ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  İlaçta Domuz Kozmetikte Cenin Katkısı  Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 İlaçta Domuz Kozmetikte Cenin Katkısı

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
miftah
Admin
Admin
miftah


Mesaj Sayısı : 3360
Kayıt tarihi : 26/07/08

İlaçta Domuz Kozmetikte Cenin Katkısı  Empty
MesajKonu: İlaçta Domuz Kozmetikte Cenin Katkısı    İlaçta Domuz Kozmetikte Cenin Katkısı  EmptyPerş. Şub. 27 2014, 14:41

İlaçta Domuz Kozmetikte Cenin Katkısı



Haberi birlikte okuyalım;”Domuzdan üretilen katkı maddelerinin birçok ilaçta kullanıldığını ilk olarak Danimarka gazetesi Urban, haberlerinde yer verdi. Aynı haber, bu ülkede Türkçe yayınlanan Haber gazetesinde de okuyucularına duyuruldu. Urban’da yer alan habere göre, üretilen birçok ilâçta domuz derisinden imal edilmiş maddelerin kullanıldığı ve Müslümanların bu ilâçları bilmeden kullandıkları bildirildi. İlâçta en fazla kullanılan katkı maddesinin ise jelâtin olduğu kaydedildi. Danimarka’da göçmenlere danışmanlık yapan kuruluşlarsa bu konuda doktorların hastalarına bilgi vermemesini eleştirdi. Danimarka Tabipler Birliği, hastaların ilâçların nelerden yapıldığını eczaneye sormalarını ya da prospektüsleri okumalarını önerdi.

İlâç sanayicileri, bu konunun tartışılmasını tehlikeli buluyor. Deli dana tehlikesine karşı, son yıllarda birçok ilâçta domuz derisinden imal edilen jelâtinin kullanıldığı belirtiliyor.




Doktorlar, hastalanan Müslümanların bu ilâçları kullanmamasından ve ölümlerle karşılaşılmasından endişe ediyor. Avrupa’da ilâçta olduğu gibi birçok şeker ve tatlı çeşidinde domuz ve helâl kesim uygulanmamış sığırdan elde edilmiş jelâtin ve benzeri katkı maddeleri sıkça kullanılmaktadır. Ürün ambalâjında katkı maddesinin ismi yer alıyor, ancak hangi hayvandan olduğu belirtilmiyor. Danimarka’daki Müslümanlar şimdi bu katkı maddelerinin kullanıldığı ilâçların haram mı, helal mi olduğunu tartışıyor.”

Problem, yalnız Danimarka’da mı? Hayır! 2 milyar Müslüman’ın yaşadığı dünyanın her tarafında aynı problem var. Türkiye’de daha dehşetlisi var. Burada âlimi uyuyor, hocası uyuyor, doktoru uyuyor, eczacısı uyuyor, düz vatandaşı ise haydi haydi uyuyor. Uyumayanlar ise çok çok azınlıkta kalıyor. Sesleri cılız çıktığı için de yaptırım güçleri olmuyor.

Biz bu konuyu, ülkemizde 1986 yılında “Gıda Raporu” kitabımızın ilk baskısında dile getirmiştik. Çeşitli kaynaklardan jelâtin hakkında bilgi verdikten sonra 1982 tarihinde Almanya’da jelâtin üreten firmalara sorulan soruya verilen cevaba da yer vermiştik. Jelâtin Üreticileri Birliği(Verband Fleischmehl Industrie e.V.)’nin yazısının Türkçesi ise şöyle idi:

“Sayın Bayanlar ve Baylar,

Bize bağlı Hugo Goebel firmasından, doğrudan doğruya cevaplandırılmak üzere kendilerine göndermiş olduğunuz yazıyı aldık.

Kesimde çıkan sığır ve domuz kemikleri gıda maddeleri kanununa uygun bir işlemle yağ ve et kemiği unu olarak ayrılır. Son zikredilen mamul karışık yem sanayine gider ve domuz, piliç ve sığırların beslenmesinde kullanılır. Hayvanî yağlar da çoğunlukla karışık yem sanayine verilir ve hayvanların beslenmesinde enerji taşıyan olarak kullanılırlar.

Yine kesimde ortaya çıkan deriler aynı şekilde gıda maddeleri kanununa uygun olarak işleme tabi tutulur ve jelâtin imali için ham madde olarak kullanılırlar. Bunlar da yoğurt, tatlı v.s. gibi birçok gıda maddesi imalinde kullanılır.

İmal edilen jelâtinin büyük bir kısmı ilaç sanayi ihtiyacı olan kapsül imalatında kullanılır.”

Burada konumuzun dışında olacak, lâkin önemli olduğu için iki firmanın daha cevap yazılarının Türkçelerini vermek istiyorum.

“Sayın Bay ………………..

Yukarıdaki sorunuza cevaben şunları bildiririz:    

Altın ayılarımız (Goldbaren) yemeklik jelâtin kullanmak suretiyle yapılmaktadır.

Yemeklik jelâtinin yapılmasında esas madde olarak tercihen çeşitli hayvan, domuz da dahil olmak üzere, kemik ve derilerinden yapılır. Jelâtin fabrikaları genellikle menşei karışık mamuller üretir. Tarafımızdan kullanılan jelâtin partilerinin yapımında domuz menşeli ham malzeme kullanılıp kullanılmadığı konusunda bilgi sahibi değiliz. Bu sebeple altın ayılarımızda domuz menşeli maddeler kullanılıp kullanılmadığı konusunda bir garanti vermemiz mümkün değildir.

Altın ayılarımızdaki jelâtin miktarı çok azdır.

Bu açıklamalarla yardımcı olduğumuzu umar selamlarımızı sunarız.”

“Sayın Bay …………………..

Sorunuzla ilgili olarak bu iki mamulün domuz yağı ihtiva etmediklerini bildiririz. Domuz yağı bizim kuruluşumuzda kullanılmaz.

Bunun dışında jelâtin aşağıdaki mamullerde kullanılır:

Mamba Soft

Riesen Karamel ve Schoko

Toffee Melange

Böylece sorularınızı cevaplandırmış olduğumuzu ümit ederiz.

Selamlarımızla”

Ve maalesef, bu firmalar bugün ülkemizde de ürünlerini üretir duruma geldiler. Daha sonra 5 baskı yapmış kitabımızdaki ikazlarımıza, 30 Nisan 2002 tarihli Vakit gazetesindeki ibret verici açıklamalara ve sitemizde üç yıldan beri sürdürdüğümüz yayınlarımıza rağmen ne yazık ki Müslüman halkımız harıl harıl bu firmaların ürünlerini tüketmektedirler.

Yukarıda âlimimizden düz vatandaşa kadar topyekûn uyuduğumuzu acı da olsa belirtmemiz boşuna değildi, bu iddiamızı kanıtlayacak bir belgeyi daha sunmak istiyorum. Biz Avrupa’da ilâçta, gıda maddesinde kullanılan katkı maddelerini didik didik araştırmaya çalışırken, Diyanet İşleri Başkanlığına sorulan soruya karşı Başkanlığın cevabı ibret verici idi: İşte bu yazı,

“İLGİ : 21.2.1983 tarihli dilekçeniz.

Yoğurt. Reçel, şeker, pasta… gibi yiyecek maddeleri jelâtinden yapılmaz. Jelâtin bunların ambalajlarında kullanılabilir.

Yiyecek maddelerinin ambalajının jelâtinle yapılmasında dinen bir sakınca yoktur.

Bilgilerinizi rica ederiz.”

Aynı Diyanet İşleri Başkanlığı, 1994-1995 yıllarında da ortaya çıkmış, bizim kitabımızın toplum üzerinde uyandırdığı müspet tepkinin yüksek bir seviyeye çıktığı bir noktada üreticilerin eline verdiği ve gerçeklerle asla ilgili olmayan bir yazı ile bu bilinci söndürmeye çalışmıştı. Üreticiler bu yazıyı duvar afişleri haline getirerek marketlerin vitrinlerine astırmıştı.

Bu günlerde ise yine aynı Diyanet İşleri Başkanlığını Helâl Sertifika konusunu gündemden düşürmeye çalışan bir gayret içerisinde görüyoruz ve üzülüyoruz.

Konumuza dönersek, İlaçta Domuz jelâtinin kullanıldığını aylar önce siteye koyduğumuz,

Gelatin - Jelatin  başlıklı yazımızda açıkladığımız gibi;

“Jelâtin, ürünlerde jelleştirme, koyulaştırma, sırlama, kapsülleme maddesi olarak kullanılır. Pek çok pastacılık ürünlerinde, yoğurtta, dondurmacılıkta, eritilmiş peynir ve kaşar üretiminde, margarinde; et ve salam, sosis, sucuk, jambon gibi et ürünlerinde; marshmellov, jelybon, karamela gibi şekerleme ve tatlılarda; meyve sularında, meyve ve sebzelerin sırlanmasında kullanıldığı gibi; ilaç yapımında, kapsül ve film tablet yapımında, kan verme ürünlerinde; krem, losyon, şampuan, parfüm gibi cilt ve saç kozmetik ürünlerinde, fotoğrafçılıkta ve karbonlu kâğıt yapımında da kullanılmaktadır”  şeklinde ifade edilmişti.

İlaçta sadece domuz jelâtini kullanılmıyor. Almanya’da bulunduğumuz dönemde namazında niyazında Müslüman bir doktor kardeşimiz vardı. Aile Hekimliği çerçevesinde bizim de aile doktorumuzdu. Bir ziyaretimde, bir torba dolusu eşantiyon ilaç hazırladı, evde ihtiyaç olduğunda kullanmak üzere. Eve götürünce her zaman yaptığım gibi önce her birinin prospektüsünü çıkarıp tek tek inceledim. Bu incelememden sonra ilaçların yarısından fazlasını tekrar torbaya koydum ve ertesi günü doktor kardeşimin muayenehanesine gittim.

Biraz abartılı bir tavırla ilaçları önüne çıkardım. “Arkadaş sen nasıl Müslüman Doktorsun? Hiç Müslüman bir hastaya bu ilaçlar verilir mi?” “ne varmış bu ilaçlarda” diye cevap verince “bu ilaç domuzun pankreasından yapılmış, bu ilaç domuzun karaciğer ekstratından yapılmış, bu ilacın kapsülü domuz jelâtinden yapılmış” diye sıralarken, o da prospektüsleri okumaya çalışıyordu. Sonuçta, şimdiye kadar dikkat etmediğini mahcubiyet içerisinde belirterek özür diledi.  Almanya gibi Avrupa ülkelerinde bu mazeretin esasında hiçbir kıymeti harbiyesi olamaz. Çünki, orada, o ilaçta esas maddenin yanında yardımcı madde olarak ne kullanılıyorsa prospektüsünde dosdoğru yazılır. Hayvanın cinsi onlarda pek önemli olmadığı için bazı ilaçların prospektüsünde bu ayrıntı olmayabilir. Ama bizde aynı patentle üretilen ilaçlarda bile bu yardımcı maddeler yazılmaz. Bu sebeple, bizim doktor ve eczacı kardeşlerimizin işi biraz daha zor olabilir. Ancak araştırmamalarına, ilaç firmalarını sorgulamamalarına mazeret teşkil etmemelidir. Hatta Müslüman hasta kardeşlerimize ve hasta sahibi kardeşlerimize dahi doktorunu ve eczacısını sorgulamamalarına mazeret olmamalıdır.

Bugün Türkiye’ye takriben 2500 ton jelâtin ithal edilmektedir. Bunun dışında, “Tedavide kullanılan kurutulmuş guddeler ve diğer organlar, toz haline getirilmiş olsun, olmasın guddelerin veya diğer organların veya bunların salgılarının, karaciğer hülasası vs” şeklinde tarif edilen, 3001 gümrük pozisyonundan, 2001 yılında 22.343 ton ithalat yapılmış ve bunlara 5.973.000 ABD doları ödenmiştir(Bu bilgi Dış Ticaret Müsteşarlığından alınmıştır). 2005 yılında bu miktar daha da artmış olmalı. Bu ithalata ek olarak Türkiye’de gerek kaçak, gerek legal kesilen külliyetli miktarda domuzun bu tip organlarının, bazı ilaç firmalarına intikal ettiği duyumlarımız da söz konusudur.

KOZMETİKLERDE CENİN KATKISI

Son günlerde tv kanallarında ve gazete sayfalarında dehşet verici bir haber dolaştı. Kozmetik ürünlerde insan ve hayvan ceninlerinin kullanıldığı belirtiliyordu. Ne yazık ki, bu haber de kamu oyuna geç duyurulmuştu. Zîra, biz bu gerçeği sitemizde 27.03.2004 tarihinden beri ilgililere duyurmaya çalışmıştık. Kozmetiklere Dikkat  ‘ı tıklarsanız yazının tamamını okuyabilirsiniz.

Ya da konumuzla ilgili kısmını aşağıdan okuyabilirsiniz;

“Ticari ihtirasların alabildiğine kamçıladığı reklâmların yaldızlı parıltıları altında masum görüntüdeki kozmetik ürünlerin gerçek yüzü Dermatoloji kliniklerinde ve laboratuarlarında ortaya çıkartılmaktadır. Bütün bunlara ek olarak kozmetiklerde kullanılan katkı maddelerinin önemli bir kısmının hayvansal kökenli olmaları sebebi ile deli dana riskinin bulunması, bunun yanında Müslümanlar için haram olma riskinin de olabileceği göz ardı edilmemelidir. Daha da ileri boyutlara götürdüğümüz takdirde, insan ve hayvan ceninleri, doğum artıkları, plasentalar ve sperm hücreleri vs. nin de kullanıldığı bu müstahzarlara Müslümanların çok dikkatle yaklaşmaları gerekir.”

SONUÇ: İlim ehli Hoca efendilerimize, camide görevli imam kardeşlerimize, Müslüman Doktorlarımıza, Müslüman Eczacı kardeşlerimize, varsa Müslüman üreticilerimize ve Müslüman tüketici kardeşlerimize bir kere daha çağrıda bulunmak istiyorum. Fıkıh’da bir kaide vardır; “her mükellef Müslüman, yapacağı işin fıkhını öğrenmek ve uygulamaktan sorumludur”. “Aldatan bizden değildir kavlince, Bilerek veya bilmeyerek aldatmak yoktur”. Tüketiciden, üreticiye, hatta Sağlık Bakanlığından, Tarım Bakanlığı’na kadar her kademedeki Müslüman bir üstünü sorgulamak zorundadır. Başta ilgili Bakanlıkları bir defa daha göreve davet ediyoruz. Biz, bu uyarı görevimizi 04.11.2003 tarihli yazımızla Sağlık, Tarım ve Sanayi Bakanlarımıza hitap eden yazımızla yerine getirmeye çalışmıştık. Ancak cevap yazılarını yasak savmak kabilinden uzmanlarına hazırlatarak cevap verdiklerinden ve bu uyarımızı dikkate alıp gerekli denetim ve yaptırım tedbirleri alınmadığı için, biz bu gün halen bu konuları konuşuyor durumdayız. Bu yazılarımızı okumak isterseniz: Bakanlara Gönderdiğimiz Yazı  

Verilen cevapları okumak isterseniz: Bakanlara Gönderdiğimiz Yazı ve Gelen Cevaplar

