Menekşe Özel Üye
Mesaj Sayısı : 2555 Kayıt tarihi : 30/08/10
| Konu: Buzdan Dilekçe Perş. Ekim 18 2012, 16:57 | |
| Buzdan Dilekçe
An be an daralıyor güneş ufkunun girdabı. Bir yaprak kopuyor hüzün takviminin dalından. Ve insan kayboluyor batan gün gibi şehri-i istanbulun caddelerine.Gözler bir kubbe arıyor af dileyecek alna. Uzun gecelerin heybesine yükledim gecelerin ağır yükünü. Heybe ağır heybeye yük ağır ve insan yanılmanın seherinde ne kadar sağır.
Yalnız adımların kışa düşen ayak izinde ne çok kıvrımlar var. Her kıvrımda bir dantelin ilmikleri gibi emek ve emekle tükenen bir ömür var. Kar tanelerine ne kadar yabancı bu ayak izleri. Kar yabancı iz yabancı ömür, kıvrımlarında pek acı.
Kar taneleri gibi yavaş yavaş beyaz dilekçeler doluyor hani o malum ömür takviminde. Evet, her kar beyazda değildi. Beyazın üzerine siyah kar taneleri de düşüyordu. Hani erirdi ya kar tıpkı onun gibi İstemeyi veren eritiyordu bir güneşli bahar sabahında siyahları. Matem mehtabın seyrinde güneşler batırıyor. Kar yeniden beyaz yağıyordu.
Yürüyor adım adım katibin kalemi. İzler bırakıyor beyaz mendilin kenarlarına. Her kenar bir değildi elbet, tıpkı her kumaş gibi. Kaliten özündeki mayada. Ekmek olmak istemeyene mayadan ne mana. İçinde eridiğin bir kabın yoksa, buz olsan sıcak elde akıbet ancak ayaklara izde
Kışlar devirmek, kar tanesi olmak. Ve konmak bir alna o beyaz şafakta. Erimek sonsuzluğun güneşinde. Ömrü muhayyel … Adını yazdırmak kimsenin okumadığı okuyamayacağı kağıtlara. Hıçkırıkları söyletmek karanlık gecelerin bağrına. Anlatmak belki külü yangını ateşi.
Sessizlik türküsü söylüyor karanlık gecelerin beyaz gölgesi. Anlaşılmak sanatı incelerden incedir nefesi. Kuş kadar özgür kuş kadar yalnız. Ve üşümek sokak sokak. Adım adım ayaz soluklamak. Kar tanesi çekmek içine soğuk soğuk.
Handan Dalsar | |
|
MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Buzdan Dilekçe Cuma Ekim 19 2012, 00:21 | |
| | |
|