Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“…(Ey mü’minler!) Eğer (başınıza gelen sıkıntılara aldırmayıp Allâh’ın dînini yaşamak husûsunda) sabır (ve sebât) eder ve ittikâ ederseniz, (yâni hem takvâ üzre Allâh’a sığınır, hem de gerekli tedbirleri alarak korunursanız), onların (İslâm düşmanlarının) hîle ve tuzağı size hiçbir zarâr vermez! Çünkü Allâh, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.” (Âl-i İmrân, 120)
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular:
“Kim bir karış mikdarı bir yere haksız olarak zulümle sahip olursa, o yerin yedi katı boynuna geçirilir.” (Buhârî, Mezâlim 13, Bed’ül-halk 2; Müslim, Müsâkât 139-142. Tirmizî, Diyât 21)
İnsanlık târîhi, îmân ve ahlâk yolundan çıkan azgınlara tatbîk olunan ilâhî azâb ve gazablarla doludur. Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin kibirli ve zâlim insanları; peygamberlerle mücâdele eden, kendisinin tanrı olduğunu iddiâ eden ve sonunda bir avuç suda helâk olan Firavun; bir sineğin mağlûb ettiği Nemrûd; yaşayışları hayvanlardan daha aşağı olan ahlâksız Lût kavmi ve birçok benzerleri, zulümlerine ve isyânlarına bürünerek dünyâdan gelip geçtiler.
Onların arkasından semâlar ağlamadı. Gözler yaşarmadı. Gönüller sızlamadı. Bilâkis mazlûmlarının âhları ve bedduâları ile onlar, târihin çöplüğünde yok olup gittiler. Saltanat sürdükleri yerleri, şimdi baykuşlar ve köpekler şenlendiriyor.
Küfür, isyân, zulüm ve haksızlık târihi, ilâhî intikâmın dehşetli örnekleri ile doludur. Allâh’a ve peygamberlerin gösterdiği yola muhâlefet ve isyân edip inananlara da zulmedenlerin, er-geç ilâhî kudretin acı azâbı ve çetin tecellîleri ile karşılaşmaları, kaçınılmaz bir mecbûriyet ve değişmez ilâhî bir kânundur. Hayatta en çok korkulan ve ilâhî bir tehdîd olan hâdiseler; tûfânlar, kasırgalar, zelzeleler, kıtlık, azab dolu ateş bulutları, düşman işgalleri ve sârî hastalıklar, ilâhî gazap dolu tecellîlerdir. (Osman Nûri Topbaş, Gönül Bahçesinden Muhabbetteki Sır, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (ALLAH’ın En Güzel İsimleri
)
eş-Şehîd: Hiçbir şey kendisine gizli olmayıp her şeye şâhit olan, her zaman ve her yerde hazır olan, ahirette de herkese halini bildirecek olan zat demektir.
Kısa Günün Kârı
Dünya da zulme uğrayan din kardeşlerimiz için duâlar edelim.
Lügatçe
ittikâ: Dayanma, yaslanma.
tatbîk: Uygulama.
sârî: Bulaşıcı.tecellî: Tecelli eden meydana çıkan.
alıntı