Hayatın Beyaz Rengini Görmek
Bir pencere var. İki kişi geliyor, sırayla pencereden dışarıya bakıyor. Hiçbir şey söylemiyorsunuz önce, sadece “Bak!” diyorsunuz. “İyi bak, ne görüyorsunuz?”
Biri: “Oooo! Amma da yağıyor, şehirdeki evleri su basmıştır şimdi!” diyor. Sonra diğeri geliyor ve o da pencereden dışarı bakıyor.
“Vay be! Bu yıl çok bereketli olacak inşALLAH!” diyor.
…
Akşam olup da evinize gidince, eşinizi yanınıza çağırınız. (Tabi ki, yemek, bulaşık ve benzeri işler bittikten sonra. Hani şu 15 – 20 dakika bile olsa baş başa oturup sohbet edeceğiniz bölüm var ya işte o zaman!”
Kahvelerinizi elinize aldıktan sonra ona sorun lütfen! “Bey / Hanım! (Soran erkek ya da bayan olabilir. Kim önce davranırsa artık!) “Bak bakalım, benim gözlerim ne renk?”
Size vereceği cevabı söyleyeyim mi?
İhtimal ya siyah diyecek, ya da kahverengi. İstisna, ela, yeşil ya da mavi… Oysaki aynı soruyu dört yaşındaki çocuğunuza sorduğunuzda alacağınız cevap, siyahla beraber, gözünüzün içindeki diğer renk (yani beyaz) olacaktır.
Hayatta sizin için yaratılmış beyazlıkları da görmek önemlidir değil mi? (Yani, hayata olumlu yönünden bakmak!)
Bizler nedense büyüdükçe hayatın hep siyah taraflarını görüyoruz.
…
Bir hikaye:
“Eskiden bir gelin kaynanasıyla hiç mi hiç geçinemezmiş. Onu gördükçe sinir olurmuş. Araları o derece kötüymüş ki bir gün gelin, yaşlı bir aktara (Şifalı bitkilerle uğraşan ve satan kişiye) gitmiş ona durumu anlatmış:
“Onu zehirlemeliyim!” demiş, kaynanasını kastederek.
“Fakat bunu öyle bir yapmalıyım ki kimse fark etmemeli!”
Yaşlı aktar, genç geline bir toz vermiş. “Bunu her gün yemeğine çok az karıştır; fakat kaynananla aranı düzgün tut, gülümse, ona iyi davran ki kimse senden şüphelenmesin!” demiş.
Gelin bu işi ciddiye almış ve kaynanasının yemeğine her gün o beyaz tozdan birazcık karıştırmış. Tahminine göre bir ay ömrü kalan kaynanasına ise çok daha iyi davranmaya başlamış.
Aradan bir ay geçinde telaşla aktarın yanına gelmiş genç kadın.
“Aman!” demiş, “Çabuk bana bu ilacın (zehirin) panzehirini ver!”
“Niye?” diye sormuş yaşlı aktar.
“Zehirlediğimi anlamasın diye, kayınvalideme farklı davranmaya, gülümsemeye ve saygı göstermeye başladım. Bu sefer onun da bana tavrı değişti. Çok iyi bir insan oldu. Şimdi benim en iyi dostlarımdan birisi oldu. Onun ölmesine müsaade edemem.”
Yaşlı aktar gülümsemiş: “Kızım, sana verdiğim sadece tuzdu.” demiş.
“O bir parça tuz, bu güne kadar kaç insanın arasını düzeltti anlatamam.”
...
Hayata bakan bir pencere var. Ancak o pencereden görünen sadece bir/tek görüntü yok. Bir çok görüntü var. Siz, sizin işinize gelen görüntüyü seçin. Mutluluk ya da mututsuzluk. Tahammül ya da tahammülsüzlük. Sevinç ya da üzüntü. Güzellik ya da çirkinlik.
…
Dikkatli seçin. Çünkü çoook var!
Mahmut Açıl
Selam,Sevgi ve Dua İle...