ALLAH yar ve yardımcımız olsun

Dr.Müh.H.K.BÜYÜKÖZER

NOT: Bu yazımızın faydasına inanan kardeşlerimizden,  mümkün olduğunca sorumlu ve görevli olan kardeşlerimize duyurmalarını rica ediyoruz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
miftah
Admin
Admin
miftah


Mesaj Sayısı : 3360
Kayıt tarihi : 26/07/08

İlaçta Domuz Kozmetikte Cenin Katkısı  Empty
MesajKonu: Geri: İlaçta Domuz Kozmetikte Cenin Katkısı    İlaçta Domuz Kozmetikte Cenin Katkısı  EmptyPerş. Şub. 27 2014, 15:49

Başta Fransa olmak üzere bir çok batılı ülkede, daha çok üçüncü Dünya ülkelerinden getirilen kürtajla alınmış bebeklerin, kozmetik firmalarına satıldığı bildiriliyor ABD ve Avrupa’da kamyonlar dolusu cenin geçirildi kozmetik sanayinin imparatoriçesi kabul edilen Yahudi asıllı Helena Rubinstein’in ürünlerin reklamlarında “cildin genç ve yaşayan hücrelerle” güzelleştiği belirtiliyor Bu ürünlerin yapımında kullanılan COLLAGEN adlı maddenin ceninden elde edildiği biliniyor
“Genç ve yaşayan hücrelerle güzelleşin, gençleşin” “Genç kalın, güzel olun, kendinize bakın” gibi sloganlarla su gibi satılan kozmetik ürünlerini alanlar; ellerine, yüzlerine kürtajla elde edilen ceninleri sürdüklerini bilseler neler hissederlerdi acaba? Deneylerle sabit olmasına rağmen ceninin (doğmamış bebek) cildi güzelleştirdiği, kırışıklıkları giderdiği varsayımıyla ceninler, güzellik kremleri, makyaj malzemeleri ve diğer kozmetik ürünlerinde hammadde olarak kullanılıyor Bu konuyu dünya gündemine ilk defa Batı Alman Politikacı Mr Horst Haase getirdi Kürtaj sonucu düşürülen ceninlerin kozmetik sanayiinde kullanıldığını belirten Haase, insan fetüslerinin milletlerarası bir ticaret sektörü oluşturduğuna dikkat çekti
Haase, 1990 yılında Fransa’nın Strasbourg şehrinde yapılan Avrupa Konseyi Toplantısında üye ülkelere “Ticaret ve endüstride kullanılan embriyolar” konusunda bir görüşme yapılması çağrısında bulunmuştu Görüşlerini kamuoyuna açıklayan Horst Haase’nin bildirdiğine göre kürtaj sonucu düşürülen ceninlerin kozmetik firmaları ve diğer endüstriyel alanlarda kullanılmak üzere toplandığına dair deliller her geçen gün artıyor Haase 1991 yılında Fransız kozmetik firmaları laboratuarlarına gitmekte olduğu tespit edilen bir kamyon dolusu ceninin ve 1992 yılında ABD’de Kaliforniya polisinin kozmetik yapımında kullanımında kullanılmak üzere saklanan 5000 ceninin ele geçirilmesini, hadisenin ürkütücü boyutlara ulaştığının delili olarak gösteriyor Geçtiğimiz yıl Fransa’nın yüksek tirajlı ciddi bir yayın organı olan Gazetto Du Palais, deriyi gençleştirmek ve güzelleştirmek için kullanılan ceninlerin Fransa’da oldukça yüksek fiyatlarla satıldığını açıklamış ve insan embriyosu ticaret sektörü oluştuğuna dikkat çekmişti
Avrupa Konseyi’ni toplantıya çağıran Alman politikacı Horst Haase, kürtaj sonucu düşürülen ceninlerin tamamına yakınının gelişmekte olan ülkelerle üçüncü Dünya ülkelerinden elde edildiğine işaret etti Kürtaj ticaretinin ürkütücü boyutlara ulaştığına da dikkat çeken Haase Avrupa ülkeleri ve ABD tarafından üçüncü dünya ve gelişmekte olan ülkelerde desteklenen ve ücretsiz cazip bir hale getirilerek teşvik edilen kürtajın yeniden masaya oturtularak incelenmesini de Avrupa Konseyi ülkelerine iletti

İddialar Dünya Basınında
The Wasington Post gazetesi de üçüncü Dünya ülkelerinden Kolombiya’nın kürtaj sonucu düşürülen bebeklerin satışından yılda “bir milyon dolar” gelir elde ettiğini yazdı Gazete, bu gelirin ölü doğan, az gelişmiş olarak doğduktan sonra ölen ve kürtajla bebeklerin bazı organlarının ya da tümünün yabancı firmalara satılmasından elde edildiğini de okuyucularına aktarmıştı Gazete ayrıca bu rakamların tespit edilen kısmını oluşturduğuna da dikkat çekmiş, yasadışı yolardan Avrupa ülkelerine kaçırılan ceninlerden elde edilenden çok daha fazla olduğunu vurgulamıştı
All About Issue adlı Amerikan magazin dergisi de 1992 yılında kürtajlarla alınan bebeklerin kozmetik ürünlerinden kullanıldığını duyurduğunda büyük yankı uyandırmış ve buna sebep olan kanuni boşlukların doldurulması istenmiştir Bir başka ABD dergisi olan Newsday, Ohio Tıp Araştırmaları Şirketi’nin kürtaj sonucu düşürülen 1000 adet ceninin, beyin, kalp ve diğer organlarını haşere öldürücü ilaçların araştırılmalarında kullanıldığını duyurdu

Kozmetik Firmaları da İnkar Etmiyor

Kamuoyundaki tüm bu iddialara karşı genelde suskun kalmayı tercih eden kozmetik firmaları özellikle plasentayı (ana rahminde emriyoyu besleyen doku) yüz kremi, yağlı kremler ve diğer ürünlerinde kullandıklarını inkar etmiyorlar Yine firmalar güzellik kremleri ve çeşitli makyaj malzemelerinde cildin kırışmasını önlediği iddia edilen COLLAGEN adlı maddeyi de kullandıklarını da kabul ediyorlar Kimyagerler, bu maddenin kürtaj sonucu düşürülen ceninlerden elde edildiğini kaydederek, insan ceninin kozmetikte veya ticari amaçlı kullanımını bir an önce istediler

Türkiye’de Cenin Ticareti

Kürtaj sonucu düşürülen ceninlerin Türkiye’de de kozmetik firmaları tarafından gizlice alındığı iddia ediliyor Türkiye’nin en büyük doğum hastanesi olan Ankara Dr Zekai Tahir Burak Kadın Hastanesi’nde çalışan üst düzey bir yetkili, kürtajla alınan ceninlere kozmetik firmalarının yüksek fiyatlar karşılığında talip olduğunu söyledi Adının açıklanmasını istemeyen hastane yetkilisi, firmaların bu satın alma işleminin çok gizli yürütüldüğünü vurguladı Kozmetik firmalarının Türkiye’de kürtaj yapılan tüm hastanelere eleman gönderdiğine de işaret eden söz konusu bu elemanların satın alma işlemlerini usulüne uygun bir şekilde yaptıklarını belirtti Hastane görevlisi kürtajla alınan ceninlerin kozmetik firmalarına satışı neticesinde hastanelerin oldukça yüklü bir gelir elde ettiğini aktardı
-Alıntıdır-
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

İlaçta Domuz Kozmetikte Cenin Katkısı  Empty
MesajKonu: Geri: İlaçta Domuz Kozmetikte Cenin Katkısı    İlaçta Domuz Kozmetikte Cenin Katkısı  EmptyPerş. Şub. 27 2014, 23:49

çiçek7 Allah razı olsun çiçek7 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İlaçta Domuz Kozmetikte Cenin Katkısı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Domuz Eti Yemeyiz...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Genel :: Güncel Konular-
Buraya geçin: