ebeda Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi |
Son Konular
|
Konu
|
Son Yazan |
GöndermeTarihi |
|
| Cuma Şub. 09 2024, 12:26
|
|
| Cuma Şub. 09 2024, 12:25
|
|
| Cuma Şub. 09 2024, 12:25
|
|
| Cuma Şub. 09 2024, 12:24
|
|
| Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
|
|
| Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
|
|
| Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
|
|
| Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
|
|
| Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
|
|
| Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
|
|
| Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
|
|
| Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
|
|
| Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
|
|
| Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
|
|
| Ptsi Kas. 06 2023, 20:14
|
| | Mübarek Gün ve Geceler | |
|
+22Cennet Çiçeği hazan muallim.ag nurtanesi mutedil sonayozen miftah hamne bedii Nur_Sultan gülesevdalı Su DamLaSI bilge AySeNuR *dost* nur_şen fatma16 beyza57 Tugb@ balon454 mustafa43 MaVi_GüL 26 posters | |
Yazar | Mesaj |
---|
Nur_Sultan Moderator
Mesaj Sayısı : 3652 Kayıt tarihi : 21/09/08 Yaş : 55
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler C.tesi Haz. 04 2011, 13:25 | |
| | |
| | | Cennet Çiçeği Özel Üye
Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53
| Konu: CUMANIZ HAYR OLA Cuma Haz. 10 2011, 01:37 | |
| [b]CUMANIZ HAYR OLA
Nasıl biteceğini bilene, Her can ölümü tadacaktır. Biz, sizi sınamak için gâh şerle, gâh hayırla imtihan ederiz. Sonunda Bizim huzurumuza getirileceksiniz.]Enbiyâ, 35] Hayâlin dilde nakşı varsa da bilmez hayâl zâtın
Dilimde gerçi nâmın âh, dilim de bîhaber senden
Cihan durdukça şerh etsem seni mümkün değil zîrâ
Seni îzâh ve şerh âciz, beyân da bîhaber senden Akıllı kimse, kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır. Âciz de, nefsini hevâsının peşine takan ve ALLAH’tan temennide bulunan kimsedir. ]Hadis-i Şerif Bu satırları Hak aşıkları için hazırlamak gücünü ve aşkını bahşeden Cenab-ı Hakka, böylesi bir vazifede fakirini kullanan Feyyaz-ı Mutlak Hazretlerine namütenâhi hamd ü senalar… Ey hakîkat mâdenine, aşk diyârına doğru yol alanlar, merhabalar efendim! Hoş geldiniz! Hoş sâfâlar getirdiniz… Şevk ve cezbe-i Rahmâni ile mahvolan bir candan, cemâle müşteri kulları meclis-i uşşaka çağıran bir nidâdır âhımız… Bu haftaki mektubun ve dahi âh u efgânımızın anahtarı, bu âh içre bir “buğday tanesi” oldu. Takılalım peşinde görelim bakalım akibeti ya nice olur Ahh erenlerim, gelin görün bir buğday tanesinin başına neler gelir neler… Bir buğday tanesi toprağa düşende önce çürüyor, varlığından geçiyor. Sonra izn-i ilâhî ile filiz veriyor, nice başaklar yetiştiriyor. Olgunlaşıp başını eğince ehli onu biçiyor. Harmanlarda atların ayakları altında, makinelerde haddelerin arasında çiğneniyor. Taneleri ve samanları ayrılıyor. Buğday ambara, saman, samanlığa konuluyor. Bütün bunlara rağmen buğdayın işi bitmez. Değirmene götürülerek taşların arasında ezilir ve un hâline gelir Bu kadarla da bitmez, su ile yoğrulup hamur olur. Sonra fırına atılır. Şiddetli ateşler içinde uzun zaman yanar ve pişer. Güzel bir ekmek hâline gelir. Ancak bundan sonradır ki faydalı bir gıda hâline gelmiştir. Ekmek fırına girip piştiği gibi, insan da ibtilâ çeke çeke pişer ve olgunlaşır. İbtilâ; belâya uğramak, musibete düşmek insanın iyiliğini, kötülüğünü ve kemâl derecesini meydana çıkaran bir tecrübe ve imtihandır… Diğer nimetlerin arasında ekmeği nân-ı aziz kılan Mevlam, diğer canlar arasında bir tek sana Hazret-i insan makamını ihsan eylemiş, seçildiğini bilene, şükrünün kaygısını taşıyana aşk olsun… Rivayet olunur ki Musa Aleyhisselâm bir gün hem hikmet-i Rabbanîyi idrak için hem de halka bunun sırrını izhar edip kalplerini itmi’nana kavuşturmak için Ya Malike’l-mülk! (Ey varlık aleminin maliki!) Neden Kainat’ı ve insanı maddî ve manevî binbir nakış ile tanzîm ve tasvîf ediyor, sonra da hâk ile yeksân ediyorsun? Yâ Rabbi! Müminleri harplerde atların ayakları altında niçin çiğnetiyorsun, kullarını cehennemde niçin yakıyorsun?” diye münâcatta bulunur Bunun üzerine Hakk Teâlâ Cebrâil Aleyhisselam’ı göndererek ona buyurdu: “Ey Musa! Toprağa bir tohum ek de, sorduğun sualin esrarına dal!” Musa(a.s.) ekin ekti. Ekin kemale erdi. Ve onları biçti. O sırada kulağına hâtiften bir ses geldi: “Ey Musa, niçin önce ekiyor, sonra kemale erince de biçiyorsun?” Musa (a.s.) dedi ki Ya Rabbi, ekinde hem tane, hem saman mevcud olduğu için biçtim. Çünkü tane, saman ambarına layık değildir. Saman da, buğday ambarı için zarardır. Bu ikisini karıştırmak hikmet değildir. Hikmet olan, eleyip ayırmaktır.” Kalan hışırtıyı da yakarken Cebrâil Aleyhisselâm gelir. “Yâ Musa ne yapıyorsun?” diye sorar. “Buğday ektim, biçtim, harman yaptım. Buğdayı ambara, samanı samanlığa koydum. Hışırtıyı da yakıyorum.” diye cevap verir O zaman Cebrâil Aleyhisselâm: “ALLAH-u Teâlâ da işte böyle yapıyor.” buyurur Sedef durumunda olan cesedler de birbirinden farklı olup, biri inci, diğeri de boncuk durumundadır. Buğday, samandan ayrıldığı gibi, iyi ve kötü huyları da tefrik edip, süflilerin de terbiye ve tezkiyesi vacibtir. Bu alem ve insan, hikmet ve esrar hazîneleri gizli kalmasın diye yaratıldı. Çünkü Cenab-ı Hakk; “Ben gizli bir hazîne idim. Bilinmeyi arzu ettim de bu yüzden mahlûkatı yarattım.” buyurdu. Bunu işit de, neyi kaybettiğini hatırla, kendini yaratılış hikmetine, yani kulluğa ve Hakk’a vâsıl eyle! [Hz. Pir Mevlana] Aşk yolu belâlıdır
Her kârı cefâlıdır
Cânından ümidin kes
Cânâna erem dersen Bir canın, insanlığa faydalı olabilmesi için mânevî olarak ekilip varlığını yok etmesi lâzımdır. Ondan sonra çeşitli ibtilâlara, imtihanlara maruz kalır. Bu sıkıntılarda ihlâsını ve teslimiyetini ibraz ederse, tanenin samandan ayrıldığı gibi ayrılır. Ona ibtilâ verilmeseydi samanlar arasına karışıp gidecekti. Mânevî ibtila fırınlarında pişe pişe ekmek olur, ondan herkes gıdalanır. Artık onun kendisine âit hiçbir varlığı yoktur. ALLAH-u Teâlâ onu öyle bir hâle koyar ki, üstündeki varlığın sahibine ait olduğunu çok iyi bilir. Bunlar Mürşid-i kâmil olan kısımdır. ALLAH-u Teâlâ ona o vazifeyi vermiştir. Veren O, gönderen O, yaptıran yine O. “Yaptım” diye bir şey yoktur. “Yaptım” dememesi için zaten onu o hâle koymuştur Diyelim ki sen bir buğdaysın, toprağa düştün ve çürüdün. Sonra tekrar filizlendin, başak verdin. Kesildikten sonra harman oldun. Tanelere ayrıldın. Taşların altına girerek öğütüldün, un oldun. Üstelik o toz da üfleyince yok oluyor. Peki senin varlığın nerede kaldı? Bütün fiiller Fâil-i mutlak’ındır. Mevlâ dilediğini dilediği yere koyar, dilediği yerde vazife gördürür. Bütün icraatların kendisine âit olduğunu dilediğine duyurur Gönül, buğday tanesi gibidir, biz de değirmen gibiyiz. Değirmen hiç niçin döndüğünü bilir mi? Beden de değirmen taşı gibi, düşüncelerimiz de onu döndüren suya benzer Taş der ki: “Bu dönme işini su bilir.” Su da;”Bu işi ancak değirmenci bilir.” der. Çünkü bu suyu değirmene akıtan o dur. Değirmenci de der ki: “Ey ekmek yiyen kişi, şu değirmen dönmeseydi kim ekmekçi olurdu?” Mâcera bu, hikaye uzar gider. Sus, sen bu işi Hakk’a sor da cevabını gönlünde ara! [Hz. Pir Mevlana] Ney-i bezm-i gamem ey mah ne bulsan yele ver;
Oda yanmış kuru cismimde hevadan gayrı Ben bu gam meclisinde Ey ay yüzlü, ey sevgili, bu ateşlerde yanmış kuru bedenimde aşktan başka ne bulursan yele ver gitsin… Bir üfleyiş ile yok olacak benliğinden Son üfleyişten evvel sıyrılabilene aşk olsun… Sen’de Hakkın Ben de Hakkın O’da Hakkın Bu da Hakkın… Ne ki Hakkın değil! Hakk’da olmayan bâtıl ise o da Hakkın! Bunları düşünemeyen gafil ise gafil de Hakk’ın! İmdi Gel Ya Hak diyelim, Hakk bizde, biz Hakk’ta olalım… Derviş olan sâdık olur, sâdık olan aşkı bulur, aşık olan maşuku bulur. Mâşuk Hak olduğuna göre Aşk demek Hakk demektir, Hakk demek aşk demektir. Hakk bir aşk da birdir. Ey davasız davalılar! Davamız Hak, Aşkımız Hak, meşkimiz Hak,Ya Hakk Ya Hakk Ya Hakk Huu medet ALLAH eyvallah Güzellik bir, güzel bir, sevgili bir, söz bir. Ruh bir, beden bir, sevgili bir, söz bir. Hüzünlü gönlün sevdiği bir, ateşli ah bir; aşk ve din mülkü bir, sevgili bir, söHak olan âşık-ı sâdık, Seven ve Sevilen, dert ve ilaç bir oluncaya dek Resulu Kibriya Efendimiz’in üç kere tekrarıyla bereketlenen rahmet duasına müşteriyiz: “Konuşmasıyla dünya ve ahirette ALLAH’ın memnuniyetini kazanan; susmasıyla da dünya ve ahiret dertlerinden kurtulan kimseye ALLAH rahmet etsin, ALLAH rahmet etsin, ALLAH rahmet etsin…” Derd-i Hakka tâlip ol
Dermâna erem dersen
Mihnetlere rağıp ol
Âsâna erem dersen Hazret-i Hakk cümlemizi aşkına muhabbetine mazhar eylesin, derdimizi bir eylesin, vasıl-ı ilallah olmak için mezarlık şartı yerine mâiyyet şuuru ihsan buyurup ta böylece iki dünyâmızı da İslâm’ın güzellikleriyle azîz eylesin. Bi ismi zâtike, Ya ALLAH huu Muhabbet-i Ehli beyt-i Mustafa üzerlerimize sâyebân, Vakt-i şerif, sebeb-i gufran, aleme bayram olan Cuma, bir küçük tevbe ayı Cemaziyelahir, ömür ve şahsiyetlerimiz, âhir ve âkibet, zâhir ve bâtınlarımız hayrola,
Cumanız Mübarek Dua ve İbadetleriniz Kabul Olsun... Dualarda Buluşalım İnşALLAH...
Selam Sevgi ve Dua ile..[/b] | |
| | | Cennet Çiçeği Özel Üye
Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53
| | | | Cennet Çiçeği Özel Üye
Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Perş. Haz. 23 2011, 23:48 | |
| [quote="Su_Çiçeği"] [color=indigo] CUMANIZ HAYROLA [color=indigo]Nasıl biteceğini bilmeyene
Her can ölümü tadacaktır. Biz, sizi sınamak için gâh şerle, gâh hayırla imtihan ederiz. Sonunda Bizim huzurumuza getirileceksiniz.Hayâlin dilde nakşı varsa da bilmez hayâl zâtın Dilimde gerçi nâmın âh, dilim de bîhaber senden Cihan durdukça şerh etsem seni mümkün değil zîrâ Seni îzâh ve şerh âciz, beyân da bîhaber senden
Akıllı kimse, kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır. Âciz de, nefsini hevâsının peşine takan ve ALLAH’tan temennide bulunan kimsedir. Bu satırları Hak aşıkları için hazırlamak gücünü ve aşkını bahşeden Cenab-ı Hakka, böylesi bir vazifede fakirini kullanan Feyyaz-ı Mutlak Hazretlerine namütenâhi hamd ü senalar…
Ey hakîkat mâdenine, aşk diyârına doğru yol alanlar, merhabalar efendim! Hoş geldiniz! Hoş sâfâlar getirdiniz… Şevk ve cezbe-i Rahmâni ile mahvolan bir candan, cemâle müşteri kulları meclis-i uşşaka çağıran bir nidâdır âhımız… Bu haftaki mektubun ve dahi âh u efgânımızın anahtarı, bu âh içre bir “buğday tanesi” oldu. Takılalım peşinde görelim bakalım akibeti ya nice olur Ahh erenlerim, gelin görün bir buğday tanesinin başına neler gelir neler… Bir buğday tanesi toprağa düşende önce çürüyor, varlığından geçiyor. Sonra izn-i ilâhî ile filiz veriyor, nice başaklar yetiştiriyor. Olgunlaşıp başını eğince ehli onu biçiyor. Harmanlarda atların ayakları altında, makinelerde haddelerin arasında çiğneniyor. Taneleri ve samanları ayrılıyor. Buğday ambara, saman, samanlığa konuluyor. Bütün bunlara rağmen buğdayın işi bitmez. Değirmene götürülerek taşların arasında ezilir ve un hâline gelir Bu kadarla da bitmez, su ile yoğrulup hamur olur. Sonra fırına atılır. Şiddetli ateşler içinde uzun zaman yanar ve pişer. Güzel bir ekmek hâline gelir. Ancak bundan sonradır ki faydalı bir gıda hâline gelmiştir Ekmek fırına girip piştiği gibi, insan da ibtilâ çeke çeke pişer ve olgunlaşır. İbtilâ; belâya uğramak, musibete düşmek insanın iyiliğini, kötülüğünü ve kemâl derecesini meydana çıkaran bir tecrübe ve imtihandır…
Diğer nimetlerin arasında ekmeği nân-ı aziz kılan Mevlam, diğer canlar arasında bir tek sana Hazret-i insan makamını ihsan eylemiş, seçildiğini bilene, şükrünün kaygısını taşıyana aşk olsun…
Rivayet olunur ki Musa Aleyhisselâm bir gün hem hikmet-i Rabbanîyi idrak için hem de halka bunun sırrını izhar edip kalplerini itmi’nana kavuşturmak için:
Ya Malike’l-mülk! (Ey varlık aleminin maliki!) Neden Kainat’ı ve insanı maddî ve manevî binbir nakış ile tanzîm ve tasvîf ediyor, sonra da hâk ile yeksân ediyorsun? Yâ Rabbi! Müminleri harplerde atların ayakları altında niçin çiğnetiyorsun, kullarını cehennemde niçin yakıyorsun?” diye münâcatta bulunur
Bunun üzerine Hakk Teâlâ Cebrâil Aleyhisselam’ı göndererek ona buyurdu: “Ey Musa! Toprağa bir tohum ek de, sorduğun sualin esrarına dal!”
Musa(a.s.) ekin ekti. Ekin kemale erdi. Ve onları biçti. O sırada kulağına hâtiften bir ses geldi: “Ey Musa, niçin önce ekiyor, sonra kemale erince de biçiyorsun?”Musa (a.s.) dedi ki
Ya Rabbi, ekinde hem tane, hem saman mevcud olduğu için biçtim. Çünkü tane, saman ambarına layık değildir. Saman da, buğday ambarı için zarardır. Bu ikisini karıştırmak hikmet değildir. Hikmet olan, eleyip ayırmaktır.”
Kalan hışırtıyı da yakarken Cebrâil Aleyhisselâm gelir. “Yâ Musa ne yapıyorsun?” diye sorar. “Buğday ektim, biçtim, harman yaptım. Buğdayı ambara, samanı samanlığa koydum. Hışırtıyı da yakıyorum.” diye cevap verir O zaman Cebrâil Aleyhisselâm: “ALLAH-u Teâlâ da işte böyle yapıyor.” buyurur
Sedef durumunda olan cesedler de birbirinden farklı olup, biri inci, diğeri de boncuk durumundadır. Buğday, samandan ayrıldığı gibi, iyi ve kötü huyları da tefrik edip, süflilerin de terbiye ve tezkiyesi vacibtir. Bu alem ve insan, hikmet ve esrar hazîneleri gizli kalmasın diye yaratıldı. Çünkü Cenab-ı Hakk; “Ben gizli bir hazîne idim. Bilinmeyi arzu ettim de bu yüzden mahlûkatı yarattım.” buyurdu. Bunu işit de, neyi kaybettiğini hatırla, kendini yaratılış hikmetine, yani kulluğa ve Hakk’a vâsıl eyle! [Hz. Pir Mevlana]
Aşk yolu belâlıdır
Her kârı cefâlıdır
Cânından ümidin kes
Cânâna erem dersen
Bir canın, insanlığa faydalı olabilmesi için mânevî olarak ekilip varlığını yok etmesi lâzımdır. Ondan sonra çeşitli ibtilâlara, imtihanlara maruz kalır. Bu sıkıntılarda ihlâsını ve teslimiyetini ibraz ederse, tanenin samandan ayrıldığı gibi ayrılır. Ona ibtilâ verilmeseydi samanlar arasına karışıp gidecekti. Mânevî ibtila fırınlarında pişe pişe ekmek olur, ondan herkes gıdalanır. Artık onun kendisine âit hiçbir varlığı yoktur. ALLAH-u Teâlâ onu öyle bir hâle koyar ki, üstündeki varlığın sahibine ait olduğunu çok iyi bilir. Bunlar Mürşid-i kâmil olan kısımdır. ALLAH-u Teâlâ ona o vazifeyi vermiştir. Veren O, gönderen O, yaptıran yine O. “Yaptım” diye bir şey yoktur. “Yaptım” dememesi için zaten onu o hâle koymuştur.
