ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Hep Kaçtığın Yalnızlık...  Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Hep Kaçtığın Yalnızlık...

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Cennet Çiçeği
Özel Üye
Özel Üye
Cennet Çiçeği


Mesaj Sayısı : 5244
Kayıt tarihi : 02/08/10
Yaş : 53

Hep Kaçtığın Yalnızlık...  Empty
MesajKonu: Hep Kaçtığın Yalnızlık...    Hep Kaçtığın Yalnızlık...  EmptySalı Ara. 21 2010, 22:02

Hep Kaçtığın Yalnızlık...  Yollll3


Farz Et ki Artık Yalnızsın…

Aynaya her döndüğünde ömrünün son demlerini yaşadığını hatırlıyorsun. Kuru bir yaprak gibi günbegün sararıp soluyorsun. Ruhun ve bedenin nefes almakta zorlanıyor artık…

“Bu kırışan yüz bükülen bel benim mi?” Diye soruyorsun kendine. Şimdi görmekten hoşlanmadığın bedenin haykırıyor “Bitti bitti!” Diye. Tükeniyorsun…

Esen yelle savrulup giden hazan yaprakları gibi solgun bir yaprak olmayı tercih ediyorsun insan olmak yerine. Öylesine ağır geliyor ki zamanın yükü her geçen dakika daha çok telaşlanıyorsun. Korkuyorsun her an hayatın kayıp gidecek diye ellerinden…

İstemediğin yalnızlık kapında şimdi.

Farz etki artık yalnızsın…

Bitmez sandığın gençliğinden eser kalmadığını görüyorsun. Delice harcadığın zamanlar aklına her gelişinde yere düşürüyorsun yüzünü. Saatler senin için ilerliyor uçup giden ve seni hiç bırakmayacak sandığın gençliğine güzelliğine söyleniyorsun. Ama faydasız. Giden gitmiştir üstelik hiç acımadan vefasızca habersizce çekip gitmişlerdir.

Oysa ne kadar da kıymetliydiler değil mi senin için? Hiç düşünmezdin değilmi hayatın mum misali erimeye mahkûm olduğunu ve yalnızlığın bir gün kapını çalacağını? Sen buyur etmesen de misafirin olacağını?

Farz et ki artık yalnızsın…

Aynalar da artık senden yana değil. Küsüyorsun aynalara seni yalnız bırakan gençliğine ama kimsenin umurunda değil. Geri istiyorsun kaybettiklerini iç çekiyorsun sessizce ağlıyorsun kimseler görmeden. Sonra… Ağlamaya bile geç kaldığını anlıyorsun.

Yitirdiğin vakitler aklına her gelişinde çaresizliğin verdiği pişmanlıkla kıvranıyorsun. Hoyratça davranmıştın hani zamana şimdi de zaman sana hoyratça davranırsa ne yapacaksın?

Yalnızlığın durakları geliyor aklına korkuyorsun. Korkular çaresiz sen çaresizsin. Oysa hep yalnızdın zaten. Kalabalıkların içindeyken bile yapayalnızdın...

Duymak istemeyen kabullenmeyen sendin. Biliyordun hazırlanmalıydın seni yalnız bırakmayacak olan Rabbi’ne kulluğunu eksiksiz yapmalıydın. Ya şimdi kim yanında olacak? Son nefesinde kim giderecek korkularını?

Kim girecek seninle kabrin kuytusuna? Kimde teselli bulacaksın mahşer kalabalığında?...

Hatırla…


Bencilleşen dünyanın bencillikle yoğrulan bir dişlisi de sen olmuştun. Sadece sen vardın hayatının merkezinde. Sen de aciz bir varlıkken koymamalıydın kendini hayatın merkezine. Bu kadar önemsememeliydin kendini. Seni önemseyeni tercih etmeliydin.

Oysa şimdi… Vazgeçilmezlerin çoktan vazgeçmiş senden!


Seni bırakmayan ve her daim elinden tutan Yaradan’a vefasızlığın mahkûm etti seni yalnızlığa. Yalnız bırakmayacağının müjdesini de vermişti üstelik duymak istemeyen sendin. Ve sen yalnız bıraktın nefsinin arzularını tercih ederek; O’na götüren yolları seccadeni yalnız bıraktın yetimin gülüşünde saklı olan rızasını yalnız bıraktın gecenin pişmanlığa çağıran demlerini yalnız bıraktın.

Ya şimdi?... Onlar seni yalnız bırakırsa ne yapacaksın!

Bak! Varlığın önemsenmiyor artık. Dost bildiklerin çoktan çekip gittiler. Oysa seni önemseyen sana asıl dost olacak biri hep vardı. O Bir’e o Tek’e sırtını dönen sendin…

Gün sayıyorsun şimdi yalnızlığın duraklarına. Uçurumun eşiğine getirdi de seni unuttukların fark edemedin!

Kabir geliyor aklına. Hayatında gördüğün birçok kişi son yolculuğuna gelecek ama kimse girmeyecek seninle beraber kabre… Ürperiyorsun hesap melekleri gelince yanına ne yapacağını düşünüyorsun çaresizce...

Tekrar Rabbin geliyor aklına.

Eyvahlar olsun! Yeni mi hatırlıyorsun sonsuzluğun sahibini! Neden unuttun O’nu? Neden kabirde de yalnızlığa mahkûm ettin kendini? Şimdide Rabbin seni yalnız bırakırsa ne olacak halin!

Mahşerin kalabalığında da yalnızlığa mahkûm olacağın geliyor aklına. Kabir gibi orada da mı kimsesiz kalacaksın? Öyle ya çok dostun çok sevenin vardı. Peki orada da olacaklar mı? Yalnız geldin dünyaya. Yalnız gideceğini neden unuttun?...

Uçurumlara sürükleyen nefsini dost mu sandın kendine! Yalnızlığın yokuşlarında seni çoktan yalnız bıraktı oysa dost bildiklerin. Seni yalnız bırakmaması için niyazda bulunmadın hiç değil mi Rabbine...

Oysa bunu hep istemeliydin hem de hıçkıra hıçkıra. Gözyaşların şahit olmalıydı sadece Rabbine güvendiğine ve sadece O’nu istediğine.

Yalnızlığını unutturacak işlerle meşguldün hep. Unuttuğun güzellikleri görmeyecek kadar hırslandıkça hırslandın yozlaşmış dünyada. Oysa ibretin en büyüğüne şahit oluyordun her gün yeniden. Ölüm’dü hani adı…


Bir kefen parçasından başka hiç bir şey götürmedi gidenler. Buna rağmen maddeyle sınırladın hayat çizgini. Yazık etmedin mi kendine?...

Kardeşlik neydi? Sılai rahim neydi? Tövbe etmek neydi?... Unuttun bunun gibi daha nice güzellikleri.

Dur ve düşün! Bir soluklan nereye koşuyorsun bir bak!...

Yüzleş kendinle dön içine. Ne kadar yararı var sana peşinden koşturup durduğun hayatın? Hazır mısın yalnızlığa? Bir sor kendine. Seni yalnız bırakmayacak bir şeyler hazırladın mı öteye bir düşün!

Şimdi bir muhasebe yap kendinle. Hesap vermeye gitmeden hesapla artılarını ve eksilerini. Düşün ki ömrünün son demlerindesin ve yalnızlığı yaşıyorsun. Nasıl olmayı düşlerdin? Ardına baktığında nelerin olmasını isterdin? Dürüstçe cevap ver kendine…

Bir de şöyle düşün

Şimdi dur! Bir de şöyle düşün…

Düşün ki Rabbinin rızasını gözeterek ömrünün basamaklarını birer birer geride bıraktın. O basamakları seni yalnız bırakmayacak olan güzelliklerle donattın…

En önemlisi de her adımında salih ameller işleyerek arkanda sarılacak birçok umut dalı bıraktın…

Anneni babanı duacı ettin kendine. Ailen ve eşin senden razı. Akraba ve komşuların senin müşfik elini bir ömür boyu hep hissetti üzerlerinde. Yetimi gözettin fakiri doyurdun… Dinine her fırsatta hizmet ettin edemediğinde de edenlerin elinden tuttun destekledin.

İnsanlardan uzak kaldığın anlarında gözyaşları içinde yalvardın durdun Rabbine…

O Yüceler Yücesini andın saatler boyu. Tespihin döndü durdu dilin ve kalbinle birlikte… Nefsinin arzularına karşı bir nöbet ki bekledin ömür boyu… Şeytanı adeta çıldırttın takva ve irfanınla…

Ne güzel değil mi?...

“İyi ki de kul olmayı bilmişim” diyorsun şimdi kendi kendine. “İyi ki de kul olmayı bildirmişsin ey Rabbim!” diyorsun yeniden.

Umudun var şimdi. Kimseler yanında olmasa da mühim değil Rabbin var ya! Bu yeter sana. Unutmamanın ve yalnız bırakmamanın sevincini ve huzurunu yaşıyorsun şimdi.

İyilikte kusur etmediğin akraban komşun arkadaşın da vefalı sana. Çocukların hatta torunların bile üzerine titriyor. Güzellik eden güzellik buluyor…

Ölümü beklerken heyecan duyuyorsun artık. Vuslat oluyor Hz. Mevlana misali düğün oluyor ölüm senin için. Korkular yerini ümide bırakmış. Seccaden ve her günahın ardında burkulan yüreğinin tövbeleri yalnız bırakmıyor seni ne güzel…

Zamanı da hiç yalnız bırakmadığını farz et. Ne mutlu sana! Dakikaları saat günleri yıllar hükmüne çevirmişsin. Şimdi onlar da gelecek ardından ve kapısını her daim çaldığın Rabbin yalnız bırakmayacak seni müjdeler olsun!...

Yalnız değilsin. Tebessüm ediyorsun kul olmayı tercih ettiğin için insan olmaktan öte…

Zeynep Yeter Aslan
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Menekşe
Özel Üye
Özel Üye



Mesaj Sayısı : 2555
Kayıt tarihi : 30/08/10

Hep Kaçtığın Yalnızlık...  Empty
MesajKonu: Geri: Hep Kaçtığın Yalnızlık...    Hep Kaçtığın Yalnızlık...  EmptySalı Ara. 21 2010, 23:39

Ölümü beklerken heyecan duyuyorsun artık. Vuslat oluyor Hz. Mevlana misali düğün oluyor ölüm senin için. Korkular yerini ümide bırakmış. Seccaden ve her günahın ardında burkulan yüreğinin tövbeleri yalnız bırakmıyor seni ne güzel…

Zamanı da hiç yalnız bırakmadığını farz et. Ne mutlu sana! Dakikaları saat günleri yıllar hükmüne çevirmişsin. Şimdi onlar da gelecek ardından ve kapısını her daim çaldığın Rabbin yalnız bırakmayacak seni müjdeler olsun!...

Yalnız değilsin. Tebessüm ediyorsun kul olmayı tercih ettiğin için insan olmaktan öte…

Rabbin yalnız bırakmayacak seni müjdeler olsun!...Elhamdulillah.

Emeğine sağlık.Teşekkürler ablam..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Hep Kaçtığın Yalnızlık...  Empty
MesajKonu: Geri: Hep Kaçtığın Yalnızlık...    Hep Kaçtığın Yalnızlık...  EmptyÇarş. Ara. 22 2010, 01:04

çiçek Allah razı olsun çiçek
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hep Kaçtığın Yalnızlık...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kaçtiğin Şehir mi, Yoksa Yüreğin mi?
» Yalnızlık
» Yalnızlık
» Yalnızlık
» Yalnızlık

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Genel :: Serbest Kürsü-
Buraya geçin: