Cennet Çiçeği Özel Üye
Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53
| Konu: Düşenin Dostu Olmaz Mı Cuma Ocak 27 2012, 19:13 | |
| [img] [/img] Düşenin Dostu Olmaz Mı
Etrafımızdan sıklıkla işittiğimiz söz; "düşenin dostu olmaz." Bu söz, insanların zor zamanlarında ve ihtiyaçları olduğunda yanlarında gerçek bir dost bulamamaları nedeniyle doğrudur. Oysa yaşamda dostluk, vefa ve sadakat gibi kavramlar çok büyük önem taşır. Her insan örneğin hasta olduğunda, maddi sıkıntı içindeyken ya da manevi bir desteğe ihtiyaç duyduğunda yanında gerçek ve samimi bir dost bulunmasını ister. Ancak toplumda ilişkiler genellikle çıkarlara dayalı olduğu için, kişinin böyle bir dost bulması imkansızdır. Dahası yardımcı olmak bir yana, yıllarca dost zannedilen kişilerin gerçek yüzleri bu zorlu dönemlerde ortaya çıkar.
Çok varlıklı bir yaşamı olan, son model arabalarla dolaşan, lüks yerlerde yemek yiyen kişi, geniş bir arkadaş çevresine sahip olur. Etrafında sayısız dostu vardır. Ancak bu insan bir gün zor duruma düşse, işi bozulsa, varlığını yitirse çevresiyle ilişkisi nasıl olur? Gezdirmese, para saçmasa, yemeğe davet etmese, dostları yine eski ilgi ve saygıyı gösterirler mi?.. Tam aksine dostlarının tümü ondan yüz çevirir. Karşılaştıklarında görmezlikten gelir hatta arkasından alay ederler. Gerçekte değişen, o varlıklı kişinin yalnızca görüntüsü ve yaşantısıdır; ruhu aynıdır. Ancak din dışı toplumlardaki dostluklar dış görünüş ve maddiyat kaynaklı olduğundan, tüm sahte dostlar bir anda kaybolur, kişi de yapayalnız kalıverir.
Birçok evli çift için de benzer bir durum söz konusudur. İyi ve kötü günde birbirlerinin yanında olacaklarına dair söz veren çiftler, karşılıklı çıkarlar sona erdiğinde gerçek yüzlerini ortaya koyarlar. Örneğin eşlerden biri herhangi bir kaza sonucunda felç kalsa, acaba diğerinin tavrı ne olur? Bir süre eşine bakar, yardım eder ancak kendince zarar gördüğünü düşündüğünde herşey bir anda değişir. Eşini terk etmeyen kimse de genellikle merhamet ettiğinden değil, etrafından tepki almamak için yapar. İçinden ise muhtaç olan eşine karşı merhamet hissetmez.
Cahiliye toplumlarından bir diğer örnek de gençlerin yaşlılara, bakıma muhtaç anne ve babalarına karşı davranışlarıdır. Yıllar boyu her türlü ihtiyaçlarını karşılayan anne babaları yaşlanıp güçten düştüklerinde, onlar aynı ilgi, sadakat ve özeni göstermezler. Hatta onları ayak bağı olarak görür ve genellikle de bir huzur evine yerleştirler.
Kurana uygun olan ise insanın, ailesine karşı iyi günde de kötü günde de vefakar davranmasıdır. Müminler, ailelerinin her türlü ihtiyacını karşılamak için çok büyük gayret sarf ederler. ALLAH, müminlerin ailelerine karşı göstermeleri gereken davranışı, "Rabbin, Ondan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle-davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: "Öf" bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle . (İsra Suresi, 23) ayetiyle haber verir.
Cahiliyedeki vefa, dostluk ve sadakat anlayışı çok açıktır; çıkar bittiğinde ilişki de biter. Gerçek dostluk, vefa, samimiyet ve sadakat yalnızca salih müminlerin arasında yaşanır. Müminler birbirlerinin velileri, dostları, yardımcıları ve kardeşleridirler. Mümin, Kuran ahlakı gereği en zor anında bile mümin kardeşlerinin iyiliğini, rahatını, huzurunu düşünür; onların nefsini kendi nefsine tercih eder. Büyük bir zevk alarak her türlü özveride bulunur. Hastalık anında tüm ihtiyaçlarını kardeşinin istemesini beklemeden karşılar, bütün imkanlarıyla seferber olur. Özveride bulunur; kardeşini asla ihtiyaç içinde bırakmaz.
Hiçbir çıkar beklemeden, samimiyetle ve ALLAHın hoşnutluğu için birbirini seven müminler, yine ALLAHın hoşnutluğu için birbirlerinin dostu olurlar. Samimi müminlerin birbirlerine duydukları dostluk hissi derindir, çünkü bu duygu kalplerini dolduran ALLAH sevgisinden kaynak bulur. ALLAH sevgisi, korkusu ve ALLAHın rızası temelleri üzerinde kurulan ve bu sağlam temeller üzerinde yükselen dostluklar kalıcıdır. Bu dostluk, çok güçlü bir bağdır ve ALLAHın dilemesi dışında asla kopmaz.
Hz Ömer (ra) anlatır: Resûlullah (as) buyurdular ki: ALLAHın kulları arasında bir grup var ki, onlar ne peygamberlerdir ne şehidlerdir. Üstelik Kıyamet günü ALLAH indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de, şehidler de onlara gıpta ederler. Orada bulunanlar sordu: Ey ALLAHın Resulü! Onlar kim, bize haber ver! Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, ALLAHın ruhu (Kuran) adına birbirlerini sevenlerdir. ALLAHa yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. Halk korkarken, onlar korkmazlar. İnsanlar üzülürken, onlar üzülmezler. Ve şu ayeti okudu: Haberiniz olsun; ALLAHın velileri, onlar için korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır. (Yunus Suresi, 62) [Ebu Davud, Büyü 78, (3527)] [color=red]alıntı[/color] | |
|
MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Düşenin Dostu Olmaz Mı C.tesi Ocak 28 2012, 01:31 | |
| | |
|