ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Belki Bir Yıldız Kayar Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Belki Bir Yıldız Kayar

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Menekşe
Özel Üye
Özel Üye



Mesaj Sayısı : 2555
Kayıt tarihi : 30/08/10

Belki Bir Yıldız Kayar Empty
MesajKonu: Belki Bir Yıldız Kayar   Belki Bir Yıldız Kayar EmptyPtsi Mart 10 2014, 17:23

Belki Bir Yıldız Kayar


Yalnızlığın demlediği bir gece vakti notaları sensiz kalmış şarkımızı dinliyorum… Bembeyaz bir karanlığın içinde kalmış gibiyim. Söylenen her nağmeye nasırlaşmaya yüz tutmuş yüreğimi emanet ediyorum. Tıpkı yüreğime bıraktığın boşluk gibi… Her satırı seza içinde, her notası gözbebeklerimde son nefesini vermekte…

Biliyorum, konuşacak fazla bir şeyimiz yok. Paylaşacak sırlarımız yok ortada. Yine de yüreğimden, gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum, seninle konuşuyorum. Aylar önce sana olan itilafımı rafa kaldırdım, sevdamı aldım avuçlarımın arasına ve yalnızlığımda ona sığınma telaşesindeyim.
Çatalca’nın bilinmezliklerinde münferit halimle eski dostlarımla söyleşiyor, bir nefes, bir yudum çekiyorum içime. Sense kim bilir hangi sevda bahirinde.

Cümlelerimi kısalttım, kelimelerim buruk, gülüşlerim üvey evlat dudaklarımda. Bir ihtimal gelmeyişine sığındığımı fark etsem de, engel olmadım gururlu ama umutsuz ve sabırlı hasretine.
Bal gözlerine iştiyak gözlerim. Saçların rüzgârla mazurka halinde belli bir ritim tutturmuş, yanaklarımdan süzülen salkılarımla ıslanan güllerim gamlı mutsuzluklara gebe. İmkânsız olan vuslatımı erteliyorum yine bir başka zamansızlıklara. Bir serseri çocuk gibi tün vakti gördüğüm halüsinasyonlarıma inanmak geliyor derinlerdeki bir yerimden. Bastırmak isterken güdülerimi yapamıyorum. Öylece kalakalıyorum.

Yüreğimdeki seni hiç kırmadım, değiştirmedim ve daima koruduğumu yazmaya çalışıyorum gaileli kalemimle.
Kavak polenleri, barudî kar taneleri gibi üzerime üzerime geliyor. Sen gibi onlarda bilinmezliklere doğru yol alma gayreti içindeler. Çalmayan telefonuma bakıyorum belli belirsiz. Elim gayri ihtiyari numarana gidiyor, hala bende olduğunu söylemek istiyor beynim. Gülüp gülmediğini merak ediyorum garip bir sıkıntıyla. Sen yüreğimdeki seni göremesen de çok umursamıyorum artık…

Bir nefes daha yaklaşıyorum eski ama serdengeçti tanıdıklarıma.
Aylar belki de yıllar, sonra sana koşarak geldiğimde, sağ elinde başka bir yüzük, boynunda seni koruyan meleğimin artık olmadığını gördüm. Gül yüzün tanınmayacak bir haldeydi. Beni gördüğünde, aşık olduğum o balsı gözlerinde akan birkaç damla yaş, ciğerimi delip geçen şarapnel taneleri gibiydi sanki. Kimdi karşımdaki sen mi?
Gidişin dün gibi aklımdayken neden sana yazdığım her yazı, hep aynı yerde tıkanıyor? Kimseyi yokluğunda bu kadar özlemedim... Ve şuna emin ol; hiç kimse, yok'ken bu kadar sevilmedi...
Yaratan’ın kurguladığı yaşantımız aznavur bir şekilde devam ediyordu. Bazen sırasını şaşırıyordu şaşırmasına ya buna rağmen kurgu devam ediyor ve bedeller ödeniyordu tek tek…
Zoru aşabilmektir aşk aslında. Canımızı yakan en büyük sevdalar can acıtsalar da hafızalarımızdan hiç silinemeyecek kadar güzel değil midir? Ama iyi ama kötü, bitmeli her hikâye! Sense bitmedin... Bitmeyensin... Ayrılığın adını koyamadım bebeğim. İşte bu yüzden kopamadım sensizliğimden bir türlü...
Yarım kalan ve adı konmayan hiç bir şeyi unutmam... Unutamam... İçimde hep burukluğu kalır. Her şey yaşanacağı yere kadar yaşanıp sona ermeliydi ve biz bunu başaramadık, daha doğrusu başaramadın. Onca yıla kaç tane aşk sığdırmaya çalıştın.

Sen yaşanıp da bitseydin eğer, belki de hatırıma gelmezdin. Seni bu kadar yazılası yapan, yarım kalmışlığındır... O gecenin sabahında, ayrılığın aklına nerden geldiğini biliyorum. Bana olan yıllanmış cefanı üç günlüğüne duyduğun vefayla bağdaştıramadın sen. O yüzden gittin. Sevilmek için, için…
Haklıydın belki de, herkesin yaşadığı sıradanlığı tercih ettin. Bense olağan hiçbir şeyi sevemedim yaşantım boyunca, sıradanlığı benimseyemedim…
Gerçek sevgi; Sevgiliyi beyaz güvercin gibi avuçlarına alıp okşamak ve sahiplenmektir. Bazen sevgiliyi başka ufuklar bekliyorsa istemeyerekte olsa salıvermektir. Uçsuz bucaksız gökyüzünde kanat çırpışlarında haz almaya dayanabilmektir. Kendinden uzaklaşmasına ne kadar üzülse de belli etmemeye çalışıp gerçeğe yakınlaşmasına sevinebilmektir. Her şeye rağmen her gece onun için dua edebilmektir sevmek.

Küçük bir çocuğun yaptığı resim gibi olduğumuzu düşünürüm bazen. Her gün başka bir resim; etrafımızı saracak bir renk cümbüşü içinde yüreğimin koridorlarını keşfe çıktığım olur çoğu kez. Her renk, her duygu, her düşünce umut ülkesinde yeni bir boyut kazanır.
Bütün bunları duyumsarken, kalemimin ucunda gizlenmiş bir sihirle bilincimin sınırlarını kapatıp bilinmez oluvermek gelir içimden bermuda üçgeni gibi.

Umut diye ektiğim bütün tohumlar susuzluktan kurumaya yüz tutmuş. Uzaklardaki varlığınla yaşamayı kabullenip gözbebeklerinde baharı mühürlemeye gelmiştim oysa.
Bütün kelepçeleri geride bırakıp, tüm yaşanmış, yaşanmamış ne varsa silip yorgun kaçışlarımda anladığım an sevilmediğimi, başa çıkabilmeli ve göze alabilmeliyim yenideni…

Aptalca bir gurur hayatı alt üst edebilir, tersine akan bir geleğen gibi. Geceyi hiç görmeyen, gündüzü hiç yaşamamış yüreğimde, seçimlerim hep idama mahkûmdu. Bu yüzden bilinmeyeni aramak imkânsız gelse de başkalarına, sen Antonio Vivaldi’nin dört mevsimi gibiydin bende… Her mevsimde ayrı bir ruh, başka bir tını…
Kıyılarıma yokluğun koygunluğu demirlemiş ve seninle başlayan kelimelerim ayrılığına mühürlenmişti... Ben sende siyah- beyaz fotoğraftan ibarettim... Ben sende yaşanıp bergüzarlara gömülen zifiri bir pişmanlığım sadece… Rengi bile değişmiş saçlarında başkalarının elleri gezinirken ben sana hala sen kadar gayri kabilim…
Sevişen kalpler bir bütündür. Seven terk edildiğinde, terk eden yaşamaya devam etse de, seven ölür… Pişmanlığın olsa bile, bendeki sene çok iyi bakıyorum, hayatı yaşanmaya değer bulmasam da kendimle başa çıkmaya uğraşıyorum…

Tanrı beni sevdiklerimden korusun derim bazen kendime, düşmanlarımla zaten başa çıkabilirim. İnsanlar ölür elbette. Bunu ne zaman nerede, ya da nasıl olacağını kontrol edebileceğimizi düşünsek de asla bilemeyiz… Vademiz dolduğunda dolmuştur. Bu konuda hiçbirimiz bir şey yapamayız…

Bulutlar yağmuru toprakla öpüştürebilselerdi yokluğunda, verdiğin ama tutmadığın, tutamadığın sözünü sahiplenerek dans edebilirdim ıslanmışlığıma aldırmadan. Tutunabileceğim güzellikler azaldıkça, hatırlamaktan usanmayacağım anılarım kalıyor geride sadece. Isınabilmek için onlara sarılıyorum. Anlamsız, cevapsız bir sürü sual hınzırca sırıtıyor, bense görmeme gayretindeyim…
Düşler uzak gibi görünseler de biliyordum ki zihnimin derinliklerinde gizliydiler. Aç desem de kapatacaksın gözlerini ama kapatma sakın sen beceririsin düşleri yakalamayı, derinlere dalıp olanaksıza kavuşmayı… Sahiden becerebilir misin?
Ne zaman bir yıldız kaysa, bir meleğin yeryüzüne inip birine rehberlik etmek için geldiğini söylerler. Gökyüzüne ara sırada olsa bak güzel meleğim; kim bilir belki de senin için de bir yıldız kayar mor kelebeğim…
Eski filozoflar sadece melekler tarafından konuşulduğuna inandıkları bir dil olduğunu düşünürler.
Derler ki; melekler söylemek istediklerini söylediklerinde, bir daha asla tekrar edilemez veya tercüme edilemezmiş. Sanırım benim düşüncelerimde böylesine bir şey.
Yüreğimi attığım trapez çubuğunda bedenim onu takip etmeye çalışıyor gibi görünse de, bazen sırat köprüsünde gidip gelmelerde…

Kendime bir demet gül aldım yine. Terasıma da güller diktim renk renk… Hüznümü gelmeyişlerine verdim. Gözlerimdeki umutsuzluk bile seni özlemiş, kafayı çekince o da itiraf etti ya sonunda...

Düşüncelerim gururlu olsa da hayallerim ve sevdam ona ihanet içinde… Gelebilseydin eğer; kendimi unutup sana akacaktım. Susturacaktım içindeki isyanı, kavgalarımızın ortasındaki güneş gibi doğacak ısıtacaktım yine yüreğini. Sevinçten ağlayacaktım bu kez. Mutluyken hemen sarhoş olmuş gibi dokunacak, birikmişliğimi anlatacaktım sana. Ama gelmedin, gelmezdin ve gelmeye hiç niyetin yoktu aslında. Yine kendimi kandırdığımı anladığımda, güllerimle beraber sessizce ağlıyordum...


ALINTI
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Belki Bir Yıldız Kayar Empty
MesajKonu: Geri: Belki Bir Yıldız Kayar   Belki Bir Yıldız Kayar EmptyPtsi Mart 10 2014, 21:24

çiçek9 Allah razı olsun 2 çiçek9 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Belki Bir Yıldız Kayar Empty
MesajKonu: Geri: Belki Bir Yıldız Kayar   Belki Bir Yıldız Kayar EmptySalı Mart 11 2014, 01:04

çiçek4 Allah razı olsun çiçek4 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Belki Bir Yıldız Kayar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Yıldız Parlaklığında Dostluklar...
» Belki...
» Yıldız İle Bulut
»  bulutla yıldız
» Ay Yüzlüm Yıldız Gözlüm

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: