ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Taş mı Yüreğin Ey Yar...   Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Taş mı Yüreğin Ey Yar...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Taş mı Yüreğin Ey Yar...   Empty
MesajKonu: Taş mı Yüreğin Ey Yar...    Taş mı Yüreğin Ey Yar...   EmptyPaz Tem. 07 2013, 19:38

Taş mı Yüreğin Ey Yar...

Ey yâr, susuşum sözümü esirgemekten değil. Sana değen sözleri çoktan yitirdim; dudağım avare, dilim perişan. Aklım ermiyor ki, sustuğumu bileyim. Kalbim ayılmıyor ki sana hitap edeyim. Kelimelerin sıcağı kaçmış, hece hece küllenmişler; sükût lehçesinde aç susuz bir mülteciyim şimdi. Seni taşa benzettiler. Öyle dilsiz, öyle hayatsız, öyle duygusuz diye. Değirmende konuşan taş değil midir peki. Acıyı öğütüp ekmek eyleyen senin dönüşün değil mi. Sen değil misin kabrimi bekleyen sadık yâr. Dillerin sustuğu yerde sen değil miydin ısrarla adını söyleyen unutulanların. Sen değil misin nice dertlinin derdini hiç itirazsız dinleyen...

Sahiden taş mı kesildin, oysa, sen sözlere efsûn bağışlayan dudaksın. Nefesi boşluğun hapsinden kurtarırsın. (Belki de her ses bir mahpusun kırılmış zincirlerinin şakırtısıdır.) Sana değdiği yerde dirilir sessizlik. Sana vuruldukça hece hece kanatlanır suskunluk; şiirlerin ufkuna yükselir söz, öykülerin kuytularında giyinir. Benki, dağı delen Ferhat; söz ki dağı kar gibi eritir de Şirin yâri sımsıcak kucaklar. Benki Aslı'ya Kerem; ses ki çatlak dudaklardan sızan kevserdir. Senki Kerem'in Aslı'sın; söz ki tek bir hecesi bizi varlığın koynuna saklar; Ol sözü hatırına yokluk varlığa yüz bulur...

Taşın sözü yok mudur ey yâr, taş dediğin konuşur, zamanın dudağıdır. Çatlaklarından acılar sızar; kuytularında çocuk gülüşleri gibi neşeler saklar. Taş dediğin susar, zamanın dilidir; bir bakışında nice gürültüyü susturur; anlamsız telaşları dağıtır, hoyrat koşturmaları durdurur. Kadîm zamanlar içinden sızıp gelen bir kan gibidir taş; nabzımızı doldurur...

Taş zamanla eskimez mi, sen zamansın, ey yâr, gelir ve gidersin. Saatlerin kadranında uslu uslu gezinirsin amma saçlarımı değil sadece kemiklerimi dağıtırsın. Usulca sokulursun odama; tik tak, sadece tik tak, eşyalarımı değil sadece beni de benden çalarsın; elbisemi değil sadece tenimi de soyarsın. sevdiğimle arama ayrılıklar koyansın. Sen çoğaldıkça ben azaldım; seni tükettim derken ben tükendim. Sen zamansın, ey yâr, pek utangaçsın...

Taş kesilmişsin ki sana vefasız dediler, tanımazmışsın beni, adımı bile anmazmışsın, güzellikten hiç anlamazmışsın. Mehtabı kucaklayan sen değil misin her defasında, günün ilk ışıkları sana koşmadı mı her sabah. Nice surlarda masum bebekleri bekleyen sendin, nice sütunlarda fısıltılı dualara fısıltını ekleyen sensin. Köprülerde kemerlerde yâri yâre kavuşturan senin metanetin değil mi. Çeşmelerden serin sulara yol veren senin serinliğin değil mi. Dereler boyu suların elinden tutup şarkılar söyleyen sen değil misin...

Aslında kendi taşını dikiyor değil mi insan, her gün bir önceki günde bırakırız bedenimizi. Her yeni günün sabahında eskimiş bedenlerini yüklenir gibi insan. Sanki yakamızda çocukluk fotoğrafımızı taşır gibi yürürüz yeni zamanlara. Kendi cenazesini kaldırır gibidir insan, baktığımız her yüzün ardında eskimiş yüzler saklıdır, şimdiki bedenimiz daha öncekilerin başını bekleyen konuşkan bir taştır. Ölmüş yanlarımızı hatırlatır, bir taş gibi ağırlaşır gözlerimizin karası. Var yok arası bir titreyişe dönüşür nefesimiz, iki nefes ortasında dikilir taşımız. Taştan taşa koşar bakışımız, hatıralarda saklı, solgun fotoğraflara nakışlı yüzler üzerine uzanır gölgesi...

Sen değilsin; taş benim ey yâr kendimi taşımaya mecâlim yok, kendime söyleyecek sözüm yok. Kabrimden kalbine taşınıyorum ey yâr, suskunluğum taş olmaklığımdan, sözsüzlüğüm sözümü taşa devrettiğim için. Bağrımda ağır ve soğuk bir suskunluk, taşıdığım sensin ey yâr. Söze sığdıramadığım ve hiç susturamadığım, ne oldu kalbime, katılaştı, katılaştı taştan da katılaştı. Ağlarsa, taşlar ağlar, ben ağlayamadım; sen ağla, taş değil misin ey yâr...

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Taş mı Yüreğin Ey Yar...   Empty
MesajKonu: Geri: Taş mı Yüreğin Ey Yar...    Taş mı Yüreğin Ey Yar...   EmptyPtsi Tem. 08 2013, 01:00

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Taş mı Yüreğin Ey Yar...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bazen Elinin Değemediğine Yüreğin Değer Yüreğin Dokunur...
» Yüreğin Yüreğe Gülümsemesi...
» Yanık Yüreğin...
» Bir Yüreğin Anatomisi
» Yüreğin Çatlayacak Öfkenle

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: