ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Seyyah Oldum... Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Seyyah Oldum...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Seyyah Oldum... Empty
MesajKonu: Seyyah Oldum...   Seyyah Oldum... EmptyÇarş. Nis. 14 2010, 23:32

Seyyah Oldum

Susmuştu…
O her konuda büyümüş de küçülmüş gibi cümleler kuran, konu o olunca susmuştu… Kendine bile susmuştu…

Derin ve manidar sessizliklere gömülmüştü… Ve kapatmaya çalışmıştı kulağını o konuya dair her cümleye… Değişik haller yaşar olmuştu… Değişmişti hallerinin adresi… Adresi değişik haller içine düşmüştü besbelli…

Ağzını her açtığında yüreği, dinlemek istemeyip susturmuştu. Gece yarıları herkes uykuyla hemhalken, yitirdiği uykularının ortasında bir türküyü dinlerken, farkında olmadan ıslanmıştı gözleri, ama susmuştu. Kendine bile. Ki en başta kendine…

Bir yıldızı vardı çok küçüklüğünden süregelen. Her gece konuşur, dünya hayatı’nı, sonra baki olan ahiret hayatı’nı anlatır, halleşirdi onunla vakitlerden beri.

Gecenin ortasında, sessiz ağlayışlarına şahit olunca, dayanamamıştı yıldızı. Dayanamamış ve yine öyle bir gece, suskunken, ona halinin adını söylemeye çalışmıştı. Ama o kızmıştı yıldızına, o çok sevdiği yıldızıyla ilk defa kavga eder olmuştu, hışımla kapatmıştı yıldızını görünür kılan her yeri ve her şeyi.Kuşlar, aynalar, yağmurlar, kitaplar, Mekke, Medine, Kudüs, İstanbul… Sanki hepsi birlik olmuş da bir şeyler anlatmaya çalışır olmuşlardı hep bir ağızdan, ama anlamlıca…

Kaçmıştı hep… Vakitlerce kaçmıştı… Kaçmaya çalışmıştı… Kendinden bile… Kendinden zaten… Kaçmıştı…
Uykusuzluk içinde çırpındığı geceler, ayak bastığı kaldırımlar, duyduğu ve gördüğü her şeyler ve dahi gözyaşlarının rengi kendilerince bir gerçeği anlatır olmuştu.
Sonra, uzunca vakitlerin ardından, itiraz kabul etmeden karşısına almıştı yüreği onu olanların üzerine…
‘Yeter artık!’ diyerek, hışımla anlatmıştı ona anladıklarını. Çünkü yorulmuştu yüreği. Bir kez olsun dinlenilmemek en yakını tarafından, zoruna gitmişti. Ve sonunda, tek söz ettirmeden haykırmıştı içindeki sırları yüreği…

Şimdi, işte şimdi herkes susmuştu. Herkese, her şeye lal düşmüştü. Tek bir gerçek kalmıştı ortalıkta. Ne olduğunu anlayamayan tek gerçek…

Peki neden? Neden izin vermedi konuşmalarına? Ya da neden dinlemedi? Neden hep susturdu yüreğini?

Çünkü korkardı… Belki içi parçalanırdı, ama yine de korkardı. Çekinirdi, utanırdı tüm saflıklardan, saygısızlık etmekten çekinir utanırdı. En çok da Güzeller Güzeli Sahibi’nden; En Sevgili olan Sevgili’sinden.
Şeytandan korkardı, nefsinden…
Yanardı içi, ama hep, bunun şeytanın ya da nefsinin bir tuzağı, yanıltması olmasından korkardı.
Öylesi önemli, kutsaldı ki o duygular ya da kavramlar, içi ne kadar yanarsa yansın, hep alçak gördü, inanmadı, dinlemedi bile yüreğini.
Kanadıkça içi, ağladı. Ağladıkça daha çok kanadı içi…

Rabb’ini düşündü… O’nun her şeyi bildiği’ne, gördüğü’ne, haberdar olduğu’na dair müthiş bir inancı vardı. O’nun her şeyi bildiği’ni, gördüğü’nü, haberdar olduğu’nu düşündü.

Bilir olmuştu artık yüreğindekileri. Ama bunu söylemekten utanmıştı kendine bile. Utanmıştı… Utandıkça daha çok yanmıştı, artmıştı yangını…
Saflığı, masumiyeti, edebi yaşamaktı en yüksek mertebede tek isteği. Günaha bulaşmadan, basitleşmeden. Dünyeviler gibi ıslahı; kurtulmayı da istemeden. Hayayla, iffetle… İçteki yangını dışa sıçratmadan, sabrın bütün sınırlarında gerilerek. Hakikat için, safi duygularla hepten yanarak. Yani ki, o asil duygunun tefsiriyle oynamadan. ‘Hiç’ olduğunu da bilerek…
İstemişti ki Rabb’inden özgeye yol çıkmasın. Kendisini Rabb’ine götüren yol’da bütün evrenin özetinin ‘yüreğindeki’nde çıkartıldığını bilmek, görmek istedi. Bütün ruhların yaratıldığı ve henüz ruhlara cesetlerinin biçilmediği o mecliste, yüreğindekinin yanında yer almış olduğunu hatırlamak istedi. Yüreğindekinin yüreğindekinden öte bir şeyler olduğunu hatırlamak, bilmek istedi. Gözyaşlarının serininde yıkansın içi istedi. İstedi ki, Güzeller Güzeli Rabb’inin yolunda meş’ale ola yüreğindekine. Ve meş’ale olsun yüreğindeki. Hicabıyla, zamanı utandıran bir çile yaşamak istedi…
İstedi ki, o meleklerin indirdiği yağmurlar yüreğindeki gerçekle yağsın. İstedi ki, Şahitlik etsin Mekke, Medine, Kudüs… Ve kutsal olan ne varsa şahitlik etsin her hücresindeki gerçeğin en derinine…

Ve anladı…
Anladı sevgi’nin manasını…
Asla tarif etmedi…
Sadece anladı…
Sevgi’nin adl-i ilahi’de sınanmak olduğunu ve sınavı erince geçmek olduğunu…
Nasuh kisvesinde bir tevbe olduğunu…
Nefsi öldürerek bir diriliş olduğunu…
Sevgi’nin harama bulaşmaktan, en ufak bir günaha girmekten O’na sığınmak demek olduğunu…
Anladı, irade, takat, sabır, tevekkül, saf, masum, haya, edep.. kelimelerinin gerçek manasını…
Anladı…
Ve sustu…
Ve ağladı…
Dili, yüreği… Hicabından lal oldu…

Selam Sevgi ve Dua ile...


En son mustafa43 tarafından Paz Kas. 25 2012, 22:56 tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Seyyah Oldum... Empty
MesajKonu: Geri: Seyyah Oldum...   Seyyah Oldum... EmptyPerş. Nis. 15 2010, 00:23

çiçek7 Allah razı olsun çiçek7
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Seyyah Oldum...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Öldüm Yar...
» Oldum...
» Ben Öldüm mü...
» Sustukça "Sen" Oldum
» Oldum Ey Gönül

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: