ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Ayşem Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Ayşem

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Ayşem Empty
MesajKonu: Ayşem   Ayşem EmptySalı Ekim 27 2009, 22:54

Ayşem

Islak bir yaz günüydü hatırlanan… Islak ve yorgunluğa teslim olmuş bir rehavet vakti. Bir destan kadar güzel, bir masal kadar özeldi. Şakaklarını ıslatan yaşlarla beraber her hatıra bütün detayları ile yeniden yaşanırdı hoyrat saatlerde.. İlle de gecelerde.. Yalnız bir başına kalmışlıkla yıldızlara anlatılırdı zeytin gözlü bir maralın yazısı…
Ayşe! Öyle mahzun, öyle masum, öyle narindi…
Ayşe! Her sabah kapımın önünden geçip giden kumral bir hülya…
Bakınca ta derinden gözlerime, sisli bir rüya, şimdi anılarda yaşayan.

Zamanını futbol oynayarak geçiren genç… O da bir o kadar gururlu ve başı dik. Aşka aşık Yaşar…. Adı gibi sevdalı, adı gibi hülyalı, Ayşe’sine delice tutkun Yaşar…
Günlerin birbirini kovaladığı o heyecanlı süreçte tanışmış arkadaş olunmuştur.
Zamanlar nasıl da kıymetlenmiştir onlar için. Her saniye önemlidir. Her dakika
Ama nazlıdır Ayşe. Mağrurdur. Asilce reddeder bütün teklifleri, bin bir düşünce ile. Oysa kalbi öyle mi. O dünden kabullenmiştir bu gönül birlikteliğini de evet dedirtmeyecek sebepleri vardır. En sonunda delikanlının tekliflerini sürekli reddeden Ayşe dayanamaz yürek sesine bir gün, kendisi gider sevdalısına. Kendisi yapar o sevda teklifini. Yapar yapmasına da ne hale geldiğini ALLAH bilir. İri gözleri bakamaz sevdiğinin yüzüne. Utancından kızarır Ayşe. Kumral saçları yüzüne düşer mahçubiyetinden
Ne zaman göz göze gelseler her baktığında ıslak hissi veren kirpikler mağrur bir edayla yere iner.

Sonrası zaten bir masal. Özlem ve sevda ile örülmüş bir sevda masalı sonrası. Ta ki delikanlının askerlik celbi gelene kadar.
Askerlik ayrılık demek… Ayrılık ölümden de beter… Ölüm…. Sahi nasıl bir şey di o?
Sayılı zaman çabuk biter bitmesine de, bu ayrılığın adını koymak lazım..
Öyle ya gözden kıymetlidir Ayşe. Emanettir Huda’dan, öyle ulu orta bırakılıp gidilmez.
Ayşe mahzun edilmez.. Yaşar, babasını çağırır Samsun’dan.. Tez günde takılır yüzükler, asker ocağının yolunu tutar zeytin gözlü Ayşe’sini önce Allah’a sonra kendisine emanet ederek…

“Ey sevdamın şehri, sevdiğime iyi bak” der Yaşar gözü arkada giderken…Bedeni asker ocağında yüreği Ayşe’nin yanındadır artık... Mektuplarla hemhal olunmaktadır. Her gün yazılır sevda kokan mektuplar. Bazen bir tutam saç, bazen bir çiçekle şenlendirilir kapalı zarflar… Telefonlar da olmasa ne yapardık der Yaşar.
Acemilik bitip de dağıtım olur olmaz sevdalısına koşar on günü on asır yaşayarak. On günü on dakika da bitirerek… İçilir zaman kana kana, tadına doyulmadan. On günün bitiminde Ankara’ya usta birliğine uğurlanır yine sevda buseleriyle, yine yağmur gözlerle…

Bu arada bir tatbikat için kırk günlüğüne göreve gidilir. Öyle zordur ki bu süreç, sevdalısından habersiz geçen kırk koca gün. Ne telefon, ne mektup, ne bir seda... Kırk koca asır.. Dağlar taşlar Ayşe’dir artık.. Bulutlar Ayşe, nefesler Ayşe… Bir bitse ah bir bitse şu tatbikat, yirmi gün de olsa memleketine gidecek ve sevdiğinin gül yüzüne doyacaktır Yaşar. Şafak bu saymakla bitmiyor ki, tek tek yaşamak lazım… Sonunda görev biter ve genç döner bölüğüne. İçi içine sığmamaktadır, izin alıp memleketinin yolunu tutmayı hayal ederken…
92 senesinin 10 Temmuz günü Komutan Yaşar’i odasına çağırır:
“Evladım dayın hastalanmış, sana izin veriyorum git gör “ der.
İşkillenir Yaşar.. İçi cızz ederken gayri ihtiyari, durduk yerde bu da neyin nesi diye düşünür bir yandan da. Dayısını arar hemen, dayısı hasta değildir. … Aklına Samsun’daki ailesi gelir. Ama onlara da toz konduramaz. Onlarda da bir durum yoktur.
Peki nedir bu? ALLAH hayırlara çıkarsın diyerek zoraki de olsa yola çıkar. İçinden de hem ne olursa olsun bu vesileyle Ayşe’mi göreceğim ya diye şükreder sevinçle. Bolu dağına gelince bir arayayım şu kömür gözlümü diye geçirir içinden. Bir sesini duyayım…
Ama telefonlar cevap vermemektedir.. Sonunda bir adam açar telefonu, ve Ayşe’nin hastanede olduğunu söyler.
Çıldırır genç adam, delirir bu “ Ayşe hastanede” lafı aklını başından alır… Yüreğine dağ gibi bir ateş düşer, düşer de ne edeceğini bilemez. Yollar uzadıkça uzar, Şöföre yalvarır adeta: “Ne olur hızlı sür, bekleyecek oyalanacak zaman değil” der. Ama yol uzar, zaman uzar inadına.. Yalvarır o yine de:” Asker duası alırsın ne olur daha hızlı sür arabanı şoför ağabey, yüreğimde koca bir ateş var. Sönsün tez elden.”
Ateş büyüdükçe büyür, yol uzadıkça uzar. Yaşar kendini Ayşe’nin evinin önünde bulduğunda evin önündeki kalabalık yüreğini ağzına getirir. Bir matem çökmüştür şehrin üstüne. Kuzgunlar kaplamıştır gökyüzünü. Aydınlık bitmiştir de sanki sonsuz geceler başlamıştır. Şafaksız nice sonsuz gece.
Evet, Ayşe’si, o güzeller güzeli Ayşe kara toprağın yaridir artık.
Yoluna güller döktüğü, koklamaya bile kıyamadığı Ayşe, mahzun prenses. O yoktur artık…. Rabbine gitmek üzere kapamıştır gözlerini, sonsuzluğa açarak. Bir elveda bile demeden. Cansız bedeni karşılar Yaşar’ı. Birde yıkık acılar. Son defa bakar cansız surete… Kendi elleri ile toprağın koynuna emanet eder canından çok sevdiğini. Emanet eder de ya kendisi. Sığınacağı bir toprak yastığı bile olmayan yaşayan bir ölüdür artık Yaşar.. ne yatak rahattır ne de yorgan. Üşür Ağustos ayazlarında.. Sızı yağar gözlerine gönlünden, beyaza boyar şakaklarını gün be gün.
Tek teselli yuvasıdır mezarlıklar. Ayşe’sinin mezarı başında gözyaşları ile sular kendi elleri ile diktiği ıstırap çiçeklerini. Azaplı saatler bile daha doyumsuz olur bir avuç toprağın başında... Sevdiğinin kokusunu yayan o sevdalı toprağın başında…Sessiz gözyaşları içine aktıkça serzenişlerde bulunur Ayşe’sine yine de kırmaktan imtina edercesine.

Zeytin gözlümdün hani der,
Hani söz vermiştik vuslata
Gitmek var mıydı böyle ulu orta
Gitmek var mıydı habersiz bırakıp beni kör kuyularda
Kara zindanlarda bırakıp, çekip gitmek var mıydı ceylan gözlüm
Yüzüme acısı düşüyor ayrılığın. Gözlerime mil çekiyor hatıralar. Yutkunduklarımla boğuluyorum Ayşemmmmmmmm!
Sancılardayım!

Yine de gücenmez kaderine, ama mahzun olmuştur ya bir kere… Kırgın yüreği. yalnızdır bir başına Ayşe’siz… Büküktür boynu, donuktur matem gözleri...
Ay geçer, yıl geçer, askerlik biter bitmesine ama sızılar bitmez… Takvimler 3 Mart 1993’ü gösterirken Yaşar kendisine mezar olan memleketine dönecektir…Teselli olur zannederek zaten içmese bile sarhoş gezen bedenini alkole verir. Futbol hayatı da bitmiştir bu arada.

Çileli günler geceleri kovalarken üç yıl geçer. Yaşar hala kendinde değildir. Hala bir yanını hastalık vurmuş ekinler gibi boynu büküktür. Ayazda kalmış güller gibi dalları kırıktır. Yalnızdır çaresizdir hala. Hala sevdiğine yetimdir. Gam ve kedere batmış bir Mecnundur artık…

Sensiz hayat zor be gülüm
Yakışmıyor sensiz kainata gözlerim
Okuduğum her şey de sen varsın
Dinlediğim her şarkı seni getiriyor
Hele de rüzgar senin kokunu yayıyor estikçe
Niye baktığım herkes sana benziyor
Ah be gülüm, sensiz her dakikam ölüm
Duyuyor musun beni?
Duy ne olur duy Ayşem!

Gam ve kedere batmış bu Mecnun yaşamayı neylesin gayrı bundan sonra

Yaşar’ın böyle serseri mayın gibi yalpaladığı günlerin birinde, bir gece ansızın gönül kapısı aralanır..
Cennette salınan Ayşe’dir suretiyle düşlerine misafir olan…
Hala sevdası buram buram burnunda tüten Ayşe’si..
Ayşe küskündür gökteki yetim yıldızlar gibi
Ayşe mazlumdur kanadı kırık güvercinler gibi
Ayse kırgın bakmaktadır sevdiğine
Bunca özlemden sonra Ayşe mahzundur..
Sitemlerle doludur Ayşe’nin bakılmaya doyulmayan zeytin gözleri

Dünyalar Yaşar’ındır artık. Düşlerinde bile olsa gül yüzlü sevdasına kavuşmanın mutluluğunu yaşarken Ayşe sitemle:

-“Sen beni hiç sevmemişsin Yaşar. Eğer beni sevmiş olsaydın dünyaya daha güzel bakardın… Dünyaya senin gözlerinle baktığımı unutmazdın. Kedere gama boğulmazdın.
Oysa gözlerimi bırakıp gitmedim mi sana, neden gözlerim hep kederli bakıyor..Neden beni mahzun ediyorsun? ”

Nasıl uyandığını bilemez Yaşar..sanki büyük bir enerji akımına tutulmuşçasına sarsılır ta derinden. Ölümün bir son olmadığını anlar yeni yeni… Eğer özlenen varsa, eğer mahşere intikal etmiş bile olsa bir sevenin varsa kederlenmek niye der? Yüce yaratan en güzelini takdir etti ise, bu umutsuzluğun sebebi ne?
Bu rüya hayata yeniden doğuşudur Yaşar’ın. Sevdası, can parçası yine yapacağını yapmış en umutsuz anında çekip çıkarmıştır kör kuyulardan…
Ayşe’sinin hasretiyle kendini kaybetmişken yine Ayşe’sinden gelen o muazzam mesajla Rabbini bulur. Özlem çok büyük olsa da artık öteler çok yakındır...
Ayşemm. Ah Ayşem sen ne kadar sevgilisin.

Mahçuplukla şükreder böyle bir sevdayla nasiplendiği için. Rabbine sonsuz şükrederek, ilahi emrinin istikametinde yepyeni bir hayata başlar. içkiyi ve kendinden vazgeçmişliği terk ederek o rahmani yola baş koyar. Beş vakit namazında ve duasındadır artık...
Kendinden geçtiği o derbeder günlerinde ailesi de çok üzülmüştür Yaşar’ın bu içler acısı haline. Babamı göreyim, elini öpeyim, hayır duasını alayım diyerek memleketine, Samsun yollarına düşer 3 Haziran 2007 günü… Eve vardığında babası yolunu gözlemektedir son nefesini evladının kollarında vermek üzere.
Yaşar son defa görür babasının merhamet gözlerini… Ve bir selam gönderiri vuslat diyarında bekleyenine...
Ayrılığın o dayanılmaz sızısı bir kere daha düşmüştür ciğerlerine lime lime edercesine.
Bütün ıstırabına rağmen Yaşar bu kez yıkılmaz. Zira çok iyi bilmektedir ki o ebedi ülkede bütün büyük güzellikler onu beklemektedir… İşte Ayşe selamını almıştır… Yüce Allah’a şükreder bu anlamlı uyanış için, kul olmanın ve fark etmenin bilinciyle “Rabbim ya bilmeseydik, ya bilmeseydik” diyerek.
Şimdilerde diline muazam bir dua düşmüştür...

Ya Rab! Sana havale kula zulm eden başlar
Susturulsa da dilim susturulmaz ki yaşlar
Gündüz güneş üşütür gece yangınlar başlar
Beni sevdaya hicran aşklara yâr kıl rabbim......


Sevim Yakıcı (Kargülü Almila)



Bu şiirin hikayesi:

Hep masallardadır büyük sevdalar.. Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Aslı ile Kerem… Kavuşamayan, vuslatı mahşere tehirli sevdaların kahramanları. Sadece onlara mı mahsustur sevda. Yaşar ile Ayşe’ nin sevdası da efsane değil mi artık?
Ya da kavuşulsaydı adı sevda olmayacak mıydı bu gönül defteri tercümesinin.
Evet sevdanın çağı zamanı olmazmış. Sizlerle paylaştığım hikaye de bunu anlatıyor sevgili okurlarım… Samsun'lu Yaşar İle Ayşe’nin hikayesidir, satırlarımda sizlerle buluşan…Asırlara mal olan sevdalar gibi gerçek bir sevda hikayesidir ….




çok teşekkür ederim.ALLAH razı olsun.Kargülü Almila yayınlamaya izin verdiğin için
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nur_Sultan
Moderator
Nur_Sultan


Mesaj Sayısı : 3652
Kayıt tarihi : 21/09/08
Yaş : 55

Ayşem Empty
MesajKonu: Geri: Ayşem   Ayşem EmptyÇarş. Ekim 28 2009, 10:31

Ayşe selamını almıştır… Yüce Allah’a şükreder bu anlamlı uyanış için, kul olmanın ve fark etmenin bilinciyle “Rabbim ya bilmeseydik, ya bilmeseydik” diyerek.
Şimdilerde diline muazam bir dua düşmüştür...

Ya Rab! Sana havale kula zulm eden başlar
Susturulsa da dilim susturulmaz ki yaşlar
Gündüz güneş üşütür gece yangınlar başlar
Beni sevdaya hicran aşklara yâr kıl rabbim......



ALLAH razı olsun kardeş yazan kardeşimiz den de
sizden de çok duygu yüklü güzel bir hikaye.elinize emeğinize sağlık
Sad Sad Sad çiçek3
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Ayşem Empty
MesajKonu: Geri: Ayşem   Ayşem EmptyPerş. Ekim 29 2009, 01:11

nursan25 demiş ki:
Ayşe selamını almıştır… Yüce Allah’a şükreder bu anlamlı uyanış için, kul olmanın ve fark etmenin bilinciyle “Rabbim ya bilmeseydik, ya bilmeseydik” diyerek.
Şimdilerde diline muazam bir dua düşmüştür...

Ya Rab! Sana havale kula zulm eden başlar
Susturulsa da dilim susturulmaz ki yaşlar
Gündüz güneş üşütür gece yangınlar başlar
Beni sevdaya hicran aşklara yâr kıl rabbim......



ALLAH razı olsun kardeş yazan kardeşimiz den de
sizden de çok duygu yüklü güzel bir hikaye.elinize emeğinize sağlık
Sad Sad Sad çiçek3
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mutedil
Dost Üye
Dost Üye



Mesaj Sayısı : 46
Kayıt tarihi : 07/04/09
Yaş : 37

Ayşem Empty
MesajKonu: Geri: Ayşem   Ayşem EmptyCuma Ekim 30 2009, 19:07

"Yok ben ağlamam " diye başlayıp ta gözyaşlarıma yenildiğim enfes bir hikaye idi. ALLAH razı olsun Mustafa abi, bizlerle paylaştığın için..
çiçek3 çiçek2 çiçek3
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Ayşem Empty
MesajKonu: Geri: Ayşem   Ayşem EmptyC.tesi Nis. 24 2010, 14:06

sizlerdende ALLAH razı olsun

bende sevim hanıma çok teşekkür ederim
hem eserlerine hem dostluğuna


çiçek6 çiçek6 çiçek6
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ayşem
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Hikayeler-
Buraya geçin: