ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Sevgi Ve Acı Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Sevgi Ve Acı

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Cennet Çiçeği
Özel Üye
Özel Üye
Cennet Çiçeği


Mesaj Sayısı : 5244
Kayıt tarihi : 02/08/10
Yaş : 53

Sevgi Ve Acı Empty
MesajKonu: Sevgi Ve Acı   Sevgi Ve Acı EmptySalı Kas. 15 2011, 18:34

Sevgi Ve Acı


Bir gün efendimiz Hz.Ali'ye sorar der ki;
Ya Ali ALLAH'ı seviyormusun?
Evet Ya resullah
Peki beni seviyormusun?
Evet Ya resullah
Peki eşini seviyormusun?
Evet Ya resullah
Peki çocuklarını ?
Evet Ya resullah
Peki bunların hepsini bir kalbte nasıl taşıyoryorsun ?
Hz Ali beklemediği bu soru karşısında şasırmış ve cevap verememişti. "Bunu düşünmem gerek" diyerek oradan ayrılmıştı. Hz.Ali düşünceli bir şekilde dolaşırken eşi Hz.Fatıma düşünceli olduğunu fark ederek sorar.
"Nedir bu halin ya Ali? der Eger bu düşünceliğin dünyevi kaygılardan dolayi ise sana yakışmaz bırak gitsin. Yok bu halin Rahman'i kaygılardan dolayı ise anlat birlikte cözüm bulmaya çalışalım" Hz. Ali, efendimizle geçen konuşmayı birbir Hz. Fatımaya anlatır.Hz.Fatima durumu öğrenince tebessüm eder.Hz Aliye derki;
"Ya Ali babama git ve de ki; "Kişi ALLAH'ı aklıyla ve ruhuyla sever,Peygamberimizi kalbiyle sever,Eşini nefsiyle sever,Çocuklarini sefkatiyle sever."
Hz. Ali aldiği bu cevap karşısında memnun olur ve Efendimizin yanına gelir. Hz.Fatima'dan öğrendiklerini Efendimize anlatir. Efendimiz cevabini alınca tebessüm eder. Ve der ki;
"Ya Ali bu bana getirdigin gül, nübuvvet ağacindan koparilmıştır."(Tirmizi)
Peygamber efendimiz(s.av),bu hadisi şerifte bizlere bir ahlak,bir uslup ve terbiye öğretmektedir.ALLAH sevgisi,peygamber sevgisi,eş yada insan sevgisi ve şefkat sevgisi olan dört sevgiden bahsediyor.
Sorulan soru karşısında Ali(r.a) bilmiyorum,biraz düşüneyim cevabıyla bir ahlak,
evine gelip eşiyle istişare etmesinde bir edep,
cevabını peygambere bildirip ,bu cevap karşısında peygamber nükteli bir söz ile cevabın kaynağını belirtmesi de bir ahlaki örnekliği bizlere sunuyor.
ALLAH(c.c),insanı dört sevgi üzerine dizayn etmiş ve bu sevgilerin nerede bulunması gerektiğini bildirmiştir.ALLAH sevgisi ruhda,peygamber sevgisi kalpte,eş ve insan sevgisi nefiste,evlat sevgisi de şefkat te bulunması gerektiğini bildirmiş.
Her mekan barındırdığı sevgiye göre dizayn edilmiş.Biri diğerinin mekanına giremez ve orada barınamaz,bu ALLAH'ın kuralıdır.Bir insan ruhuyla yada kalbiyle bir insanı sevemez,seviyorum diyorsa da yalan söylüyordur. İ
lk iki sevgi,ALLAH ve peygamber sevgisi,ahirete yönelik bir sevgidir.Nefiste ki sevgi ise dünyaya ait olan bir sevgidir.Dünyaya ait olan dünyada kalır.Ahirete gitmesinin şartı,ruhunda ALLAH,kalbinde peygamber sevgisini taşımasıdır.
İnsanın iç dünyasının inşa edildiği bu sevgi mekanlarına baktığımızda Kalbin merkez bir üs olduğunu,ana kumanda merkezi olduğunu göreceğiz.Peygambere tabi olmanın O’nu sevmenin bir adı olduğunu ve bu ad ile aynı zamanda ALLAH’ın sevgisine de ulaşmanın adı olduğunu ALLAH (c.c), şu ayeti kerimesinde bildiriyor,
‘’ De ki: "Eğer siz ALLAH'ı seviyorsanız bana uyun; ALLAH da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. ALLAH bağışlayandır, esirgeyendir."(Ali İmran 31)
Peygamber efendimiz de kalbin merkez üssü olduğunu şu hadisi şerifinde belirtiyor;
’’iyi bilin ki, insan vücudunda bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası “kalb”dir.” (Buhari, Müslim ) Peygamberi sevmek;ALLAH'ın kitabı Kuran-ı Kerimi yaşamak,yaşatmak demektir.
Peygamber ,ALLAHın yeryüzündeki en yetkin,ve etkin temsilcisidir.Peygamber sevgisi tohumlarını, kalbinize ekerseniz,ruhlarınızda bu tohumların meyvelerini toplayabilirsiniz.
Kalp peygamberin evidir,oraya girerseniz ALLAHın evine girmiş olursunuz.
Peygamberin evi,ALLAHın evidir.Peygambersiz bir ev ALLAH'sız bir evdir.Peygamberi sevemeyen,ALLAH'ı sevemez. Kalp adeta imanın merkez üssünü teşkil eder.Ruhu,bedeni ve ibadetleri kontrol altına alır,yönlendirir,ölçer ve biçer.Beyinle sürekli temas halindedir ve ruhu besler.Akıl ve iradeden gelen sinyalleri süzgeçten geçirerek,titreşim halinde dünya dışına gönderip yansıtıcı görevi yapar.Yanlış sinyaller,virüslü,parazitli sinyaller karşısında devresini kesip gelen virüslü sinyallerin dünya dışına iletilmesini engelleyip onların dünyada kalmasını sağlar.Riya,gösteriş,kibir,başakakma,yalan,zan,gıybet zararlı virüslerin bulunduğu zararlı niyyet sinyalleridir.
Kalp,adeta bir niyyet ölçer vazifesi görmektedir.Peygamber tohumlarının ekilmediği kalplerde,bozuk niyyetleri üretici konumundaki nefis sevgisi devreye girer ve bedeni kontrol altına alır.Aklını ve iradesini nefsinin kontrolüne verenler aynı anda ruhlarını da kaybetmiş,Ruhsuz bir insan konumuna sahip olurlar.Çünkü ruha hayat veren kalptir, içindeki özdür.Özün sahip olduğu değerlerdir.Peygamberin getirileri,peygamberin gülleridir.Özünü daldan değil kökünden alanlar,sağlam ,yıkılmaz,sarsılmaz bir öze sahip olurlar.
O kök ,peygamberin ahlakı olan vahiy ağacının köküdür.İnsanı insan yapan,vahiy hamurudur.Peygamber sevgisinin,vahiy suyunun,ALLAH boyasıyla karışımı sonucunda oluşan insan modeli,insan-ı kamil modelidir.Bu insanı insan yapan formüldür adeta.ALLAH ise kalplerde ki bu özün farkındadır. '
'ALLAH kalplerin özünü bilendir.''(Mülk,13)
Özü sağlam olanın sözü de sağlam olur.Özü etkili olanın,sözüde etkili olur.
İnsanlara ne oluyor da,nefislerin sahip olduğu sevgiyi kalplere sokmaya çalışıyorlar.insanlara ne oluyorda ruhsuz,kalpsiz sevgilerinin sorumlusu olarak,kalbi ,ruhu yada kalb ve kader üzerinden ALLAH'ı suçluyorlar. İlk bakışta güzel ve taze bir meyve gibi görünen, ama aslında zehirli bir meyve olan aşk denen şeyi,susuz ve ruhsuz kalmış olanlar iştahla yerler .Yedikten sonra yavaş yavaş zehirlenip ruhlarını ve kalplerini öldürürler.Çektikleri acının şiddetiyle bir o yana bir bu yana savrularak ,acıdan kurtulmak içinde, önüne gelen herşeye sarılırlar.Beyinlerini morfinleyen şarkılar,uyuşturucular ve zararlı maddeler...Kısa süreli mutluluk ve ardından gelecek acılar...
Bu acıların ,kişilerin iç dünyalarında oluşturacağı yıkımlar ve onarılmaz yaralar...
Kişi farkında olmadan adeta uçurumun kenarına adım adım ilerler.
Acı ve mutluluk sürekli birbirini takip eden iki gölge gibidir.Birini her tattığınızda diğeri de yanınızda bekler. Acıların çoğu kişliler tarafından tercih edilenlerdir.Acılar hazların ,tutkuların sonucudur.Kendinizi mutlu hissettiğiniz anlarda,derinliğinize inerseniz,aslında bu sevincin daha önceden üzülmenize neden olan şey olduğunu görürsünüz.Acılı ve hüzünlü olduğunuz anlar da ise sevinciniz olan bir şey için ağlıyor olduğunuzu göreceksiniz.Her ikisi de nereye giderseniz yanınızda gelirler. Bunlar hayatın gerçekleridir.Bu gerçeklerin farkında olamayanlar acılarının sebebini ve ilacını bilemeden kaybolup giderler.
Ruhunun farkındalığı sayesinde bu acılar şeffaflaşıp silinirler.Hatta acılara bir pencere gerisinde seyre dalarak,onların basitliğini,anlamsızlığını,üzülmenin gereksizliğini de kavramış olurlar. Ruhunun farkında olamayanlar,ALLAH'ın farkında olamazlar.
Ruhu bulmanıza gerek yok.O içimizdedir,yeter ki içimize inmesini bilelim ve onu hissedelim.Onu ölçemezsiniz ve derinliğini de bilemezsiniz.ALLAH sevgisinin içine girdiği ruh, çağlayanlar gibi çağlayarak,okyanuslara doğru yol alır,ırmak olur,dere olur,nehir olur.
ALLAH sevgisinin sınırı yoktur.ALLAH sevgisi çiçek gibidir.Açtıkça açar.
Sınırsız ve sonu olmayanın sevgiside sınırsızdır. Sonu ve sınırı olanın sevgiside sınırlıdır. Sadece nefis sevgisi üzerine,sevgi binalarını inşa edenler hep acılar yaşarlar.
Biraz mutluluk ,peşinden acılar ve hüzünler...Bu değişmez bir kuraldır.Çekilen acıların suçlusu,kalbimiz,ruhumuz ve kader üzerinden suçladığımız ALLAH değildir.Tek suçlu,sevgiyi bütün sevgilerin merkezi olarak gören nefisteki haz ve tutkulardır.Bu tutkuların esiri olan binlerce gencimiz, acılar içinde kıvranmakta ve sonucu belli olan bir sona doğru sürüklenip kaybolmaktadırlar.
Ruhlarda ALLAH,kalplerde peygamber olan nefislerin sevgisi sonucunda şefkat doğar.
Şefkat her iki sevginin bir meyvesidir.Her iki sevginin fazla ve az olmasıyla şefkat meyvesinin tatlılığı azalır yada artar.ALLAH ve peygamber sevgisinin olmadığı bir yerde şefkatten bahsedilemez.Şefkat aynı zamanda ALLAH sevgisidir.İnsanda bu sevginin sadece bir kısmı bulunur.Şefkatin kaynağı ise Allahtır.Bu kaynağa ulaştıkça şefkat sevgisi de artar.
Yukarıdaki hadisi şerifte bizlere sevginin yeri ve kimlere ait olduğu hatırlatılmakta ve ALLAH,peygamber sevgisi ile ALLAH’a kuluk en ön planda tutulmakta.Nefislerin,tutkuların ve sevgilerin ötesinde.Kendini kaybetme yok.Herşeyi nefis sevgisi üzerine bina etme yok.Hz.Fatıma adeta Hz. Ali’ye şöyle diyor.
’Ey Ali sende ,bende ruhumuzla ALLAH’ı,kalbimizle Peygamberi,nefsimizle de birbirimizi seviyoruz.’diyor.Evli olanların eşlerine karşı olan sevgilerinin sınırını çiziyorlar adeta.
Asıl sorumluluklarını hatırlatıyorlar.Nefisten öte bir ruhun,bir kalbin olduğunu ve buralarda hangi sevginin yer edeceğini açıklıyorlar.Eşler arasındaki sevginin çizgilerini ünlü filozof Halil Cibran da şöyle çiziyor;
Yeryüzüne birlikte geldiniz ve sonsuza dek birlikte yaşayacaksınız,
Ölümün ak kanatları günlerinizi bölene dek birlikte olacaksınız,
Tanrı'nın suskun anıları katına eriştiğinizde bile birlikte olacaksınız,
Ama bırakın da bunca beraberliğin arasında biraz boşluklar olsun,
Ve Tanrısal alemin rüzgarları esip dolanabilsin aranızda.
Birbirinizi sevin, ama sevginin üzerine bağlayıcı anlaşmalar koymayın,
Bırakın yüreklerinizin sahilleri arasında gelgit çalkalanan bir deniz olsun sevgi .
Birbirinizin kadehini onunla doldurun ama aynı kadehe eğilip içmeyin,
Ekmeğinizi bölüşün, ama aynı lokmayı dişlemeye kalkmayın.
Şarkı söyleyin, dans edin, eğlenin birlikte, ama ikinizin de birer Yalnız olduğunu unutmayın,çünkü lavtadan dağılan müzik aynı, ama nağmeleri çıkaran teller ayrıdır,
Yüreklerinizi birbirine bağlayın ama biri ötekinin saklayıcısı olmasın,
Çünkü ancak Hayat'ın elidir yüreklerinizi saklayacak olan.
Hep yanyana olun, ama birbirinize fazla sokulmayın,
Çünkü tapınağı taşıyan sütunlar da ayrıdır,
Çünkü bir selvi ile bir meşe birbirinin gölgesinde yetişmez....


*Seyfettin Budak
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Sevgi Ve Acı Empty
MesajKonu: Geri: Sevgi Ve Acı   Sevgi Ve Acı EmptyÇarş. Kas. 16 2011, 01:01

çiçek7 Allah razı olsun çiçek7
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sevgi Ve Acı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sevgi Sevgi Sevgiiii
» Sevgi Emek İster Emek Sevgi...
» Sevgi
» Sevgi...
» Sevgi Ne...?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Genel :: Serbest Kürsü-
Buraya geçin: