ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Topla Kendini Kalbim! Miracına Vurulduk Aşkın Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Topla Kendini Kalbim! Miracına Vurulduk Aşkın

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Menekşe
Özel Üye
Özel Üye



Mesaj Sayısı : 2555
Kayıt tarihi : 30/08/10

Topla Kendini Kalbim! Miracına Vurulduk Aşkın Empty
MesajKonu: Topla Kendini Kalbim! Miracına Vurulduk Aşkın   Topla Kendini Kalbim! Miracına Vurulduk Aşkın EmptyPtsi Ocak 20 2014, 19:35

Topla Kendini Kalbim! Miracına Vurulduk Aşkın

"Bu acıya bu kadar şiir fazla"
Aşkın eşref saati…
Kanımı yalayıp içime biriken suskuların hayalet cümleleriyle konuşmaktayım.
Yitirerek susan ve kıyasıya tükenen sensin.
Belki de sesimin ucundaki kundaklanmış ceset bundan.
Ucumu kaybediyorum gözlerimin önünde git gide;
aşkı bir daha yitirmek adına.

‘O’ şehrin boğazıma iliştirdiği ünlemleri yutkunarak saklanıyorum senden.
Sense kaçtığım şehirlerin griliğini teneffüsleniyorsun.
Bensizliğin gözlerinin içine kendini yoklaştırırcasına bakarak,
benden yüzleri soru işaretli anlamlar türetiyorsun.
Tırnak diplerinde affedilmez yanılgıların külleri…

Pişmanlığın önce İstanbul’dan başlıyor seni cümlesizleştirmeye.
Ne kadar da cesaretli yalnızlıkların…
Beni yalnızlığına terk ederek gidiyorsun,
senin yalnızın olacağımı bile bile.
Bakışmalar arası korunaksız bir kimsesizlik aramızda gelgitlenen deniz.
Ey zahmin!
Sensizlik sana niye benzemiyor?
Terk-i kalbe süslenemeyişim aykırılığa utangaçlığından mı?
Zamanın varsa sensizliğe, gel.
Usanılası hayatlara başkalığı naçarlaştıran sancı yüklü duruşlar ilikliyorum.
Soluğun ciğerimde duraklıyor.
Aklımda içime savrulan saçlarının kıyameti…

Saklanışlarım kendime sobe ancak biliyorum.
Sana bakarak eskittim yüzümü,
söyle şimdi hangi acının ağrılı kahkahasızlığına çıkar yüzüm?
Kim çevirecek beni kaldığım yerden?
Ey zahmin!
Ağlamak yüz kızartıcı bir suç aşkın yırtılıp durduğu satır aralarında.
Peki, cümle sonları sensizliğin kör bakışlarına çıkan yazgının alfabesinde ölmekte mi suç?

Selam olsun dağlar gibi hasretine.
Kalbime giyiyorum aşkı delilik gömleği diye zahmin.
Yüzümüzün akının geceye yakıştığı gibi yakışıyorduk aşka.
Gözlerim içine emanetti.
Aynı cümlenin içinde acıya haykıran sessiz harflerdik,
kursağımızda kaldı dipnotsuz hikâyemiz.
Yüzün dünden kalan bir anı mı olacak kederime?
Gittin, bari bunu şarkılara söyleme ve beni bekleme, gelemem.
Yokluğunla avunmaktayım. Ey zahmin!
Şefaatin kalbin dileğince ağlayan aşka olsun.
Yakın bir ağrısın.

Uzak duruyorsun aşka yakınlığıma.
Ben sana hayata devrik düşmeyen düşler büyütüyorum kefenimin iç cebinde.
Aramızdan körkütük aşık şarkılar geçiyor,
sen görmüyorsun.
Sana dokundukça islenen gözlerim cana bela bakışmaları yükleniyor.
Ama ayrılıktan gayrı her şeye küsüyor,
sigaranın dumanından şakaklarıma savrulan efkâr.
Saçlarım boyu uzuyor hayatsızlığıma çarpan çehrenin beyazından yayılan hüzün.
Ellerinin az ötesinden kırık nakaratlar yuvarlanıyor gülüşüme.

Bu acınılmayası acıya kahır dolu şarkıların notaları çok ağır değil mi Zahmin?
Kaldır aşka cevaz taşımayan yangınları kalbin üstünden ve sus sükût,
içimden aşk geçiyor.
Ah kalbim, düş içimden.
Ayrılığın ayak seslerini duyuyorum, bende sana yer kalmadı.
Topla kendini kalbim! Miracına vurulduk aşkın.
‘Dur gitme’li ağlayışlar yanaklarıma yuvalanırken,
bana yetişemeyen aşkın karanlığını yokluyor çifte minareli camilerin göğü.
Saçlarım değiyor ıslaklığına,
esriyor martıların gözlerinde kanayan çığlıklar.

Uzun uzadıya göğsümü deliyor hasretin.
Çiğneyip geçiyor vapur soğukları beynimin narkoza yatan İstanbul suskunluğunu.
Kuşlar, asın beni kirpiğimden bulutlara ne olur.
Kin tutuyor yaramı çoğullaştıran mahkûmun tel örgülü yakasından.
Eskiye çalan fırtınalı bir lanetin uğultusuna öykünüyor dilim:
‘’Dile verdin ya hatırımı, bozdur bozdur harca’’.
Kan kaybı az geliyor efkârı tütün molalı aşk zayiatına.
Yarınım dünden heder.
Sana şiir yazmak gelmiyor içimden, içim sana şiir değil mi zaten?
Nefesin uzanır mı yine kimliksiz kalmış kirpiğime,
yakmak için arkasına tufan yığılan gözevimi?
Bir sigara yakıp ciğerimi küllemeliyim hüznüme karşı.
Yatırıp seni dizlerime, uyutmalıyım yokluğunu bir kanama boyu.
Sende eğ başını rüzgâr, kalakalma yazılanın koynunda ıpıslak.
Ey zahmin! Ötesi sen, berisi aşk…
Nasıl çıkarım bu yalnızlığın içinden?
Ben şehadet ederim ki, gözlerin ölümden güzel.


Cengizhan Konuş

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Topla Kendini Kalbim! Miracına Vurulduk Aşkın Empty
MesajKonu: Geri: Topla Kendini Kalbim! Miracına Vurulduk Aşkın   Topla Kendini Kalbim! Miracına Vurulduk Aşkın EmptyÇarş. Ocak 22 2014, 01:08

çiçek Allah razı olsun çiçek 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Topla Kendini Kalbim! Miracına Vurulduk Aşkın
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Aşkın Ben Hali Ağzına Kadar Doluyken,Aşkın Sen Hali Yok Gibiydi Hep...
» Sobele Kendini!
» Kendini Bir Şey Sanmak...
» SOBELE KENDINI
» Kendini Tesettürlü mü Zannediyorsun ?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Denemeler-
Buraya geçin: