ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Eski Dostlar Eski Dostlar Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Eski Dostlar Eski Dostlar

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Eski Dostlar Eski Dostlar Empty
MesajKonu: Eski Dostlar Eski Dostlar   Eski Dostlar Eski Dostlar EmptyPaz Ağus. 25 2013, 18:52

Eski Dostlar Eski Dostlar

Eski günleri yâd etmek, dostlukların, dostlarla yaşananların doğal bir uzantısı ve hoş bir paylaşım ortak dile gelen. Birlikte geçirilmiş o değerli anların hoş bir tezahürü; bir bakıma güne yansıması ve geçmişin bu günle ve gelecekle olan kardeşliği kısaca. Yaşadığımız mekânlar askı itibariyle dört duvardan oluşan beton yığınları, somut olarak. Ne kadar yalın bir tanımlama değil mi; beton, çimento ve demir yığınından oluşan bir barınak, diğer deyişle. Ya dahil olduğumuz sosyal gruplar; insanların belli bir amaç için bir araya geldiği insan toplulukları. Ya bu tabir ettiklerimizin manevi boyutu nedir…

İşte, asıl gizem burada gizli; yaşanılan yer ya da bir parçası olduğumuz ortam neresi ya da ne olursa olsun, birlikteliklerle ruh kazanır, adeta canlı bir organizma gibi dile gelir ve bize verdiği haz ve mutluluk kelimelerle izah edilemez. Kişinin algılaması farklı bir boyut kazanır, yaşadıkları, hissettikleri hiçbir şeyle ölçülemez ve ömür boyu unutulamaz. Seneler sonra bile, uzun zaman uzak kalsak dahi, hafızamızdan silindiğini farz etsek de; bir parçası olduğumuz o ortamlar ve gruplar bizi hala çağırmaya devam eder, fısıltılarını her daim duyarız. Düşünmekle bile yaşadıklarımızı, şaha kalkar duygularımız. Anılarımız daha ilk günkü tazeliğindedir, biz ne kadar yaş alsak da, içimizde muhafaza ettiğimiz o kimlik bizle beraber sonsuza kadar yaşar...

Hele ki, birlikte dirsek çürüttüğümüz sıralarda bizimle beraber olan kim varsa sevdiğimiz. O kadar diridir ki yaşanan o günler; ortak sevinçleri, zorlukları paylaştığımız, el ele büyüdüğümüz kadim arkadaşlarımız. Çocukluk anıları, okul yılları bir başkadır; biz ne kadar sahip çıksak da, o günlere sadık olmayanlar canımızı yakar. İlkler önemlidir insan için; ilk paylaşımlar, ilk adımlar, ilk yenilgiler ve ilk aşklar…

Benim gibi, geçmişine sıkı sıkı bağlı olanlar için altın değerindedir geçmiş zaman; zorluklar, mutsuzluklar yaşanmış olsa da: Kim bilir, belki de saf ve temiz duygularımız henüz kirlenmediği için, bir başkadır geçmişte kalan ne varsa. Kim bilir, belki de yanılıyorumdur; zira az da ihanete uğramadım hani geçmişte, tıpkı bu gün olduğu gibi. Sanırım sevmenin ve duygusallığın, saf tabiriyle eş değer tutulması, bende o günlerden kalan bir izdir. Hani, bu yüzden kendimi az aptal hissetmemişimdir. İnanmak, bağlanmak, dürüst olmak, kolay incinmek ve sevmek nedense hep bir zayıflık olarak addedilmekte. Olsun, ben seviyorum ya kendimi her halükarda, umurumda değil...

Sıkça öğütlenir; geçmişi geride bırak, önüne bak diye; tamam, kötü olan ne varsa kalsın geride; ama ya yaşanan güzellikler, masumiyetler, çocukça yapılan ne varsa; bunda ne kötülük ya da yanlışlık var ki. Ben, mutlu olduktan sonra, üstelik kişiliğimizin şekillendiği, pedagojik yönden önemli bir süreç. Hatırlanmak istenenler ya da unutmak istenen ne varsa, algılamada seçicilik ile de ilintili olabilir: Aslında, bunu çözmek zor, bireyin ruh hali, zaafları, unutmak istedikleri ile de ilgili olabilir: Kim belir, belki de detaylı bir psikanaliz gerekebilir; derin mevzu kısaca…

En kötüsü, yaşananları, birliktelikleri beraber anacağımız kişilerin çok ama çok uzakta olması. Tamam, şartlar, zaman mefhumu, gayeler çok farklı bir boyutta ama eski dostları arıyor insanın gözü yine de. Oyunlar oynadığımız okul bahçeleri, yolunu gözlediğimiz platonik aşklarımız, bunun heyecanını yaşadığımız ortamlar ve paylaştığımız en yakın arkadaşlarımız; sınav streslerimiz, sevdiğimiz, nefret ettiğimiz dersler, bizi çıldırtan kurallar ve daha neler neler. İçimizdeki çocuk nerede, içinizdeki çocuk nerede; ben benimkiyle yaşayıp gidiyorum halen; o kadar da vahim değil, canım, her zaman olmasa bile, arada sırada nefes alıyorum, eski güzel günleri düşününce; yoksa bu hayat koşuşturmasında mümkün mü, mutlu olmak: En azından benim için…

Herkes yaşadığını bilir; ama ara sıra da farklı bir ışık lazım insana; farklı bir perspektiften yakalamalı günü, geleceği, geçmişi ve geçmişe duyulan özlemi. Dünü, dünde bırakmak, çoğumuz için bir ilke, kabul ediyorum. Hayat her zaman adil davranmıyor. Yaşadıklarımız ya da yaşayamadıklarımız, sevdiklerimiz, kavuşamadıklarımız, yılgınlıklarımız, zaaflarımız, ihtiraslarımız, ihtiyaçlar hiyerarşisinde ulaştığımız ya da ulaşamadığımız seviyeler. Tümü o kadar etkili ki, hayatı algılayışımızda...

Dinamizm, motivasyon, eğitim, maddi beklentiler, kişiliklerimizin oluşumunda etkin olan unsurlar, aile yapısı, dostluklarımız, dostluklarımız boyutu hatta ve hatta yetersiz olduğumuz ne varsa. Dün ile bu günü birleştiren köprü çok sağlam ve dengeli değilse, bu, geleceğimizi ve şu an bulunduğumuz noktayı büyük ölçüde etkilemekte. Doğru kararlar alamayabiliriz, seçimlerimiz hatalı olabilir ve hayallerimiz farklı bir gidişat sergileyebilir...

Elimizde kalan güzel anılar değil midir bizim şekillenmemizde pay sahibi olan, ya da eski dostlarımız değil midir ortak paylaşımlardan tat aldığımız. Yeni olan hangi duygu aynı tadı verebilir ki. Her duygunun yeri ayrıdır ve özeldir. Yeni insanlar, yeni ortamlar asla bir mazeret teşkil etmez güzel anları, güzel anıları unutmamızda. Sevgiyle, hakkaniyetle, özlemle anılan her güzel şey, ışık tuttuğu gibi günümüze, gerilerden esen ılık bir meltem gibi farklı bir tat bırakır ağzımıza. Ve unutamadığımız yoksa sadece benim mi unutamadığım eski dostlar, çağırır uzaklardan tıpkı o şarkıda olduğu gibi...

Unutulmuş birer birer
Eski dostlar, eski dostlar
Ne bir selam, ne bir haber
Eski dostlar, eski dostlar

Hayal meyal düşler gibi
Uçup giden kuşlar gibi
Yosun tutan taşlar gibi
Eski dostlar, eski dostlar

Unutulmuş isimlerde
Bilinmez ki nasıl, nerde
Şimdi yalnız resimlerde
Eski dostlar, eski dostlar


Sevmek, düşünmek ve hatırlamak bir suçsa evet itiraf ediyorum; ben bir suçluyum ve hala da insanlardan umudunu kesmemiş olan iflah olmaz bir aptalım. Ne yapabilirim ki suçum sevmekse, çekiyorum zaten cezasını e çekmeye de devam edeceğim. Sevgiden mükellef, müebbet hapis cezasına çarptırıldı kalbim, temyize gitmeye de niyetim yok asla.

Eski dostlara selam olsun, o günlerin ve yaşanmışlıkların anısına…

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Eski Dostlar Eski Dostlar Empty
MesajKonu: Geri: Eski Dostlar Eski Dostlar   Eski Dostlar Eski Dostlar EmptyPtsi Ağus. 26 2013, 01:24

çiçek16Allah razı olsun  çiçek16 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Eski Dostlar Eski Dostlar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Eski Mektuplar Yok Artık ve Eski Dostluklarda Yok
» Dostlar Var ki !
» DOSTLAR CAN DOSTLAR
» Dostlar Vardır...
» Selamünaleyküm dostlar

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: