mustafa43 Admin
Mesaj Sayısı : 12855 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Ağladın mı Hiç...? Ptsi Nis. 09 2012, 21:16 | |
| Ağladın mı Hiç...?
Hiç titredi mi dallarında yapraklar? Ve sen, o yapraklar için en canhıraş çığlıkları haykırabildin mi? Ve gözlerin, uyuyan güzellikleri uyandırmak için en eşsiz gözyaşlarını ikram etti mi sinene? Sen; susarken bile, içindeki çığlık çığlığa bağıran sessiz gürültülere tanık oldun mu hiç? Dünlerine, bugünlerine hatta seninle yaşayan tükenmiş zamanına kızıp ta; ellerinle tutamadığın anılarını, tırnaklarınla yolup parçalamak geçti mi içinden?
Kaybettiklerine, gidip de dönmeyen yitirilmişliklerine, bir ah çektin mi hiç? Bir ah ki; hani şu dağları yıkan, hani Cennet’i kaybetmişlerin gözünde Cennet baharları yaşatan, hani delen yeri-göğü, hani uyandıran ölüleri, hani, hani... Bir ahh.. çektin mi hiç?
Söyle ALLAH aşkına; delicesine yürümek isteyip de, ayakları olmamanın acısını duydun mu düşlerinde? Ve sen; olmayan ayaklarınla, koştun mu caddelerde? Yollar ki kabusun oldu mu hiç? Kainatın mayası, sevda. Muhabbet, hamuru yaratılmışlığın. Çılgınca dönen dünyanın sevdası, aşk. Her şey O’nun için var edilmiş Olan’ın yüreği; aşk. Ve aşk; her şeyi Yaratan’da. Yaratan’ın sinesinde aşk...Ve Sen; aşkın esiri olmanın, en güzel hürriyet olduğunu bilebildin mi? Esarete koşan bir yüreğin oldu mu?
Ya da şöyle diyeyim; köle gibi alındığına, satıldığına rastlamayıp, sızlandın mı hiç? Aşkın kölesi olamamanın utancını duydun mu siganda? Ellerim ki, günahlarımın ressamı. Ve sen; sanatkar deyip övündüğün ellerinden, iğrendin mi hiç? Savaşmasına engel oluyor düşüncesiyle, ayağının altında kollarını koparma cür’etini gösteren o büyük Sahabe’nin yaptığını, yapmak istedin mi? Kokuşmuş bir yüreği duyarken burnunda; ellerinle o yüreği söküp atmak istedin mi sonsuza?
O duymayan, görmeyen, hissetmeyen yüreği taşımak nasıl da yük oluyor bir bilsen!...Ve ateşler yakılır meydanda. Kirlenmiş olan her şey, işe yaramayan her şey atılır içine. Bir bakarsın ki bir zamanlar var olan her şey, ateşe atılmasıyla birlikte bir anda -evet bir anda- yanıp kül olur. Ve ateş ki yutacağı bir şey olmayınca söner gider. Ateşin içindeki bir anda fanileşirken, ateş ağır ağır eritir kendini. Giden gitmiştir ancak ateş çeker son sancıyı.
Öyle sancı ki ağır ağır… İşte ben ki ateşleri barındıran bir meydanım içimde. Ve yanıyorum. O ateşi besleyen günahlar, benim. Ve ateşin hararetinden yanan meydan, içim. Ve Sen; ateşleri besleyen günahlarına hiddetlendin mi hiç?
Ve yüreğin yalnızlığın karasıyla boyanırken; tüm renklere küstün mü dünyanda? Tanıdığın tek dostun, yalnızlık olmasına içerledin mi? Konuşmaya susayıp da dudaklarını açamayan duyguları, ağırladın mı kalbinde? Ve kendini dahi anlatamayan kalbinle, dudaklarını açamayan duygulu misafirlerine yabancılaştın mı?
Tek kelime söyleşmeden uğurladın mı misafirlerini? Kim olduklarını, nerden ve niçin geldiklerini hiçbir zaman öğrenemeden? Ve bir gülü kıskandın mı dalında? Ona aşık bir bülbülü var diye. Ve bülbüle hayran oldun mu? Sevebildiği bir gülü var diye. Ve Sen ki gecenin gündüzü, gündüzün geceyi kovaladığı şu dünyada, hareketsiz kalan vücudunla hayıflandın mı hiç? Bir işe yaramamanın acısıyla...
Ve bedeninde büyüyen acizliğinle, bir gün toprağa düşeceğini düşünüp, ürperdin mi hiç? Söyle ALLAH Aşkına; gidip de dönmeyeceğin bir alemin kapısını aralarken her bir gün, boşa geçen ömrüne, ağladın....
Ağladın mı hiç?
Hatice Duran
Selam Sevgi ve Dua ile... | |
|
Cennet Çiçeği Özel Üye
Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53
| Konu: Geri: Ağladın mı Hiç...? Ptsi Nis. 09 2012, 23:40 | |
| | |
|
MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Ağladın mı Hiç...? Salı Nis. 10 2012, 00:38 | |
| | |
|
Nur_Sultan Moderator
Mesaj Sayısı : 3652 Kayıt tarihi : 21/09/08 Yaş : 56
| Konu: Geri: Ağladın mı Hiç...? Salı Nis. 10 2012, 11:35 | |
| | |
|