Diyelim ki sen bir buğdaysın, toprağa düştün ve çürüdün. Sonra tekrar filizlendin, başak verdin. Kesildikten sonra harman oldun. Tanelere ayrıldın. Taşların altına girerek öğütüldün, un oldun. Üstelik o toz da üfleyince yok oluyor. Peki senin varlığın nerede kaldı? Bütün fiiller Fâil-i mutlak’ındır. Mevlâ dilediğini dilediği yere koyar, dilediği yerde vazife gördürür. Bütün icraatların kendisine âit olduğunu dilediğine duyurur
Gönül, buğday tanesi gibidir, biz de değirmen gibiyiz. Değirmen hiç niçin döndüğünü bilir mi? Beden de değirmen taşı gibi, düşüncelerimiz de onu döndüren suya benzer Taş der ki: “Bu dönme işini su bilir.” Su da;”Bu işi ancak değirmenci bilir.” der. Çünkü bu suyu değirmene akıtan o dur. Değirmenci de der ki: “Ey ekmek yiyen kişi, şu değirmen dönmeseydi kim ekmekçi olurdu?” Mâcera bu, hikaye uzar gider. Sus, sen bu işi Hakk’a sor da cevabını gönlünde ara! ]Hz. Pir Mevlana] Ney-i bezm-i gamem ey mah ne bulsan yele ver;
Oda yanmış kuru cismimde hevadan gayrı
Ben bu gam meclisinde Ey ay yüzlü, ey sevgili, bu ateşlerde yanmış kuru bedenimde aşktan başka ne bulursan yele ver gitsin… Bir üfleyiş ile yok olacak benliğinden Son üfleyişten evvel sıyrılabilene aşk olsun…
Sen’de Hakkın Ben de Hakkın O’da Hakkın Bu da Hakkın… Ne ki Hakkın değil! Hakk’da olmayan bâtıl ise o da Hakkın! Bunları düşünemeyen gafil ise gafil de Hakk’ın! İmdi Gel Ya Hak diyelim, Hakk bizde, biz Hakk’ta olalım… Derviş olan sâdık olur, sâdık olan aşkı bulur, aşık olan maşuku bulur. Mâşuk Hak olduğuna göre Aşk demek Hakk demektir, Hakk demek aşk demektir. Hakk bir aşk da birdir. Ey davasız davalılar! Davamız Hak, Aşkımız Hak, meşkimiz Hak,Ya Hakk Ya Hakk Ya Hakk Huu medet ALLAH eyvallah Güzellik bir, güzel bir, sevgili bir, söz bir. Ruh bir, beden bir, sevgili bir, söz bir. Hüzünlü gönlün sevdiği bir, ateşli ah bir; aşk ve din mülkü bir, sevgili bir, söz bir. Aşkım ve bıkkınlığım bir, hastalığım ve iyiliğim bir; kovulmam ve kınanmam bir, sevgili bir, söz bir. [Hz. Pir Mevlana
Hak olan âşık-ı sâdık, Seven ve Sevilen, dert ve ilaç bir oluncaya dek Resulu Kibriya Efendimiz’in üç kere tekrarıyla bereketlenen rahmet duasına müşteriyiz: “Konuşmasıyla dünya ve ahirette ALLAH’ın memnuniyetini kazanan; susmasıyla da dünya ve ahiret dertlerinden kurtulan kimseye ALLAH rahmet etsin, ALLAH rahmet etsin, ALLAH rahmet etsin…”
Derd-i Hakka tâlip ol
Dermâna erem dersen
Mihnetlere rağıp ol
Âsâna erem dersen
Hazret-i Hakk cümlemizi aşkına muhabbetine mazhar eylesin, derdimizi bir eylesin, vasıl-ı ilallah olmak için mezarlık şartı yerine mâiyyet şuuru ihsan buyurup ta böylece iki dünyâmızı da İslâm’ın güzellikleriyle azîz eylesin.
Bi ismi zâtike, Ya ALLAH huu
Muhabbet-i Ehli beyt-i Mustafa üzerlerimize sâyebân, Vakt-i şerif, sebeb-i gufran, aleme bayram olan Cuma, bir küçük tevbe ayı Cemaziyelahir, ömür ve şahsiyetlerimiz, âhir ve âkibet, zâhir ve bâtınlarımız hayrola,
Cumanız Mübarek Dua ve İbadetleriniz Kabul Olsun... Dualarda Buluşalım İnşALLAH...
Selam Sevgi ve Dua ile | |
| | | MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Cuma Haz. 24 2011, 01:42 | |
| | |
| | | mustafa43 Admin
Mesaj Sayısı : 12855 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Mirac Kandili.... Salı Haz. 28 2011, 21:15 | |
| | |
| | | Cennet Çiçeği Özel Üye
Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53
| Konu: Dualarda buluşmak ümidiyle hayırlı Kandiller Salı Haz. 28 2011, 21:17 | |
| Dualarda buluşmak ümidiyle hayırlı Kandiller Sesi kısarak sözü yükseltmektir dua... Kelamdır, kelimedir,duyuş ve hissediştir... Kuvvet ve Kudret karşısında aczin ve zavallılığın sınanmasıdır. Kimi zaman ise sadece "O"nun adını anmak için bir yakarıştır. Ama ne olursa olsun,gözyaşı kadar içten ve kartanesi gibi bembeyazdır...
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren ALLAH noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.” (İsrâ, 1 )
Miraç Kandili Dua
Eûzu billēhi mineş-şeytânirracîm Bismillēhirrahmēnirrahîm
ALLAHümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina ve Mevlana Muhammedinin nuriz zatiyyi ves sirris sariyyi sirruhu fi cemiy’ıl asari vel esmai ves sıfati ve sellim tesliyma
Ya RABBİ
Ey şaşkınlığımda bana yol gösteren RABBİM,
Kederli anımda imdadıma koşanım
Ey beni en iyi anlayanım,
Merhametine sığınarak kapına geldim, beni kapından boş çevirme ALLAH'ım.
Ey bağışlaması bol şanı yüce RABBİM buyuruyorsun ki; '' Sen istemezsen istemesini bilmezsen nasıl vereyim ''
ALLAH'ım boynum bükük, kalbim kederli, bir yaprak gibi titremekteyim. Acı bana kapından boş çevirme ey bağışlaması bol ALLAH'IM. Bizleri Affetmeden huzurundan ayırma.
Senden başka gidecek kapım yok. Rahmetinden bir damla almaya geldim beni rahmetinden mahrum etme neolur Yarab.
Bu zavallı aciz kuluna acı merhamet et ey merhametlilerin en merhametlisi.
RABBİM gönderdiğin Kur'anı kalbime nur, kabrime yoldaş eyle. Kur'an ilmiyle ilimlenmemi nasip eyle. Kur'anı kerim hürmetine Efendimiz'in (SAV) şefaatine nail olanlardan, O'nun (SAV) ümmetine yaraşan kullardan eyle.
Bizleri hayırlı gördüğün sürece yaşat. Hayırlı gördüğün bir andada ruhumuzu teslim al yaRABBİ.
Tüm Ümmet-i Muhammed'e son nefeste, '' Eşhedü ella ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Rasülüh... '' diyerek iman ile çene kapamayı nasib eyle.
Kabir'de hesabını kolay verenlerden, Kabri Cennet bahçelerinden bir bahçe olan, arkamızdan hayırlı ameller , saliha evlatlar , Bizler için Fatiha'lar Yasinler gönderen dostlar bırakanlardan eyle yaRABBİ.
Bizleri münafık , yoldan sapmış, şeytanın hizmetine girmiş , İSLAM'DAN bihaber olmaktan muhafaza eyle.
Ey beni en iyi bilen ALLAH'ım. Mahşer gününde, kimi yüzlerin nur içinde aydınlanıp, kimilerinin ise kapkara kesileceği günde yüzlerimizi ak eyle.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV) , sancağı altında toplanan mesut insanların arasına bizleride katıver, Orada mubarek cemalini görmeyi bizlerede nasip eyle ey en güzel isimlerin sahibi ALLAH'ım.
Yarab tüm Muhammed Ümmetine yardım et, günahlarını bağışla ihtiyacı olanların ihtiyacını nasip eyle, sevdiğin kullar arasında bulundur. Seni anan, zikreden diller, seni düşünen kalpler ver bize.
YaRABBİ, şu anda hastane köşelerinde inim inim inleyen kardeşlerimizede yardım eyle, Tüm hastalarımıza acil şifalar, dertlilerimize devalar, borçlularımıza edalar ihsan eyle,
Bizleri doymayan gözden, kabul edilmeyen duadan, fayda vermeyen ilimden, ürpermeyen kalpten muhafaza eyle.
İnsi ve cinni tüm şeytanların şerrinden, sapıklıktan, azgınlıktan, nefsin kölesi olmaktan bizleri Kuran-ı Kerimin, Peygamber Efendimiz'in (SAV), ve sevdiğin kulların hatrına koru yaRABBİ.
ALLAH'ım Filistin'de, Irak'ta, Afganistan'da, Çeçenistan'da, Azerbaycan'da, Karabağ'da, Afrika'da, Kosava'da Bosna'da dünyanın neresinde eziyet gören, Müslüman olduğu için türlü türlü işkencelere maruz kalan kardeşlerimize yardım et,
Bebek kadın çocuk katillerine, yavruları anasız babasız öksüz yetim bırakan siyonistlere, din düşmanları misyonerlere, bu kokuşmuş dünyayı ele geçirmek için çalışan gözünü hırs bürümüş zalimleri ıslah eyle. Islah olmuyorlarsada kahr-u perişan eyle yaRABBİ.
ALLAH'ım Habib'in (SAV) bu mübarek gecede huzuruna yükseldi. Cemalini gördü. Bizlerde Namazlarımızla Efendimizin (SAV)cemalini görebilmeyi nasib eyle. Namazını istikrarlı ve düzenli bir şekilde kılabilen, RABBİMin yolunda her türlü zorluğu göze alırım diyen gözükara kullarından eyle.
Bizlere verdiğin sayısız bunca nimeti göremedik. Nankörlük ettik. Sıkıntılara karsı sabretmedik isyan ettik. Güzelliğimizin farkına vardık iffetimizi koruyamadık. Sen bizleri Affet yaRABBİ.
Evli olan kardeşlerimize evlerinde huzur bereket hayırlı salih,saliha evlatlar yetiştirebilmeyi nasib eyle. Evlenecek kardeşlerimize, İSLAMı yaşayan bilen hayatında uygulayan hayırlı eşler nasib eyle.
Hakkımızda herşeyin hayırlısını ver. Hakkımızda hayırlı olanı gönlümüze rıza eyle. Gönlümüzde olanları hakkımızda hayırlı eyle.
Sınavlara girecek kardeşlerimize zihin açıklıkları nasib eyle.
Dünya imtihanını kazananlardan eyle yaRABBİ.
Bu duayı okuyan okumayan tüm Ümmet-i Muhammed'e yardım et, Dünyalık ve Ahiret'lik isteklerimizi ver yaRABBİ. Bu gecenin hatrına bizleri Affeyle, bizleri Affeyle, bizleri Affeyle ALLAH'IM.
AMİN (El Fatiha ) (Alıntı) | |
| | | Menekşe Özel Üye
Mesaj Sayısı : 2555 Kayıt tarihi : 30/08/10
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Çarş. Haz. 29 2011, 00:16 | |
| İnsaAllah guzel bir mu’min olarak, can kusu ten kafesinden ucmadan, hesab defterlerimiz onumuze acılmadan, Rabbimizin bize emrettigi “ilk farz” ve Sevgili Nebisinin agzından dokulen “son nasihat” olan namazlarımızı hakkıyla kılıp Mirac lezzetini tadanlardan oluruz. Amin!
Miracınız mubarek, yukselisiniz isra ola… Amin.. | |
| | | MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Çarş. Haz. 29 2011, 00:37 | |
| | |
| | | MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Cuma Tem. 01 2011, 00:53 | |
| | |
| | | mustafa43 Admin
Mesaj Sayısı : 12855 Kayıt tarihi : 03/07/08
| | | | Nur_Sultan Moderator
Mesaj Sayısı : 3652 Kayıt tarihi : 21/09/08 Yaş : 55
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Cuma Tem. 01 2011, 15:45 | |
| | |
| | | Cennet Çiçeği Özel Üye
Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53
| | | | MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Cuma Tem. 08 2011, 00:49 | |
| | |
| | | mustafa43 Admin
Mesaj Sayısı : 12855 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Cuma Tem. 08 2011, 02:53 | |
| | |
| | | Cennet Çiçeği Özel Üye
Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Cuma Tem. 08 2011, 03:22 | |
|
[b]İki dua vardır ki, asla ve asla ret olmaz Dua eden ile ALLAH arasında, perde olmaz Zulüm gören kişinin duası, hiç ret olmaz Müminin gıyabında yapılan dua, ret olmaz Günlerden bugün Cuma, Cumanız mübarek olsun ALLAH’ın selamı ve rahmeti, üzerinize olsun Gününüz aydın, işleriniz hep, yolunda olsun Hasta olan kardeşlerimize, bu dua şifa olsun Kısmetiniz bol, bereketli olsun Geceniz gündüz gibi, aydınlık olsun Yolunuz açık, gönlünüz nur olsun Her gününüz bol, bereketli şen olsun Melekler daima, duacınız olsun Yüreğiniz ferah, İlhamınız bol olsun Sevgili peygamberimiz, şefaatçiniz olsun Cennetin sekiz kapısı, nasibiniz olsun Sıkıntı çekenlerin, sıkıntıları yok olsun Borçlu olanların, borçları hep eda olsun Küs olanların, her birinin barışması olsun ALLAH’ın selamı ve Cumanız mübarek olsun Fikret Gürsoy
Rabbim Cuma hürmetine, amellerimize ihlas, gönlümüze huzur, hastalıklarımıza şifa nasip eylesin. Hayatımızın en hayırlı anında, kendisine layık kul, Efendimiz sav layık ümmet eylesin.Şuurlu, esmayı seyre dalıp, Rabbine teslim olan kullarından eylesin. Ya RABBİ…! Huzuruna ulaşan ve en güzeliyle kabul ettiğin dualar hürmetine; şu aciz, şu biçare şu günahkar dillerinde Sana yönelttiği duaları kabul buyur en güzeliyle. Ya RABBİ…!…Huzuruna gelecek yüzümüz yok biliyoruz. Huzurunda yüzümüz karadan daha kara. Günahlar, isyanlar, maddiyat bizleri sarmakta. Huzuruna geldik olmayan yüzümüzle. Senden af diliyor, af dileniyoruz ya RABBİ…! Yüce Rabbimiz!.. Ey Rahmeti bol, Mağfiret ve İhsanı sonsuz olan Rabbimiz,
bize İslâm gibi bir Din, Kur’an gibi bir kitap ihsanettin.
Sana sonsuz şükürler olsun.
Bizi hidayetinden inayetinden ayırma YaRabbi.
Bizlerde birgün ahiret yolculuğuna çıktığımızda son sözlerimizi Kelime-i Tevhid ile dilimiz ALLAH ALLAH (c.c) diyerek ,kolay ölüm ve İman-ı kamil ile çene kapamak nasibü müyesser eyle YaRabbi.
Görünür görünmez kazadan belâdan,
akla hayale gelmez musibetlerden Sana sığınıyoruz, bütün Ümmeti Muhammedi muhafaza eyle … Hasta kullarına şifalar, dertli kullarına devalar,
borçlu kullarına edalar ihsan eyle YaRabbi.
Kendine layık kul Habibine layık ümmet eyle. Nar-ı cehenneminde el aman el aman diye bagıranlardan eyleme
Ya Rabbi.
Evlerimize huzur, rızıklarımıza bereket ve
iki Cihanda Saadet İhsan eyle YaRabbi… ALLAH’ım! fazlından ve rahmetinden dileniyoruz;
seçkin ve hayırlı kullarınla beraber Firdevs cennetlerini bizim de menzilimiz ve ikâmetgâhımız eyle! Üzerimizdeki lütuflarını saymakla tüketemeyeceğimiz
ihsanı keremi bol Rabb’imiz!
Bize dünya adına verdiğin bütün nimetleri
din-i mübin-i İslam’a hizmet etme istikametinde kullanmayı nasip eyle!
Bizi kardeşlerimizi hepimizi bütün mevcûdâtı kuşatan
ve her şeye şâmil olan engin rahmetinden mahrum etme! ALLAH’ım! Her halimizi ıslah buyur
ve bizi göz açıp kapayıncaya kadar nefsimizle baş başa bırakma!.. Ya Rabbi! Kur’an’ın sönmez ve söndürülmez bir nur olduğunu cihana ilan etmek vazifesini bize ihsan et. “ALLAH’ım bize sana şükretmesini bilen bir kalp ver” ALLAHım! Ölmeden önce ölmenin ne demek olduğunu anlamayı nasip eyle… ALLAH, bizi ve sizi dosdoğru yola iletsin. Bütün kapıların anahtarlarını kendinde bulunduran ALLAHım! Hakkımda en hayırlı kapıyı aç.
AMİN.AMİN.AMİN…
Cumanız Mübarek,Dua ve İbadetleriniz Kabul Olsun... Dualarda Buluşalım İnşALLAH... Selam Sevgi ve Dua ile...[/b] | |
| | | Cennet Çiçeği Özel Üye
Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Cuma Tem. 15 2011, 00:32 | |
|
Aydan geceyi, güneşten gündüzü var eden, inciyi midyenin midesinde, balı arının peteğinde var eden, yağmurdan baharı, topraktan çiçeği var eden, kalbimizi yoktan var eden Rabbimiz''e hamd olsun .. ALLAH''ım! Kalbimize nakşettiklerin için sana şükrediyoruz. Acıların karşılığında cenneti sunduğun, günahlarımızı rahmetinle affettiğin, sevgiyi bize verdiğin için, sana şükürler olsun. ALLAH Tüm Müslümanları bu zor imtihanda başarıya ulaştırsın inşaAllah.
Cumanız Mübarek,Dua ve İbadetleriniz Kabul Olsun... Dualarda Buluşalım İnşALLAH... Selam Sevgi ve Dua ile...[/b][b]Beraat Kandilimiz Mübarek Olsun..
Rabbim ibadetlerimizi ve dualarımızı kabul etsin..
Dualarda buluşmak dileğiyle.. __________________
Dualar doluşuyor ellerime, Dupduru bir hüzünle, Secdelere gömüp başımı Aminlerce ağlıyorum.. | |
| | | tugra Yeni Üye
Mesaj Sayısı : 28 Kayıt tarihi : 04/07/11
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Cuma Tem. 15 2011, 18:05 | |
| Bu gece Berat Kandili. Günahlarımızı gözden geçirelim. Tövbe edelim. İşlenmemiş günahlar için ALLAH'a sığınalım. Kim bilir, yarın nasıl bir güne uyanacağız. Bu gece geç saatlere kadar kaza namazı kılalım, ALLAH'ı zikredelim, Kur'anı Kerim okuyalım. Kırdığımız kalpler var ise onları onaralım. ALLAH'ın razı olduğu kullardan olabilmek duasıyla..Hayırlı kandiller. | |
| | | mustafa43 Admin
Mesaj Sayısı : 12855 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Cuma Tem. 15 2011, 21:52 | |
| | |
| | | MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler C.tesi Tem. 16 2011, 01:54 | |
| | |
| | | Cennet Çiçeği Özel Üye
Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Perş. Tem. 21 2011, 21:58 | |
| - MaVi_GüL demiş ki:
O gun ne mal fayda verir, ne de evlat! Ancak ALLAH’a temiz kalp ile gelenler (kurtulur).” Su’ara suresi: 88-89 Hayirli Cuma’lar arkadaslar,Can dostlar Tasavvuf mevzumuzdan bahsederken en son Su’ara suresinin 88-89. olan yukardaki ayeti yazmistik hatirlarsaniz. Tasavvufun murid uzerinde gerceklestirmeyi gaye edindigi bir husus da bu ”Kalp Selameti”. Burada anlatilan kalp, Allahu Teala’ya ve O’nun emrine teslim olmus kalptir.Onun tek gayesi Allahu Teala’dir, O’nun emri ve seriatidir. Hic bir suphe bu kalp ile Allahu Teala’nin emirlerinin arasina giremez. Boyle bir kalbe sahip olan kimsenin butun ahvali, sozleri, amelleri, zevkleri, zahir ve batin, butun filleri Resul-i Ekrem(sav) Efendimiz’in nuru ile selamet bulmus demektir. Numan ibn-i Besir (ra)’dan rivayetle, Resul-i Ekrem (sav) Efendimiz de, bedenin diger azalarinin selametinin kalbin selametine bagli olduguna ve ancak kalbin masiyetlerden arindirilmasi halinde diger azalarin gorevlerini hakkiyla yerine getirebilecegine dikkat cekerek soyle buyurmustur: ”Dikkat edin! Vucutta kucuk bir et parcasi vardir ki, o iyi olursa butun beden iyi olur, o bozulursa butun beden bozulur. Dikkat edin, O kalptir!.” Burda akla su soru gelebilir: Bu ayet ve hadisler ile benzeri muhtevadaki nasslarda zikredilen ”Kalp Selameti” nasil saglanir? Buna soyle cevap vermek mumkundur arkadaslar: Kalp selameti ancak kulun, nefsini her an muhasebeye tabi tutmasi ve gerek kalbin, gerekse diger azalarin amellerinin devamli surette murakabe altinda bulundurulmasi ile mumkun olur. Bu murakabe de Ser’i emir, yasak ve tavsiyeler esas alinacak ve bunlara uymayan seyler terkedilerek bu suretle ameller, islah edilecektir. Azalarin amellerini ”Fikh-i Zahir” dedigimiz Fikih ilmi, kalbin amellerini ise ”Fikh-i Batin” dedigimiz Tasavvuf ilmi sekillendirir, tazim ve islah eder. ”Muhakkak ALLAH Teala sizin suretlerinize ve mallariniza bakmaz. Fakat ancak sizin kalplerinize ve amellerinize bakar.” Muslim Bu yolda kulun hic bir zaman hatirdan cikarmamasi gereken sey, Yuce Yaratici’nin kendisini her an gormekte ve yaptigi her isin amel defterine kaydedilmekte oldugu gercegidir. ALLAH cumlemize sasirmadan bu yolu tamamlamayi nasip etsin insallah…Sevgilerimle ”Elbette Rabbin, gozetleme yerindedir. (Her an kullarinin yaptiklarini gozetlemektedir.” Fecr suresi 14
Melekler daima, duacınız olsun Yüreğiniz ferah, İlhamınız bol olsun Sevgili peygamberimiz, şefaatçiniz olsun Cennetin sekiz kapısı, nasibiniz olsun
Sıkıntı çekenlerin, sıkıntıları yok olsun Borçlu olanların, borçları hep eda olsun Küs olanların, her birinin barışması olsun ALLAH’ın selamı ve Cumanız mübarek olsun ,Dua ve İbadetleriniz Kabul Olsun... Dualarda Buluşalım İnşALLAH... Selam Sevgi ve Dua ile... | |
| | | MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Cuma Tem. 29 2011, 00:44 | |
| | |
| | | mustafa43 Admin
Mesaj Sayısı : 12855 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Cuma Tem. 29 2011, 08:54 | |
| - MaVi_GüL demiş ki:
....................ALLAH'IM .....................Acizlikten, .....................Fakirlikten, .....................Cimrilikten, ....................Korkaklıktan, ....................Tembellikten, ...................Hilekar Dosttan, ...................Faydasız İlimden, ....................Kabir Azabından, ..................Ağlamayan Gözden, ..................Sıkıntı ve Hüzünden, ..................Ürpermeyen Kalpten, ..................Her Türlü Hastalıktan, ...................Hayatın Fitnelerinden, ..................Borç altında Kalmaktan, .................Kabul Olunmayan Duadan, .................Doymak Bilmeyen Nefisten, ..............İhtiyarlayıp Ele Avuca Düşmekten, ............Zalim Olmaktan ve Zulme Uğramaktan, .......İsyan Ettiren Fakirlikten ve Azdıran Zenginlikten, ...Geçmişe Kederlenmekten ve Geleceğe Kaygılanmaktan, ..........................SANA SIĞINIRIM.
Aminnn....
Cumanız Mübarek Dua ve İbadetleriniz Kabul Olsun... Yüreğiniz İman Huzur Neşe ve Sevgiyle Dolsun... Selam Sevgi ve Dua ile... | |
| | | Cennet Çiçeği Özel Üye
Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53
| Konu: Geri: Mübarek Gün ve Geceler Cuma Tem. 29 2011, 22:00 | |
| [quote="mustafa43"] - MaVi_GüL demiş ki:
[b]İnsanoğlu hatalarıyla var, Tövbeleri kadar insan.. Rabbim,geçen zaman içerisinde yapmış olduğumuz hatalardan ders alıp tövbe etmemizi nasip etsin... Asla bizi kendimizle bırakıp çıkmazlara sürüklemesin.... Örnek alınacak en MÜKEMMEL'İ(S.A.V) örnek alıp dünyadan imanla göçmeyi nasip etsin. ya Rabbim bilrek yada bilmeyerek işlediğimiz tüm günahlarımızı affetmen için yalvarıyoruz.. sen bizi bizden daha iyi tanır bilirsin..... işleyeceğimiz günahlarda önümüze engeller çıkarıp bizleri günah işlemekten alıkoy. vijdanımızın sesini duymamızı engelleme ALLAHım... şu güzel gün içinde tüm Hayırlı dualarımızı kabul eyleve kalbimizi SEN in sevginle doldurkitüm hata ve günahlarımıza karşı Bizim koruyucumuz olsun...Amin....
Cumanız Mübarek Dua ve İbadetleriniz Kabul Olsun... Yüreğiniz İman Huzur Neşe ve Sevgiyle Dolsun... Selam Sevgi ve Dua ile...[/b] | |
| | | mustafa43 Admin
Mesaj Sayısı : 12855 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Hoşgeldin Ya Şehr-i Ramazan...! Ptsi Ağus. 01 2011, 22:01 | |
| Hoşgeldin Ya Şehr-i Ramazan...!
“Cennet’in özel bir kapısı var ki, o kapıdan sadece oruç tutanlar girebilecek.” Seni idrak edenler girecek ey Şehr–i Ramazan, hoş geldin! “Oruçlular nerede diye nida edilecek mahşerde! Hepsi kalkarlar ve işte cennetin bu özel Reyyan kapısında içeri alınırlar; Yüce ALLAH’ın özel misafiridirler artık onlar. Oruçlarını tutanlardan başkası sokulmaz o kapıdan...” Gönlümüze hoş geldin... Vatanına, vatanımıza hoş geldin!
Adını adımız yaptık; en sevdiğimiz gözlerimizin nuru çocuklarımıza Ramazan dedik. Ruhunu ruhumuza sindirdik.
Hoş geldin!
Oruç ayı... Zekat ayı... İftar ve ikram ayı...Teravih ayı... Hatm–i şerif ayı... Rahmet ayı... Mağfiret ayı... Kur’an–ı Kerim ayı... Medeniyet ayı...
Sen bize aitsin, bizim medeniyetimize; biz sana...
Özlemiştik Muhammed Mustafa’yı, O’na salat ü selamları.
Muhammed Mustafa ile, O’na salat ve selamların ile, tekbirlerinle hoş geldin, safalar getirdin!
Hep beraber, milyonlar tek yürek halinde “Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammed’ininNebiyyi’l Ümmiyyi ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim” demeyi... Özlemiştik...
Papaz buhurları, haham tütsüleri pompalıyorlar Son peygamber Muhammed’inden bihaber bırakılan neslimizin üzerine, Ümmet–i Muhammed’in yüreğine kimi Müslüman kılıklı zavallılar.
Ey Şehr–i Ramazan Muhammed Mustafa’mızı getirdin bize, O’na salat ve selam ile geldin; hoş geldin!
“Oruç benim içindir, onun mükafatını ancak ben veririm” (Buhari, Sahih, Savm, 9; Müslim, Sahih, Sıyam 164) diyen ilan eden Yüce ALLAH’ın “büyük müjdesi” ile geldin.
Bize büyük müjdeler getirdin, hoş geldin!
“Muhammed’in nefsi elinde olan ALLAH’a yemin olsun ki, oruçlunun ağzının açlık kokusu ALLAH katında misk ü amberden daha hoş ve daha güzeldir” (Buhari, Sahih, Savm, 9; Müslim, Sahih, Sıyam 164; Ebu Davud, Sünen, Savm 25) buyuran Muhammed Mustafa’nın muştusu ile geldin, misk ü amberden daha güzel rayihalarla geldin, hoş geldin!
Cennet kapıları açılır sende, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır; senin rahmetine gölge düşüremezler.
Dünya da böyle olduğu gibi, ebedi yurt olan ahirette daha da muhteşem karşılıklarda geldin, hoş geldin!
“Cennet’in özel bir kapısı var ki, o kapıdan sadece oruç tutanlar girebilecek.” Seni idrak edenler girecek ey Şehr–i Ramazan, hoş geldin! “Oruçlular nerede diye nida edilecek mahşerde! Hepsi kalkarlar ve işte cennetin bu özel Reyyan kapısında içeri alınırlar; Yüce ALLAH’ın özel misafiridirler artık onlar. Oruçlarını tutanlardan başkası sokulmaz o kapıdan...” (Buhari, Sahih, Savm, 9; Müslim, Sahih, Sıyam 166; Nesai, Sünen, Sıyam 43).
Bize açtığın, milletimize ve ümmet–i Muhammed’e açtığın bu özel cennet kapısıyla, özel Reyyan kapısıyla hoş geldin ey Şehr–i Ramazan!
“Kim inanarak ve mükafatını Yüce ALLAH’tan umarak oruç tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır” (Buhari, Sahih, İman, 28; Müslim, Sahih, Sıyam 3; Ebu Davud, Sünen, Ramazan 1) buyurur Alemlere Rahmet Hz. Muhammed... “Amenna!”, inandık ve iman ettik; Muhammed’inin müjdesi senettir.
Orucumuzla, günahlarımızdan arınmayı umuyoruz Yüce Mevla’dan. Bu müjdeyle karşılıyoruz seni, hoş geldin!
Senin kıymetini Yüce ALLAH takdir etti ve O’nun son elçisi Muhammed Mustafa tarif etti... Bizim seni tarife, orucun kıymetini, teravihin kıymetini, salat ü selamların kıymetini takdir ve tarif etmemiz ne haddimize!
Ey şehr–i Ramazan, duyduk ve inandık ki, sen şefaat sahibisin; “Oruç ve Kur’an mahşer gününde şefaat edeceklerdir” (Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2/174) buyurur şefaatçıların şâhı Muhammed Mustafa... Sen ki, Muhammed Mustafa’ya salat ve selamın yanı sıra sair her iki şefaatçıyı da bağrında barındırıyorsun; şefaatçıların şâhına salat ve selam okuyarak, oruçlarımızı tutarak ve Kur’an–ımızı hatmederek şefaat talep ediyoruz.
Şefaatçılarınla hoş geldin Ey Şehr–i Ramazan!
Muhammed Mustafa ki, senin kıymetini idrak edemeyip oruçlarını yiyenleri ikaz ediyor: “Kim mazeretsiz ve hastalıksız olarak Ramazan’dan bir günün orucunu yerse, bütün bir ömür boyu oruç tutsa o Ramazan orucunu ödemiş olamaz” (Tirmizi, Sünen, Savm, 27; Ebu Davud, Sünen, Savm, 38; İbn Mace, Sünen, Sıyam 14). İşittik ve iman ettik ey oruç ayı!
Başka söze ne hâcet; hoş geldin Ya Şehr–i Ramazan!
Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun... Selam Sevgi ve Dua ile... | |
| | | | Mübarek Gün ve Geceler | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|