ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Gökyüzünün Sakinleri  Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Gökyüzünün Sakinleri

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Menekşe
Özel Üye
Özel Üye



Mesaj Sayısı : 2555
Kayıt tarihi : 30/08/10

Gökyüzünün Sakinleri  Empty
MesajKonu: Gökyüzünün Sakinleri    Gökyüzünün Sakinleri  EmptySalı Şub. 26 2013, 20:46

Gökyüzünün Sakinleri

Kuşları bilirsiniz. Ansiklopedik bilgiler eşliğinde, uzun uzadıya onları anlatacak değilim. Bir kuş, sadece kuştur, o kadar!

Yazıya oturmadan önce, uzun bir müddet kuşları kafamda uçurdum. Meğer son dört yılda, kuşlarla ilgili ne çok dize yazmışım. Sonuncusu: 'Akşamın rengine dönerken kuşlar...'

Diğer kültürlerde de öyle mi, bilmiyorum. Bizim kültürümüzde, kuşun bir diğer özelliği de ağırlık birimi olarak kullanılmasıdır. En çok da serçeyi kullanırız. Kullanmasına kullanırız da, bir serçenin kırk sene yaşadığını pek bilmeyiz.

İlginçtir, hafifliğin ölçüsü bile tüy değil, kuştur. Mesela borçlardan veya bir sıkıntıdan arınıp rahatlayınca, "kuş gibi oldum" denilir. Yine, ağırlıklarından kurtulup da gelene "kuş kadar kalmışsın" sözü söylenir. Saf insanlar için söylenen kuşlu benzetmelere ise hiç girmiyorum.

Behçet Necatigil, "şiir iki şey ister" der ve devam eder: "Hem seni, hem hünerini. Tek başına sıkıcı bir ağırlıksın, hüner ağırlığı hafifletir." (Bile Yazdı.)

Bundan dolayı mıdır, bilmem, hüner ile kuş kelimelerini hep bir ve beraber anımsarım. Kuş, benzetmelerin aksine, en hünerli canlılardan biridir. Sözgelimi, serçenin, insanlara bu kadar yakın olup da evcilleşmemesi, hünerli olduğunun en büyük ispatıdır. Paul Valery, İmge ve Sanrı'da, "önemli olan tüy kadar değil, kuş kadar hafif olmaktır" der. Böylece, 'hafiflik' kelimesini de oradan alıp buraya koymuş oluyoruz. Hüner ve hafiflik. İşte kuş imgesinin özeti.

Kuşlar içinde en çok saka kuşunu severim. Sakanın eski isimlerinden biri de Yeniçeri kuşudur. Saka gibi küçük kuşların en büyük özelliği ise şiirden anlamalarıdır. Fakat bunu size ispat edemem. İmkânsız. Mesela sakanın kesik kesik uçuşu, aklıma Sezai Karakoç'un şu iki dizesini getirir: "Ey yeşil sarıklı ulu hocalar bunu bana öğretmediniz / Bu kesik dansa karşı bana bir şey öğretmediniz."

Turgut Uyar'dan ilhamla, "Göğe Bakma Durağı" isimli kuş gözlem kulübü kurmayı düşünmüş biri olarak, Nallıhan Kuş Cenneti'nde mola vermiş de, bir tane kuş görememiştim. Bu durum, sadece 'şanssızlık' kelimesiyle açıklanamaz. Nasip diyelim.

Şiirler, şarkılar, türküler, masallar, esfaneler, bilmeceler. Kuşlarla ilgili bir yazı yazmak, kolay gibi görünen zor bir iştir. Sadece kuş isimlerini anmak bile, en az bir sayfa tutacaktır. Böyle bir yazı yazıp da kültürümüzde yeri olan keklik, üveyik, turna gibi kuşları dışarıda bırakmak, eksiklikleri de beraberinde getirecektir. Varsın getirsin.

Yeri gelmişken, şunu da söyleyeyim: Kanatları olan bir canlıya kuş diyebilmem için, mutlaka ağaç dalına konuyor olması lazım. Bu gerekçemden dolayı, martı gibi gökyüzü sakinlerini kuş olarak görmüyorum.

Devam edelim.

Bir keresinde, avcıların kanalında şahit olmuştum. Adam, önce kuşu öldürüyor, köpeğine getirtiyor, sonra da tüylerini okşayarak seviyor. (Sapık Sevgi, Andre Gide.)

Anlamlı olan şudur: Kuşun dokunulmazlığı yoktur, fakat kuş yuvalarının vardır. Ağaçları budarken, boş olsalar bile, kuş yuvalarının olduğu dallara dokunmayız. Bunun nedenini düşünmedim değil, düşündüm. Galiba yuva kavramına olan saygımızdan dolayı böyle bir şey yapıyoruz. Yuvayı kuran dişi kuştur ve eşimiz, sıcak yuvamızda bizi beklemektedir falan.

Bu arada, "Her kuşun eti yenmez; kuş var, et yedirirler" atasözünü de hatırlatmak isterim. Bu söz, yırtıcı kuşlardan çalışan kadınlara kadar, birçok meseleyi kapsama alanına alıyor. Sizce de öyle değil mi?

Kuş, sadece hüner ve hafiflik imgelerini çağrıştırmıyor; ölümü ve dirimi de hatırlatıyor. "Günler gelip geçmekteler / Kuşlar gibi uçmaktalar" diyen İbrahim Hakkı Hazretleri, ölümün adını bile anmadan, can ile kuş arasındaki en muhteşem bağı kurmuştur. Bundan daha iyisi yazılamaz diye düşünüyorum.

Bilenler bilir, kuşların bir özelliği de çabuk ölmeleridir. Vakti gelince, tenha bir yere gidip ölmeye dururlar. (Kuş kadar canı var.)

Ve dirim. Sevinçli hallerimizi, ferahlığımızı, âşıksak aşkımızı, çoğu kez, kuşlardan ilham alarak dile getiririz. Sevinçten uçacak hale gelmemiz, yüreğimizin pır pır atması, gönlümüzün kanatlanacak gibi olması vs.

Güzel olan şudur: Sevinç ve aşk, kuş kadar hafiftir, hünerlidir.


ibrahim tenekeci
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Gökyüzünün Sakinleri  Empty
MesajKonu: Geri: Gökyüzünün Sakinleri    Gökyüzünün Sakinleri  EmptyÇarş. Şub. 27 2013, 01:15

çiçek5 Allah razı olsun çiçek5
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gökyüzünün Sakinleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Denizler Gökyüzünün Renginin Dokunduğu Sulardır

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Denemeler-
Buraya geçin: