Yeryüzü hem ekin tarlamız, hem hapishanemiz, hem mezar yerimiz.Ahiret burada kazanılır.
Hapishaneden cennete veya cehenneme kabir tüneli sağ iken açılır.
Git de bak mezarlığa.
Tünelden geçenlerin adı yazılı mezar taşlarında.
"Hüvelbaki/Baki olan ALLAH'tır, her şey fanidir" diyenler, O Baki olan ALLAH'ın ikramına mazhar olurlar.
"Toprağın altı da üstü de birdir" diyenler görürler ahiretin kaç bucak olduğunu.
Görürler de gördüklerini anlattıkları dili bilen olmadığından anlatamazlar.
Yoksa o çürümüş kemiklerin her biri binlerce şey söyler.
Salih aleyhisselama selam vermeyen Semud milletinin, kabri de yok ama azaplarının iniltisini Kur'an'dan oku. (A'raf süresi ayet 73, Şems süresi ayet 11)
"Nuh" deyip "peygamber" demeyenlerin, sudan kabirlerindeki feryatlarını dinle denizlerin dalgasından, Kur'an'ın ayetlerinden. (Nuh süresi, Hud süresi ayet 25)
Her bir kabir, sessiz konuşan vaiz gibidir.
Şu çevik dilli isyankar siyasinin kabri.
Şimdi dilini kurtçuklar yiyor.
Şu dişleri inci gibi dünya güzelinin kabri.
Güzelliğini vereni tanımadığından, şimdi dişlerini yılanlar fırçalıyor.
Güneş banyosu yaparken güneşi yaratanı hatıra getirmeyenler, kabirde cehennem ateşiyle dağlanıyorlar.
Gönüllerini Kur'an'ın aydınlığına açmayanların kabri, şimdi karanlıklar vadisinden daha karanlık cehennem çukurundadırlar.
"Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur" (Tirmizi, Kıyame bab: 27 hadis: 2462).
Karun gibi zengin olup da kendisini yaratıp yaşatanı bırakıp, Firavun'un kapısında kulluk yapanın kabrine bak.
Kabrine girerken kefen bile bulamamış, kazandıkları da kendine ateş olmuş yakıyor.
İnkar şarkıları yazmış, isyan türküleri söylemiş, aya karşı ürüyen gibi, kendine akıl, fikir verene karşı gelmiş, kendisi gibi bir acize kul olmuş şu laf ebesine bak.
Dilinden tutuşan ateşi, aklını, ayaklarını yakarak kalbine ulaşıyor.
Gözünün yağı bitince cehennem karanlığında kalan kafirin kabrine bak.
Kabirlerin dış görüntüsüne aldanma.
Altından kabir yapsalar,
İçinden de ateş yaksalar, altının sana ne faydası var, ateşini artırmaktan başka.
Altınları alınlarına ateş olup basılacak ayetini okuyuver. (Tevbe süresi ayet 34-35)
Dünyada kendine ateş toplayana "akıllı" denir mi?
Ya şu kabri nurlu adama bak.
Dünyada o adam gibi adamdı.
Hiçbir alışveriş onu ALLAH'ı anmaktan alıkoyamazdı. (Nur süresi ayet 37)
Kabri, dünyadan daha geniş bir bahçe durumundaki bu adam ise gönlü Kur'anla aydınlandığında, Tebarake süresi kabrinde kandil olmuş.
Zekatı daha çok verebilmek için çalışan şu adama bak.
Akıllılık etmiş de ALLAH'ın yurdunda onun verdiği elle, akılla, topladığını dostlarıyla, fakirlerle, muhtaçlarla paylaşmış.
Kabrinde dostlarıyla karşılıklı oturmuşlar zevk içinde bin yıl, bir an gibi geçip gitmekte.
Baştaki gözün pili bittiğinde, ahret tüneline girdiğinde, imanın aydınlığıyla bakar cennete.
Aklının ışığıyla yol alırken ötelerin ötesine geçemeyen aklının "Bundan ötesi karanlık, öyle ise yok" dediğinde basiretini parlatan ayetlerle yoluna devam edenlerin kabirlerinde imanları onların nuru olduğunu gör.
Alınlarını secde ile parlatanların mahşer yerinde pırıl pırıl parladığını haber verir Peygamber. (s.a.v.)
Geçmişten geleceğe hayır köprüleri kurmuşlar.
Medreseler, camiler, yollar, köprüler, hastaneler... yapmışlar.
Baki'nin kelamına uymuşlar, asırlara dayanan söz bırakmışlar.
Zalime direnmişler, mazluma kanat germişler.
Gittikleri yolda temiz bir iz bırakmışlar.
"Hüvel Baki" ye inananların mezarları da, servi ağaçları da, kabirlerinde biten çiçekleri de bizi cehennem çukurundan cennet bahçesine çekmelidir.
Mahmut Toptaş..