ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Yokluk Odası... Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Yokluk Odası...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Yokluk Odası... Empty
MesajKonu: Yokluk Odası...   Yokluk Odası... EmptyPerş. Eyl. 01 2011, 14:02

Yokluk Odası...


Gazneli Mahmud’un has kölesi Eyaz, saraya geldiği ilk gün hükümdarın verdiği sırmalı elbiseleri ve ayakkabıları giydikten sonra üstünden
çıkardığı postu ve çarığını atmamış bir odaya asmıştı.

Odanın kapısına da bir kilit vurmuştu ve oraya kimseyi sokmuyordu. Sadece kendisi her gün bu odaya gelip biraz otururdu.

Bu sırada çarık ve postuna bakarak eski yokluk günlerini hatırlar ve kendi kendine, Her şeyden yoksun zamanlarını düşün de şimdi sahip olduklarının değerini bil ve sakın şımarıp büyüklük taslamaya kalkışma!" derdi.

Güvenilir oluşu, kanaatkarlığı ve sadakati dolayısıyla Gazneli Mahmud'un gözüne girmiş takdirine mazhar olmuştu. "Bu bana yeter" diyordu.

Onun saraydaki yerini ve hükümdarın ona olan sevgisini kıskananlar da vardı.
Bu kimseler Eyaz'ı gözden düşürmek için her gün yalnız girdiği odada bir şeyler sakladığı, muhtemelen hazineden çaldığı altın ve gümüşleri biriktirdiği, onun için de oraya kimseyi sokmadığı şeklinde Gazneli Mahmud'a şikayette bulundular.

Eyaz'ın kendisine olan bağlılığından şüphesi olmayan hükümdar, bunu söyleyenlere şunu önerdi:

"Gece yarısı o odanın kilidini kırarak içeri girin ve her yeri araştırın. Eğer şüphelendiğiniz gibi altın, gümüş ve mücevher bulursanız hepsini alın ve aranızda bölüşün. Onları size bağışlıyorum. Böyle bir şey yoksa ne olduğunu ve ne gördüğünüzü gelip bana bildireceksiniz."

Eyaz'ın düşmanları sevinerek hükümdarın huzurundan ayrıldılar ve sabırsızlıkla geceyi beklediler. Herkes uykuya dalınca sessizce yaklaşıp kapının kilidini kırdılar ve içeriye daldılar.

Fakat duvara asılmış bir çift çarık ve eski bir posttan başka bir şey göremeyince hayal kırıklığına uğradılar. "Belki altınları gömmüştür" diye yeri kazdılarsa da çabaları boşunaydı. Yaptıklarından ve söylediklerinden pişmanlık duyarak yüzleri kızarmış bir halde Sultan Mahmud'un huzuruna varıp durumu olduğu gibi anlattılar.

♦ ♦ ♦

Evet, Eyaz hazineler sahip değildi, ama hazinelerden daha değerli olan bir şeye sahipti: Hükümdarın takdiri ve sevgisi. Bunun sırrı da saraya gelmeden önceki yokluk günlerini unutmamasıydı.

ALLAH Kur'ân'da şöyle buyurur: "O insan daha önce hiçbir şey değilken onu yarattığımızı düşünmez mi?" (Meryem Sûresi, 67)

Evet bizler bu âyetin hatırlattığı şeyi düşünmeliyiz. Zihnen geriye doğru gidip bir zamanlar yoklukta olduğumuzu, hiçbir şeyimizin olmadığını, şu dünya sarayına getirildikten sonra sahip olduğumuz her şeyi Kâinat Sultanı olan ALLAH'a borçlu olduğumuzu düşünmeliyiz.

Eyaz'ın odası gibi hepimizin bir "yokluk odası" olmalı ve her gün tek başımıza hayalen gidip orada bir miktar oturmalıyız.

Böyle yaparsak "Şuyum yok, buyum yok" gibi şikayetlerde bulunmaz, bize verilenlerin değerini anlar, şükrederiz. Şükrederiz de en değerli hazineden daha değerli olan ALLAH'ın sevgisini ve rızasını kazanırız.

Çoğu insan sahip olduklarının hiç önemi yokmuş gibi nankörce davranır. Şükretmesi gereken onca şeyi aklına bile getirmez. Çünkü zıddı olmayan şey bilinmez.

Birçok şeyimiz olmasına rağmen varlık sevincini hisse-demeyişimizin nedeninin "yokluk odalarımızın" olmayışı olduğunu, itiraf edeyim ki, ben yeni anladım.

Ne dersiniz? "Bunca yıl hep varlığı deneyip durduk, bir kez de yokluğu denesek ne çıkar? Yokluğun saltanatı uydurma bir saltanat değildir" diyen Mevlânâ'ya kulak vererek bir düşünce devrimi gerçekleştirelim mi?


Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Yokluk Odası... Empty
MesajKonu: Geri: Yokluk Odası...   Yokluk Odası... EmptyCuma Eyl. 02 2011, 00:55

çiçek18 Allah razı olsun çiçek18
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yokluk Odası...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mevlana'nın Mezar Odası...
» Yokluk...
» Yokluk...
» Varlık ve Yokluk...
» Yokluk Gibi Bişey

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Hikayeler-
Buraya geçin: