Yeter...
Zaman semaverimde, tuttu hicranın demi;
Yaralara tuz bastım, şad ederek elemi..
Ölüm fermanı diye, kırdım susmaz kalemi,
....Kuş olan gönül her dem, şehr-i yârlarda uçar,
....Ben mi çaresiz kaldım, yoksa o yâr mı naçar?
Hasretin kasırgası, esiyorken başımda;
Bir hüzün sezilir hep kederli bakışımda..
Gam yükünü sırtlarken, sonbaharda kışımda,
....Enkaz olan bedeni sessiz bir veda yıktı,
....Çılgınca seven gönül, bunlara mı layıktı?
Pervane olup uçtum, hep ateşe ateşe;
Ateşin umru değil, rest çekiyor güneşe.
Leylâ derlerdi bana, adım döndü serkeşe,
....Yere inmiş bulutlar, bu şehir sis ülkesi;
....Çoktan gitmiş sevilen, bize kalan gölgesi.
Lime lime ederken bu firak yüreğimi;
Asla helâl eylemem, sevdada emeğimi.
Secdedeki duada, söylerken dileğimi,
....Tarifsiz bir hüzüne kapılır gider bu can,
....Artık sabır tükenir , sevdalardan el-aman..
Sevmek hiç kolay değil, ben gibi yetim için;
Hep sızlasın yüreği temiz niyetim için.
Altın akçe kâr etmez gönül diyetim için,
....Kevser olan yaşımı, yetmiyor mu döktüğüm?
....Köle olup kapında yeter boyun büktüğüm!
Esra Derel