ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Ey Arkadaş Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Ey Arkadaş

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Ey Arkadaş Empty
MesajKonu: Ey Arkadaş   Ey Arkadaş EmptyPaz Mayıs 09 2010, 02:40

Ey Arkadaş K34o74




Ey Arkadaş


Asrın deryasına atılan Nur'dan taş, iletmişti ümmeti sadalarını; sana, bana, dalga dalga…

Ağladılar, aradılar. Yakub’un gözyaşlarına denk, Yusuf’un hasretini aşkın. Öyle bir kıtlıkta yaptılar ki bu işi, insan kıtlığında insan… Seni, beni, bizi buldular bu kıtlıkta. Kıtlıkta ancak biz bulunabilirdik ama. Bu yüzden bize bağladılar ümitlerini…

Arkadaş!

Gel, beraberce oturup hâlimize ağlayalım, sinelerimizi dağlayalım. Kusurdan bir heykel hâline gelmiş mahiyetimize, duygularımızın dumura uğrayışına, hoyratlaşan gönlümüze ağlayalım. Ah u efgânımız yukarılara doğru pervâz etsin, meleği ve feleği velveleye versin. Sonra göklerden bir feryat kopsun! Kopsun ki rahmet bulutları harekete geçsin. Bulutlar ateşimizi, yangınımızı söndürsün. Dünya ve ukbâ ateşini…

Ey arkadaş! Hani söz vermiştik…

Saman çöplerine kıymet vermeyecek, çakıl taşlarını kürüyecektik. Dualarımızdan; ihlâsı, samimiyeti, metâneti, cesareti, uhuvveti, kuvveti eksik etmeyecektik. 1′lerden 11′ler, 111′ler, 1111′ler yapacaktık. Sonra bunlara hoşgörüyü ve diyaloğu da ekleyecektik. Sây u gayret bize ait olacak ama, ganimet başkalarına. Yol yapmak bizeydi, yürümek başkalarına. Karda yürüyecektik, kar kurtçuklarını bile rahatsız etmeyecektik. Kuş gibi değil, koyun gibi olacaktık; kay değil, süt verecektik yavrularımıza. Ruhumuzda eritecektik göklerden aldığımız ilhamları ve akıtacaktık aç ruhlara…

Lâfta mı kaldı arkadaş, lâfta mı?

Durmadık sözümüzde; geldik otuza, kırka ve hattâ elliye. Yakışır mı arkadaş, yakışır mı bizim gibilere…

Hıçkırıklarla yükselen ‘Esatirî Yiğidim’, ‘Hasbilerim’, ‘Kutlular’, ‘Havâriler’ nidâları kimlereydi acaba, kimlere? Rûhullah mı dirilip, diriltecekti yaşayan ölüleri? Mus’ab mı gelip meydan okuyacaktı dünya malına, kolu kanadı pahasına? Seyfullah mı inecekti göklerden insanlığı te’dib için? Ukbe mi gelerek atını sürecekti okyanusa? Fatih mi içi dışı fethe çıkacaktı yeniden? Şir pençe mi sardıracaktı çamurlu cübbesini tabutuna?

Sakın bekleme! Söz dinle, söz ver, sözünde dur! Hakk’ı düşün, Hakk’ı söyle!..

Sözü süz de söyle,
Mânâyı inci gibi diz de söyle,
Yüzde söyle, gıybet olmasın,
Ukdeyi içinden çöz de söyle, yapmasın yara,
Öyle bir söyle ki hoş gelsin yâre ağyâra.
İmâ ile söyle, ister remizle,
İllâ haddini hududunu çiz de söyle,
Güzde söyleyeceğini güzde söyle, bırakma yaza,
Sırlarını candan içe dosta söyle, sızdırma yoza.
Düzde söyleyeceğini düzde söyle,
Ne yüksekte ne tümsekte.
Hem de iyi bir pozda, tam bir dozda söyle.
Bir de acele etme kozu gözetle.
Hakkı yüzde yüz söyle Cebbâra,
Dilsiz şeytan olmayasın sonra,
Söyle sen hakkı yerli yerince,
Artık düşünme pek ince ince.
İster gözle söyle, ister yaz da söyle,
İster nazla ister niyazla.
Söylerken Hakkı biraz da
Nefsine söyle, değil âfâka.

Bir de ey arkadaş! Yunus’a verdiğin sözü unutma. Sonra Mevlâna’yı da…

Senden söz almıştı Yunus; ‘Dövene elsiz, sövene dilsiz ve gönülsüz’ olacaktın. Nasihatiyle derviş, zirvelere taşımak istemişti seni, tolerans ve sevgi kervanlarıyla. O yine sana, ‘Yaratılanı sev, Yaradan’dan ötürü’ mesajını, çağlar ötesinden göndererek, karıncayı bile incitmemeni salık vermişti. Ne kadarına uydun bu tavsiyenin, ne kadarına?

Mevlâna’yı köyünden eden neydi? Neden gelmişti yaban eli Anadolu’ya; çuluyla, çuvalıyla. Çünkü onun lûgatinde ‘yaban’ kelimesi geçmiyordu. Rabbine kölelikte bulduğu gerçek hürriyeti, ‘gel!’ sadaları ile seslendirmişti cihana. Bu sese kendi nefsi kulak vermeliydi. Nefsine dinletmeliydi bu sesi. Nefsine dinletti ve hicreti tercih etti. Mevlâna, Anadolu’da Celâleddini Rumî oldu.

Allah’ım! Senden diliyor ve dileniyoruz.

Senden uzak kalış hasretini nefsimize duyur, aç olan gönlümüzü doyur. Gece kadar karanlık ruhumuza şefkat et. Bükülmüş şu kaddimize, ölgün ve solgun rengimize, burulmuş boynumuza ve kırık kalbimize merhamet et.

Şu en sakin anda, sızlanışlara cevap verdiğin dakikalarda, kapkara bir gönülle değil, Senden başkasına secde etmeyen başımızla Sana dönüyor, bir türlü titretemediğimiz dudaklarımızla Senden nefsimizi ıslah etmeni istiyoruz. Bizim uzaklığımız nisbetiyle değil, yakınlığın hürmetine kalbimize ve ruhumuza rikkât ver. Nasıl yaşamamızı istiyorsan, bizleri rızana uygun olarak öyle yaşat. Nefsimizle bir an bile başbaşa bırakma
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Ey Arkadaş Empty
MesajKonu: Geri: Ey Arkadaş   Ey Arkadaş EmptyPtsi Mayıs 10 2010, 01:02

çiçek7 Allah razı olsun çiçek7
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ey Arkadaş
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Arkadaş....
» Sen arkadaş;
» Arkadaş...
» Ey Arkadaş...!
» Eski arkadaş...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: