ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Dostluk Öldü mü...?  Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Dostluk Öldü mü...?

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Dostluk Öldü mü...?  Empty
MesajKonu: Dostluk Öldü mü...?    Dostluk Öldü mü...?  EmptyPaz Ağus. 07 2011, 21:19

Dostluk Öldü mü...?


İnsanlığın en soylu damarı; dostluk ve vefadır…

Tabii ki; kavli değil kavi dostluklar… Afaki değil, kalbi… Hesabi değil, hasbi olanını kast ediyoruz…

‘‘Adl’’in, ‘‘emn’’in, ‘‘sıdk’’ın adresi olacak dostluklar…

Bizim muhtaç ve mecbur olduğumuz dostluk; bizi ukbaya hazırlayacak, davaya bağlayacak, takvaya taşıyacak dostluktur…

‘‘ALLAH’ın arşının gölgesinde gölgelenmek’’ ancak bu yolla mümkündür…

‘‘Birbirimizi sevmedikçe iman etmiş sayılmayacağımıza’’ göre dostluk bir akide meselesidir… İman olayıdır…

Kulluğumuzu sosyalleştirmek için önce dostluk ve kardeşlik diyeceğiz… Fesadın kökünü kurutmak, fitnenin önünü almak velayet ve uhuvvet bağlarını pekiştirmekle mümkündür…

‘‘Kafirler birbirlerinin velileridir Eğer siz bunu yapmazsanız(birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk olur’’ (Enfal-73)

Yeryüzünün salahı, beşeriyetin felahı için böylesi bir dostluk iklimine ihtiyaç vardır…

Arzın ıslahını zulmün izalesini, hakkın ikamesini, üstlenen o aziz dostları ALLAH destekliyor:

‘‘… Onlar öyle kimselerdir ki, (ALLAH) kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir…’’ (Mücadele-22)

Çürüyen toplumlara yeni bir ruh aşılayacak olanlar, dostluğun gereğini yapabilenlerdir…

Gayet tabii ki, bu dostluğun muhkem ve meşru olması gerekiyor… Sürece, çıkara, kurallara bağlı olmayan kalıcı ve köklü dostluklar inşa etmeliyiz… Ruhumuza sinmiş korku, evham, endişe ve tasaları başka nasıl üstümüzden atabiliriz… Fırtınalı süreçlerde hangi limana sığınacağımız önemlidir… Hangi yüreğe demir atacağımızı şimdiden bilmek durumundayız…

Bu gün bize ekmek gibi, su gibi dost lazım…

Günahtan günaha sürüklendiğimizde bize ‘‘dur’’ diyecek, dostlar… Elleriyle, dilleriyle, kalpleriyle münkerle aramızda siper olacak olanlardır…

Rotayı şaşırdığımızda pusulamız olacak, kol-kanat gerecek, ruhunun penceresini bize açık tutacak dostluklara muhtacız… İnşirah bulacağımız, itminan olacağımız, teselli ve teskin mercii olan yürekler… Öyle ki onların yokluğunu en büyük yoksulluk bilmeliyiz…

İnsan sıkıntıya düştüğünde ‘‘alo’’ diyecek bir ses bekler… Kulaklar kapının zilindedir bir dokunan olmayacak mı?

İhtiyaç halinde umutlar depreşir, acaba vefalı bir dost ‘‘hızır’’ olup yetişmez mi?

Şefkat elini elimizde göreceğimiz… Güvenli kolları ile bizi kucaklayacak… Yaslandığımızda yıkılmayacak, gölgesine sığınabileceğimiz, serinleyebileceğimiz çınar gibi dostlar… En mahrem sırlarımızı vermekte tereddüt yaşamayacağımız… En derin dertlerimizi döküp ferahlayacağımız ortamların özlemi içindeyiz…

Her şeyden önce kesin bir güven olacak, övse de, sövse de bu güven zedelenmeyecek… Bizi yanlış anlamayacak… Zanla hareket etmeyecek… Herkes bizi iterken onlar sinelerini bize açacak… Başkaları bizi yuhalarken, onlar ‘‘gel dostum’’ diyerek bize doğru koşacak…

Issızlığın, yalnızlığın en ürkütücü anında, gecenin en koyu saatinde ışığımız olacak, nefeslerinin sıcaklığını yüreklerimizde hissedeceğimi güzel dostluklar…

Bizi anlayan, anlamamıza anlam katan… Bize katlanan, bizi taşıyan vefa ve cefa abideleri…

Onlar ne bizi, ne de başkasını satmayanlardır, sömürmeyenlerdir… Hep sahiplenenlerdir…

Biz ağlarken onlar kıskıs gülmezler…

Onlar, gerçekten sırdaştır, gardaştır, yoldaştır…

Fakat, biz dostluğun gereklerini hep başkasından bekleyenlerden olamayız ki! Kendimiz beklentilere ne zaman cevap vereceğiz?

Bize düşen görev; dostluk temennisinde bulunmak değil, dostluk dersi vermekte değildir… İmanımız bize müminlerle dost olmamızı emrediyor… Bizden beklenen örnek dostluklar sunmaktır…

Pazarlıksız, ön yargısız, kuralsız, sınırsız gerçek dostluklar…

‘‘Ah nerede eski dostluklar’’ diyerek hayıflanmak yerine, dostluğa hazırlanmak bize düşer…

Ortamlarımızda, kurumlarımızda dostluk meltemleri yürekleri okşamalıdır… Resmiyet, bürokrasi, formalite, protokol dostluklarımızı zedelememeli… Biz her şeyden önce kardeşiz! Bunu nasıl unuturuz? Sınıflaşma, kamplaşma, itişme, didişme… El insaf! Bu ne hâl!

Dostluğu tıkayan kıdem, kariyer, makam, ünvan, statü, sınıf farkını biz aşamaz isek kim aşacak?

Dünyamızın, ufkumuzun, yüreğimizin genişliği dostluk çemberimizin çapından bellidir…

Bizi çokça meşgul eden: Ticari ortaklıklarımız, mesai birlikteliklerimiz, sosyal etkinliklerimiz, kültürel faaliyetlerimiz, müşterek organizasyonlarımız, ekonomik teşebbüslerimiz dost ve kardeşçe mi? Yoksa seküler bir algının, popüler bir kültürün kural ve kabuller mi bizi sürüklüyor?

Şayet bu çalışmalar kardeşlik zemininde hayat bulursa ibadi bir sorumluluk olarak belirecek, uhrevi bir kazanımın ‘‘hak edişini’’ şimdiden yakalamış olacağız…

Dostlukla damıtılmamış ilişkiler hamdır… Kardeşlikle yoğrulmamış yapılar yavandır…

Yarınlarda ‘‘keşke’’nin fayda vermeyeceği dostluklara prim veremeyiz…

Rasulullah (sav) de buyurmuyor mu? ‘‘ Kişi dostunun dini üzeredir’’

Defolu dostluklar… Dumura uğramış duyarlılıklar… Kardeşler! Bize dalkavuk değil, dost lazım

Sırtımıza basıp yükselme hesapları yapan sahte dostlarla, bizi bağrına basacak sahici dostları ayrıştırabilmeliyiz…

Aslında biz dostlarımızı tanırız…

‘‘Görüldüklerinde ALLAH’ın hatırlandığı’’ hayırlı kullardır, onlar…

ALLAH rızası aradan kayıp gittiğinde her şey tersyüz oluyor… Bu gün dostluklar neden kalıcı değil? İnsanlar kalabalıklar içerisinde yalnız, çaresiz, kimsesiz… Sesler içinde sağır… Renkler içinde kör… Kendisi ile görebileceği, duyabileceği, hissedebileceği yürekler arıyor… Bu kaygan seküler zeminde dost bulmak, dost kalmak günbe gün zorlaşıyor… Çünkü toplumsal virüsler bünyeyi sardı İnsanlar bireyselleşiyor, bencilleşiyor, dünyevileşiyor, cimrileşiyor… Liberal rüzgarlar kişilikleri parçalıyor… İlkesiz, ölçüsüz özgürlük alanları toplumsal dokuyu bozuyor… Artık dostluklar birer fantezi… Yüzler maskeli… Güzensiz, doyumsuz, dayanıksız ruhlar dağınık… Bu insanların önce Rableri ile barışmaları lazım… Fıtratları ile buluşmaları gerekiyor… Yalansız bir dünya, riyasız bir yaşam insanlığın ortak ihtiyacı…

Şimdi dostlukları ayağa kaldırma vaktidir…

Bizim için, hayat dost kazanma sanatıdır…

Dostsuzluk, insanın en hazin gurbetidir…

‘‘Dostluk öldü mü?’’ diye soranlara… ‘‘Hayır’’ demeliyiz…

Çünkü; ‘‘biz varız ya!’’


Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Dostluk Öldü mü...?  Empty
MesajKonu: Geri: Dostluk Öldü mü...?    Dostluk Öldü mü...?  EmptyPtsi Ağus. 08 2011, 01:21

çiçek Allah razı olsun çiçek
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nur_Sultan
Moderator
Nur_Sultan


Mesaj Sayısı : 3652
Kayıt tarihi : 21/09/08
Yaş : 55

Dostluk Öldü mü...?  Empty
MesajKonu: Geri: Dostluk Öldü mü...?    Dostluk Öldü mü...?  EmptyPtsi Ağus. 08 2011, 17:30

Rasulullah (sav) de buyurmuyor mu? ‘‘ Kişi dostunun dini üzeredir’’

Aslında biz dostlarımızı tanırız…

‘‘Görüldüklerinde ALLAH’ın hatırlandığı’’ hayırlı kullardır, onlar…


Alllah c.c razı olsun. emeğine sağlık..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Dostluk Öldü mü...?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Dostluk Günü Dostluk Gülü...
» Sevgi Öldü...
» Çok Zaman Oldu...
» NE OLDU BU İBÂDETLERİN?
» Lal Oldu Dilim...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: