ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Sızı... Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Sızı...

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Sızı... Empty
MesajKonu: Sızı...   Sızı... EmptyPaz Ara. 06 2015, 13:07

Sızı...

Öyle hoyrat eser ki bazen fırtına, sığınacak ufacık bir liman bile bulamazsın zavallı ruhuna. Bazı zamanlarda öyle kararıyor ki ruhum, ne kadar istesem de onu rahatlatacak bir ışık huzmesi dahi bulamıyorum. Yüreğimse benliğimin en ücra köşelerini dahi dolaşıp elinde koca bir hiçle geri dönüyor bana. Ve işte elimde, ruhumu daraltan hiçlerle beslenen bir avuç dolusu karanlık daha...

Tam bu anda, karanlık avuçlarımda çoğaldığında, bir sızı başlayıveriyor şuramda, sol göğsümün hemen altında. Sızlıyor, sızlıyor, sızlıyorum. Sızım arttıkça kırmızı gözlü minik bir yılan çörekleniyor içime. Kalbimin tam ortasına, daha dün yeşerttiğim sevda filizimin yanıbaşına hem de. Yüreğimde sonsuza dek kalabilmek, tüm renklerimi sinsice emebilmek ve beni kendine yenik düşürebilmek için sensizlikten, yokluğundan aldığı güçle büyüyor, büyüyor. Suskunluğun da eklenince bunlara, o daha da devleşiyor. Onun devleşen bu gücü karşısında biçare ben, elim kolum bağlı kalıyorum öylece. İstesem de olmuyor, başa çıkamıyorum onun sinsi gücüyle. Zaten uğraştıkça, debelendikçe daha beter gömülüyorum karanlığa ve yeniliyorum onun karşısında. Artan yenikliğimin verdiği eziklikle kendi benliğimde bile küçülüyor, küçülüyor, sonunda da yok oluyorum...

Yokluğa doğru hızla yol aldığım böyle zamanlarda işte, kendime bembeyaz bir düş kurup, hiç uyanmamacasına bu düşe dalmak istiyorum. Gözlerimi kapatıp, alabildiğine beyaz karlarla kaplı bir dağ zirvesi getiriyorum gözlerimin önüne. Kimseciklerin olmadığı, canlı cansız hiç bir varlığın bana ulaşamayacağı, yalnızlık dolu ıssız bir yer. Güneşin masmavi gökyüzünden bana yolladığı pırıltılarını, o pırıltıların kardan yansıyan beyazla birleşip gözlerimi kamaştırdığını düşlüyorum sonra da. Soğuğu tenimde hissetmeye başladığım anda eldivenlerimi çıkarıyorum usulca. Ardından da beremi çıkarıp, saçlarımı savuruyorum sonsuz yokluğa. Önümde uzayıp giden uçsuz bucaksız, sonunu bile göremediğim uçurumlara inat, büyük bir huzurla atıyorum kendimi arkamdaki boşluğa. Sırtüstü kara düştüğüm anda buz gibi bir temas hissediyorum çıplak ellerimde. Karın ben düştüğümde, bedenimin altında ezildiğini, kırt kırt fısıltılarıyla çıtırdadığını duyuyorum buz kesen kulaklarımda. Nerdeyse yarı yarıya gömülüyorum kara. Avuçluyorum soğuğu ve buz şimdi avuçlarımda. Gözlerimi dikiyorum karşımdaki mavi sonsuzluğa, büyük bir şaşkınlıkla bakıyorum ona...

En son ne zaman bu kadar yakın olmuştu gökyüzü bana ve ben ne zaman dokunabilmiştim bu pamuk bulutlara. Bu sarhoş şaşkınlığım bitmeden düşüncelerimi, sıkıntılarımı, hüzünlerimi bırakıyorum görebildiğim her boşluğa. Onlar da bir süre havada başıboş asılı kaldıktan sonra atıveriyorlar kendilerini kar soğuğuna. Kara karışıp, buzdan hüzünler oluyorlar önce, sonra daha fazla dayanamayıp eriyiveriyorlar, yok oluyorlar karın keskin buzulluğunda...

İşte tam o anda, sen geliyorsun aklıma, gözlerin geçiyor gözlerimdeki gökyüzünden. Sesini duyuyorum zirvenin uğuldayan sessizliğinde. O vakit sol yanım sızlıyor yine, sızlatan bir kıpırtı başlıyor yüreğimde, kıpırdadıkça sızlıyor, sızladıkça kıpırdıyor. Giderek artıyor sızı, ağır bir sancıya dönüşüyor ve en sonunda da nefes almamı bile güçleştiren keskin bir acı oluyor...

Çektiğim acı öyle şiddetleniyor ki, kayboluyor gözlerimi kamaştıran beyazlık, tabii göğün mavisi de yok artık. Şimdi görebildiğim tek şey gözlerin, hissedebildiğim tek şeyse acı. Sızlıyorum, acıyorum, acıyorum, sızlıyorum ve anlıyorum ki, aslında ben bile farketmeden kanıyorum. Beyazdan kızıla, kızıldan siyaha ve mosmor bir karanlığa ya da belki düşten gerçeğe hızlı bir geçiş yapıyorum...

Şimdi sırtüstü uzandığım yatağımda, tavandaki fosforlu yıldızları seyrederken nereden duyduğumu anımsayamadığım bir söz geliyor aklıma: -Söyleyemediklerimle ölmek istiyorum. Oysa şimdi, şu anda ben, gözlerimdeki yaşları silerken bunun tam tersini düşünüyorum. Söylediklerimin pişmanlığında ezilmektense, söyleyemediklerimin ağırlığıyla ölmeyi yeğliyorum ve işte tam da bu sebeple sonsuza dek susuyorum...

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Sızı... Empty
MesajKonu: Geri: Sızı...   Sızı... EmptyPtsi Ara. 07 2015, 01:12

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Menekşe
Özel Üye
Özel Üye



Mesaj Sayısı : 2555
Kayıt tarihi : 30/08/10

Sızı... Empty
MesajKonu: Geri: Sızı...   Sızı... EmptyPerş. Ara. 10 2015, 22:06

Öyle hoyrat eser ki bazen fırtına, sığınacak ufacık bir liman bile bulamazsın zavallı ruhuna. Bazı zamanlarda öyle kararıyor ki ruhum, ne kadar istesem de onu rahatlatacak bir ışık huzmesi dahi bulamıyorum. Yüreğimse benliğimin en ücra köşelerini dahi dolaşıp elinde koca bir hiçle geri dönüyor bana. Ve işte elimde, ruhumu daraltan hiçlerle beslenen bir avuç dolusu karanlık daha..

çiçek4 Allah razı olsun çiçek4
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sızı...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İnce Sızı
» Gül Kırmızı ve Aşk Sızı...
» Siyah Çocuk, Sizi Uykunuzda Yakalar!
» ...SİZİ DUYUYORUZ VE DUA EDİYORUZ...
» Ayrılık Yüreğimde Bir Sızı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: