ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Hoş Geldin Ey Sevgili, Ey Gül Yüzlü Hoş Geldin...! Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Hoş Geldin Ey Sevgili, Ey Gül Yüzlü Hoş Geldin...!

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Cennet Çiçeği
Özel Üye
Özel Üye
Cennet Çiçeği


Mesaj Sayısı : 5244
Kayıt tarihi : 02/08/10
Yaş : 53

Hoş Geldin Ey Sevgili, Ey Gül Yüzlü Hoş Geldin...! Empty
MesajKonu: Hoş Geldin Ey Sevgili, Ey Gül Yüzlü Hoş Geldin...!   Hoş Geldin Ey Sevgili, Ey Gül Yüzlü Hoş Geldin...! EmptyÇarş. Ara. 28 2011, 19:20

Hoş Geldin Ey Sevgili, Ey Gül Yüzlü Hoş Geldin...!

Annelerin Sultanı,
Sultanların annesi Hz. Amine,
Sen doğduğunda kulağına eğilmişti ve:
“Her yaşayan ölür.” demişti.
“Her yaşayan ölür,
Her yeni eskir.
Her yaşlı göçer,
Ve ben de öleceğim.
Fakat, Senin gibi temiz,
Senin gibi pak, senin gibi nurlu
Bir vekil bırakacağım için,
Adım asla ve asla ölmeyecek.”

“Levlake levlak, Lema halaktu’l eflak” buyurdu Yüce Mevla.
“Sen olmasaydın, Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım.”
Her şeyden evvel Senin Nurun yaratılmıştı Ya Rasulullah(s.a.v)!
O zaman ne levh-i mahfuz, ne kalem, ne cennet, ne cehennem, ne melek vardı.
Ne sema vardı, ne arz, ne de arş.
Güneş de yoktu, Ay da yoktu.
Etrafta ne insan dolaşıyordu ne de cin.
Sadece Senin Nurun vardı ve Senin Nurunu yaratan Yüceler Yücesi ALLAH!

Yüce Mevla Hz. Âdem’i yaratmıştı.
Hz. Âdem başını göklere kaldırdı ve baktı.
Arş-ı A’lâ’da bir nur vardı her yeri saran.
Arş-ı A’lâ’da bir nur vardı, gönülleri dolduran.
Arş-ı A’lâ’da bir nur vardı, adı Ahmet!
“Ya Rab!” dedi Hz. Adem merakla!
“Ya Rab! Bu Nur da neyin nesidir?”
“Bu” dedi Yüceler Yücesi Mevla.
“Bu senin zürriyetinden bir Peygamberin nurudur ki,
O’nun adı göklerde Ahmet ve yerlerde ise Muhammed’dir.
Eğer O olmasaydı seni yaratmazdım.
Eğer O olmasaydı kainatı yaratmazdım.
Eğer O olmasaydı alemleri yaratmazdım.

Ve yeryüzünün karanlığına son verecek bir ışık geliyor.
Herkes Seni anlatıyor,
Herkes Seni konuşuyor.
Herkes seni muştuluyor birbirine,
Herkes Senin kâinatı ne zaman şereflendireceğini merak ediyordu.
Ve müjde dolu akisler var her tarafta.
“Muhammed (s.a.v) gelecek” diyorlar…
Mazlumun âhı dinecek,
“Muhammed (s.a.v) gelecek” diyorlar…
Zalim zulmü bitecek,
“Muhammed (s.a.v) gelecek” diyorlar…
“Karanlıklar son bulacak.”
“Muhammed gelecek!” diyorlar…
Her yer aydınlanacak…
O’nun Nuru bir kandil gibi insanlık semasına asılacak…
“Muhammed gelecek!” diyorlar…
Aman gecikmeyin,
“Hemen koşun O’na, bütünleşin O’nun ruhuyla, nuruyla…

Duygular karanlık, düşünceler bulanık…
Bakışlar baygın, davranışlar çirkin, ruhlar soluk…
Ve Yüceler Yücesi Mevla buyurdu Kutsal Kitabında;
“Engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibi ki, onu dalga üstüne dalga kaplıyor;
Üstünde de bulut…
Birbiri üstüne karanlıklar…
İnsan elini çıkarıp uzatsa, neredeyse onu dahi göremez.” (Nur, 24/40)
Bu devrin adı “CAHİLİYE”…
İzan ve insafın bittiği demdir cahiliye…
Tevhid akidesinin sarsıldığı bir zamandır cahiliye.
Ruhun ve vicdanın simsiyah kesildiği bir andır cahiliye.
Kulluk duygusunun bir kez daha ihanete uğradığı bir dönemdir,
Ağaca, taşa, toprağa, Güneş’e ve Ay’a tapıldığı bir dönemdir cahiliye…
Karanlıklar dönemi,
Keşmekeşler dönemi,
Acıkınca helvadan yapılan ve olmayan Tanrıların yendiği bir dönemdir cahiliye…
Diri diri toprağa gömülen kız çocuklarının cansız bedenlerinin ebedileştiği dönemdir cahiliye…

Bir gün bir sahabi gelmişti Senin huzuruna.
“Ya Rasulullah!” demişti…
“Ya Rasulullah! Biz cahiliye devrinde kız çocuklarımızı diri diri gömerdik.
Benim de bir kız çocuğum vardı. Annesine ‘bunu giydir, dayısına götüreceğim’ dedim.
Hanımım bunun ne demek olduğunu biliyordu.
Hem ağladı hem giydirdi. Hem ağladı hem öptü, kokladı ciğerparesini.
Kızım, hakikaten dayısına gideceğini sanıyor ve cıvıl cıvıl koşuyordu.
Yüzünde sevinç ve neşe…
Gözleri ışıl ışıl ışıldıyor, yanakları kıpkırmızı…
Bilmezdi ki o masum ölüm onu bekliyor.
Elinden tutup, daha önce kazdığım bir kuyunun yanına getirdim.
Ona kuyuya bakmasını söyledim. O tam kuyuya bakarken, sırtına bir tekme vurdum ve onu kuyuya yuvarladım.
Fakat her nasılsa, eliyle kuyunun ağzına tutundu.
Bir taraftan çırpınıyor, diğer taraftan da; “ Babacığım üzerin tozlandı diyordu.”
Bir eliyle de elbisemi temizlemeye çalışıyordu.
Buna rağmen acımadım ona bir tekme daha vurdum ve onu diri diri toprağa gömdüm.”
İnsanlık müflis, insanlık maktul, insanlık meçhul…
Bunun adı vahşet…
Bunun adı zulmet…
Bunun adı cahiliyeydi…

Ve Sen doğdun gönlüme ya Rasulullah!
Ve Sen doğdun alemlere karanlıklar son buldu.
Sen doğdun, alemlere Nur doğdu…
“Ay doğdu üzerimize
Veda tepesinden” diyordu ensar gülen gözleriyle…
“Ay doğdu üzerimize
Veda tepesinden,
Şükür gerekti bizlere
ALLAH’a davetinden…

Sen Güneş’sin, Sen Ay ‘sın
Sen Nur üstüne Nursun…
Sen Süreyya ışığısın,
Ey Sevgili Ey Resul!”

Sen geldin Ey Resul, çöller cennete döndü…
Sen geldin Ey Resul, mazlumun âhı dindi. Karanlıklar aydınlandı,
Sen geldin Ey Resul, kainat şereflendi.
Sen geldin ey gül yüzlü, ey sevgili sen geldin!
Yüceler yücesi Mevla’ nın rahmetinin tecellisi,
Ey dürr-i yekta!
Ey cilvegah-ı enbiya!
Aşk ehlinin sultanı,
Acıkmış gönüllerin sofrası,
Ruhlarımızın enisi,
Kainata gönderilmiş en kutlu armağan,
Nebiler Sultanı,
Sultanların şahı,
Yaratılmış bütün güzelliklerin biricik merkezi,
Sevda mevsimlerinin en güzel iklimi,
Varlığın yaratılış gayesi,
Peygamberlik şiirinin son kafiyesi,
Ey Ruh-u Seyyid’ ül-Enam,
Ey Ahmed-i Mahmud-u Muhammed Mustafa!
Sen geldin kainat seninle şeref buldu,
Sen geldin gönlümüz huzur doldu,
Hoş geldin ey Resuller, ey Nebiler Sultanı,
Bize safa getirdin, bize vefa getirdin, bize atâ getirdin.
Hoş geldin ey Sevgili, gönlümüze hoş geldin.

alıntı


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Hoş Geldin Ey Sevgili, Ey Gül Yüzlü Hoş Geldin...! Empty
MesajKonu: Geri: Hoş Geldin Ey Sevgili, Ey Gül Yüzlü Hoş Geldin...!   Hoş Geldin Ey Sevgili, Ey Gül Yüzlü Hoş Geldin...! EmptyPerş. Ara. 29 2011, 01:00

salavat Allah razı olsun salavat
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hoş Geldin Ey Sevgili, Ey Gül Yüzlü Hoş Geldin...!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İki Yüzlü İnsancıklar
» Şiir Yüzlü Kız
» Aşk Yüzlü Yalnızlık
» Habil Yüzlü Masallar Biriktirdim Yokluğunda...
» Geldin mi...?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: İslami Konular :: Peygamberler-
Buraya geçin: