Yâr mı aşktır âşk mı daha yâr? Sadece “var” olduğunu bilen, başka bir “var”ın içinde...
Gelür bir bir gider bir bir kalur bir,
Gelen gider giden gelmez bu bir sır.
-Lâ-edrî
Zifiri karanlığın adıydı leyl... Karanlığa bürünse de alem,leylin gölgesinden çıkmaya mahkûmdu her dem.Bir fısıltı yükselti semaya ardından rahmet damlacıkları indi, dua dua yalvaranların koynuna...O gece leylin varisi zuhur etti, aşksızların mekanına...
Aşkın sırrına erdiler onu görenler. Zahirin arkasındaki perdeyi delip geçti bilenler. Bab-ı esrara doğru yol aldılar güzelliğin elinden.Lâl oldular yokluğun varlığa erişmesinden...Kaysın adı geçti nasipsizler gürûhunda.Bir yakarış peyda oldu çölün tam ortasında...Yalın ayak ulaşmaya çabaladı arzusuna,eremedi aşkının son vuslatına...
Mecnun oldu, Kayslığının ardından.Namı ulaştı, tüm aşksızlara.Leylin kızı sır olamadı,kıvrandı durdu aşkın tam ortasında...
Aşkın hullesine büründü, çöl kızı Leyla.Dillere düştü aşkı sonunda.Ahvalini bildirdi matem dergâhında.Zayisini bulmak için yalvardı Yaratana...
Sustu Mecnun,sustu Leyla...Hem dem oldu tüm kâinat visal orucuyla.Misafirhane oldu her yer ilk günkü gibi kopkoyu karanlığa.Çilehanesinde zikir çeken dervişler gibi iki aşık sonunda kayboldu aşkın od'unda...
Mecnunun duası yayıldı tüm insanlığa..."Suskunluklar ülkesinden selam var ahdi bozandan.Ben gene gafil gene biçare el açtım Yaradana.Seni ondan diledim tüm ruhumla...Ebedde ezelde ahirim sen ol.Ben,ben olmayayım sonrasında..."
Bahar sabahları, içimde bir çift göz ağlar.
"Seni" yakar içimde; tutuşurum!
Ne zaman baksan kendine; sende, beni bulacaksın...
Ve öyle bir susarım ki;
Seninle kanar kabrin susuzluğuna, ve kapatır ağzını!..
Bu mevsim, bahar kokusu dolar hep, açılan avuçlarıma...
Usulca yüzüme sürerim...
sanırım yine kelebek
Mustafa solmaz
Selam Sevgi ve Dua ile...