mustafa43 Admin
Mesaj Sayısı : 12855 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Sızı... Paz Ara. 06 2015, 13:07 | |
| Sızı...
Öyle hoyrat eser ki bazen fırtına, sığınacak ufacık bir liman bile bulamazsın zavallı ruhuna. Bazı zamanlarda öyle kararıyor ki ruhum, ne kadar istesem de onu rahatlatacak bir ışık huzmesi dahi bulamıyorum. Yüreğimse benliğimin en ücra köşelerini dahi dolaşıp elinde koca bir hiçle geri dönüyor bana. Ve işte elimde, ruhumu daraltan hiçlerle beslenen bir avuç dolusu karanlık daha...
Tam bu anda, karanlık avuçlarımda çoğaldığında, bir sızı başlayıveriyor şuramda, sol göğsümün hemen altında. Sızlıyor, sızlıyor, sızlıyorum. Sızım arttıkça kırmızı gözlü minik bir yılan çörekleniyor içime. Kalbimin tam ortasına, daha dün yeşerttiğim sevda filizimin yanıbaşına hem de. Yüreğimde sonsuza dek kalabilmek, tüm renklerimi sinsice emebilmek ve beni kendine yenik düşürebilmek için sensizlikten, yokluğundan aldığı güçle büyüyor, büyüyor. Suskunluğun da eklenince bunlara, o daha da devleşiyor. Onun devleşen bu gücü karşısında biçare ben, elim kolum bağlı kalıyorum öylece. İstesem de olmuyor, başa çıkamıyorum onun sinsi gücüyle. Zaten uğraştıkça, debelendikçe daha beter gömülüyorum karanlığa ve yeniliyorum onun karşısında. Artan yenikliğimin verdiği eziklikle kendi benliğimde bile küçülüyor, küçülüyor, sonunda da yok oluyorum...
Yokluğa doğru hızla yol aldığım böyle zamanlarda işte, kendime bembeyaz bir düş kurup, hiç uyanmamacasına bu düşe dalmak istiyorum. Gözlerimi kapatıp, alabildiğine beyaz karlarla kaplı bir dağ zirvesi getiriyorum gözlerimin önüne. Kimseciklerin olmadığı, canlı cansız hiç bir varlığın bana ulaşamayacağı, yalnızlık dolu ıssız bir yer. Güneşin masmavi gökyüzünden bana yolladığı pırıltılarını, o pırıltıların kardan yansıyan beyazla birleşip gözlerimi kamaştırdığını düşlüyorum sonra da. Soğuğu tenimde hissetmeye başladığım anda eldivenlerimi çıkarıyorum usulca. Ardından da beremi çıkarıp, saçlarımı savuruyorum sonsuz yokluğa. Önümde uzayıp giden uçsuz bucaksız, sonunu bile göremediğim uçurumlara inat, büyük bir huzurla atıyorum kendimi arkamdaki boşluğa. Sırtüstü kara düştüğüm anda buz gibi bir temas hissediyorum çıplak ellerimde. Karın ben düştüğümde, bedenimin altında ezildiğini, kırt kırt fısıltılarıyla çıtırdadığını duyuyorum buz kesen kulaklarımda. Nerdeyse yarı yarıya gömülüyorum kara. Avuçluyorum soğuğu ve buz şimdi avuçlarımda. Gözlerimi dikiyorum karşımdaki mavi sonsuzluğa, büyük bir şaşkınlıkla bakıyorum ona...
En son ne zaman bu kadar yakın olmuştu gökyüzü bana ve ben ne zaman dokunabilmiştim bu pamuk bulutlara. Bu sarhoş şaşkınlığım bitmeden düşüncelerimi, sıkıntılarımı, hüzünlerimi bırakıyorum görebildiğim her boşluğa. Onlar da bir süre havada başıboş asılı kaldıktan sonra atıveriyorlar kendilerini kar soğuğuna. Kara karışıp, buzdan hüzünler oluyorlar önce, sonra daha fazla dayanamayıp eriyiveriyorlar, yok oluyorlar karın keskin buzulluğunda...
İşte tam o anda, sen geliyorsun aklıma, gözlerin geçiyor gözlerimdeki gökyüzünden. Sesini duyuyorum zirvenin uğuldayan sessizliğinde. O vakit sol yanım sızlıyor yine, sızlatan bir kıpırtı başlıyor yüreğimde, kıpırdadıkça sızlıyor, sızladıkça kıpırdıyor. Giderek artıyor sızı, ağır bir sancıya dönüşüyor ve en sonunda da nefes almamı bile güçleştiren keskin bir acı oluyor...
Çektiğim acı öyle şiddetleniyor ki, kayboluyor gözlerimi kamaştıran beyazlık, tabii göğün mavisi de yok artık. Şimdi görebildiğim tek şey gözlerin, hissedebildiğim tek şeyse acı. Sızlıyorum, acıyorum, acıyorum, sızlıyorum ve anlıyorum ki, aslında ben bile farketmeden kanıyorum. Beyazdan kızıla, kızıldan siyaha ve mosmor bir karanlığa ya da belki düşten gerçeğe hızlı bir geçiş yapıyorum...
Şimdi sırtüstü uzandığım yatağımda, tavandaki fosforlu yıldızları seyrederken nereden duyduğumu anımsayamadığım bir söz geliyor aklıma: -Söyleyemediklerimle ölmek istiyorum. Oysa şimdi, şu anda ben, gözlerimdeki yaşları silerken bunun tam tersini düşünüyorum. Söylediklerimin pişmanlığında ezilmektense, söyleyemediklerimin ağırlığıyla ölmeyi yeğliyorum ve işte tam da bu sebeple sonsuza dek susuyorum...
Selam Sevgi ve Dua ile... | |
|
MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Sızı... Ptsi Ara. 07 2015, 01:12 | |
| | |
|
Menekşe Özel Üye
Mesaj Sayısı : 2555 Kayıt tarihi : 30/08/10
| Konu: Geri: Sızı... Perş. Ara. 10 2015, 22:06 | |
| | |
|