ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası  Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası  Empty
MesajKonu: Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası    Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası  EmptyPaz Ocak 01 2012, 19:24

Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası

Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası  Cinaryapragi

O, çevredeki en ulu çınarın en yüksek dalının tepesindeki en genç ve en güzel yapraktı... Parlak yeşil rengi ve göklere ulaşan yeri nedeniyle çok mağrurdu. Etraftaki bütün bitkilere yüksekten bakıyor ve onları çok küçük görüyordu. İki sevgilisi olduğuna inanmıştı; Güneş ve Rüzgâr... Bunların ikisinin de kendine âşık olduğunu sanıyordu.

Gerçekten, Güneş, sabahın ilk ışıklarını hep ona gönderir, en önce ona “günaydın” derdi. Nasıl da gururlanırdı o ışıklarla pırıl pırıl parlarken...

Rüzgâr da hafifçe eserek gelir dans ederdi onunla sık sık... Ne kadar mutlu olurdu rüzgârın kollarında sağa sola kıvrılırken...

Bütün bir yaz boyu sürdü o güzel günler... Fakat, o fark etmese de, bu iki güçlü aşk, giderek yıpratıyordu onun narin bedenini. Bir yandan Güneşin yakıcı sevdası yakıp kuruturken yüreğini, bir yandan da Rüzgârın ateşli dansları çok yoruyordu onu. Başlangıçta pek farkına varmasa da yavaş yavaş hissetmeye başladı sararıp solduğunu. Âdeta damarları kuruyordu günden güne...

Bir gün, kendini çok halsiz hissedip, Rüzgârla dans etmekte isteksiz davranınca, sanki kızan Rüzgâr, öylesine güçlü bir tokat gibi çarptı ki yüzüne, kopuverdi o ulu çınarın en yüksek dalından ve savruldu kaderin elinde... Uçtu... uçtu... Ve tüm ömrünü geçirdiği ulu çınarın biraz ötesinde, bir yerde buldu kendini... Sararmış, solmuştu ve artık ona hayat veren çınardan da, yaşamak için bir ümit bulamıyordu. Oysa, bedeni ölmüş de olsa, yüreğindeki sevmek isteği hâlâ canlıydı...

Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası  Cinaryapragi2

Düştüğü yerin yakınında bir akşam sefası vardı. Eskiden, gözü hep yükseklerdeyken, hiç dikkatini bile çekmemişti bu güzel çiçek... O, diğer yapraklardan hiç bir farkı olmadığı halde, tesadüfen en yüksek dalın ucunda olmasını, kendi özellikleri sayesinde ona değer verilmesinden sanmış ve kendine ancak Rüzgârın, Güneşin aşkını lâyık görmüştü. Şimdi hayret ediyordu, her akşam etrafına renk renk gülümseyen bu güzel çiçeği daha önce nasıl olmuş da fark etmemişti...

Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası  Aksamsefasi

Yüreğinde sahipsiz kalan sevgi, giderek akşam sefasına karşı bir aşka dönüşüyordu. Fakat, bu olsa olsa ümitsiz bir aşk, bir karasevda olabilirdi. Zira o, artık ayaklar altında ezilen, toz toprak içinde kalmış, sararmış bir kuru yapraktı. akşam sefasının, onu sevmesi mümkün değil diye düşünüyordu.

Oysa akşam sefası da, onun taa o yükseklerdeki görkemli duruşunu, hep sevgiye benzeyen bir beğeniyle izler ve ona karşı içinde büyük bir hayranlık beslerdi. Şimdi de, bu kuru ve sararmış yaprağın, her akşam gün batışında, üzerine vuran güneş ışığında bakır renginde bir kızıllığa dönüşen yüzüne meftun oluyor ve sırf ona güzel görünmek için, her akşam çiçeklerine en parlak renkleri sürüyordu hep... Çünkü artık, akşam sefası da, o kuru yaprağa âşık olmuştu...

Yaprakla çiçeğin bu hazin aşkları, birbirinden habersizce, günlerce sürüp gitti güz boyunca... Taa ki, bir akşamüstü, bir çalı süpürgesi o kuru yaprağı bir faraşa sürüp çöpe atıncaya kadar... Zaten, o günden sonra, akşam sefası da çok yaşamadı, bir iki gün sonra kurudu, gitti...

Ne var ki, sevgiyi bir kez tatmıştı akşam sefası ve kurumadan önce toprağa döktüğü tohumlara miras bırakmıştı bu sevgiyi... Sonraki yıllarda, orada yeşeren tüm akşamsefaları, hep sevginin parlaklığında, renk renk açtılar çiçeklerini, ama hep bir hüzün görürüz o çiçeklerin yüzüne dikkatle bakınca...

Belki de, kuru bir çınar yaprağının hazan sarısı rengi aksediyordur...

Kim bilir...


Ünal Beşkese


Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cennet Çiçeği
Özel Üye
Özel Üye
Cennet Çiçeği


Mesaj Sayısı : 5244
Kayıt tarihi : 02/08/10
Yaş : 53

Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası  Empty
MesajKonu: Geri: Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası    Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası  EmptyPaz Ocak 01 2012, 21:48

ççek11 Allah razı olsun 2 ççek11
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası  Empty
MesajKonu: Geri: Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası    Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası  EmptyPtsi Ocak 02 2012, 01:41

çiçek15 Allah razı olsun çiçek15
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Çınar Yaprağı ve Akşam Sefası
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hüzün Yaprağı...
» Papatya Yaprağı...
» Sonbahar Yaprağı Gibi
» KAVAK YAPRAĞI ANLATIR...
» Sonbahar Yaprağı Gibi Düşüyorum Avuçlarından...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Hikayeler-
Buraya geçin: