladı. Sür manşetindeyse Bu Bir Devrim başlığı vardı. Şimdi bu konu hakkında Kuran neler demiş bir de ona bakarak yorumumuzu genişletelim:

-Bu kadınlar o inkârcılara helal değildir, onlarda bunlara helal olmazlar.’ (Mümtehine 10)

İşin ilginç yanı ise bu evliliğin bizzat Papa II. John Paul tarafından istenmiş olmasıdır. Ağustos 1999 tarihli bir konuşmasında bunu çok açıkça ortaya koymaktaydı:

Hıristiyan erkekler, Müslüman kadınlarla evlenebilmelidir.

2004 yılında Mardin’de düzenlenen toplantılarda temsili Sırat köprüsünden haham ve papazlar da geçirilerek, Hıristiyan ve Yahudilerinde cennete gidebileceği mesajı çok açık bir şekilde verilmiş ve bu temsili geçiş aynı tarihlerde Gülen’in kanalı olan Samanyolu Tv'de yayınlanmıştır. Bu noktada hem ALLAH’ın buyruğu çiğnenmiş hem de dördüncü madde dede dediğimiz gibi, geniş bir kitlede Hıristiyanlığında geçerli bir din olduğu mesajı verilmiştir. Bu noktada ALLAH kendi katında tek hak dinin İslam olduğunu Maide suresinde ayan beyan ortaya koyarken şu can alıcı soruyu tekrar yazalım: ALLAH katında tek hak din İslam dini iken, siz ‘dinler’ diyerek nasıl oluyor da başka dinlerinde varlığını kabul ediyor, edebiliyorsunuz, bu sorunun cevabı varsın bir sır olarak kalsın…

Selam Sevgi ve Dua ile...  
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Diyalog Ve Türkiye... Empty
MesajKonu: Geri: Diyalog Ve Türkiye...   Diyalog Ve Türkiye... EmptyPaz Mart 30 2014, 01:18

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nur_Sultan
Moderator
Nur_Sultan


Mesaj Sayısı : 3652
Kayıt tarihi : 21/09/08
Yaş : 55

Diyalog Ve Türkiye... Empty
MesajKonu: Geri: Diyalog Ve Türkiye...   Diyalog Ve Türkiye... EmptyPaz Mart 30 2014, 20:30

MaVi_GüL demiş ki:
çiçek16 Allah razı olsun çiçek16 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Diyalog Ve Türkiye...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Diyalog Süreci ve Gelişimi...
» Türkiye'nin Başı Sağolsun
» Türkiye'yi Ağlatan Ezan...
» Türkiye Direniş Marşı
» Türkiye iki büyük savaşı engelledi!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: