Hüzün'nâme
Issız gecenin ortasında mahzun bekleyiş
Hangi gönül penceresinden elimi uzatsam
Kırılıyor kalem titrek ellerimde
Sarmaşık sessizliğinde hisli duygular
Hasret bu kadar acıtır mıymış
Bilinmezlik telleri fırlamış sazından
Kalsın aynalarda duran asık suratlar
Hani nerde şimdi seninle ağlayan
Bırak susuz çeşmelerde çatlasın dudaklar
Günebakan çiçeği gibi boynu bükük
Yanıyor yürek, yanıyor gönül bahçesi
Tomurcuğundan utanıyor açmıyor çiçek
Alevi gövdeyi sarmış, zülüflerini yakmış
Zamansız açan çiçeklerde zemheri matemi
Rüzgâr çalmıyor şarkısını her yanda yaprak sessizliği
Damla düşerken tonlarca gam yüklü sanki
Kimsesizlik solgunu hüzün gülünden
Çığ düşer çiğden yapraklarına
Sıradan bir nadanlık ki, duruşunda
Tasa var, ayrılık var rüzgârla gelen kokusunda
Yine hüznün kucağında bitti bugün
Akşam karanlığında ufuk ıslaklığı
Çatlağını bulmuş hüzün akıyor damla damla
Bahar gözlerinden dökülen sonbahar yaşlarıyla
Eskiyen yıllar mehtapla kaybolup gitmiş
Hüzne tercüman bulutlar zaten ağlamaklı
Akşamından solgun tepelerde yapayalnız zaman
Yüreğime bir leke daha düştü
Oturup ağlasam akmıyor ki gözyaşı
Hicap da kalmadı ellerimi semaya kaldıracak
Boş hayallere kurban yürüyen eklembacak
Nefsin pençesinde bu yara hep akacak
Yıkılsam da düşsem de ümitlerle saracak
Bu yol elbet bir gün sona varacak
Herkes getirdiği azıkla berzah orucunu açacak
Azığı olmayanın âh u figanı yürekleri dağlayacak
Herkesin olduğu bir yerde kimse birbirini bulamayacak
Rabb'im bizi Sen'den başka kim kurtaracak
Rabb'im bizi Sen'den başka kim kurtaracak
alıntı...