mustafa43
Admin
Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08
 | | Konu: Benimde Duygu ve Düşüncelerim... C.tesi Ağus. 13 2016, 14:11 | |
| Benimde Duygu ve Düşüncelerim...
Bu şerefsiz, adi, kanı bozuk lanetullah mı desem, fetanyahu mu desem pisliğin 1993 yılında ne mal olduğunu anladım. Dinler arası diyalog diye bir proje üreten vatikana giderek papanın elini öpen şerefsiz yeni pasifize edilmiş bir islam ortaya koyma görevini alıp döndü. Bir müslüman olarak, bir inanan olarak düşündüm, benim dinim islam son din, Rabbim tarafından en mükemmel şekilde insanlığa gönderilmiş bir dinin yine ALLAH tarafından tahrip edilmiş aslı bozulmuş olduğu için feshedilen dinlerle ne diyaloğu olabilir. Rabbim kurallarını koymuşken diğer dinlerle nasıl bir uyum içine sokulabilir. İşte bunları düşündükçe bu kanı bozuk fetanyahunun bir ajan, bir islamı yozlaştırıcı hain olduğuna kanaat getirmeye başlamıştım. Ve hep şunu dedim papaya gidene kadar Türkiyede hangi din alimine, hangi cemaat liderine gidipte islam için, dinimiz için, bu millet için ne yaapapbiliriz, bir olabiliriz demiştir. Aksine bütün cemaatlere düşman olmuş hep kendini onlardan üstün görmüştür.İşte bu sebepler bunun nasıl bir mikrop olduğunun göstergesidir. Elimde ne kadar kitabı, kaseti varsa hepsini imha ettim, çünkü bu şerefsizin ingiliz ajanı lord lavrustan hiç bir farkının olmadığını düşündüm. Hatta şunuda diyebiliriz ki bu kanı bozuk ondan daha tehlikeliydi çünkü kimliği Türktü....
Zamanla güçlendikçe kişiliğini ve ne yapmak istediğini iyice ortaya sermeye başladı. Baş örtüsü zulmünde; baş örtüsü teferruattır deyip baş örtüsünü basite indirgemeye başlaması. 97 yılında 28 şubatta yine ALLAH gani gani rahmet eylesin dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan Hocama karşı olan tavrı ve beceremedin çekil git diyerek siyasete bulaşması, dünyanın çeşitli ülkelerinde islam adına okullar açması ki aklı olan düşünür ve şöyle bir soru sorar, özellikle Abd baş şeytanı bu islam okullarına nasıl müsade ediyor destekliyor...
99 lu yıllarda anasol-m hükümeti zamanında devletin içine sızmaları, her bölüme yerleşmeleri aşikardı. Özellikle polis teşkilatına girmek onların elinden geçtiğini her yerde duyuyor böyle bir talebim olursa gerekli yardımların yapılacağı söyleniyordu. Bunlar bile bu kanı bozuğun dinle alakasının olmadığının en büyük göstergesidir. Bir islam alimi, islam lideri devletin içine sızmaz yönetime uyarılar yapar, tavsiyelerde bulunur, yanlışlarını sözle düzeltmeye çalışır düşüncesindeyim...
Gel gelelim 2000 li yıllara, Mavi Maramara olayında resmen israil köpekliğine soyunup, otorite haklıdır sözüyle israile hak vermiş, şehitlerimize, şehit bile dememiştir. Seçimlerde Ak Parti yönetimine milletvekili listeleri göndermesi ki bunu sonradan öğrendim, yıllarca dönemin siyasetçilerine bu liste gitmiş, siyasetin içine iyice yerlermiş olduğunu gördük. Siayasetle birlikte maddi gücüde yükselmeye başladı, okulları ticarethaneye, ticaretle uğraşanları yanına çekmeye başlaması bu düşüncelerimin cabası...
Ve sevgili sayın o zamanın Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın dersaneleri kapatma kararı ki ben bir vatandaş olarak hep bunu söylüyordum, kapatılması gerek çünkü bu bir eşitsizlik, zenginin çocuğu geri zekalıda olsa dersanelere gidip başarı elde ederken, hali vakti yerinde olmayan insanlar çocuklarını dersaneye gönderemiyor onlarla yarışamıyordu bunlardan biride bendim. Kıyametler kopardı dersaneler meselesinde çünkü hem para, hem militan kaynakları kurutuluyordu...
Ve asıl önemli olan Mit Müsteşarı Hakan Fidanın görevden alınması işine burnunu sokması. Bunuda şöyle yorumlamıştım; Tayyip Erdoğana defalarca suikast düzenlenmiş fakat Hakan Fidanın sağlam istihbaratları sayesinde hepsi önlenmiş başarısızlığa ulaşmıştı. İşte bu yüzden Hakan Fidanın mitten çekilmesi istihbaratın zayıflamasıyla istediği gibi at oynatacak meydanda cirit atacaktı. Bu sözlerime şahit olan çevremde çok arkadaş vardır. Hatta onun hakim ve savcılarına sosyal medyada hakaretler ettiğim, onları eleştirdiğimde arkadaşlarım bana şunu demişlerdi. Çok ileri gidiyorsun bir sabah, kapına koç boynuzuyla dayanıp kıskıvrak alıp götürürlerse şaşırma. Bende gelsinler hiç umrumda değil hak hakikat neyse konuşacağım susmayacağım, kötülük karşısında susan dilsiz şeytandır demiştim....
Gelelim 15 temmuz gecesine, Annem babam memleketten gelmişlerdi, kardeşimin evinde toplanmıştık, hatta birde köylümüz misafirliğe gelmişti.Çay içip muhabbet ederken tv de istanbul köprüde bi şeyler oluyor diye haberler geçmeye başladı, bomba ihbarı mı derken kanal kanal gezmeye doğru bir haber almaya çalışıyordum, trt de sipikere zorla okutulan bildiriyi duyunca delirdim yerimde duramaz oldum ve kanal birden sustu çok şükür ki sustu. Diğer kanallara geçtiğimde bunun bir darbe girişimi olduğunu anlayınca evime yürüdüm. Eve geldiğimde Cumhurbaşkanımızın telefonla sokaklara çıkın demesiyle evden nasıl çıktığımı bilmiyorum, arabama atladım kafamda şu vardı, eğer asker sokaklardaysa üstüne son sürat yürüyecem vururlarsa vursunlar zerre kadar korkum yoktu, beynim dönmüştü artık. Korna basa basa şehir merkezine geldiğimde yollar araçlar ve insanlarla dolmuş, halk sokağa dökülmüştü. Çok şükür önlemler alınmış, tugayın elektrikleri kesilip, kapısına kamyonlar kepçeler yığılmıştı....
O gece bir kabus gibiydi, hem heyecan, hemde hükümetime cumhurbaşkanıma bir şey olur korkusu hakimdi. Saat sabah 4 e kadar meydanda kaldım, sonra arabama binip korna basa basa sokaklarda turladım. Yolda karşılaştığım insanlar el sallıyor tebessüm ediyordu. İlk defa bütün halkı birbirine saygılı birlik içinde gördüm bu bile yüreklere su serpmeye yettti. Evime geldiğimde saat 5 civarıydı ne uyku ne bir yorgunluk vardı üzerimde. tv den gelişmeleri seyretmeye başladım bütün gün takipte kaldım. Bir haftanın yorgunluğu, stres bunalım o gün hastalandım hiç önemli değil, ölsemde umrumda değil sonuç güzel bitti ya, darbe püskürtüldü, hükümetim cumhurbaşkanım dimdik ayakta ya gerisi hiç önemli değil...
Şunu itiraf edeyim bu kanı bozukları senelerdir bilmeme rağmen hiç bu derece halkı vuracaklarını, devletin araç ve binalarını bombalayacaklarını düşünmedim. Gördükçe şok oldum hayretler içinde kaldım. Canlarımız gitti, kanlarımız aktı, binalarımız araçlarımız gitti ama dinimiz, istiklalimiz, istikbalimiz gitmedi ya çok şükür. Her şerde bir hayır vardır burdada içimizdeki hainleri gördük, birlik beraberliğimizi kurduk, bu milletin yok edilemeyeceğini dünyaya haykırdık. Büyük bir millet olduğumuzu gösterdik ve islam alemine vatana islama nasıl sahip çıkılacağını öğrettik. Artık güçlü bir iktidarımız var gereğini yapmak onlardan, destek yüce Türk milletinden...
Bu zaman zarfında çok sevdiğim sitem ebedadan uzak kaldım.Yazmayı çizmeyi bir şeyler paylaşmayı özledim, özgürlük bu işte. Rabbim birliğimizi dirliğimizi daim kılsın, düşmanlarımıza fırsat vermesin. Ne ezanlarımız sussun, ne ay yıldızlı al bayrağım göklerden insin. Kanımız canımız vatan bayrak ve islam uğruna feda olsun inşALLAH.
Mustafa Şevik
Selam Sevgi ve Dua ile... | |
|
] 
