Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53
Konu: Ey Nebî! Çarş. Kas. 23 2011, 20:41
Ey Nebî!
Savruluyoruz Ey Nebî! Kurumuş yaprak gibi kaldık hayatın önünde. Düşmanla göğüs göğse çarpışırken değil; kendimizle baş başa kalınca yenildik biz. Bir kez değil; bin kez… Büyüdük, zenginleştik yasak meyveyi yedikçe. Evlerimizle, arabalarımızla süsledik içimizdeki karanlığı
Savruluyoruz Ey Nebî! Dostluğu unuttuk. Abdullah İbn-i Ubeylerle çıktık yola. Ebu Cehillerle yaşamak oldu en büyük zevkimiz. Şairlerin şiirleriyle avutuyoruz artık gönlümüzü.
Savruluyoruz Ey Nebî! Rüzgârın önünde toz gibi. Savruldukça körleşiyor, körleştikçe savruluyoruz. Ne nerde durduğumuzu biliyoruz artık ne de nereye gittiğimizi…
Savruluyoruz Ey Nebî! Kimse tutmuyor elimizden. Düşman olduk birbirimize. Akan kanı görmüyor gözlerimiz. Tepelerdeki yerimizi terk ettik. Bilemedik en büyük ganimetin sevgi ve sadakat olduğunu. İçimiz yanıyor ve içimizin yangınından başımızı kaldırıp da bakamıyoruz etrafımıza. Göremiyoruz coğrafyamızın buz tuttuğunu. Göremiyoruz güllerin solduğunu.
Savruluyoruz Ey Nebî! Elinden tutmuyoruz kardeşlerimizin. Gözyaşlarını silemiyoruz. Dertleriyle dertlenip, sevinçleriyle gülemiyoruz. Gurbetteyiz ey Nebî. Gurbetlerimizden dönemiyoruz.
Savruluyoruz Ey Nebî! “illâ” diyoruz dilden ama “lâ” diyemiyoruz. Gel de öğret bize “hayır” demeyi. Yolumuzu aydınlat! Bizi tekrar bir araya topla. Ümmet olalım yeniden..
EYY RABBİM GÜLLERİN EN GÜZELİ OLAN EFENDİMİZİN SEVGİSİNE VE ŞEFAATİNE NAİL EYLE BİZLERİ...