ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Mutluluk... Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Mutluluk...

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Mutluluk... Empty
MesajKonu: Mutluluk...   Mutluluk... EmptySalı Şub. 15 2011, 20:50

Mutluluk... Cicektasiyankiz

Mutluluk...

Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. O gün ender ya­şanan bir gündü. Okulumuz Kız Meslek Lisesi çocuk bahçesiyle yan yana idi. Yağan karın ağaçların üzeri­ne öyle müthiş bir inişi vardı ki, bir anda yeşil çam ağaçlarına beyaz gelinlikler giydirmişti.

Öğretmenimiz çok romantik, çok kibar, kelimenin tam manası ile nazik bir beydi. Edebiyat dersine uy­gun bir hocaydı. Keşke bütün edebiyat hocaları öyle romantik ve duygulu olsaydılar.



Asla öğrenciyi notla sıkmaz, âdeta öğrenciye notlar dağıtırdı. Kendini öğrenciye o kadar sevdirmişti ki hemen hemen bütün okul onu çok seviyordu. Düşün­celerini öyle güzel anlatır, insanı o kadar güzel ikna ederdi. Daha sonra o hayran olduğumuz öğretmenin iyi bir sosyalist olduğunu öğrendiğimde, bir yönünü çok takdir etmiştim.

Öyle veya böyle o da kendince bir şeyleri tebliğ ediyordu ve önce insanları kendine bağlıyordu. Keşke bütün tebliğ eden insanlar böyle olabilselerdi.

Böyle karın yağdığı bir günde o hocamızın dersin­deydik. Birden bize "Çocuklar dersi bırakın arkanıza yaslanın ve şu karın yağışını seyredin ne kadar güzel yağıyor değil mi?" demişti. Bu hareketi bile onu diğer öğretmenlerden farklı kılıyordu.

Onun olduğu bir Dil Bilgisi dersinde bir defasında "mutluluk" fiilini çektiriyordu. Derse ara verdi, "Ço­cuklar arkanıza yaslanın, hiçbir şey düşünmeyin, göz­lerinizi bir müddet kapaün ve mutlu olmaya bakın" demiş, "yaşamak kadar güzel hiçbir şey yok. Şartlar ne olursa olsun mutlu olmayı başarın, asla mutsuzlu­ğa yenilmeyin" diye eklemişti.

Ben de sevgili okuyucularıma diyorum ki, şu an hangi şartlarda bu yazıyı okuyorsanız, lütfen arkanıza yaslanın, gözlerinizi bir müddet kapatın. Ruh dünya­nızda mutlu musunuz, değil misiniz? Veya sizi neler mutlu ediyor, neler mutsuz ediyor onu düşünün, da­ha sonra bu satırları okumaya devam edin.

En son ne zaman, neler için mutsuz olduğunuzu düşündünüz mü? Bazen basit bir şeyden hemen mut­suz oluyoruz. Bitti derken, zaman içinde o mutsuz ol­duğumuz şeyler için gülüp, "şimdiki aklım olsaydı hiç üzülür müydüm?" diyoruz.

Aslında hepimiz üzülmeye değmeyecek şeylere günlerce üzülüp, şu güzel hayatı zehir ediyoruz. Oysa bir gün üzülmeye değmeyen şeyler için ne kadar üzüldüğümüzü kabir kapısına geldiğimizde fark edecek, ne kadar basit şey­ler için üzüldüğümüzü düşüneceğiz. O zaman piş­man olmaya vaktimiz olacak mı dersiniz?

Geçen gün bir şeye o kadar üzüldüm ki, hayat bitti zannettim. Esim, "O kadar üzülme, zaman en güzel ilaçtır. Zaman içinde unutursun" dese de ben, "im­kânsız, bunu unutamam" demiş, günlerce hayatı ken­dime zehir etmiştim. Hakikaten, zaman acılara ne ka­dar güzel ilâçmış.

Şimdi günlerce neden o kadar üzüldüğüme üzülüyorum. Hayatın hiçbir şey için aşırı üzülmeye değmeyeceğine inanıyor; ömür dakikaları­nın çok kıymetli olduğunu, yaşanan dakikaların asla bir daha gelmeyeceğini anlıyorum. O kıymetli daki­kaları ne kadar hor kullandığımıza doğrusu üzülüyo­rum.

Siz bu satırları okurken mutlu musunuz, değil mi­siniz bilemiyorum. Mutsuzsanız niçin mutsuz oldu­ğunuzu düşünün. Bu sabah eşinizle kavga mı ettiniz? Olsun, akşam bir tebessüm, oldu bitti bile. Eğer "ak­şamı bekleyemem, birbirimizi çok kırdık" diyorsanız, o halde bir telefon açın, bir iki tatlı söz, bir özür, mut­luluk tamamdır.

"Eşimle meselem yok, mesele çocuklarımla" diyor­sanız, onların evin acı tatlı meyveleri olduğunu unut­mayın. Limon ekşidir ama kışın hiç evden eksik eder miyiz?

Biber de acıdır, kimini ağlatır, kiminin yüzünü ek­şitir. Ama ne limonu, ne de biberi mutfağımızdan ek­sik eder miyiz? Onlar bizim "olmazsa olmazlarımız" değil mi? Tıpkı çocuklar gibi.

Ne yapalım, çocuklarımız her şeyleriyle bizim evlâtlarımız, onları öyle kabul edeceğiz. Atamayız ya?

Bir de çocukları olmayanları düşünelim. Kucak do­lusu verilen paralar, doktor kapılarında geçen zaman­lar, oldu mu olacak mı sıkıntısı ile beklemeler... So­nunda bir de "imkânsız, sizin çocuğunuz olmaz" söz­leri. Düşünün böyle insanlar da olabilirdiniz, olmadı­nız. Şanslısınız, en azından çocuğunuz var. Mutlu ol­mak için ne kadar güzel bir neden değil mi?

Maddî sıkıntı çekiyorsanız, inanın onun için mut­suz olmaya hiç değmez. Çünkü bizi yaratan O olduğu gibi bize rızkı veren de mutlaka O'dur. Yarattığı hiçbir kulunu asla aç bırakmaz ve açlıktan öldürmez.

Aslın­da her kulun rızkı ayağına kadar gelmesine geliyor da, biz lüks istiyoruz. Unutmayın israf haramdır. Ha­ram olan bir şeyi yapamıyoruz diye hiç insan üzülür mü? Öyle ya ALLAH "Ben malı istediğime, ilmi ise iste­yene veririm" diyor. Rızk O'nun değil mi? Vermez vermez, onun için üzülmeye, mutsuz olmaya hakkı­mız var mı?



"Bunların hiç biri benim sıkıntım değil, ben hasta­yım" diyorsanız, veya bir sakatlığınız varsa o da ko­lay. Hiçbir dert dermansız değil ki. Hastalıklar bir ih­tar, bir iltifat değil mi? Yaratıcı tarafından ihtar edil­mek, taltif edilmek hoş değil mi? Nasıl ki olgunlaşmış ağacı silkelersin, meyveler üzerinden dökülür, tıpkı bunun gibi sıtma ile titremekle bütün günahlar dökü­lüyormuş. İnsanın "ne güzel, günahlarım dökülüyor" diye sevineceği hastalığına, üzülmek olur mu?

Bir elin mi yok, iki eli olmayan ne yapıyor? Tek gö­zün mü yok? İki gözü olmayanı düşün. Bir ayağın mı tutmuyor? İki ayağı da tutmayan ne yapsın? Demek ki mutlu olmak için, bize verilen nimetler açısından yukarıya değil, her zaman aşağıya bakacağız ki mutlu olalım.

Çünkü her zaman yukarının da yukarısı var.



Rahmetli annem on yıl çektiği hastalığı için her za­man ALLAH'a şükrederdi. "Bana bu hediyeyi verdin, Senden geldi, nasıl şikâyet ederim?" derdi. Her za­man şunu söylerdi: "ALLAH'ım toprak altında değil, mertek altındayım".

İşte böyle diyebilsek, hayata ba­kışımız böyle olsa, olayların altında kalmaz, üzerine çıkarız. Bunun için, imanı elde eden adamın yanında

küre-i arz bomba olsa patlasa, o adamı korkutamaz. Bilir ki onu patlatan biri var.

Eğer "ALLAH'a şükür hiçbir derdim yok, fakat ne­dendir bilinmez içimde bir sıkıntı var, beni mutlu et­miyor." diyorsanız ki çoğu insan bunu söylüyor.

İşte burada bana anlatılan, çok hoşuma giden bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum:

Bir gün arkadaşın beyi işten eve dönerken, tam apartmanın kapısında çöpleri karıştıran bir çingene bayanla karşılaşır. Durup bir müddet bu hanımı sey­reder. Neyini mi seyreder dersiniz? Bu çingene saçla­rına kırmızı güller takmış, ağzında sakızı bir şarkı söylüyor.

Hayatından o kadar memnun ki...

Bey kendi kendine der ki "Vay be! Şu kadın evine gittiği zaman, elini yıkayacak bir lavabosu bile yok. Ama hayatından ne kadar memnun. Ona sorsanız onun kadar mutlu bir kadın yok".

"Şimdi ben eve gideceğim, daha kapıdan içeri girer girmez, hanım başlayacak olumsuzlukları sayıp dök­meye" der.

Hakikaten evin kapısını çalar, hanım kapıyı açar. Başlar sayıp dökmeye. Bey hemen hanımın elinden tutar ve camın önüne getirir. "Bak hanım, şu çöpleri karıştıran kadını görüyor musun? Ne kadar mutlu ol­duğunu ve evine gittiği zaman, elini yıkayacak bir la­vabosunun bile olmadığını düşündün mü? Bu kadar nimetler içinde imtihan olunuyorsun, şükür yok, sa­bır yok. Vallahi ahirette bunun hesabını sana sorar­lar!" demiş.

Hanım diyor ki, "Mantıklı düşündüm vallahi ne kadar haklı. Ne zaman bir olumsuz şey ko­nuşacak olsam, aklıma o çöpleri karıştıran, saçındaki gül, ağzındaki sakızı ve şarkısıyla o çingene hanım gelir".

Zaman zaman içimizde olan sıkılmalar, yapmadı­ğımız ibadetlerin yerine geçiyor. Biz o ibadetleri yap­madığımız için, ALLAH bize ruh sıkıntısı vererek onları affediyor. Nedensiz sıkıntılar yaşıyorsak eğer, ibadet­lerimize dikkat edelim. Mehmet Kırkıncı Hocamın bir hatırasını burada yeri gelmişken anlatmak istiyorum:

Hocamız bir gün bir camide vaaz ederken ALLAH'ın Adaletinden bahsetmiş. Sohbet bitmiş, çıkarken bir ayağı topal olan bir zat "Hocam biraz durur musun?" demiş.

Hocamız ise "buyur ne var?" demiş. Adam "Ho­cam ALLAH'ın adaletinden bahsettiniz iyi hoş da, Al­lah'ın adaleti olsaydı beni topal yaratmazdı." der.

Hocamız o zaman "Kardeşim sen ruhlar âleminde ALLAH ile insan olacağına dair, sağlıklı olacağına dair bir anlaşma yaptın da, sonradan ALLAH sözünden vaaz mı geçti? Kedi olabilirdin, köpek olabilirdin. Bunların hiçi biri olmadın, seni insan olarak yarattı. Yeterli de­ğil mi?" demiş.

Bunun gibi hayatta neler için mutsuz olduğumuzu düşünelim. Sonra hiçbir şey için kaşların çatılmaya, suratların asılmaya değmeyeceğini idrak edelim.

Moralsiz olduğum bir günde, bir yerde bir dinleyi­cimle karşılaşmıştım da bana "Sizin gibi moral dağı­tan insanlara moralsizlik yakışmıyor" demişti.

Tıpkı bunu gibi, insan olarak yaratılan, ahsen-i tak­vim olan insana da mutsuzluk yakışmıyor. O halde mutluyuz, mutlusunuz, mutlular...


Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Mutluluk... Empty
MesajKonu: Geri: Mutluluk...   Mutluluk... EmptyÇarş. Şub. 16 2011, 00:50

çiçek10 Allah razı olsun 2 çiçek10
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nur_Sultan
Moderator
Nur_Sultan


Mesaj Sayısı : 3652
Kayıt tarihi : 21/09/08
Yaş : 56

Mutluluk... Empty
MesajKonu: Geri: Mutluluk...   Mutluluk... EmptyÇarş. Şub. 16 2011, 10:23

Ben de sevgili okuyucularıma diyorum ki, şu an hangi şartlarda bu yazıyı okuyorsanız, lütfen arkanıza yaslanın, gözlerinizi bir müddet kapatın. Ruh dünya­nızda mutlu musunuz, değil misiniz? Veya sizi neler mutlu ediyor, neler mutsuz ediyor onu düşünün, da­ha sonra bu satırları okumaya devam edin.



Çok güzel bir paaylaşım...Aslında üzüntü yaparken de bir zaman sonra, bir önemi olmayacağını biliyoruz.
O an düşünmüyoruz.işte demek ki apartmadan üzüntüyüde sevincide yaşamak gerekiyor.
ALLAH razı olsun.emeğine sağlık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cennet Çiçeği
Özel Üye
Özel Üye
Cennet Çiçeği


Mesaj Sayısı : 5244
Kayıt tarihi : 02/08/10
Yaş : 53

Mutluluk... Empty
MesajKonu: Geri: Mutluluk...   Mutluluk... EmptyÇarş. Şub. 16 2011, 23:28

Ben de sevgili okuyucularıma diyorum ki, şu an hangi şartlarda bu yazıyı okuyorsanız, lütfen arkanıza yaslanın, gözlerinizi bir müddet kapatın. Ruh dünya­nızda mutlu musunuz, değil misiniz? Veya sizi neler mutlu ediyor, neler mutsuz ediyor onu düşünün, da­ha sonra bu satırları okumaya devam edin.

En son ne zaman, neler için mutsuz olduğunuzu düşündünüz mü? Bazen basit bir şeyden hemen mut­suz oluyoruz. Bitti derken, zaman içinde o mutsuz ol­duğumuz şeyler için gülüp, "şimdiki aklım olsaydı hiç üzülür müydüm?" diyoruz.

Aslında hepimiz üzülmeye değmeyecek şeylere günlerce üzülüp, şu güzel hayatı zehir ediyoruz. Oysa bir gün üzülmeye değmeyen şeyler için ne kadar üzüldüğümüzü kabir kapısına geldiğimizde fark edecek, ne kadar basit şey­ler için üzüldüğümüzü düşüneceğiz. O zaman piş­man olmaya vaktimiz olacak mı dersiniz?

çok anlamlı ve harika bir paylaşım

Hayatta bu kadar mutlu olmayı gerektiren şeyler varken
Üzülmek niye, kendimize eziyet çektirmek niye
Bir düşünün sizi mutlu edebilecek ne kadar çok şey var
Bir bebeğin gülüşü, sevdiğiniz insanın sizi sımsıkı sarması
Annenizin şefkatli kucağı
Daha yüzlerce küçük olay sizi mutlu edebiliyor
Hayatı sevin, her dakikanızı, her saniyenizi doya Doya yaşayın
Çünkü hayat ulaşılmak istenen bir yoldur ve
Bu yolun uzunluğu hiç bilinmez , siz bu yolda ilerlersiniz
Karşınıza bir engel çıkar , siz bu engeli aşıp
Yolkunuza devam edersiniz,
Yada, bu engeli aşamazsınız
Ve bu sizin yolunuzun sonu olur yani ÖLÜM
Hayatınızın anlamını, ölümden dönen bir insana sorun
Yada ölmeyi bekleyen
Yaşamdan hiçbir umudu olmayan bir insana sorun
O zaman düşünün !! ,Değer mi üzülmeye
Bu güzelim hayatı doya doya yaşamak varken
Artık üzülmeyi bırakın ve GÜLÜN !!!!


ALLAH razı olsun mustafa kardeşim paylaşımların için
mutlu olmakta mutluluğumuza engel olmakta sanırım kendi elimizde
yapılan iyilikleri fedakarlıkları görmeyip değerini bilmeyipte
önemsiz noktalara takılıp mutsuz olmayı da kendimiz yapıyoruz
sonu pişmanlıklar olsada
Selam sevgi ve dua ile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mutluluk...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mutluluk-1
» Mutluluk
» Mutluluk...
» Adı Mutluluk...
» Mutluluk...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: