Çok uzaklardaydi Ailesinden, sevdiklerinden, hepsinden önemlisi dindaşlarından uzaktaydı. Ne kalem kalem minarelerinden duyulan Allahüekber sesleri, ne oruç tuttuğunu ispat etmek için dillerini çıkarıp birbirine gösteren cekik gözlü çocuklar vardı yakınlarında.
cok otelerdeydi; ama sanki Ramazanın da ötesindeydi. Ne buram buram kokan pideler, ne telaşlı telaşlı evine yetişmeye çalışan Ramazanı idrak eden müminler vardı. Hem ne bekleyebilirdi ki daha fazla Lisanlar farklı, deriler rengârenk idi. Gurbetteydi işte; gurbette
Annesinin onu otogardan yatılı okula uğurlayışını hatırladı. Gurbete gitmeyi sadece öyle bir şey sanıyordu; başka bir şehre gitmek, anneden babadan ayrılmak. Ama şimdi anladı ki gurbet asıl buydu; diyarlar ötesine gitmek.
Dondurulmuş yemeğini aldı mikrodalgaya attı ve saatine baktı; daha 10 dakika vardı iftara. Ne çok zaman vardı yemeği hazırlamak için. Oysa ülkesinde 3-4 saat kaldı mı iftara, tatlı bir telaş sarardı insanları, nasıl yetişecek yemekler akşam ezanına diye.
Ne TVlerde iftar özel programları vardı ne de Çağrı filmi. Dondurulmuş yemeğinin ısınması için mikrodalga fırınını çalıştırdı. İmsakiye aradı buzdolabının üzerinde, ama yoktu. Sonra internetten baktı ve buldu okyanusun ötesindeki iftar vaktini. Hem bu arada hazırdı yemeği. ucsuz bucaksiz bozkirlara bakan penceresinin yanındaki masanın üzerine koydu yemeğini. Kendi ezanını kendi okudu. Kendisine babasının öğrettiği gibi Allahım senin rızan için oruç tuttum. Senin rızan için orucumu açıyorum. dedi ve Bismillah diyerek başladı ilk lokmasını çiğnemeye.
Lokmalar sıra sıra oldu, inmedi boğazından. Sanki düğüm düğüm olmuştu da inmek istemiyordu yemekler aşağıya. Uzaklarda Ramazan biraz da hüzün demek derken birkaç damla gözyaşı indi yanaklarından aşağıya doğru usulca. diyarlar ötesinde bir gençti o. Gurbeti her ne kadar hücrelerine kadar hissetse de bir mefkûre uğruna gitmişti ve Gel denmeden de gelmeye hiç niyeti yoktu.
alintidir........