mustafa43 Admin
Mesaj Sayısı : 12855 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Evde Yokuz, Gelmeyin... Paz Ara. 24 2017, 22:47 | |
| Evde Yokuz, Gelmeyin...
Gelmeyin, şırıl şırıl akan dere üzerindeki değirmende çuval çuval buğday öğüttüğünüz köyünüzden, bir çavdar tanesi gibi öğütüleceğiniz insan, zaman değirmeni metropole.
Kendini gölgeleyen ağaçlardan alçak damlı, bahçesine vuran güneşte domates fidelerinin çiçeklenip yeşilden kıpkırmızıya dönüştüğü, pencere önleri hanımeli kokulu, sarmaşık güllü, ağaçları salıncaklı, bir köşesinde kümes olan hani duvarlara tablo diye asılan bahçeli, sevimli evler yok buralarda. Buralılar da sabahtan akşama evde yok. Asmalı pencerelerinizden gördüklerinizi göremezsiniz burada
Coğrafyasından iklimine, yemeğinden huyuna suyuna benzemeyen yerlere götüren yollar çok uzaklardan başlar. Aslında bilinenden bilinmeze bir yollanıştır bu. Hatta sıkışıp kalınmış kimi yaşam tarzından kaçış. Ancak gidilen yerlerde, bırakılmış yerlerin yenileri oluşturulur öbek öbek. Eski ne varsa, göçenlerle çıkagelmiştir. Hep duymaz mıyız, bir heves adı sayıklanan kente gelinince ne benzeyebileceklerdir onlara ne de uzlaşabilecekler onlarla...
Nehirlerin gürül gürül sesiyle çınlayan dağlık yerlerden nehirlerinde su kalmamış yerlere gelirsin; bakarsın egzoz kokulu trafik sesinin içindesin. Eğer otlarıyla birlikte o dağları, suları, tertemiz havayı, kadife yumuşaklığındaki gökteki çakır çakır yanıp sönen yıldızları yanınızda getiremeyecekseniz gelmeyin...
Dere kenarından bedavaya su teresi toplarken market tezgâhından çoğu sararıp solmuş hatta donup da çözülmüş beş on yapraklı tere almak ağrınıza gidecekse gelmeyin! Horoz sesi ile günaydın demeyen zifiri karanlık sabahlarda yollara düşmenin ne demek olduğunu öğrenmek zordur, gelmeyin...
Diyeceksiniz ki köyümüzde de tarlalar, su kuyuları kurudu. Para pul, iş yok. Düştük yollara. Kalmadı başka çare, ne yapalım. Geldiniz peki, iş hazır mı; bura çarkında öğütülecek çavdar taneleri olmak, köyünde buğday başağı olmaya yeğ mi? Dereler tek mahalle adlarında kalmışken nereden su teresi toplayacaksın? Çiriş, çıtlık, ışgın, evelek, peynirine katık yapacağın çoban kirpiği toplayabilir misin asfalttan? Buradaki ağaçların meyvesi filan yoktur. Bırakıp da geldiğin dağ silsilesinden bir tepeye çıksan yabani armudundan yani ahlatından, alıcına; cevizine dek bulursun. Alabalıklı soğuk çaylar, aynalı sazan tutacağın gölet filan arama bu çorakta. Nerdeee kuş seslerinden bedava konser? Yazın susuz bırakmayacak karlı dağlar ne gezer
Gelmeyin! Çünkü buralar doldu taştı fazlasıyla. Buraların dolup taşması, kalkıp geldiğiniz yerlerin neredeyse tümden boşalması demek. Göç alan yerin de göçenlerin yükünü üstlenmesi demek. Buralardaki bir köy, gelenlerle üç kat büyürse toprak da biter su da. Bırakılan yerler alabildiğine el değmemiş, sahipsiz kalırken gelinen yerler kurur, neredeyse otsuz bırakılır çiğnene çiğnenene
Konuksever olmadığımızdan veya insan sevmemekten değil, insanın anlamını bilmekten, sağduyu ve doğaya sevgiden bu sesleniş
Hangi göçen köyünü hatırlayınca gözünden yaş akmadı? Buralar dizilerdeki zenginlik akan ışıltılı hayatların değil, hayat mücadelesinin kıyasıya yaşandığı yerler. Burada hayat koşturmaca. Siz yenilerini ekleyeceğiniz on çocuğunuzla kalkıp gelirken buradakiler bakabilip, okutamayacağı için bir çocukla yetinmek zorunda...
Gelmeyin zira bir kez geldiniz mi isteseniz de artık dönemezsiniz belki. Kısır döngüde yutulanlar olursunuz. Değişime uğrarsınız ki bu nasıl acı bir bilseniz! Sokakta, bir iki lira karşılığında, boylu boyunca zombi gibi yatan gençlere bir bakın da görün o acıyı. Eve dönüş parası isteyenden geçilmiyor caddeler. Böyleyken gelmeyin! Bir çorba parası için yolunuzu kesen kesene. Çorba parası isteyenler var, evet. Çünkü balık tutulacak bir dere yok; toprak kalmadı ki ot bitsin de toplansın. Mantar bulamaz ki açlar, közleyip yesin. Ağaçları bile meyvesiz buraların, dedim ya. Ne alıç bilir bura bebeleri ne ahlat. Serçeden, saksağandan, güvercinden başka kuş görmüşlükleri yoktur. Ateş böceğini çizgi filmde görmüşlerdir tek...
Gelmeyin, burada tavuk viyollerdedir. Oralardaki tavuğunuzu dahası kazınızı, ördeğinizi, hindinizi bırakıp hastalandığınızda tavuk suyuna çorba içemez hale gelmemek için gelmeyin! Bir marulun bir liradan çok olduğu buralar uğruna dağlar, kırlar, ovalar, yaylalar dolusu otunuzu, ağacınızı bırakıp yollara düşmeyin! Düşünün hele bir
Göçüp gelince düşeceğiniz halleri. Beğenmeyip bıraktığınız yerlerden daha iyi olabilecek misiniz buralarda, düşünün...
Gelmeyin köyünüzden, küçük kentinizden kalkıp da durmaksızın öğüten eski değirmenleri andıran metropollere. Kaybolursunuz bura yollarında. Kayıpla dolu her yan. İnsanından evcil hayvanına aranmakta ilanlarıyla dolu ağaçlar.
Gelmeyin bir şey olunan yerlerden hiçbir şey olunmayıp kayıp olunacak yerlere. Siz kaybolurken kaybolan tek siz olmayacaksınız da. Tarlalar, göller, dereler, mahalleye dönüşen köyler, kent kültürü yiterken karmaşa, yozlaşma mı bizi mutlu, huzurlu edecek. Çocuğundan, kadınından, yaşlısından, sokak hayvanına saygı umursanacak mı. İşte tüm bunlar için gelmeyin, her taş yerinde ağır. Buralarda o taşlar kum tanesi bile olamıyor. Ağırlığınızın olduğu yerlerde kalın ki zaten durumu çok ağırlaşmış metropoller solunum yetersizliği çekerken siz de havasızlıktan boğulmayın
Selam Sevgi ve Dua ile... | |
|
MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Evde Yokuz, Gelmeyin... Salı Ara. 26 2017, 02:24 | |
| | |
|